İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Turizmin anahtarı kiliselerde…”

Ordu Agape Kilisesi Pastör’ü Orhan Pıçaklar, herhangi bir kilisenin ibadete açılması halinde bütün dünyaya olumlu bir mesaj verileceğini ve Ordu’nun turizmde patlama yapacağını söyledi. Pastör Pıçaklar, Protestan inancının Türkiye’de yasal zemini olmadığını, o yüzden kiliseleri dernek statüsünde kurduklarını, bununda zaman zaman sıkıntılar yarattığını, kilise sembolünü tüzükte küçük “t” ile göstermek zorunda kaldıklarını söylüyor.

“Kilise düğün salonu olmaz!”
Bazı kiliselerin amacı dışında kullanılmasının incitici olduğunu kaydeden Pastör Pıçaklar, özellikle Ünye’deki kilisenin düğün salonu olarak kullanılmasının çok acıtıcı olduğunu kaydetti ve sorularımızı cevaplandırdı.
Ordu’da bir tedirginlik duyuyor musunuz?
“Ben bütün Ordululara tüm yüreğimle teşekkür etmek istiyorum. Hatta önceki ön yargılarımdan dolayı beni affetmelerini diliyorum. Samsun’da çok sıkıntılar çektik. Hakkımızda aklınıza gelmeyecek senaryolar üretildi, zulümler gördük. Kilisemiz hakkında sürekli yazılar yazıldı, kilisemize gelen insanların isimleri gazetelerde deşifre edilip hedef gösteriliyordu, sürekli kilisemiz taşlanıyordu. Camcıyla o kadar samimi olmuştuk ki, camları numaralandırmıştık. Hangisi kırılmışsa numarasını söylüyor, onlar da ölçüyü bildikleri için gelip takıyordu. Hatta bütçe yaparken cam kırılmalarını da dahil etmek zorunda kaldık.”
“Kilisemizin sembolü küçük ‘t’ harfi”
-Sizin statünüz nedir? Yasal olarak dini grup sayılıyor musunuz?
“Yasal düzenlemeler Protestan Hiristiyanlarını kapsamıyor. Ama devletimize şükrediyoruz. Devletimize teşekkür ediyoruz. Avrupa Birliği uyum yasalarından sonra bizleri de sevmeye ve kabullenmeye başladı. Hatta dedi ki, ‘siz varsınız, ama resmiyette sizi kilise olarak kabul edemiyoruz. Ama size tüzel bir kişilik vermek istiyoruz. Gidin dernek kurun.’ Bizim Samsun’daki kilisemizin ismi Agape Kilisesi Derneği. Ordu’daki de Agape Kilisesi Derneği Ordu Temsilciliği. Yani aslında biz kiliseyiz ama dernek statüsündeyiz. Bunlar çok karışık bir şey. Devletimiz yardım etmek istiyor ama bazen bireysel olarak bizlere sevgiyi yeterince gösteremeyenler sıkıntıya sokuyor. Ben inanıyorum ki en üstekilerin haberi olmadan aşağıda sıkıntı yaşıyoruz.
Mesela devletimiz diyor ki; Sen kilise olarak git bir dernek kur. Kilisenin simgesi nedir? Hepimizin bildiği gibi Haç. Tamam. Ben gittim bir tane Samsun’daki kilisemize bir haç işareti yaptırdım doğal olarak. Bir gün beni dernekler masasından aradılar. ‘Buraya gel’ dediler. Buyurun, dedim. Dedi; ‘o haçı indir.’ Dedim, neden? Dedi, ‘biz sizi haberdar edeceğiz.’ Sonra tekrar dönüp dediler ki ‘dernek tüzüğünde sembol olarak Haç’ı kullanabilirsin diye bir ibare yoktur.’ Kilise olarak neyi kullanabilirim? ‘Ya bilmiyorum iş de indirin onu’ dediler. “Tamam o zaman, dedim. Yönetim kurulunu toplayıp tüzüğe Agape Kilisesi Derneğinin sembolünün haç olduğuna dair karar alırız, dedim. ‘Yok’ dedi; ‘dini simge de kullanamazsın.’ Neyi kullanayım o zaman? İşte o zaman tanrı bana yardım etti, bir hikmet verdi ben de o zaman şöyle bir karar aldım: Agape Kilisesi Derneğinin sembolü küçük ‘t’ harfidir. Şimdi bizim kilisemizin sembolü küçük ‘t’ harfidir. Şu anda yasal olarak küçük ‘t’ harfini kullanabiliyorum, küçük ‘t’ harfinde bir sıkıntı olmayacak.”
