İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Perinçek gibi suçlanan Halil Paşa ne demişti?

Murat Bardakçı / Gazete Habertürk
Doğu Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığı davanın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu önceki gün yazmıştım, bugün tehcirin ne olduğu konusunda geçmişte açık şekilde konuşmuş tek kişi olan bir askeri hatırlatacağım: Kut Kahramanı Halil Paşa’yı… Halil Paşa, kendisini tutuklayıp suçlayan İngilizler’e “Çetelerin imhasında ve tehcirde ölümler oldu, ölenlerin adedi üçyüz binden eksik mi, fazla mı, tesbit edemedim” demişti. (Paşa tam tespit edememiş ama Üç yüz bine yakın olduğu anlaşılıyor. Hem bir milyon nüfustan söz edeceksiniz hem de üç yüz bin kişilik çeteden? Gel de inan. Perincek’e benziyorsa zaten başka izaha gerek yok. HYETERT)

Perinçek gibi suçlanan Halil Paşa ‘Çeteci Ermeniler’in imhalarını ve sürülmelerini emrettim, gidenlerin çoğu öldü’ demişti
Doğu Perinçek gibi suçlanan Halil Paşa
Doğu Perinçek’in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde kazandığı davanın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu önceki gün yazmıştım, bugün tehcirin ne olduğu konusunda geçmişte açık şekilde konuşmuş tek kişi olan bir askeri hatırlatacağım: Kut Kahramanı Halil Paşa’yı… Halil Paşa, kendisini tutuklayıp suçlayan İngilizler’e “Çetelerin imhasında ve tehcirde ölümler oldu, ölenlerin adedi üçyüz binden eksik mi, fazla mı, tesbit edemedim” demişti.
Doğu Perinçek, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne açtığı ve mahkemenin Büyük Dairesi’ne giden davayı kazandı ve Perinçek ile İsviçre arasında “soykırım” kavramı yüzünden başgösteren anlaşmazlıkta Perinçek haklı çıktı.
Dolayısı ile Avrupa’da bundan böyle soykırımı reddetmek suç olmayacak! Geçen gün de yazdım: Perinçek’i seversiniz yahut sevmezsiniz, siyasi çizgisini beğenirsiniz veya beğenmezsiniz ama tebrike mecbursunuz, zira devletin senelerden buyana bir türlü beceremediği bir işi tek başına başarmıştır!
Ermeni meselesi konusunda bizde açık şekilde konuşan, eskilerden tek bir kişi biliyorum: Halil Kut, yani Halil Paşa!
KUTTULÂMARE KAHRAMANI
Enver Paşa’nın bir yaş küçük amcası olan Halil Paşa, Osmanlı ordularının Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’nin yanısıra elde ettikleri ikinci başarının, Irak cephesindeki Kuttulâmare zaferinin kahramanı, İngiliz generali Charles Townshend’i 26 Nisan 1916’da ordusu ile beraber esir almış olan meşhur bir askerdi.
Halil Paşa, Irak’taki başarılarının ardından Kafkasya’ya gitti, Kafkas İslâm Ordusu’nun başına geçti ve yarbaylıktan paşalığa yükseltilmiş olan diğer yeğeni Nuri Paşa ile beraber 15 Eylül 1919’da Bakü’yü aldı ama İstanbul’a dönüşünde İngilizler tarafından tutuklandı ve Malta’ya gönderilmek üzere Bekirağa Bölüğü’ne kapatıldı.
