İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Asıl sahipleri göç ettirilen azınlıklar olan Beyoğlu binaları neden çöküyor?

Öncelikle bu eski binalar asıl sahipleri olan azınlıklar buradan göç ettirildikleri için ya metruk kalmış ya da işgal edilmiş. Yaptığımız araştırmada tarihi yığma yapıların yüzde yetmişinde alt katlarda taşıyıcıların kaldırıldığını gördük. Üst katta yapsan neyse ama ya bahçeyi genişletmek ya da işte yer kazanmak için en alt katta asıl binayı taşıyan duvarlar kaldırılmış. Pencere genişletme çok yaygın, manzara yaratmak için pencere büyütüp yine taşıyıcı duvar kaldırılıyor.

***

BİA Haber Merkezinden Nilay Vardar‘ın bildirdiğine göre geçen cuma (12 Şubat) Beyoğlu’nda tarihi iki binanın çökmesi akıllara diğer tarihi binaların durumunu getirdi. Beyoğlu’nun UNESCO tarafından tarihi yarımadayla birlikte dünya miras listesine alınması düşünüldüğünü Nilay Vardar’a hatırlatan Mimar Korhan Gümüş, bugün gelinen noktanın ise hiç iç açıcı olmadığını söyledi. Gümüş, İnsan Yerleşimleri Derneği tarafından 1999 depreminden sonra bir yıl süren atölye çalışmaları kapsamında Beyoğlu’ndaki tarihi binalarla ilgili tespit ettikleri başlıca sorunları anlattı.

 “1. Öncelikle bu eski binalar asıl sahipleri olan azınlıklar buradan göç ettirildikleri için ya metruk kalmış ya da işgal edilmiş. Yaptığımız araştırmada tarihi yığma yapıların yüzde yetmişinde alt katlarda taşıyıcıların kaldırıldığını 0c6910118e3b404c8d12c94e0f8b7891-480x268gördük. Üst katta yapsan neyse ama ya bahçeyi genişletmek ya da işte yer kazanmak için en alt katta asıl binayı taşıyan duvarlar kaldırılmış. Pencere genişletme çok yaygın, manzara yaratmak için pencere büyütüp yine taşıyıcı duvar kaldırılıyor.

 “2. Birçoğu çatıdan ya da başka bir yerden yağmur aldığı için çürüyor. Yine bağlayıcı malzeme olan putrellerin bazı binalardaki izolasyon sorunları nedeniyle paslanıyor.

 “3. Betonarme yeni yapı yapılırken bitişik nizam yapılarla aynı hizada olması lazım ama aşağıya mağaza yapmak istendiği için aynı hizada olmuyor. Hesabımıza göre 4 şiddetinde depremde binalar iç içe girecek. Mühendis bu binaların önünden geçerken cinayet işleniyor diye çığlık atması lazım ama çok yaygın bu kat şaşırtmalar Beyoğlu’nda.

 “4. Yine bina yükseklikleri aynı değilse, biri yüksek biri alçak olduğunda çekiçleme etkisi oluyor. Yani depremde yüksek alçağın üstüne yıkılıyor. Böyle binalar da var çok.

 “5. Bir diğer sorun ise binaların önünde yapılan derin kazılar. Ağa camisi bile çok sağlam olmasına rağmen bu sebeple çatladı. Kazılar sırasında binaların temelleri havada kalıyor. Zemine yapılan her müdahalenin zemine ilişkisi var. Buna dikkat etmek, araştırma yapmak gerekiyor.

“Bu binalar 20. yüzyıl başında yapılmış. Binalar eskidikleri için çökmüyorlar, kendi mantıkları içinde korunurlarsa 500 sene ayakta dururlar. Bütün dünyada duruyor. Ayasofya 1500 yılık tuğladan yapılmış yığma bina. Binan mukavemetini zaman içinde kaybetmez tam tersi harçları giderek sağlamlaşır, genelde bütünleşir bir taş gibi olur. Yıkılıyorsa, mutlaka bir nedeni vardır.

“Beyoğlu’nda planlama işlevi hayatın kendisine hiç dokunmuyor. Beyoğlu çok dinamik bir yer. Binalar mesela yedi kere fonksiyon değiştirmiş olabiliyor; alt kat kömürlükmüş marangoz olmuş, sonra eskici, antikacı, muhallebi vb. Kısa aralıklarla Beyoğlu hızla değiştiği için fonksiyon değişiklikleri de çok fazla. Bunlara uygun bir planlama gerekiyor.

“Oysa Beyoğlu’na bir nesne gibi bakılıyor, “ona nasıl müdahale edebiliriz, buradan yol geçirelim, bunu yıkalım” diye düşünülüyor. Özne olarak görmezsen içinde yaşayan insanların isteklerini anlayamazsın.” İstanbul – BİA Haber Merkezi / Nilay Vardar

Yorumlar kapatıldı.