İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Fransa’dan Ermeni lobisine büyük şok

Fransa Anayasa Konseyi, Yahudi soykırımı inkarına 1 sene hapis ve 45 bin Euro para cezası ile cezalandıran Gayssot yasasının anayasaya uygun olduğuna karar verdi. Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği Başkanı Dr. Demir Onger: “Bugünkü karar bizim için kar, Ermeni lobisi için hüsran olmuştur.” Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ: Konsey kararı, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği ve Fransa’daki Türk toplumu için büyük bir başarı olmuştur. Fransa Anayasa Konseyi, Gayssot yasasını anayasaya uygun buldu.

Fransa’da “Yahudi soykırımı inkarını” önlemek için yapılan ve Nurenberg Askeri Mahkemesi kararlarına dayanan Gayssot yasasının Fransa anayasasına uygun olduğu bugün Fransa anayasa konseyi tarafından sabitlendi. Yahudi soykırımını inkar eden tarihçiler tarafından Fransa anayasasına uygun olup olmadığı için anayasa konseyine gönderilen davada sonuç alındı
İnkarcılar tarafından, sadece Yahudi soykırım inkarına ceza öngören ve Fransa tarafından kanun yolu ile tanınmış “Ermeni soykırımı” ve köle ticareti inkarcılarına bir ceza öngörmeyen Gayssot yasasının Fransa anayasasına uygun olmadığı konusunda açılan davada, yasanın “uluslararası bir ceza mahkemesi tarafından alınmış kararlar” doğrultusunda anayasaya uygun olduğu kararı çıktı.
TÜRK TARİHİ eğitimİNDE TARAFSIZLIK DERNEĞİ BAŞKANI KARARI DHA’YA DEĞERLENDİRDİ
Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği Başkanı Dr. Demir Onger, Fransa Anayasa Konseyi’nin Basın Yasası’nın Holokost’un inkârının cezalandırılmasını öngören maddesinin anayasaya uygun olduğuna dair kararını yorumladı.
Dr. Demir Onger, DHA muhabirine Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği binasında Fransa Anayasa Konseyi’nin kararını değerlendirdi.
Onger şöyle konuştu:
“Karar, Fransız Millet Meclisinden gelebilecek ‘Yahudi soykırımı’ üzerine herhangi bir yasanın önünü kapatmış oldu. Gelen kararda Fransız Anayasa Mahkemesi de bundan önce İnsan Hakları Mahkemesi’nin altını çizdiği gibi, Yahudi Soykırımı ile sözde Ermeni Soykırımı’nın aynı şey olmadığını, çünkü Ermeni soykırımında herhangi bir resmi hukuki olarak bir karardan yoksun olduğunun altını çiziyor ve bundan böyle Ermeni soykırımı yasası ile ilgili Fransız Millet Meclisinden gelebilecek  herhangi bir  yasayı kapatmış oluyor.
Bu çıkan sonuç ile sözde Ermeni soykırımının, Yahudi soykırım yasasından ayrıt edilmesi, Fransız Anayasa Mahkemesince de bundan önce Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği Perinçek kararını tanımış oldu.
Bugün Fransa Anayasa Konseyi’nin verdiği karar ile bazı kazançlarımız oldu. Karardan önce ‘Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’ hangi koşullarda ve ne amaçla kuruldu kısaca bunu anlatmak istiyorum. Sarkozy’nin Ermeni diasporasına verilen bazı imtiyazları vardı, bunlardan biri soykırım kanunu ikincisi de tarih kitaplarına ayrı bir soykırım faslı açılıp iki sayfa objektif olmayan verilerle ortaokul seviyesindeki öğrencilerin kafalarını karıştırmak; Fransa’da Cumhuriyet okullarında nifak tohumlarını saçmaktı.
Fransa Türk Kültür Dernekleri Birliği olarak olayların önüne geçmek için, broşürleri hazırlayıp dağıttık. Bu konuda Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ tavsiyeleri ile işi hukuki sahaya taşıdık.
Faslın değiştirilmesi için Fransız Milli Eğitim Bakanlığına başvuru yapıldı. Bakanlık başvurumuzu 2001 yasası gerekçesiyle reddetti.
