İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Javakheti Sorunu

Yunus Murat Güztoklusu
Ahıska Türkleri’nin bir türlü yurtlarına dönemeyişi,nüfusun çoğunluk kazanması ve  Javakheti adını verdikleri Ahıska ilinde  Karabağ benzeri bir ayrılıkçı harekete yönelmeleri bağımsızlıktan sonra  Gürcistan yönetimlerini rahatsız etmiş ,1930’lardan beri 35 bin  dolaylarındaki nüfusunun sadece %10 kadarı Ermeni kalan ezici çoğunluğu Gürcü olan  Borjomi ilçesini de  Ahıska’ya bağlayarak nüfusun etnik yapısını  Gürcüler lehine değiştirmek ve dengelemek istemişlerdir. Ermeniler Javakheti dedikleri Ahıska  bölgesinde JAVAKHETİ DEMOKRATİK BİRLİĞİ adıyla örgütlenerek özerklik mümkünse Karabağ gibi  bağımsızlı ilanı,hatta Ermenistan’a katılma gibi özlemlerini siyasal istemlere (taleplere) dönüştürmeye başlamışlardır. Batum üzerinden Karadeniz’e açılmayı düşleyen Ermenistan’ın  Karabağ kliği tarafından belirlenen, şovenist iktidarları tarafından  Rusya ile yaptıkları  stratejik ittifaka da güvenerek açık-örtük biçimlerde desteklenmesi şaşırtıcı bir durum değildir.

***
Borjomi’den Gürcüler’in mikrobus  (minibüs) dedikleri kaptıkaçtı ile Tiflis’e giderken aklım Borjomi’nin neden 1990’larda Ahıska ilinin 6. İlçesi yapılarak buraya bağlandığı sorusuna takıldı.Konu ile daha önce bildiklerimi ve duyduklarımı geziden sonra internet üzerinden yaptığım araştırmaları  bölgedeki gözlemlerle yoğurarak bazı sonuçlara ulaştım.
Ahıskalılar’ın 1944 Sürgünü bölgenin demografik (nüfussal) yapısını  ve etnik dengesini alt üst edip bozmuştu.İnternetten eriştiğim  Gürcistan’ın Sovyet dönemi nüfus sayımı verileri bu konuda bazı aydınlatıcı bilgiler içermektedir.
Ahıska ilinin Ermenistan’a yakın  güney ilçelerinden Ninosminda’nın 35 bin dolaylarında ,Ahalkelek’in ise 60 bin civarındaki nüfusunun  yaklaşık  %80 kadarı Ermeni iken , ‘’Ahıska Türkleri’’nin 1944 sürgününden sonra bu oran % 95 oranlarına yükselmiştir.
Ahıska merkez ilçesinin sürgünden önce  55 bin olan nüfusunun üçte ikisi Müslümanlardan oluşurken Ermeniler % 30 oranındaydı.Ancak sürgünden sonra bu oran % 50’yi geçmiştir.
Aspinza ilçesinde ise sürgünden önce  30 bin dolaylarında  nüfusunda  %5 gibi düşük oranda olan  Ermeniler,sürgünde nüfusunun %90 kadarını kaybederek adeta boşalmıştı.Öyleki Sovyetler’in dağılmasından sonra yapılan 2002  sayımında  Aspinza’nın nüfusu (sürgünden 63 yıl sonra bile ) sadece 13.000 iken  bunun % 18’i Ermeniler’den  kalanı ise Gürcülerden  oluşuyordu.Ahıska’nın  en kuzeydeki  Acaristan  Cumhuriyeti’ne  komşu  Adıgön ilçesinde de  benzer bir demografik çöküntü olmuş buraya da  Ermeni yerleşimi  düşük oranda olurken  Gürcü yerleşimi göreceli olarak  biraz daha fazla olmuştur.
