İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başka bayramlar zamanı

Elif Ordukaya
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu birer mesaj yayımlayarak Musevi yurttaşların bayramını tebrik etti. Türkiye-İsrail yakınlaşmasının henüz ufukta belirmediği günlerde yaşanan bu etkinlik, siyasi gündem içinde boğulan bizlere de bir nebze ülkemizdeki azınlıkların varlığını hatırlatmış oldu. Olay daha hafızalarımızda sıcaklığını korurken, ülkece ‘yılbaşı’ moduna girmeye başladık. Malum, alışveriş merkezlerindeki yeşil çam ağaçları, simli yazılar ve kırmızı küçük parlak topların müjdelediği yılbaşı, neredeyse din ve ırk farkı gözetmeksizin artık herkesin bayramı hâline geldi. Biz de Seferad Yahudisi bir hanımefendi, Rum bir papaz ve Ermeni bir gencin bizim pek bilmediğimiz bayram heyecanlarını dinledik.

***
“Bizim bayramlarımız da resmî tatil olsun, belediye mesaj göndersin, akbil ücretsiz olsun.” diyor, Ermeni cemaatinin genç üyesi Ares. Hazır yahudiler de bu yıl hanuka’yı ilk defa açık alanda kutlamışken, gelin azınlıkların o başka bayramlarına
Museviler Türkiye’de Hanuka Bayramı’nı bu yıl ilk defa açık alanda kutladı. Ortaköy Sinagogu hahamı ile Ortaköy Camii imamı birlikte mum yaktı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu birer mesaj yayımlayarak Musevi yurttaşların bayramını tebrik etti. Türkiye-İsrail yakınlaşmasının henüz ufukta belirmediği günlerde yaşanan bu etkinlik, siyasi gündem içinde boğulan bizlere de bir nebze ülkemizdeki azınlıkların varlığını hatırlatmış oldu. Olay daha hafızalarımızda sıcaklığını korurken, ülkece ‘yılbaşı’ moduna girmeye başladık. Malum, alışveriş merkezlerindeki yeşil çam ağaçları, simli yazılar ve kırmızı küçük parlak topların müjdelediği yılbaşı, neredeyse din ve ırk farkı gözetmeksizin artık herkesin bayramı hâline geldi. Biz de Seferad Yahudisi bir hanımefendi, Rum bir papaz ve Ermeni bir gencin bizim pek bilmediğimiz bayram heyecanlarını dinledik.
Aslında Hanuka, nam-ı diğer Işıklar Bayramı, yılbaşı ve Hamursuz Bayramı kadar Yahudilerce dinî önceliği olmayan bir bayram. Bu yıl Hanuka, Karen Gerson Şarhon ve eşi için biraz buruk geçmiş. Kızları uzakta, Tel-Aviv Üniversitesi’nde okuyor. İnternetten görüntülü karşılıklı mumlar yakarak kutlamışlar bu kez. Bayramların en önemli özelliği aileyi bir araya getirmesi hâlbuki. “Eskiden” diyor Karen Hanım, “Herkes çok yakın otururdu. Bir araya gelmek kolaydı. Ailenin en büyüklerinde toplanırdık.” Şimdi hepsi göçmüş. Evlendikten sonra, ‘anaerkil ailenin anası ben olayım’ diyerek aileyi toplama işini o üstlenmiş.
Musevilerin iki büyük bayramı var. Biri eylül ayındaki Roş Aşana (Yeni Yıl). Pesah (Hamursuz) Bayramı ise mart-nisan aylarına denk geliyor. Bu bayramların en belirleyici özelliği ise muazzam sofralar. En az yirmi kişilik geniş aile toplanır. Bazen komşular da eklenir bu çembere. Öncesinde daha çok Musevi tarihinden kesitlerin olduğu Eski Agatha denilen kitapçık okunur. Karen Hanım’ın çocukluk kahramanı, babası: “Çok matrak bir adamdı. Ladino diliyle yazılmış çok eski bazı kelimeleri kendince değiştirir, öyle okurdu. Aramis’i okurken Atosportos Dantanyan Aramis diye uydururdu mesela. Annem ciddi okusana diye kızardı. Biz de bir an önce sofraya geçmek için sabırsızlanırdık.” Artık okuma işi de babasının muzipliği de Karen Hanım’a kalmış.