Ondan sonra Danıştay (Conseil d’Etat) başvurusu yapıldı. 7 Ekim 2015 tarihinde Danıştay’da duruşma gerçekleşti. Ve Danıştay 2001 tarihli kanunun geçerli olmadığını gerekçe göstererek başvurumuzu reddetti.
“BUGÜNKÜ KARAR BİZİM İÇİN KAR, ERMENİ LOBİSİ İÇİN HÜSRAN OLMUŞTUR”
Bir Fransız Yahudi, soykırım inkarını cezalandıran Gayssot kanuna itiraz etmiş, dava Şu ara Anayasa Mahkemesi’ne gitti. Ermeni lobisinin avukatları da bunu Gayssot yasasına sokmak için müracaat ettiler. Türk tarihini objektif olarak anlatma derneği olarak başvuru yaptık. Anayasa Mahkemesi’ndeki bir davaya müdahil taraf olarak iştirak ettik. Gelen kararda Fransız Anayasa Mahkemesi de bundan önce İnsan Hakları Mahkemesi’nin altını çizdiği gibi Yahudi Sokırımı ile sözde Ermeni Soykırımı’nın aynı şey olmadığını çünkü Ermeni soykırımında herhangi bir resmi hukuki olarak bir karardan yoksun olduğunun altını çiziyor ve bundan böyle Ermeni soykırımı yasası ile   ilgili Fransız Millet Meclisinden gelebilecek  herhangi bir  yasayı kapatmış oluyor. İkinci olarak ta bize kapı aralıyor. Bize ilerde danıştaya müracaat edebileceğimiz ümidini veriyor. Bugünkü karar bizim için kar, Ermeni lobisi için hüsran olmuştur” dedi.
EMEKLİ BÜYÜKELÇİ ŞÜKRÜ ELEKDAĞ KARARI DEĞERLENDİRDİ
Fransa’nın başkenti Paris’teki Anadolu Kültür Merkezi’nde, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği bir basın toplantısı düzenledi. Burada bir konuşma yapan
Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneğinin baş danışmanı Emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ, Fransa Anayasa Konseyi’nin kararını yorumladı.
Fransa Anayasa Konseyi’nin Fransa’daki Türk toplumu ve Türkiye için son derece önemli bir konuda tarihi kararını açıkladığı bu günde konuşma fırsatı bulduğu için son derece mutlu olduğunu söyleyen Elekdağ kararla ilgili şunları söyledi:
“Anayasa Konseyi verdiği kararla, Türkiye’yi soykırımla suçlayan 29 Ocak 2001 tarihli yasayı iptal etmemiş, fakat Danıştay’ın (Conseil d’Etat) 19 Kasım 2015 tarihli kararının hatalı olduğunu vurgulamıştır. Danıştay sözünü ettiğim kararıyla, Türk Tarihi Tarafsızlık Derneği’nin, Türkiye’yi Ermeni soykırımıyla suçlayan 2001 tarihli yasanın iptali için Anayasa Konseyine yapmış olduğu bireysel başvuruyu  (Question Prioritaire de Constitutionnalité) hukuk dışı bahanelerle reddetmişti. Anayasa Konseyi bugün vermiş olduğu kararla, Danıştay’ın bu hatalı davranışını ortaya koymuştur.
Anayasa Konseyi bu tutumuyla, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin,  2001 tarihli yasanın iptali için bireysel başvuru hakkını tekrar kullanarak Anayasa Konseyi’ne başvuruda bulunmasına yeşil ışık yakmıştır.
Bu fevkalade önemli bir gelişmedir. Çünkü Anayasa Konseyi bu kararıyla, 15 yıldan beri Fransa’daki Türk toplumuna ve Türkiye’ye karşı süregelen adaletsizlik ve hukuksuzluğa son vermenin yani 2001 tarihli yasanın iptalinin yolunu açmıştır.
Bu söylediklerimin tam bir netlikle anlaşılması için, Fransa Türk Kültür Dernekleri Birliği’nin 2001 tarihli yasayı iptal ettirme amacıyla verdiği mücadelenin seyri hakkında sizleri kısaca bilgilendirmem gerekiyor.