Ahıska ilinin güney ilçelerinde  (Nino ve Ahalkelek’te) yüzde doksanların üzerine olan Ermeni nüfus  Ahıska merkez ilçede yarı yarıya  kuzey ilçelerinde ise  yüzde onlarda kalırken  bütün ahıska ölçeğinde  çoğunluğu ele geçirmişti.Öyle ki Gürcistan’ın  bağımsızlıktan sonra ilk nüfus sayımı olan 2002 sayımına göre  Ermeni nüfusta yaşanan göçe ve 35bin kadar (sadece % 10 kadarı Ermeni kalanların büyük çoğunluğu  Gürcü olan) nüfusu ile Borjomi’nin  de eklenmesine karşın toplam nüfus  sadece 208 bin kadardı.Bunun % 54.6 ‘sı (113.347 kişi) Ermeni,% 43.4’ü  (89.995 kişi) ise Gürcü idi.%2’si Rus kalıntısı nüfus kalmıştı.Oysa  Ahıska’nın  sürgündeki Sovyet sayımlarında  kendini ısrarla  ‘’Türk’’ olarak yazdıran  Müslüman nüfus  20.yüzyılın ikinci yarısında  hızla toparlanmış,1989’da  Özbekistan’da yaşanan  Fergara olaylarından sonra  yeni bir zorunlu göç  süreci yaşanmasına karşın parlak bir  demografik atılım yaparak  günümüzde yarım milyona yaklaşan hatırı sayılır bir kitle oluşturmuşlardır.
Ancak Ahıska’nın Borjomi dahil tüm nufusunun iki katından fazla olan bu kitle Ahıska hariç nerdeyse Avrasya’nın her tarafına  dağılmışlardır.Ahıskalılar’la ilgili internet sitelerine  baktığınızda bu büyük kitlenin en büyük parçaları tahmini rakamlara göre;
                                               Kazakistan’da……………………………150 bin
                                                Azerbeycan’da………………………….100bin
                                              Rusya’da………………………………….100bin
                                              Kırgızistan’da……………………………   50bin
Kadar büyük gruplar halinde yaşamaktadırlar.
Ahıskalılar daha Sovyet döneminde   1972’denberi ‘’anayurt’’ saydıkları Türkiye’ye gelmek ve yerleşmek için bazı girişimlerde bulunmuşlardır.Sovyetler’in dağılmasından sonra özellikle merhum Süleyman Demirel’in başbakanlığı  sırasında değişik  illere yerleştirilmişlerdir.Sonradan peyderpey gelenlerin eklenmesiyle  bugün Türkiye’de otuzbin dolaylarında  Ahıskalı göçmenin yaşadığı söylenmektedir.
Ahıskalılar’dan onbeşbin kadar küçük bir grubun  Fergana olaylarından sonra bile Özbekistan’da kalabildiği görülmektedir .1989’daki Fergana olaylarından  kaçan Ahıskalılar’ın onbin dolaylarında bir grup ise o sıralar dağılmamış olan Sovyetler Birliği’ne bağlı  Ukrayna Cumhuriyeti’ne sığındığı anlaşılmaktadır.Türkiye kamuoyu onların  varlığını  Kırım’ın işgali ve ilhakından sonra ortaya çıkan  Rusya  Ukrayna Gerilimi ve  Doğu Ukrayna’daki iç savaşın içine  düşmelerinin ardından televizyona yansıyan  Türkçe feryatlarından sonra  fark etmiştir.Bu da tabiî ki bizim eksikliğimiz ve ayıbımızdır.Sırf Türkiye’ye olan yakınlıkları ve bağlılıkları dolayısıyla asırlardır yaşadıkları yurtlarından atılıp büyük kayıplar vererek oraya buraya sürülen ve yetmiş yılı aşkın süre çekmedikleri kalmayan bu insanlara karşı bu kadar ilgisiz ve sorumsuz kalmamız ayıp ve utancından artık kurtulmalıyız.
Ukraynadaki bu kitleden birkaç yüz ailenin Türkiye’ye getirilmesi sağlanmıştır.Ancak Ahıska’ya dönüş için hiçbir girişim yapılmadığı görülmektedir.Ahıska Türkleri’nin bir türlü yurtlarına dönemeyişi,nüfusun çoğunluk kazanması ve  Javakheti adını verdikleri Ahıska ilinde  Karabağ benzeri bir ayrılıkçı harekete yönelmeleri bağımsızlıktan sonra  Gürcistan yönetimlerini rahatsız etmiş ,1930’lardan beri 35 bin  dolaylarındaki nüfusunun sadece %10 kadarı Ermeni kalan ezici çoğunluğu Gürcü olan  Borjomi ilçesini de  Ahıska’ya bağlayarak nüfusun etnik yapısını  Gürcüler lehine değiştirmek ve dengelemek istemişlerdir.
