İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Rusya – Türkiye paradoksu ve Türkmen algısının dayanılmaz hafifliği

Abuzer Maral
Şimdi şu içinde Türk, Türkmen kelimesi geçince içi titreyen Türk milliyetçilerine bir soru sormak istiyorum. Hani diyorsunuz yaa Türklük bir ırkı temsil etmez Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkes Türktür diye. Peki o zaman Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürt kökenli Türklerin Suriye’deki akrabaları olan Kürtlerin direnişlerine neden terörizm diyorsunuz? Onları neden soydaşınız olarak kabul etmiyorsunuz? Neden Işid “Türk” Kürtlere saldırdığında Allahu Ekber diye destek veriyorsunuz, Neden Kürt ölülerine leş, Cıhatçı şeriatçı Türkmenlere özgürlük savaşçısı ve ölülerine şehit diyorsunuz. “Türkmen soykırımı var!” diye soykırım kelimesinin içine ediyordunuz. Bu nasıl bir iki yüzlülük çifte standart böyle…

***
Rusya ile Ülkemiz arasında enteresan bir Paradoks ile karşı karşıyayız. Türkiye sözde bir ulus devlet. Ama 90 yıldır etnik, mezhepsel sorunlar bitmiş değil. Sürekli inişli çıkışlı çatışmalı bir zeminde her dönem ülkenin ekonomik ve siyasi olarak gelişmesine ayak bağı olmuş bir Kürt ve Alevi sorununu aşamadı.  90 Yıldır dayattığı tel millet tek din projesi bir çok azınlık tarafından kabullenilsede Kürtler ve Aleviler tarafından gelinen noktada reddedildi. Aslında sözde bir üniter devlet olmaktan öteye geçemedi.
Rusya ise Sovyet Sosyalist cumhuriyetler birliğinden büyük bir kriz ile Rusya federasyonuna dönüştü. Sosyalist sistemin çöküş döneminde ciddi ekenomik yapısal kriz ile birlikte Kafkasya’da yaşadığı Çeçen ve Dağıstan sorunu bu gün aşmış, ayrılıkçı girişimler, cıhatçı oluşumlar marijinalize edilmiştir. Bunun nedeni salt güvenlik politikaları değil, bizzat sorunun yaşandığı bölgelerdeki özerk yapıları güçlendirmek, insiyatif vermek, güvenmek ile aştı. Onlarca ulus, etnik azınlık, dil, dinin barış konsensus içinde yaşayan dev bir ülkeye dönüştü. Son dönemlerdeki çıkışı ile kozmopolit etnik yapısına rağmen bütünlüklü bir ülke olarak eski gücüne gelmiş durumda olduğunu gösteriyor.
Biz ne ile uğraşıyoruz peki? Rusya ile savaşın eşiğine gelmiş bir noktada Güneydoğu illerinde, kasabalarında kendi yurttaşlarımız ile sokak savaşları yapıyor, sokağa çıkma yasakları uyguluyoruz. sorunu çözme iradesinin gösteremiyor tek millet tek din edebiyatı yapıyoruz. Ülkenin bir bölümü neredeyse Rusya’nın yanında saf tutacak duruma gelmiştir. Bunda Türkiye’nin yanlış ve gayri ahlaki Ortadoğu politikası kadar toplumsal barış ve huzur ortamının, yaratılamaması, Ötekileştirme, Anayasal Eşit yurtaşlık hakkının kurumsallaştırılamaması, devlet tarafından aidiyet duygusunun yaratılamasıdır. Yani Sorun Kürtlerin, Alevilerin, solcuların hain olma sorunu değildir.
İçinde Türk, Türkmen kelimeleri geçince kendinden geçen milliyetçiler; Kazın ayağı hiçte size yutturulduğu gibi değil. Suriye ve Irak’taki Türkmenler bir bütünü oluşturmuyor. Türkmenlerin kimliklerini aidiyetlerini belirleyen şey Türklük veya Türkmenlik değil Mezhepleridir. Türkmenler de Araplar gibi Sunni-Şii kıskacında bölünmüş durumdalar.
Bayır-bucak Türkmenleri Sunni ağırlıklı oldukları ve İç savasın başından bu yana Tayyip şahsında Türkiye tarafından manipule edildikleri için rejim muhalifi ve diğer cıhatçı örgütler ile hareket etmektedirler. Şii Türkmenler ve Laik Sunni Türkmenler rejimin yanında yer alıyor. Ve çoğunluğu güvenli bölgelere gitmiş durumdalar. Türkmenlerin soykırıma uğrdıkları sınırlarımıza yığılacakları saçmalıklarını hepsi boş çıkmış durumda. Çatışmaların başladığı günleiden buyana mülteci olarak gelenlerin sayıları AFAD’ın verilerine göre binleri bile bulmuyor. Onlarda dışardan gelen cıhatçı aileleri oldukları söyleniyor.
Suriye Kürtlerinin yoğun yaşadığı bölgelerdeki azınlık Türkmenlerin önemli bir bölümü Kürt kanton yönetimlerinde bulunuyorlar. Yani Kürtler ile beraber hareket eden Türkmenler, Çeçenler, Ermeniler Süryanilerde var.
Iraktaki Türkmenlerin durumu da aynı durumda. Işid Musul’u işgal ettiğinde Sunni Türkmenlere dokunmazken Şii Türkmenlerini Ezidiler ve Hristiyanlar ile birlikte katilamdan geçirdi. Kaçabilenler Irak Kürt bölgesine sığınmış durumda. Şii Türkmenler Işid tarafından katliama uğradığında komşusu Sunni Türkmenler tarafından Sunni Araplar ile birlikte evlerine tarlalarına mallarına el konduğunu bilinen bir gerçek. AKP’nin Bayır Bucak Türkmenleri için göstermiş olduğu hassasiyeti Şii Türkmenlere göstermemiştir.
Mezhepçilik Ulus kimliğinin önüne geçmiş durumda Irak ve Suriye’de. Yani İslamcı şeriatçı, cıhatçı Bayır Bucak Türkmenleri Tayyip’in Türkmenleri oluyor. Laik Sunni Türkmenler de bölgeyi terk etmiş durumdalar zaten. İktidarı mezhepçi ordadoğu politikası Türkmenleride kapsıyor anlayacağınız. Çoğunluğu kafkasyadan, Türki cumhuriyetlerinden gelen küresel cıhatcılar ile birlikte Esat rejimine karşı şeriatçı İslamcı bir Suriye için savaşıyorlar…
Şimdi şu içinde Türk, Türkmen kelimesi geçince içi titreyen Türk milliyetçilerine bir soru  sormak istiyorum. Hani diyorsunuz yaa Türklük bir ırkı temsil etmez Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan herkes Türktür diye. Peki o zaman Türkiye sınırları içinde yaşayan Kürt kökenli Türklerin Suriyedeki akrabaları olan Kürtlerin direnişlerine neden terörizm diyorsunuz? Onları neden soydaşınız olarak kabul etmiyorsunuz? Neden Işid “Türk” Kürtlere saldırdığında Allahu Ekber diye destek veriyorsunuz, Neden Kürt ölülerine leş, Cıhatçı şeriatçı Türkmenlere özgürlük savaşçısı ve ölülerine şehit diyorsunuz. “Türkmen soykırımı var!” diye soykırım kelimesinin içine ediyordunuz. Bu nasıl bir iki yüzlülük çifte standart böyle…

Yorumlar kapatıldı.