Söz konusu mücadelenin hukuki alana intikali amacıyla ilk somut adım, 2015 yılı başlarında Okul Ders Programlarında Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin kurulmasıyla atılmıştır.
Bu dernek, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) nezdinde yaptığı başvuruyla idari bir dava açmış ve kolejlerin 3’üncü sınıflarında Ermeni soykırımı dersinin okutulması talimatını veren 15 Temmuz 2008 tarihli kararnamenin iptali talebinde bulunmuştur.
Bu talebinin reddedilmesi üzerine,  Derneğin, Fransız Anayasası’nın bahşettiği bireysel başvuru hakkından (Question Prioritaire de Constitutionnalité –QPC)  yararlanarak söz konusu kararnameye hukuki dayanak oluşturan 29 Ocak 2001 tarihli yasanın iptali için Anayasa Konseyi’ne başvuru hakkı doğmuştur.
Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği 6 Ağustos 2015 tarihinde bu hakkını kullanarak Anayasa Konseyi’ne başvuruda bulunmuştur.  Bu başvuruda, 2001 tarihli yasanın Anayasa’ya aykırılığı özetle şu argümanlara dayandırılmıştır:
1.      29 Ocak 2001 yasası yasal usullere uyulmayarak Anayasa Konseyi’nin denetimine sunulmamış olduğundan, Anayasa’nın 34’üncü maddesine uygun olup olmadığının kontrolü gerçekleşmemiş, bu nedenle de yasanın gerekçesinde “Anayasa’ya uygundur” ifadesi yer almamıştır. Fransız hukukçularının duayeni olarak bilinen George Vedel ve eski Anayasa Konseyi Başkanı Robert Badinter’in savundukları görüşe göre, eğer 2001 yasası denetime tabi tutulmuş olsaydı, Anayasa Konseyi’nin vermiş olduğu kararların oluşturduğu içtihat ışığında Anayasa’ya aykırılık nedeniyle reddedilmiş olacaktı.
2.      Anayasa Konseyi’nin, 28 Şubat 2012 tarihinde Boyer Yasası’nı iptal etmiş olduğu kararının gerekçesinde şöyle bir ifade yer almaktadır: “Kanunlar kuralları ifade etme amacını taşırlar, bu nedenle de normatif bir yapıya sahip olmaları gerekir. Bir kanun hükmünün soykırım suçunu tanıma amacını taşıması halinde bu kanun haiz olması gereken normatif değerlerden yoksundur.” Bu itibarla, Anayasa Konseyi’nin,  2001 tarihli yasayı,  normatif bir yapıya sahip olmaması ve dolayısıyla anayasayı ihlal etmesi nedeniyle iptal etmesi gerekmektedir.
3.      29 Ocak 2001 yasası, parlamentonun yargıya verilen yetkileri gasp etmesi sonucunu doğurmuştur. Bu nedenle Anayasa’nın öngördüğü kuvvetler ayrılığı prensibine aykırıdır.
4.      Söz konusu yasa, Anayasa’da yer alan kamu hizmetlerinde tarafsızlık, ayrımcılıktan kaçınma, ifade özgürlüğü ve düşünce özgürlüğü ilkelerini ihlal etmiştir.
5.      29 Ocak 2001 tarihli yasa, Fransa’nın 1948 Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’ni onaylayarak üstlenmiş olduğu uluslararası taahhütlerin de ihlaline yol açmıştır.
Yukarıdaki argümanlardan da görüleceği üzere, 2001 tarihli yasanın Anayasa’ya aykırı olduğu tartışılmaya ihtiyaç göstermeyecek kadar açıktır. En önemlisi de,  Anayasa Konseyi’nin bu yoldaki görüşünü, 2012 yılında Boyer Yasası’nı iptal etmiş olduğu kararının gerekçesinde açık ve net bir şekilde ortaya koymuş olmasıdır.
