İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Mavi Ada” okurlarıyla buluştu

İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şubesi Eski Başkanı Kenan Döner, Tevn Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Mavi Ada”yla, Yalı Hanı’nda düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya geldi… Burada 18 Mart’ta verilen savaşla da dünyaya ismini duyurmuştur. Ama biz diyoruz ki bir de Çanakkale’nin bir öteki yüzü var. Nedir bu Çanakkale’nin diğer yüzü? Çanakkale 4 mahalleden oluşur. Ermeni Mahallesi, Yahudi Mahallesi, Türk Mahallesi ve Rum Mahallelerinden oluşuyordu daha çok. 100 yıl önce bu mahalleler vardı burada. 1915’te Ermeni tehciriyle başlayan mahallelerin boşaltılması ve ardından Yahudi ve Rum Mahallelerinin de boşaltılmasıyla Çanakkale tekleşmiş durumda… Çanakkale Belediyesi’nin de ‘Barışın Kenti’ diye bir söylemi var. Ama burası savaşın kenti, biz barışı nasıl kurabiliriz diye düşünmemiz lazım. Düşünüyorum, bir Ermeni kentiyle kardeş kent olabilir mi Çanakkale, Bir Rum kentiyle? Çünkü o insanlar buradan gitmişler. İşte yukarı çarşıda Artin Amca’nın kahvesi varmış. Ne olmuş oraya? 1915’ten üç yıl sonra buraya geldiğinde gördüğü, bütün mallarına el konulmuş.  

***

İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şubesi Eski Başkanı Kenan Döner, Tevn Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Mavi Ada”yla, Yalı Hanı’nda düzenlenen imza gününde okurlarıyla bir araya geldi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Çanakkale Şubesi Eski Başkanı Kenan Döner,  daha önce yazdığı “Çoban Oğlu” kitabının ardından Tevn Yayınları’ndan çıkan ikinci kitabı “Mavi Ada” kitabıyla okurlarıyla buluştu. Döner, kitabında Gökçeada’da yaşayan Rumların hikayelerini anlatıyor. Cumartesi günü Yalı Hanı’nda düzenlenen imza gününde Döner, okuyucularıyla bir araya geldi. Yalı Hanı’nda düzenlenen imza gününe kitabı yayınlayan Tevn Yayınları’nın sahibi Mehdi Tanrıkulu ve İHD üyeleri, Döner’i yalnız bırakmadı. İmza gününde konuşma yapan Tevn Yayınları sahibi Mehdi Tanrıkulu; “Mavi Ada Türkiye’de yaşadığımız sorunların özeti niteliğinde. Roman aslında çok şeyler ifade ediyor. Romanın içeriğini aslında Türkiye’nin bir aynası olarak görmek gerekiyor. Çünkü roman, insan hakları ihlallerine karşı, baştan sona bir mücadele, bir araştırma. Bu roman, değim yerindeyse örtbas edilmek istenen ve hafızalardan silinmek istenen sorunların gün yüzüne çıkarılmasında büyük bir emeği olmuştur.  Roman kendi dalında bir ilk olabilir. Ben bunun devamının gelerek, Türkiye tarihinin aydınlığa kavuşturulacağına inanıyorum. Taktir edersiniz ki toplumumuzun bir çok kesimleri kendi tarihlerinden uzaklaştırılarak, başkalaşıma uğratmıştır. Bu da ülkemizi karmaşık bir sorunsallığa itmiştir. İşte bu sorunsallığın çözümü için gerçeklerin açığa çıkarılmasına ihtiyaç duyuyoruz” dedi.

“Bu acılarla yüzleşirsek, barışın kenti olabiliriz”
İmza gününde okurlarıyla bir araya gelen “Mavi Ada” kitabının yazarı Kenan Döner ise yaptığı konuşmada; “Çanakkale, dünyada ilk planlı savaşların yapıldığı bir kent. Truva savaşları. 100 yıl önce de bir savaş yapılmıştı. Çanakkale savaşlar üzerinden anılmaktadır ve burası savaş kentidir. Dünya Çanakkale’nin adını savaşlardan dolayı bilir. İşte Troia Atı savaşın ürünüdür. Burada 18 Mart’ta verilen savaşla da dünyaya ismini duyurmuştur. Ama biz diyoruz ki bir de Çanakkale’nin bir öteki yüzü var. Nedir bu Çanakkale’nin diğer yüzü? Çanakkale 4 mahalleden oluşur. Ermeni Mahallesi, Yahudi Mahallesi, Türk Mahallesi ve Rum Mahallelerinden oluşuyordu daha çok. 100 yıl önce bu mahalleler vardı burada. 1915’te Ermeni tehciriyle başlayan mahallelerin boşaltılması ve ardından Yahudi ve Rum Mahallelerinin de boşaltılmasıyla Çanakkale tekleşmiş durumda. Bütün kahramanlık üzerinden kendini var ediyor şu anda. Ama bir de adamız var. Ada da Lozan’a aykırı hareket edilmiş. Biz bunu da romanımızda gündeme taşıdık. Yani biz diyoruz ki azınlıkların birlikte yaşayabileceği bir kent. Çanakkale Belediyesi’nin de ‘Barışın Kenti’ diye bir söylemi var. Ama burası savaşın kenti, biz barışı nasıl kurabiliriz diye düşünmemiz lazım. Düşünüyorum, bir Ermeni kentiyle kardeş kent olabilir mi Çanakkale, Bir Rum kentiyle? Çünkü o insanlar buradan gitmişler. İşte yukarı çarşıda Artin Amca’nın kahvesi varmış. Ne olmuş oraya? 1915’ten üç yıl sonra buraya geldiğinde gördüğü, bütün mallarına el konulmuş. Ağlayarak gitmişler buralardan o insanlar. Yani ben, Çanakkale’nin görünmeyen yüzünü becerebildiğim kadarıyla, kitabımda anlatmaya çalıştım. Gökçeada’daki Rumların çok hikayesini dinledim. Çok acı çekmiş bu insanlar. Bu acılarla yüzleşirsek, barışın kenti olabiliriz” dedi.

Yorumlar kapatıldı.