Sırada yemek faslı var. Olmazsa olmazlar listesi şöyle: Kurbanlık bir kuzu kemiği, bir yumurta; hurma, ceviz, portakal ve çeşitli reçeller karıştırılarak yapılan bayrama özel harotset tatlısı. Mutlaka marul ve hamursuz ekmeğiyle yenecek. Bumelozu, tercihe göre pudra şekeri  ya da bala banabilirsiniz. Ispanak, pırasa ve kabak böreği. Kılçıksız fileto levrek ise masanın ayrılmaz parçası. Ana yemek ise fırında kuzu. En son tatlılar; ceviz ve portakalla yapılan Pesah keki ve badem ezmesi, beyaz tatlı. Kısaca geçiyoruz ama sırf bu sofra bile ayrı bir yazı konusu. “Eskiden annem bir hafta mutfaktan çıkmazdı.” diyor Karen Hanım. Kendisi çözümü bir ay öncesinden hazırlayıp buzluğa atmakta bulmuş.
Meğer Hamursuz Bayra-mı’nda kolesterolü tavan yapan bu lezzetler sadece Türkiye’dekilere, yani Seferad Yahudilerine mahsusmuş. Gecenin sonunda çocukların söylediği şarkılar ise yemeklerin ağırlığına hafiflik katsın diye olmalı.
Nerede o eski bayramlar!
Hz. İsa’nın doğum günü olan 24-25 Aralık Noel (Christmas) haftasındayız. Yılbaşına birkaç gün kaldı. Pek çok dinî günleri olsa da Noel ile Paskalya tüm Hıristiyanların kutladığı iki büyük bayram. Aynı hafta içinde olması sebebiyle Noel ile yılbaşı karışmış durumda.
Ortodoks Rum cemaati Hz. İsa’nın doğumunu 25 Aralık sabahı kilise ayiniyle kutluyor. Katolikler ve Protestanlar ise 24’ü öğleden sonra. Dolapdere Meryemana Kilisesi papazı Peder Dositheos, çocukluğunu Rum cemaatinin yoğun olduğu Kadıköy’de geçirmiş. “Hey gidi eski bayramlar!” diye anıyor o eski heyecanlı günleri: “Kilise ayini sabah 5’te yapılırdı. Anneannem uyandırırdı bizi. Aralık soğuğunda önce banyo yapardık. Uyku mahmurluğu kalmazdı. Kilise dolup taşardı. Tüm arkadaşlar orada olurdu. Okul dışında bir araya gelmenin heyecanı başkaydı. Erkek çocukları sağda, kız çocukları solda toplanırdı.”
Şimdi kimse kalkıp o saatte kiliseye gitmiyormuş. Yavaş yavaş ayin saati de 9’a kaymış zaten. İlkim de değişti, kar da yağmıyor artık.
25 Aralık daha çok kilise ve dua günü. 24 Aralık gecesinde çocuklar Kalanda şarkısını söyleyerek kapı kapı dolaşıp hediyeler toplar. Sabahtan akşama kadar dua edilmese de ruhen bir temizlik yapılır. Papazın vereceği bayram vaazında Hz. İsa’nın hayatlarındaki rolünden bahsedilir. Kiliseden sonra bahçede çay içilip sohbet edilir. Muhite yeni taşınanlarla tanışılır. Âdeta, davet edilmiş olduğun yere gitmek anlamındaki eklisia kökünden gelen kilisenin hakkı verilir.
Bilinenin aksine Rumlar Christmas’ta hediyeleşmiyor. Rumlarda hediyeleşmenin isim günlerinde yapıldığını Peder Dositheos’tan öğreniyoruz: “Bizde her pazar, bazı aylarda her gün bir azizin hatıra günüdür. O gün onlar ziyaret edilir, eğer oruç zamanı değilse yemek yenir. Mesela Azize Katerina’nın isim günü 25 Kasım’dır. Bu gün Katerina’lara hediye alınır.” Peder Dositheos’un  papaz olmadan önceki ismi Hristo’ymuş. Hristo, Mesih anlamına geldiği için isim günü bahanesiyle her Noel’de hediye alırmış. Ta 2003’te papaz olana kadar.
İsevilerin 15 Kasım’da başlayan oruçları var. 40 gün süren bu oruçta hayvani besin maddesi alınmaz. 25 Aralık sabahı kiliseden sonra eve gidilir. İlk önce et suyu ile yapılmış bir çorba ile oruç bozulur. Mesela, Dositheos’un İmrozlu (Gökçeada-Çanakkale) büyükannesi bir gün önce kaynattığı kemiğin suyundan tarhana çorbası yaparmış eskiden. Diğer büyük annesi ise sucuğu tercih edermiş. Sofrada mutlaka tavuklu bir yemek bulunur. En son kabak tatlısı veya revani. Peder Dositheos ve eşi tutuyormuş ama gençlerden oruç tutan pek kalmamış. Cemaat de genelde son haftasında riayet ediyormuş. Dositheos, “Değerlere bağlılık yaş ilerledikçe artıyor.” diyor.
