İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

THE CUT VE YİTİK KUŞLAR Çocukların gözünden-1915…

Fatih Akın’ın ‘The Cut’ (Kesik) adlı filminin ardından, “soykırım” konulu bir film daha Türkiye’de gösterime girmeye hazırlanıyor. Yönetmenliğini Aren Perdeci ve Ela Alyamaç’ın üstlendiği ‘Yitik Kuşlar’ın ilk gösterimi ise, Hatay’da, Türkiye’nin tek Ermeni Köyü Vakıflı’da yapıldı.

 “Ermeni Soykırımı var mı yokmu” tartışmalarının ülkesi, Türkiye, buna dair filmlerin hikayelerini beyaz perdede izlemeye ve geçmişten bugüne fısıldananlara kulak kabartmaya devam ediyor. Buna dair yapılan Fatih Akın’ın ‘The Cut’ (Kesik) adlı filminin ardından benzer bir konuyu ele alan “Yitik Kuşlar” adlı film de gösterime girmeye hazırlanıyor.
      Vartan Estukyan’ın yaptığı habere göre, önümüzdeki günlerde Amerika’da galası yapılacak olan filmin Türkiye’de gösterimi ise, 1 Kasım’daki genel seçimler sebebiyle Ekim sonundan Aralık ayına ertelendi. Oyuncu kadrosunun neredeyse tamamı Ermenilerden oluşan ve 1915’i çocukların gözünden anlatan filmi; Yönetmenler Aren Perdeci ve Ela Alyamaç, oyunculardan Boğos Çalgıcıoğlu ve Takuhi Bahar anlattı. Filmin ilk gösterimi ise, Hatay’da, Türkiye’nin tek Ermeni Köyü olan, Vakıflıköy’de yapıldı.
Filmde nasıl bir hikâye anlatılıyor?
      Ela Alyamaç: ‘Yitik Kuşlar’, 1915’i çocukların gözünden anlatan bir film. Uzak bir Anadolu köyünde, iki kardeşin başından geçenleri konu alıyor. Paskalya’dan bir gün önce başlayan hikâyede, bu iki yaramaz kardeşin ailelerinden sakladıkları bir güvercinlikleri var; sürekli oraya gidip oyun oynuyorlar. Bir gün bu gizli mekânlarına giderken yaralı bir kuş buluyor, onu alıp eve götürüyorlar. Batıl inançlı, çok katı bir kadın olan anneleri kuşu eve sokmamak için önce direniyor, sonra ikna oluyor. Kuşa evde bakmaya başlıyorlar. Bir gün yine güvercinliklerine oyun oynamaya giden iki kardeş eve döndüğünde kimseyi bulamıyor. Köye iniyorlar, orada da kimse yok… Önce bu durum çok hoşlarına gidiyor ama bir süre sonra annelerini aramaya çıkıyorlar. Film, bu yolculuğu anlatıyor.
Oyuncu kadrosunun neredeyse tamamı Ermenilerden oluşuyor…
      Ela Alyamaç:  Evet, kardeşlerden kız olanı canlandıran Dila (Uluca) dışındaki oyuncular Ermeni. Hepsinin tiyatro, bazılarının sinema denemesi var. Çocuk karakterlerini 520 aday arasından belirledik. Epey uzun süren bir araştırma yaptık.
      Çekimler nerede yapıldı?
      Ela Alyamaç: 70 günlük bir mekân araştırmasının ardından Kapadokya’da yapmaya karar verdik. Burada bulduğumuz bir evi film için bir yılda restore ettik. Set için bir köy kahvesi ve meydan kuruldu. Bu sırada 1915’le ilgili çalışmalar yapan bazı isimlerden bize danışmanlık yapmalarını istedik. Eski fotoğraflardan Ermeni köylerini inceledik ve konsepti bu bulgulara göre hazırladık.
      Arşiv taramalarında size kimler yardımcı oldu?