Ermeniler Javakheti dedikleri Ahıska  bölgesinde JAVAKHETİ DEMOKRATİK BİRLİĞİ adıyla örgütlenerek özerklik mümkünse Karabağ gibi  bağımsızlı ilanı,hatta Ermenistan’a katılma gibi özlemlerini siyasal istemlere (taleplere) dönüştürmeye başlamışlardır.Batum üzerinden Karadeniz’e açılmayı düşleyen Ermenistan’ın  Karabağ kliği tarafından belirlenen,şovenist iktidarları tarafından  Rusya ile yaptıkları  stratejik ittifaka da güvenerek açık-örtük biçimlerde desteklenmesi şaşırtıcı bir durum değildir.
Ermenistan Devleti’nin bu yayılmacı hayalleri ve hesapları  ile beslenen  bu stratejik yaklaşımının  yarattığı  siyasal sıkıntıları yanında  Ahıska (Javakheti) Ermenileri’nin  ekonomik ve kültürel açıdan da  büyük sıkıntıları vardır.
Ekonomik açıdan  Kafkasya ‘da  Ermenistan  ve Gürcistan  Sovyetler’in dağılmasından beri yaşadıkları   ekonomik ve sosyal çöküntüyü bir türlü aşamamaktadırlar.Javakheti  Ermenleri’nin de  bu çöküntüden nasiplerini fazlasıyla aldıkları bölgedeki kısa süreli gözlemlerimizle  anlaşılmıştır.Bu ekonomik çöküntüyü aşmak için kuzeydeki komşu  Acaristan (Batum) bölgesi gibi Türkiye’ye açılmak zorunluluğu algılansa bile  bölgenin Ermeni nüfusu kendil
kendilerine yapılan aşırı ideolojik yükleme ile  Türk korkusunu ve Türkiye takıntısını aşamamaktadır.
Bu durum Ermeni nüfusun geniş ekonomik olanaklar ve sosyal fırsatlar sunan Rusya’nın başta  Kuzey Kafkasya’daki yakın Krosnadan  ve Stavropol  eyaletleri olmak üzere  göçmelerine neden olmaktadır.Bu kitlesel göç  Ermeniler’in Ahıska  bölgesindeki özerklik  istemlerinin  demografik  tabanını zayıflatırken ,Rusya’nın özellikle Karadeniz kıyısındaki  Krosnadan eyaletindeki başta  Adler yöresi olmak üzere  özerklik istemlerinin  ortaya çıkmasına  zemin yaratmaktadır.Böylece  Ermeniler  Güney Kafkasya’da zayıflayan  Karadeniz’e açılma özlemlerini Kuzey Kafkasya ‘ya taşımaktadırlar.
Ermeniler’in göç hareketi büyük çoğunluğu  Rusya ‘ya yönelik olsa da beraber  50-60 bin dolaylarında bir kitle başta İstanbul olmak üzere Türkiye’ye göçmüşlerdir.İş ve geçim amacıyla ülkemize gelen çoğu kayıt dışı çalışarak yaşama tutunmaya çalışan bu bin yıllık komşularımız  Türkiye’de kimsenin kendilerini  baltalarını bileyerek beklemediğini hatta  hiç  ilgilenmediklerini yaşayarak  gördüklerinden beyinlerine  yüklenen ideolojik  tortularından daha kolay  kurtulmaktadırlar.Ticaret ve ziyaret nedeniyle  gelip gidenlerin artması iki toplum arasındaki gereksiz ve  yararsız önyargıların  ve düşmanlıkları körükleyen   Ermenistan liderlerinin  ayağına gideceklerine Ermeni toplumunun  bu ekonomik  ve psikolojik  açılım gereksinmesine yardımcı olsalar daha  yararlı olacaklardır.Emperyal güç odaklarının  aradan çıkarılarak iki toplumun  doğrudan  bağlantılar kurması  ve barışması birçok sorunu kendiliğinden çözecektir.Kısaca HALKTAN HALKA ilişkilere önem ve öncelik vermek gerekir.
