İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İnsan hakları açısından azınlıklar ve etnisite (4)

Dr. Ömer Uluçay / info@adanamedya.com
Etnik Grup-Devlet İlişkileri- Etnisite-ulus kıyaslaması[13] 
Etnik grupları uluslarla karıştırmamak gerekir. Ulus, ortak bir kökeni paylaşan, kültürel, tarihsel ve teritoryal bağlara sahip siyasal bir topluluktur. Kimi zaman etnik gruplarla uluslar arasında çakışma görülse de, etnik gruplar bir ulusun sahip olduğu pek çok nitelikten yoksundurlar. Etnisitede bir ülke ile olan bağ tarihsel ve sembolik kalabilirken, ulusta bu bağ fiili olup siyasi nitelik taşır. Ayrıca etnik gruplar, uluslar gibi ortak bir kamu kültürü, iş bölümü ya da ekonomik birlik göstermezler, herkes için geçerli yasal kodlara da sahip değillerdir.5

Kısacası, ulus bir devletin fiili sınırlarına bağlı sosyo-politik bir kategoriyken, etnik grup nesilden nesile geçen ve devlet sınırlarına bağlı olmayan kültürel bir kategoridir. Etnik gruptan sayılabilmek için doğuştan birtakım özellikleri taşımak gerekliyken, ulus için genellikle böyle bir önşart yoktur. Bu haliyle etnik gruplar dışlayıcı, uluslar kapsayıcıdırlar.
Etnik gruplar arasındaki çatışma-cepheleşme;  müzmin sosyo-politik ve siyasi anlaşmazlıklar nedeniyle olmaktadır. Çatışmanın nedeni sadece hâkim etnik grubun baskısı değildir. Bunda ekalliyet etnik grubun savunması ve varolmak kaygusu vardır.
Etnik sorunlar; etnik kimliğin tanınması ve hakların yasal statüye kavuşturulması, etnik grupların iktidarı paylaşmaları ve sosyo-ekonomik şartlarının düzeltilmesinden kaynaklanmaktadır. 
Modernleşme ve kalkınma; nimetlerin bölüşülmesi ve bunun siyaset eliyle olması, etnik sorunları öne çıkarmıştır. Dünya coğrafyasında, her taraf eşit şekilde modern ve kalkınmış, şehirleşmiş, endüstrileşmiş, eğitim almış, mamur durumda değildir. Modernizasyon, aynı zamanda kırsal kesim nüfusunu da merkezlere alarak sorunlara neden olmaktadır. Böylece modernite ve piyasa ekonomisinin çarpık yapılanma sorunları da etnik faktörleri tetiklemektedir. Nüfus yoğunlaşması, uluslaşmaya gitmektedir.
Devlete egemen etnik grup, zor kullanarak asimilasyon yapmaktadır. İşte buna karşıt olarak etno-milliyetçilikler doğmaktadır.
Siyasallaşmış Etnisite- Ulus-Devlet
Bağımsızlık öncesinde, sömürgelerde siyasallaşan etnik grup egemen güç olarak devlete sahip olmakta ve öğrendiği ulus-devlet modelini gerçekleştirmeğe çalışmaktadır. Kendileri olmak için müstevliye karşı çıkanlar, başarınca kendileri olmak ve kalmak yine de mümkün olmamış ve fakat bu defa baskın etnik gruba asimile olmak zorunda bırakılmışlar ve bu da siyasal istekli çatışmalara, iç-savaşlara dönüşmektedir. Bu durum, kimliğin kaybı, etnik kimliğin çökmesi ya da parçalanmasıyla aynıdır. 
Etnik sorunlar, milliyetçilik çağına özgü ve ulus-devlete bağımlı bir olgudur. Ulus-devlet; ulusun devlet sınırlarına bağlı kalmasını, ulusu oluşturan bireylerin kültür (hatta kimi zaman soy) bakımından türdeş olmasını, sadakat ve aidiyetlerinin tüm ulusu kapsadığına inanılan tek ve tekil bir kimliğe yönelmesini istemektedir. Bu kurgusal istek ve uygulama etnik sorunlara zemin hazırlamaktadır.  Ulus-devlet; bağımsız, tek siyasal “birlik” ,türdeş ve tek kültürel “kimlik” istemektedir.
Ulus-devletler, bu kurguyu gerçekleştirmek için asimilasyoncu bir süreç olan ulus-inşa etmeğe çalışmaktadırlar.  Ulus-devlet, bu uygulama ile toplumdaki etno-kültürel farklılıkları en aza indirmeyi amaçlar. Yani, azınlığın etnik ve kültürel kimliğini ulusal kimlik içinde eriterek, çoğunlukla kaynaşması istenir.
Ulus inşası, başta bağımsızlığın sağlanması,   ulusal birlik temelinde meşru bir yönetim kurulması, siyasal vatandaşlık, kültür standartlaştırması ile zenginlik ve değerlerin yeniden paylaştırılması gibi aşamaları içermektedir. Eğitim, askerlik ve siyasal katılım ulus inşasının başlıca araçlarıdır[14].
Ulus inşası projesinde başarının ölçütü, herkesin tek bir bütün olduğuna inanması ya da Anderson[15]un ifadesiyle “hayal etmesi”, sadece tek ulusal kimliğe sadakat göstermesidir. Ama ulus-devletin bu çabasına karşın, alt kimlikler ulusal kimliklere katılmada her zaman çok istekli değillerdir. Fakat asimilasyoncu çabalar etnik sorunları doğurur.
Milliyetçilik[16]; hem kurulu ulus-devletin ideolojisi (birleştirici), hem de ulus-devlet kurmak isteyen etnik grupların ideolojisidir (parçalayıcı). Milliyetçiliğin bu çelişkili karakteri, onun kurmayı planladığı ulusun, etnik veya yurttaş temelli iki farklı tasarımından kaynaklanmaktadır. Pek çok etnik çatışma, ulusun bu iki farklı biçimi arasındaki gerilimin yansımasıdır.   .
   Devlet; etnik gruplara karşı asimilasyon, dışlama (baskı, soykırım, etnik temizlik vs.) ve çoğulculuk (entegrasyon, özerklik, federalizm, azınlık statüsü) yaklaşımları sergilemektedir.  Etnik azınlık da; devlet politikalarına boyun eğerek asimile-uyum sağlamak veya devlet politikalarına direnerek özel haklar ve statü elde etmek, devlet içinde ayrı yönetim kurmak (özerklik ya da federasyon) veya ayrılmak seçeneklerini sahip kullanmaktadır[17].

Yorumlar kapatıldı.