İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rodriguez’i adam etmek!

OSMANLI devrinin İstanbul’unda, köhne bir binayı yıkıp da yerine yenisi yapmaya niyetlenenler işe “Türk amele aramakla” başlardı. Çünkü kol gücü ile çalışanlar içinde bir şeyi en iyi ve en hızlı onlardı. Yeni binanın mimarı genellikle Ermeni olur, müteahhiti ise Rum ahaliden devşirilirdi. Ancak yıkım işinde tekel Türk amelelerindi. Diğer kavimlerden amelenin esamisi bile okunmazdı. Kimse bir yapıyı onlardan hızlı, temiz ve kararlı şekilde yıkamazdı. En az adamla en yüksek yıkım potansiyeli vardı bizimkilerde.O devirlerde genetik biliminden kimsenin haberi olmadığı için bu yeteneğin kromozomlarımıza nasıl işlediği üzerine kafa yoran da yoktu. “Yok etme yeteneği” genlerimize işlediğinden elimizden bir kaçan bir uçan kurtuluyor. Gerisi sistemli biçimde öğütülüyor.

***
Hocam kafasına takmış.
Yandan bakıldığında, üzerinden silindir geçmiş plastik bebek profili veren Jose Rodriguez’i bir dünya yıldızı yapmadan İspanya’ya geri göndermeyecek. Oğlan atlas kumaş gibi parlak görünüyor ama bizde “Atlastan yama olmaz” diye bir laf vardır.
Mustafa Denizli, İspanyol Rodriguez’de çok ısrarlı. Israrla her maçta oynatıyor. Takım yaparken kafası hangi mevkide karıştıysa Jose Rodriguez’i oraya koyuyor. Ancak oğlanda gelişme yok.
Saçına attığı gümüş renkli “meçi” ülkemize geldiğinden beri kendisinde görebildiğimiz tek değişiklik olarak zabıtlara geçiriyorum.
“Yakışmış mı?” diye sormayın. O da Allah’ın bir kulu. “Şahtı şahbaz oldu” deyip, geçelim.
* * *
Çok kimse bilmiyordur. Galatasaray’a 800 bin Euro sabit transfer ücreti ve 10 bin Euro maç başı parasıyla getirilen bu Jose Rodriguez çok genç. 16 Aralık’ta 22 yaşına girdi.
Görünüşü ne kadar kartsa, bünyesi o kadar körpe yani. Denizli’nin güvendiği şey de oğlanın çok genç olması. Lakin bunu nasıl başaracak merak ediyorum.
Bizdeki futbol düzeneği “yeteneği geliştirme” üzerine değil “yeteneği sıradanlaştırma” üzerine işlediğinden Rodriguez’i bekleyen akıbet şimdiden bellidir.
Bizde bir yetenek sivrildiyse tesadüfen sivrilmiştir. Biz ona “Hüda-i nabit” yani kendiliğinden yetişen “Allah’ın otu” deriz. Geriye kalanı sistemli olarak yok edilir.
TÜRK iYi YIKAR
OSMANLI devrinin İstanbul’unda, köhne bir binayı yıkıp da yerine yenisi yapmaya niyetlenenler işe “Türk amele aramakla” başlardı. Çünkü kol gücü ile çalışanlar içinde bir şeyi en iyi ve en hızlı onlardı.
Yeni binanın mimarı genellikle Ermeni olur, müteahhiti ise Rum ahaliden devşirilirdi. Ancak yıkım işinde tekel Türk amelelerindi. Diğer kavimlerden amelenin esamesi bile okunmazdı.
Kimse bir yapıyı onlardan hızlı, temiz ve kararlı şekilde yıkamazdı. En az adamla en yüksek yıkım potansiyeli vardı bizimkilerde.
O devirlerde genetik biliminden kimsenin haberi olmadığı için bu yeteneğin kromozomlarımıza nasıl işlediği üzerine kafa yoran da yoktu.
“Yok etme yeteneği” genlerimize işlediğinden elimizden bir kaçan bir uçan kurtuluyor. Gerisi sistemli biçimde öğütülüyor.
* * *
Bu Jose Rodriguez’in Galatasaray’daki kariyeri kısa ama sabıka listesi uzun. Denizli’den önce Hamza Hoca’nın birkaç maçta başını yedi. Çocuk çok yetenekli, harika bilekleri var. Ne yazık ki yürüyen bombadan farkı yok.
Bir iş kazası yaratıp, takımda göçüğe sebep olması an meselesi.
Nasıl beceriyor çözemedim ama her maçta başarıyor. Elinde gezdirdiği bombayı maçın en kritik anında kendi kalesine doğru atıveriyor. Bu yeteneği (!) ile Denizli’yi çok uğraştırır.
BiR ŞiDDET LiGi
BİR de yetiştiği toprağa bakmak lazım. Kız gibi top oynanan İspanya Ligi’nde yıldız olmanın bizim futbolumuzda kıymet-i harbiyesi yoktur.
Türkiye Süper Ligi, bir şiddet ligidir.
Bizdeki savunma adamları, topu kesmeden önce ayakkabılarını hücum oyuncusunun ağzına sokmaya çalışırlar. Bizim ligde herkes bir Polat herkes bir Memati’dir. Hakem sıradan bir karar verdiğinde bile sekiz on el kol hareketi yapılır.
Biraz sert gelen faule tepki, ayağa fırlayıp rakibe diklenmektir. Eğer el rakibin gırtlağına gitmemişse “maçın havası sertleşmiş” sayılmaz.
Üstelik hakemlerimiz de bu şiddeti kanıksamış durumdu. Adamın ayağını tırpanla biçer gibi kesiyorlar. Hakem eliyle “Devam, bir şey yok” deyip geçiyor.
O hareketi hakeme sokakta yapsanız “Beni öldürmeye kalkıştılar” iddiası ile dava açar, mahkemeye yirmi avukatla gelir. Şiddete uğrayan elin oğlu olunca, rahatça “Devam” denebiliyor.
Şiddetle yatan, şiddetle kalkan bir toplum olduğumuz su götürmez bir gerçek. Ligimiz de bu şiddet eğilimli toplumun yansıması. Böyle bir lige “Yumuşacık La Liga’dan” gelen Rodriguez’i nasıl adam edeceklerini çok merak ediyorum.
* * *
Bu lige nice Avrupa gol kralları “Otuz, kırk gol atarız” rüyasıyla geldiler, bir sezonda on gole şükrederek döndüler.
Sapasağlam gelen nice koç yiğitlerin futbol hayatı bu liglerde bitti.
Bu lig, kramponlarını rakibin baldırına geçirip kan döktükten sonra hakeme dönüp “Ne var bunda?” diyen izansız yiğitlerin ligidir.
İnşallah Rodriguez böyle bir talihsizliğe uğramaz. Ancak bu kafada gidip, her maç bir bomba patlatırsa bu kez de Mustafa Hoca’nın elinde kalmasından korkarım.
Cümle Hürriyet spor okurlarına daha iyi bir sene dilerim.

Yorumlar kapatıldı.