İngilizler, Bekirağa’da tutuklu bulunduğu sırada Paşa’yı Dünya Savaşı yıllarında 300 bin Ermeni ile Bağdat civarında 50 bin kişinin ölümünden ve daha başka ölümlerden sorumlu tuttular, suçlamalara karşı yazılı ifade vermesini istediler ve Halil Paşa’nın cevabı, meâlen “…İsyan etmişlerdi, imhalarını emrettim ama imha edilenleri saymadığım için, adetleri (sayıları) hakkında bir fikrim yoktur” oldu. Halil Paşa’dan hadiseyi Moskova’da bizzat dinlemiş olan Ankara’nın o günlerdeki Moskova Büyükelçisi Ali Fuad Cebesoy, “Moskova Hatıraları” isimli eserinde, Paşa’nın anlattıklarını şöyle nakleder:
“…Bana bu kâğıt parçasını bir İngiliz zabiti ile göndermişlerdi. Bu kâğıtta yazılı şeylerle hem beni itham etmek, hem de sorguya çekmek istemişlerdi. …Kâğıttaki yazıların meali şöyle idi:
a) Harb-i Umumî’de (Dünya Savaşı’nda) üç yüz bin Ermeni’nin ölümünden ve sürülmesinden sizi mes’ul tanıyorum.
b) Harb-i Umumî’de Musul ve Bağdat civarında öldürülen elli bin kişiden sizi mes’ul tutuyorum.
c) Bağdat sukûtunda (Bağdat’ın İngilizler’in eline geçmesi sırasında) boğulup dereye atılan üç Yahudi’nin ölümünden ve bilâmuhakeme (yargılanmadan) idamını emrettiğiniz bir Türk çavuşundan, elinize düştüğü halde öldürttüğünüz İngiliz binbaşısından da siz mes’ulsünüz. Bütün bunlara cevap vermenizi Büyük Britanya İmparatorluğu nâmına istiyoruz”.
‘ERMENİLER İSYAN ETTİ’
Halil Paşa, yine Ali Fuad Cebesoy’un yazdıklarına göre İngilizler’in sorularına şu cevapları vermişti:
“a) Yaptığımız anlaşma hilâfına Ermeniler’in, ordunun harbettiği mıntıka dahilinde isyan ederek gerek menzil ve geri hizmetlerini tehlikeye sokmaları ve gerekse birinci hattı zorlamaları üzerine ordu mıntıkam dahilinde müsellâh (silâhlı) Ermeni çetelerinin imhası ve Ermenilerin uzak mıntıkalara gönderilmesi emrini verdim. Çetelerin imhasında ve muhaceret esnasında birçok ölümler oldu. Bunların adedi üçyüz binden daha mı eksik, yoksa daha mı fazla, tesbit edemedim.
b) Bağdat ve Musul civarındaki aşiretler, düşman servislerinin tesiri altında isyan ettiler, bunların da imhası emrini verdim, imha edilenleri saymadığım için adetleri hakkında bir fikrim yoktur.
c) Bağdat sukûtunda öldürülen ve nehre atılan üç Yahudi’den haberdar değilim.
d) Mahpus bulunan bir çavuş hapishaneden kaçmış, nöbetçinin gafletinden faydalanarak silâhını almış ve nöbetçiyi öldürmüş. Bir mahpusun kaçma teşebbüsünü tabiî telâkki ederim, kezâ çölden geçeceği için silâhı almasını da tabiî görürüm. Fakat ondan sonra silâhsız nöbetçiyi öldürmesini affedemem. Hâdiseyi haber verdiler, katili takip ettirdim, yakalattım. Nöbetçiyi öldürdüğü yerde bilâmuhakeme astırdım.
e) Öldürülen İngiliz binbaşısına gelince: Bu zât kendisini karargâha getiren neferlerin elinden kaçmış, suya atlamış, yakalama çaresini göremiyen neferler de ateş ederek öldürmüşler. Buna müteessir oldum. Haberim olsaydı bu kaçma teşebbüsünü menetmezdim. Bu zabitin kendi ordusuna katılmak arzusunu tabiî bulurum”.
Halil Paşa’nın aksine, “soykırım” kavramının ortaya çıkmasından önce Avrupa’da “Biz Türkler ne fena insanlarız, bir milyon Ermeni’yi perişan ettik!” diye sözler edenler de vardı ve bu sözlerin sahiplerinden bazılarının hikâyesi de yine bu sayfadaki kutuda yeralıyor.
Talât Paşa’nın Enver Paşa’ya 24 Nisan 1914’te gönderdiği ve tehciri başlatan resmî yazı olan bu belge, şimdi Genelkurmay Arşivi’nde bulunuyor.

Yorumlar kapatıldı.