İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müslümanın Müslümana ettiği

Orhan Karataş

En son söyleyeceğimizi, en başta söyleyelim ve bir tespit yapalım: Özellikle siyasette, İslam adına hareket ettiklerini söyleyenlerin, Müslümanlara ve bu mübarek dine verdiği zararı, ne haçlı seferleri, ne Yahudi saldırıları, ne de Allahsızlar ittifakı verebilmiştir.Açık ve aleni din düşmanlarına karşı mücadele etmek kolaydır. Kim olduklarını, ne hedeflediklerini bilirsiniz ve ona göre tedbirinizi alırsınız. Ancak dindar görünüp, dini kendi güdük zihniyetlerine, kurdukları kirli menfaat düzenine uydurmaya çalışanlar yok mu, işte bu ülke de, millet de, İslam dini de ne çekiyorsa, bunlardan çekiyor. Kendilerini dinin emrine uydurmak yerine, dini kendi menfaatlerine, kurdukları kirli düzene uyduruyorlar. Bunu da “İslam” olarak bu millete yutturmaya çalışıyorlar.

                                          
DİNİ KENDİLERİNE UYDURUYORLAR
          Açık ve aleni din düşmanlarına karşı mücadele etmek kolaydır. Kim olduklarını, ne hedeflediklerini bilirsiniz ve ona göre tedbirinizi alırsınız. Ancak dindar görünüp, dini kendi güdük zihniyetlerine, kurdukları kirli menfaat düzenine uydurmaya çalışanlar yok mu, işte bu ülke de, millet de, İslam dini de ne çekiyorsa, bunlardan çekiyor. Kendilerini dinin emrine uydurmak yerine, dini kendi menfaatlerine, kurdukları kirli düzene uyduruyorlar. Bunu da “İslam” olarak bu millete yutturmaya çalışıyorlar.
                                           
MÜSLÜMAN KİMDİR?
          Hadis-i Şerif’de buyuruluyor ki, “Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir.” “Müslüman” denilince herkesin aklına, dürüst, namuslu, vicdanlı, Allah korkusu bilen, mazbut ve mağrur insanlar gelir-di. İslamın öngördüğü düzen de, insan profili de böyledir. İslami yaşayış bir şekilden ibaret değildir. Müslüman, edebiyle, ahlakıyla, namusuyla, dürüstlüğü ile örnek insandır. Haramı helali, hakkı hukuku bilir ve gözetir. Ancak, Müslümanlığın içini boşaltıp, şeklini alırsanız, ortaya bir garabet çıkar ki, bu her şeyden önce İslama büyük bir haksızlık, hatta saldırıdır. Nitekim, Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’de bu duruma dikkat çekmek ihtiyacı hissetmiş ve daha iki gün önce şunları söylemiştir: “Genç kuşaklara, Müslümanların yaptıklarından dolayı İslam’ın nasıl suçlandığını, işlenen asıl hataların Müslümanlara ait olduğunu, Müslümanların bu hatalarının İslam’a mal edilemeyeceğini anlatabilmeliyiz. İbadetlere indirgenen dindarlık anlayışlarıyla şekilciliğe indirgenen ibadet konusu üzerinde durmalıyız.”
                                         
NE ARARSANIZ VAR
          Yanlışı, din üzerinden yalan, talan ve ihaneti haklı ve meşru göstermek isteyenler yapıyor, ama bedeli gerçek Müslümanlar ve İslam dini ödüyor. Şöyle bir bakın etrafınıza ne demek istediğimizi çok daha iyi görecek ve anlayacaksınız. İslam adına kafa kesenler mi, ırza geçenler mi, köle ticareti yapanlar mı ararsınız? Putunu diktirip, halkını putla tokalaştıranları mı sorarsınız? Dünya çapında hırsızlığı, “Allah bizimle beraberdir” diyerek izah etmeye kalkışanları mı rastlarsınız? Ne ararsanız var. Cuma günü “Bakara, makara” diyerek iki ayet salladığını ve Müslümanları böyle afyonladığını itiraf edenleri, ibretle ve hayretle duyduk, gördük ve tanıdık. Diyanet İşleri Başkanının dikkat çektiği, Müslümanların yaptıklarından dolayı İslam dini işte böyle zarar görüyor. Hem de öyle bir zarar ki, yazının başında da söylediğimiz gibi, hiçbir güç, hiçbir organizasyon bu zararı veremez.
                                     