Javakheti Ermenileri ve genelde  Gürcistan Ermenileri’nin   çok önemli bir sorunu da  kültür alanında  Sovyetler sonrası,bağımsızlık döneminde ortaya çokan dil sorunu da kültür alanında Sovyetler sonrası ,bağımsızlık döneminde ortaya çıkan dil sorunudur.Eskiden anadillerinin dışında Rusça öğrenerek geniş Sovyet coğrafyasında  iletişim sorununu büyük ölçüde halletmekteydiler.Bağımsızlıktan sonra Gürcistan Yönetimlerinin kamu yönetiminde  ve toplumsal yaşamda iletişim sorununu büyük ölçüde halletmekteydiler.Bağımsızlıktan sonra Gürcistan Yönetimlerinin kamu yönetiminde ve toplumsal yaşamda Gürcü dilini dayatmaları Gürcistan ‘ın diğer azınlıkları (Abazalar,Osetler,Azeriler vd) gibi  Ermeniler’i çok zor duruma sokmaktadır.Kuşkusuz her ana dil  değerli olmakla birlikte birkaç milyon kişinin  küçük bir coğrafyada konuştuğu bilim,eğitim,iletişim ,ekonomik  ve toplumsal iletişimde gelişkin ve yaygınlık  kazanmayan  bir dili ve ilave  bir zorluk getiren  farklı bir alfebeyi öğrenmek yerine  Avrasya coğrafyasının  iki büyük  ve yaygın dilleri olan  RUSÇA VE TÜRKÇE’yi öğrenmek ve kullanmak  istemektedirler.
Gürcistan’ın  bağımsızlık kazandıkları  son çeyrek asırlılı tarihinde  bu dil sorunu  ülkenin  kangrenleşen en önemli kültürel ve toplumsal sorunların  başında gelmektedir .Öyleki ülkedeki Abhazya,Oset Ermeni ayrılıkçı akımlarını besleyen en önemli  kaynaklar olduğunu söyleme yanlış olmaz .Öyleki ülkenin en uysal azınlığı olan  Borçalı bölgesindeki Azeriler (Karapapaklar) bile bu konuda  çok sıkıntılı durumdadırlar.
Bu durumda azınlıklar  ya ayrılıp bağımsız devletçikler kurmak (Abhazya ve Osetya) ya da ülkeden uzaklaşmak(göçmek) eğilimine girmektedirler (Ermeniler ve Azeriler).İlk eğilim  Gürcistan  bölünüp,parçalanmasına ,ikinci eğilim ise  demografik ve ekonomik çöküntü yaşamasına yol açmaktadır.Bu sorunun çözümü Gürcistan’ın birliği,gelişimi ve geleceği için  yaşamsal önemdedir.
Rusya’dan gördükleri destekle ayrılmak isteyen Abhazya ve Osetya 2008 Rus –Gürcü savaşından  sonra tümüyle kopmuşlar ,fiilen Rusya’ya bağımlı olmuşlardır .Azeriler  ve Ermeniler’in  sözünü ettiğimiz  ekonomik ve kültürel  (dilsel) nedenlerle  hızlanan göç eğilimlerinin  sonu ovyet  nüfus sayımında  Ermeniler 415 bin  kişiyle Gürcistan nüfusunun  %12’sini oluşturuyorlardı.Savaş  sonrası sayımlarda  bu sayı biraz  artarak 440 bine çıksa da  1989’da  oran olarak  %8’e  düşmüşlerdir.Oysa bağımsızlıktan sonra  2002’de  bu sayı 248 bine oran olarak % 5.7’ye  dek inmiştir.
Azeriler ise 1959’da %3.8 olan oranları,2002’de  % 6.5’a  yükselmiştir.Azeri nüfusdaki yüksek doğum oranları   yoğun göçe  karşın  onları 285bin  21. Yüzyılın başlarında  Gürcistan’ın 2. Büyük grubu yapmıştır.
Azeri nüfusa ek olarak  müslüman   Ac aristan (Batum)bölgesinde   yaygın tarihsel-kültürel nedenlerle  yaygın Türkçe kullanımını ve Türkiye’ye serbestçe  gelip giden hatta çalışan Gürcü nüfusla Türkçe  öğrenmelerini de göz önünde tutarsak Gürcistan’da Türkçe konuşan nüfusun %10-15 arasında olduğu söylenebilir.Gurbette olan  Ahıskalılar’ın   ve Gürcistanlı Azerilerin  Türkçe konuşabilen Ermeniler hesaba katılırsa bu rakam rahatça ikiye katlanabilir.
Bütün bu saptamalar önümüzdeki çeyrek asırda  BAĞIMSIZ GÜRCİSTAN’ın yaşaması,bütünlüğünü koruması,gönenç ve kalkınmasını sağlaması için Türkçe’ye büyük barış görevi yüklemektedir.
Çarlık dönemindeki işgalden sonra 19.yüzyılda Gürcistan’a yerleşen  Rus nüfusun  bağımsızlıktan sonra tamamen Rusya’ya dönmesi,buna karşılık Türkçe’nin ülkenin yerli dili olarak ağırlığını artırarak sürdürmesi bu konuyu irdelemeyi gerekli kılmaktadır.

Yorumlar kapatıldı.