Ne var ki, bireysel başvuruların ön incelemesini yapmakla görevli olan Danıştay (Conseil d’État) 19 Ekim 2015’te gerçekleştirdiği duruşmada Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin başvurusunu reddetmiş ve Anayasa Konseyi’ne intikal ettirmemiştir.
Danıştay bu haksız kararını şu garip gerekçeye dayandırmıştır:
•        2001 tarihli yasa daha önce Anayasa Konseyi tarafından Boyer Yasası’nın iptaline ilişkin dava bağlamında ele alınmış, normatif olmadığı saptanmış ve bu nedenle Anayasa’ya aykırı olduğu hükme bağlanmıştır.
•        Bireysel başvurunun kabul edilebilir olmasında kanunen dikkate alınan ölçüt, bu başvuru konusunun daha önce Anayasa Konseyi’nce ele alınmamış olmasıdır. Bu nedenle, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin başvurusu Anayasa Konseyi’ne havale edilmeyecektir.
Danıştay’ın bu kararı şu nedenlerle hatalıdır: Birincisi, Anayasa Konseyi bugüne kadar 2001 tarihli yasa hakkında bir karar vermemiştir.
Bu husus, esasen Konsey tarafından yapılan 28 Şubat 2012 tarihli basın açıklamasında da vurgulanmıştır. Yani, Danıştay, ret kararını, tamamen gerçek dışı, bir yoruma dayandırmıştır.
İkincisi, Anayasa Konseyi Danıştay’ın iddia ettiği gibi bir karar almış olsaydı, 2001 tarihli kararın mevcudiyeti çoktan son bulmuş olurdu.
Ancak bu talihsiz gelişmeden sonra, Vincent Reynouard adlı bir Fransız vatandaşının Gayssot Yasası’nın değiştirilmesi amacıyla açmış olduğu davanın Yüksek Temyiz Mahkemesi (Cour de Cassation) tarafından Anayasa Konseyi’ne havale edilmesi, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin önünde yeni bir umut kapısı açmıştır.
Dernek, bu fırsatı kaçırmamış ve Gayssot davasına üçüncü taraf sıfatıyla müdahil olmak için Anayasa Konseyi’ne müracaatta bulunmuş ve bu amaçla yaptığı başvuruda, 2001 tarihli yasanın iptalini talep ettiği gibi, bu yasa hakkında Danıştay tarafından ifade edilen görüşün doğru olup olmadığının belirtilmesini de istemiştir.”
Gayssot davasına müdahil olma talebinin Anayasa Konseyi tarafından kabul edilmesinin, Derneğe ve temsil ettiği Fransa’daki Türk toplumuna, ilk defa olarak,  Konsey önünde 2001 tarihli yasa hakkındaki görüşlerini açıklama ve yasanın iptalini savunma fırsatını verdiğini belirten Elekdağ, Anayasa Konseyi’nin bugünkü kararını önce Gayssot Yasası, sonra da Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin başvurusu açısından şöyle değerlendirdi:
“Bilindiği üzere, Gayssot yasası, ‘insanlığa karşı suç’ olarak nitelediği Yahudi soykırımının (Holokost) inkârını suç saymakta ve bu suçu işleyenlerin bir yıllık hapse ve 45.000 € para cezasına mahkûm edilmelerini öngörmektedir. Ancak, Gayssot yasası insanlığa karşı suçların ve bu meyanda soykırımının inkârının cezalandırılmasını öngörmekle beraber,  buna önemli bir kısıtlama getirmiştir.
Bu da, bu suçların mevcudiyetinin, kendi seçmenlerinin hoşuna gitmek isteyen parlamentolar tarafından değil, yetkili mahkemeler tarafından saptanıp hükme bağlanmasının gerekli olduğudur.
Oysa, Vincent Reynouard tarafından önerildiği şekilde, bu sınırlamanın kaldırılması halinde, herhangi bir kamu otoritesi tarafından (bu parlamento, veya ulusal mahkeme olabilir) tanınan bir soykırımının inkârı Fransız hakimler tarafından suç sayılarak cezalandırılacaktır. Bu durumda, 2001 tarihli yasayla tanınmış olan Ermeni soykırımı iddiası da, yetkili bir mahkeme kararıyla hükme bağlanmamış olmasına rağmen,  inkâr edildiği takdirle bir Fransız mahkemesi tarafından suç sayılacak ve cezalandırılacaktı.