NAMAZ KILMA ORANI
          Burhan Özfatura bir süre önce Bülent Arınç’a basına da yansıyan bir mektup yazmış ve şu değerlendirmeyi yapmıştı: Anketlere göre; AKP iktidara geldiğinde, beş vakit namaz kılanların oranı yüzde 40 idi. Şimdi yüzde 18’e indi. Bunda en büyük vebal, partinize aittir. (İmam hatip öğrencileri arasında, bu oran, maalesef %13’dür.) İşte size İslam adına hareket ettiklerini söyleyenlerin, İslama yaptıklarının açık, net ve kesin faturası. İslamın gerçek anlamından uzaklaştırılıp bir siyasi rant aracı haline dönüştürülmesinin doğal sonucu, sadece namaz kılanların oranındaki düşüş değildir. Buna bağlı olarak milli ve manevi değerlerin de yerle bir olmasıdır. İhanet bu kadar ileri gidebilmişken bu kadar sessiz kalınmasının, ülkeyi bölünme noktasına getirenlerin hala tek başına iktidar hesabı yapabilmesinin sebeplerini, işte buralarda aramak gerekiyor.
                                      
YOZLAŞMA DEHŞET VERİCİ
İslamın içini boşaltır, milliyetçiliği ayaklar altına alır, insanları sadece menfaatle sınırlandırırsanız, sadece bugünü değil, nesilleri yok edersiniz. Ve ne acıdır ki, toplumsal dejenerasyonun zirvelerini yaşıyoruz. Yozlaşma dehşet vericidir. Menfaat tek ve değişmez hedeftir. Bunun sonucu olarak, fuhuş, kumar, alkol, kaçakçılık, sapıklık, uyuşturucu, rüşvet, torpil, yolsuzluklar, zulüm, kıyım, iftira, baskı, kul hakkına tecavüz, kamu malına el uzatma, haramzadelik, lüks, israf, saltanat, görgüsüzlük, gasp, hırsızlıklar, cinayetler, kadına şiddet vb. korkunç boyutlara ulaştı.  Ne hapishanelerde yer kaldı, ne kimsenin kimseye tahammülü var.
                                   
DEJENERASYON
Bu zulmün bir başka acı tarafı, dejenerasyonun sadece belli bir bölgeyle, belli bir ülkeyle sınırlı kalmamasıdır. Siz özel menfaatleriniz ve siyasi hesaplarınız için BOP yolunda Müslümanları katleden ABD askerlerinin sağ-salim ülkelerine dönmeleri için dua ederken, aslında İslam kardeşliğini yok ediyorsunuz. Bugün Suriye’den kaçan Müslümanların, kurtarıcı olarak gayrimüslümlere sığınmasının vebalini bu düzeni kuranlar ödeyecektir. Bataklığa dönüştürdüğünüz, teröre teslim ettiğiniz sınırlarınızdan sadece bela yağmıyor, günah da akıyor. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Müslümanların Müslümanlardan kaçarak gayrimüslimlere sığınmasının en üzücü durum olduğunu söylemesini anlıyoruz da, bu duruma gelinmesine sebep olanlar karşısındaki suskunluğunu bir türlü sindiremiyoruz.
                            
DİN ADINA AHKAM KESENLER
İslam bu durumlara düşürülüp, Müslamanlar tarihte hiç olmadığı kadar perişan edilirken, din adına ahkam kesenlerin suskunluğu en büyük günah ve bu dine büyük bir bühtandır. Kuran’ı Kerim meydanlarda seçim malzemesi yapılırken, ihanete din üzerinden gerekçe oluşturulurken, hırsızlık, yolsuzluk İslamla bağdaştırılırken susan din adamının, daha sonra verdiği vaazlar ne kadar doğru ve haklı olsa da, inandırıcı olamaz. Korkarak, menfaat hesapları yaparak, kendi durumunu kurtararak Müslüman olduklarını zannedenlerin cezasını, Yunanistan’a kaçmaya çalışırken can veren Aylan’lar çekiyor.
            Çok şükür ki, Müslümanız ve dinimizin ne dediğini, ne istediğini biliyoruz ve bu kirli düzeni asla İslama mal etmiyoruz. Eksiği ve yanlışı kendimizde arıyoruz. Ve şundan eminiz: Bu dünyada düzeninizi kurup, İslam istismarıyla sonucunu alabilirsiniz, ama bir de hesap günü var.
        Dikkatli okuyucularımız, bu yazıyı daha önce okuduklarını fark edeceklerdir. Yaklaşık 2 ay önce, “Bedeli Müslümanlar ödüyor” başlığıyla yayınlanmıştı. İslam dünyasının içine düştüğü hazin durum ve bu kadar yalana, talana ve ihanete rağmen, AKP’nin nasıl yeniden tek başına iktidar olduğunu anlayabilmek için, bütün okuyucularımın affına sığınarak, bir defa daha hatırlatmak gerektiğini düşündüm.

Yorumlar kapatıldı.