Yılbaşı sofrasının vazgeçilmezi ise üzerinde yeni yıl yazısının olduğu pide. Ailenin en yaşlı ferdi ‘Tanrı ve İsa adına’ diyerek kestiği pideden herkese birer parça verir. Patrikhanede ise pideyi patrik keser. Pidenin özelliği ise altınlı olması. Pide hamuruna altın lira ya da bir parça altın konur. Pide bölüşülürken altın kime düşerse yeni yılın o kişiye şanslı geleceğine inanılır. Dositheos’a 74 yıllık yaşamında sadece bir yıl altınlı pide düşmüş, o da iki kez. 2012’nin ilk sabahı kilisedeki ayinde başrahibin kestiği pideden, bir gün önce de Fener Rum Patrikhanesi’nde patriğin kestiği pideden altın çıkmış. Dositheos’un iki kızı var. Altınlar artık kızlarında, baba yadigârı birer hediye.
Noel’in vazgeçilmezi çam ağaçları. 19. yüzyılda Anadolu’nun herhangi bir yerinde olsaydık Noel ağacı göremezdik. Noel ağacını bu topraklara Amerikan ve Fransız misyonerleri taşımış. Peder Dositheos’a göre canlı bir ağacı öldürmek uygun değil. “Ağaçlara ihtiyacımız var.” diyor. Onun çocukluğunda tellerden, yeşil abajur kâğıdından yapılma bir ağaç varmış evlerinde. Bir sonraki sene kullanmak üzere Noel’den sonra kaldırırlarmış. “Şimdi her yer süslü çam ağacı.” diyor Peder: “Bakıyorum artık Müslümanlar da yapıyor.”
Yılbaşından bir hafta sonra Hz. İsa’nın vaftizi denize haç atarak kutlanıyor. İstanbul’da beş yerde yapılan bu ritüel Tanrı’nın sulardaki hayatı temizlemesi anlamına geliyor. Bahar aylarında kutlanan Paskalya ise İsa’nın ölümü ve dirilişini niteliyor. O da en az Noel kadar heyecanla yaşanıyor.
Protestanlar Meryem Ana’ya kutsallık atfetmez ama Hıristiyanlığın diğer mezheplerinde çok mühim bir azizedir. Cebrail’in (as) ona gelip “Bir oğlun olacak, adını İsa koyacaksın.” dediği  25 Mart, Müjde Bayramı olarak kutlanıyor. 15 Ağustos ise Hz. Meryem’in ölümü.
Başkasını mutlu etmek için fırsat
Ares Avcu, Ermeni cemaatinin genç üyelerinden. Christmas için hediye almadığı bir tek annesi kalmış. Kış günlerine yakışır yün bir şal kurtarıcı bir fikir olabilir. Sadece aile bireylerine has değil hediyeleşme. Yakın arkadaşlar, akrabalar da bu heyecana ortak. Bayram en çok da çocukların hakkı. Noel ağacının süslendiğini görünce bilirler ki yarın altında isimlerinin yazılı olduğu hediyeler olacak. Hem de en çok istedikleri şeyler. Ares, çocukken o hediyeleri Noel Baba’nın getirmediğini biliyormuş aslında. “Ama bilmek istemiyordum.” diyor, “Büyüsü kaybolmasın diye”. Süslü çam ağaçları ve çekilişlerle azınlık okullarına da uğrar Noel. Kilise ise bir hafta boyunca açık kalır. Bayram aslında her dinde başkasını da sevindirmek demek. Ares ile hemfikiriz: “Hatta maddi imkânı olmayanlara yardım için bir fırsat. Yeni yıl kendini yenileme, olumsuz ne varsa geriye atıp pozitif olanla devam etmenin tarihi aynı zamanda.”
Bayram demek bir de annelerin enfes sofralar için mutfağa gömüldüğü bir hafta demek. Ares’in annesi de dolmasından aşureye (anuşabur), içli köfteden çeşit çeşit salatalara kadar Ermeni mutfağının zengin tatlarını döktürmekte pek mahirmiş. Hindi şart değil. Sabina Hanım hele Paskalya’da 30-40 kilo çörek yapıp tüm komşulara dağıtıyormuş. Paskalya’da Samatya’ya şöyle bir uğramak şart oldu.