Anayasa Konseyi, Fransız Anayasası’nın öngördüğü ilkelere, uluslararası hukukun dayadığı prensiplere ve aklın gereğine uygun olarak Gayssot Yasası’nın değiştirilmesini kabul etmemiştir.
Anımsanacağı üzere, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Büyük Dairesi Perinçek davasına ilişkin 15 Ekim 2015 tarihli kararında, Holokost ile Ermeni soykırımının eşdeğer olduğu yolundaki iddiayı kesin ifadelerle reddetmiş, Holokost’un yetkili bir uluslararası mahkeme tarafından hükme bağlanmış olduğunu ve “inkârının antisemit ve antidemokratik bir ideolojinin ifadesi anlamına geldiğini” vurgulamıştı. Türk Tarihinin Eğitilmesinde Tarafsızlık Derneği, bu görüşleri benimseyerek Gayssot yasasın aynen muhafazası görüşünü savunmuştur.
Anayasa Konseyi, kararında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Perinçek Davası’nda vermiş olduğu kararı destekler niteliktedir. Yani bundan sonra bir yetkili mahkeme tarafında verilmiş bir karara istinat etmeyen soykırım iddiaları geçersizdir.
Bir ikinci husus da,  Boyer yasası tipi, yetkili bir mahkeme kararına dayanmayan sözde soykırımların inkarının cezalandırılmasını öngören yasala Fransız Parlamentosu tarafından onaylanmayacaktır.
Anayasa Konseyi’nin, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği’nin talepleri hakkındaki kararına gelince, Konsey’in 2001 tarihli yasayı bu aşamada iptal etmemesinin nedeni,  bu hususun doğrudan bir dava konusu olarak önüne getirilmemiş olmasındandır. Yani Konsey, esas baktığı dava Gayssot davası olduğu için, bu aşamada 2001 tarihli yasayı iptal yoluna gitmemiştir.
Buna mukabil,  Konsey, Danıştay’ın 19 Ağustos 2015 kararının hatalı olduğunu belirtmek suretiyle, Derneğe tekrar Anayasa Konseyi’ne bireysel başvuru hakkını kullanma yolunu açmıştır. Bu sefer, Derneğin başvurusunun Danıştay’ın süzgecine takılması tehlikesi yoktur.
Bilindiği üzere, Anayasa Konseyi Boyer Yasası’nı iptal ettiği kararın gerekçesinde şu noktanın altını çizmişti: “Kanunlar kuralları ifade etme amacını taşırlar, bu nedenle normatif bir yapıya sahip olmaları gerekir. Bir kanun hükmünün soykırım suçunu tanıma amacını taşıması halinde bu kanun haiz olması gereken normatif değerden yoksundur.”
Bu ifadelerle Konsey,  bir dava konusu olarak önüne getirildiği takdirde 2001 tarihli yasayı iptal edeceğini ortaya koymuştur.
Fransa’da hukukun mabedi olarak tanınan Anayasa Konseyi’nin 2001 tarihli yasanın Anayasa’ya aykırı olduğunu vurgulayan bu açıklamasından geri adım atacağına ihtimal vermiyoruz.
Konsey’in, güvenilirlik ve itibarının zedelenmesine yol açacak böyle bir harekette bulunacağını düşünmek bile abestir. Bu bakımdan, Derneğin 2001 tarihli yasayı iptal talebiyle Anayasa Konseyi’ne götürmesi durumunda, bu girişiminden olumlu bir sonuç alacağına inanıyoruz.
Bu nedenle, Konsey kararı, Türk Tarihi Eğitiminde Tarafsızlık Derneği ve Fransa’daki Türk toplumu için büyük bir başarı olmuştur.
Ben bu nedenle, Sayın Doktor Demir Önger’e ve Sayın Lütfi Bilgen’e teşekkürlerimi sunuyorum.”

Yorumlar kapatıldı.