Bir zamanlar içimde bir umut vardı. Acaba devletimize gidip kullanılmayan bir yeri talep etsek, aslına uygun restore edip kullansak diye içimde bir umut vardı. Biliyorsunuz buraya çok turist gelip Trabzon’a gidiyorlar. Onlara Türkiye’nin bütün inançlara saygılı ve sevgi dolu olduğunu anlatmak için bir tanesini restore edelim diye düşündük. Ama bir saat için bile kimse bize izin vermediği zaman açıkçası biraz geriye çekildik. Ünye’de bir yer vardı, şu anda düğün salonu olarak kullanılıyor. “
-Bir ibadethanenin düğün salonu olarak kullanılması nasıl bir duygu?
(Biraz bekledikten ve duygulandıktan sonra) “Şu anda söyleşi yapıyor olmasak ağlardım ama, emin olunki içim ağlıyor. Yani ülkemde yer mi yoktu ki de orası düğün salonu yapıldı. Çorum tarafında samanlık olarak kullanılan kiliseler var. Ama düğün salonu çok can acıtıcı. Onun için bir girişimde bulunmak istedik. Ama kimseye ulaşamadık. Biz bekledik devletimizden, birisi bir fırsat verse de bütün Türkiye’ye de bir örnek olsa. Mesela Ordu’da birçok kilise var. Bir tanesini bize veremezler mi? Aslında çok da şık olur. Her türlü restorasyonu da yapabiliriz.”
-Ordu bu sayede Dünya ile daha sağlıklı iletişim kurabilir mi, turizm açısından?
“Ülkemiz ve kentimiz için çok büyük kazanç olur. İnsanlar transit Trabzon’a gideceğine eminim ki özellikle Yunanistan’dan insanlar akın akın buraya gelecektir. Ciddi anlamda turist gelecek. Ordu’nun gelişmesine de katkı sunacaklardır. Ama herkesin bildiği gibi bütün turistler şu anda Ordu’da kalmıyor. Burada sadece küçük bir mola verip Trabzon’a gidiyorlar. Oysa Ordu çok güzel bir yer.“
“Biz de yılbaşı kutlamıyoruz”
-“Müslümanlar yılbaşını kutlamayın” diye mesajlar çekiyor. Bu konu da siz ne düşünüyorsunuz?
“Şu anda sosyal medyadaki paylaşımların büyük bir bölümü ‘Yahudi ve Hıristiyanların yeni yılını kutlamayın, biz Müslümanız’ yazıları mesaj ve paylaşımlar revaçta. Harika. Zaten kutlamayın. Biz de kutlamıyoruz. Bizim 31 Aralıkla ne işimiz var. 31 Aralık bizim için sıradan bir gün. Ben sadece ertesi gün maaş alacağım için mutluyum. Benim için başka bir özelliği yok.
31 Aralık sıradan bir gün
Maalesef halkımıza eksik bilgi verdiklerinden dolayı veya bilmelerini engelledikleri için bir olaya dönüşmüş. Bizim için kutladığımız dönem 24 Aralığı 25 Aralığa bağlayan gecedir. Bize göre bir simge olarak Mesih İsa’nın beden olarak yeryüzüne geldiği gece olarak kutluyoruz. Ve o gün çeşitli meydanlarda olduğu gibi böyle Noel baba-Noel anne kıyafetleri giyip elimizde şarap şişeleriyle filan asla değil.
Bu algılama sadece. Bizim kültürümüzün de eksikliği değil. Maalesef o sözde Hiristiyanların da hayatlarına bakıyor, batının da hayatlarına bakıyor, sadece televizyonda gördükleri kadar (affınıza sığınarak söylüyorum) ince bir bikini giyip (göğsünü işaret ederek) buraya bir haç takıp plaja gidip her türlü ahlaksızlığı yapan, elinden bira şişesini düşürmeyen sözde o batı Hiristiyanın olaylarına bakıp gerçekte bizim de böyle olduğumuzu düşünüyorlar. Oysa yakından uzaktan yılbaşının bizim inancımızla ilişkisi yok.” Söyleşi, Şeref Özkan/Yılmaz Ülgü (Ordu Hayat)

Yorumlar kapatıldı.