Yoyolar (nine), dedeler, kardeşler… Şakalaşmalar, geçmişi yâd etmeler, eskiye duyulan özlem bayram sohbetinin ana konusu. Gençlerin “Bizim zamanımızda böyle bolluk yoktu. Bayramlar da olmasa birbirimizi göremeyeceğiz.” gibi sitemlere maruz kalması ise kaçınılmaz. Ares, Ermeni cemaatinde ailenin önemli bir yere sahip olduğunu vurguluyor sık sık: “Dedem ve yoyom birbirlerini çok severdi. Onlar her yılbaşı gecesinde birbirlerine özel hazırlanırlardı. O günü başka addederlerdi. On sene önce kaybettik yoyomu ama dedem hatırasını hâlâ korur. Ona ait yüzük çıkarılır, fotoğrafı zaten her zaman duvarda asılıdır.” Bayram biraz da hüzün demek galiba.
Ares için bayramın ayrı bir ehemmiyeti var. 1 Ocak onun doğum günü. Her ne kadar herkes yılda iki, o bir hediye alsa da bu bir ayrıcalık. Ares’in Noel temennisi hepimizin ihtiyaç duyduğu yerden geliyor: “Önce barış, güven ve huzur,  sağduyu ve hoşgörü, sağlık ve bol kazançlı bir yıl diliyorum. Bizim bayramlarımız da resmî tatil olsun. Belediyelerden tebrik mesajları gelsin. Akbil ücretsiz olsun. Öteki olmayalım.”
YAHUDİLERİN DİNÎ GÜNLERİ
Roş Aşana: İbranicede Roş Aşana yılın başı demek. Eylül ve ekim ayları arasında bir güne düşen Roş Aşana’da çalışmak yasaktır.
Yom Kipur: Roş Aşana’dan sekiz gün sonraya denk gelen bu günde oruç tutulur  ve sinagoga gidilir. Tanrı’ya karşı işlenmiş günahların affolunduğuna inanılır.
Pesah: İsrail’deki hasat mevsiminin başlangıcını temsil eder. Pesah’ın öncelikli kutlaması, nesiller boyu süren kölelikten sonra Mısır’dan çıkış ile ilgilidir.
Sukot: Sukot, İsrailoğullarının çölde geçici barınaklarda yaşayarak dolaştığı kırk yılı temsil eder. Sukot kelimesi ‘çardaklar’ anlamına gelir. Yedi gün süren bayramın birinci ve ikinci günleri çalışmak yasaktır.
Hanuka: Noel Bayramı’na yakınlığı yüzünden Batı’da en çok bilinen Yahudi bayramıdır. Tek dinî geleneği kandil veya mum yakmaktır.
Purim: Yahudilerin eski İran’da yok edilmekten kurtulmalarını kutlar. Purim’de kutlamalar yapmak, temsil ve parodiler sahnelemek gelenekseldir.
HIRİSTİYANLARIN DİNÎ GÜNLERİ
Christmas: 24-25 Aralık’ta tüm Hıristiyanlar tarafından Hz. İsa’nın doğumu kutlanır.
Paskalya: Hz. İsa’nın ölüm haftasıdır. Herkes birbirine rengârenk boyanmış yumurta hediye eder.
Vayion: Rumlar Hz. İsa’nın Kudüs’e girerken zeytin ve mersin dalları ile karşılanmasını kutlar.
Zoodohu Piğis: Hayat Veren Kaynak anlamına gelen bu gün, Ayazma günü olarak da bilinir.
Hz. İsa’nın göğe yükselişi: Paskalya’dan 40 gün sonra tüm Hıristiyan cemaatleri tarafından kutlanır.
Apokefalistu Ioannu: Rumlar, Vaftizci Yahya’nın başının kesildiğine inandıkları bu günde perhiz yapar. Domates ve karpuz gibi kırmızı renkli besinleri yemezler.
Gağant: Ermenilerin yeni yılı olan bu günün sabahında kırılan narın yıl boyunca bereket getirdiğine inanılır.
Süboro: Hz. Meryem’e Hz. İsa’nın müjdelendiği bayramdır.
Hamşo Droze: Süryaniler Hz. İsa’nın öğrencileriyle birlikte yediği “Son Akşam Yemeği”ni anar.

Yorumlar kapatıldı.