      Ela Alyamaç: Tarih araştırmaları konusunda danışmanlığımızı yapan iki isim var: Biri, Aras Yayıncılık’ın kurucularından Yetvart Tovmasyan. Anadolu kültürüne çok hâkim biri. Filmde bir Paskalya sahnesinde anne karakterinin giyeceği elbisenin dantelinin nasıl olması gerektiğine kadar, bize birçok konuda fikir verdi ve tavsiyelerde bulundu.
      Aren Perdeci: Yetvart Bey, ben ve Ela, sürekli olarak Aras Yayınevi’ne gidip arşiv taramaları yaptık. Senaryomuz zaten tamamlanmıştı, Yetvart Bey’le birlikte bilgilerin doğru olup olmadığını kontrol ediyorduk.
      Ela Alyamaç: Geniş çaplı bir tarih araştırması yaptık ama birilerinin bize yön vermesi gerekiyordu, çok detaylı sorularımız vardı. Aren’in çok sık ziyaret ettiği Hushamadian adlı sitenin sorumlusu Vahé Tachjian’la iletişime geçtim, o da tesadüfen üç gün sonra İstanbul’a geldi. En çok yardım aldığımız ikinci isim de o.
      Aren Perdeci: Tachjian’la buluştuk, altı tane devasa dosyayı önüne koyduk. “Biz bunları araştırdık, ama daha derinine inmek istiyoruz; bıçağı, çatalı bilmiyoruz” dedik. O da elinden geldiği kadar yardımcı oldu. Tabii, yalnızca bu iki kişiyle sınırlı değil bize yardım edenler; herkes elini taşın altına koydu. Bu süreçte fotoğraflardan çokça faydalandık. Genelde bu tür projelerde kartpostal kullanılır ama annem evden bir sürü fotoğraf çıkardı. Bunun yanı sıra Dildilian Kardeşler’in sergisinde çok sayıda fotoğraf gördük. 1915’le ilgili çok önemli çalışmalar yapan Raymond Kevorkian’la da iletişime geçtik, ona filmden bahsedip senaryoyu gönderdik. Onun da ufak tefek düzeltmeleri ve tavsiyeleri oldu.
Film, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından destek gördü mü?
      Ela Alyamaç: 2012’de Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün Sinema Destek Fonu için başvuruda bulunduk. ‘Yitik Kuşlar’ Bakanlık yetkilileri tarafından beğenilse de, ülkenin geçmişinde daha önce böyle bir filmin olmadığı gerekçesiyle proje biraz bekletildi. Bir yıl sonra ise, fon için onay çıktı. Bizim için önemli olan maddi destekten ziyade manevi destekti. Çünkü böyle bir proje daha önce yapılmamıştı.
      Aren Perdeci: Yetkililerle görüştüğümüzde para istemediğimizi, manevi desteğe ihtiyacımız olduğunu belirttik. Bize destek olsunlar, biz de bu filmi burada yaşayan Ermeni oyuncularla, bu topraklarda çekebilelim istedik. En önemli desteklerden birini de Ela’nın babası Kudsi Bey verdi. O olmasa bu film olmazdı diyebiliriz.
-ROLÜM ZORLADI-
      Filmde iki kardeşin annesini oynayan Takuhi Bahar, katı bir anneyi canlandırmakta zorlandığını söylüyor:
“Gerçek hayatta ketum biri olmadığımdan, böyle bir karakteri canlandırmakta güçlük çektim. Benim için çekimlerin en zor kısmı, çocukları hırpaladığım sahneydi…”
Boğos Çalgıcıoğlu ise, sinemayla izleyicilik dışında pek ilgisi olmadığı halde bu projede yer almak istediğini belirtiyor:
      “Sürekli kamera karşısında olmayı sevmiyorum, karşımda insan olmalı. Beni etkileyen en önemli faktör, ekibin samimiyeti ve çalışma azmiydi. Bu insanları tanıdıktan, bu işi gerçekten iyi yapmak istediklerini fark ettikten sonra, filme dahil olmayı kabul ettim.”
-Tamer Yazar

Yorumlar kapatıldı.