İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Bir Tutam Geçmiş’; Sivaslı Ermenilerin Kilise umudu!

Özgür Aydın / Özgür Aydın  @ozguraydin_n

Melisa Koçak’la, bugün Sivas’ta bir Ermeni  olarak yaşamanın zorlukları ve yayımlanan kitabını konuştuk… Sivas’ta doğup büyüyen Ermeni yazar Melisa Koçak’ın ‘Bir Tutam Geçmiş’ adlı anılarından oluşan kitabı yayımlandı.  Sivas’ta ki Ermenilerin dününün ve bugünün anlatıldığı kitapta, Anadolu’nun en kadim haklarının ibadethane mücadelesi de yer buluyor.  2011’de vefat eden büyükbabası Mihran Koçak’ın hayat hikâyesi kitapta geniş yer tutarken, barış ve birlikte yaşama da önemli bir yer ayrılıyor.

***
Yazar Melisa Koçak, yayımlanan kitabı  ‘Bir Tutam Geçmiş’ ile Sivas’ta yaşayan Ermenilerin hikayeleri ve halen bir ibadethanelerinin olmamasını anlatıyor.
Sivas’ta doğup büyüyen Ermeni yazar Melisa Koçak’ın ‘Bir Tutam Geçmiş’ adlı  anılarından oluşan  kitabı yayımlandı.  Sivas’ta ki Ermenilerin dününün ve bugünün anlatıldığı kitapta, Anadolu’nun en kadim haklarının ibadethane mücadelesi de yer buluyor.  2011’de vefat eden büyükbabası Mihran Koçak’ın hayat hikâyesi kitapta geniş yer tutarken, barış ve birlikte yaşama da önemli bir yer ayrılıyor.
Melisa Koçak’la, bugün Sivas’ta bir Ermeni  olarak yaşamanın zorlukları ve yayımlanan kitabını konuştuk. 
Tüm kayıplar bir yıkımdır, ayrım yok benim gönlümde, bir canın ötekileştirilmesinden dolayı, yaşama hakkının elinden alınması kadar acı bir durum olamaz diyen Koçak şunları aktardı: “Bu topraklar Alevi’siyle, Ermeni’siyle, Kürt’üyle,  Laz’ıyla,  Çerkez’iyle güzel. Bu toprakları güzelleştiren çiçekleriz, neden koparılalım daha güzel olmak daha hoş görünmek varken? Dışarı çıktığımızda düşen birine yardım eli uzatmadan evvel inancın ne nerelisin söyle ona göre el uzatayım mı? Diyoruz yada günaydınlar iyi akşamlar derken, neye göre kime göre? Bunlardan önce vaz geçmeliyiz ki, birlikte yaşamayı becerelim. “
‘HEP SAKLAMAK VE SAKLANMAK ZORUNDAYDIK’
Sivas’ta, geçmiş dönemlerde yaşamanın şimdiye nazaran daha zor olduğuna dikkat çeken Koçak,  “Hep saklanmak ve hep bir şeyleri saklamak zorundaydık. İlkokuldayken arkadaşlarımın arkamdan ‘gâvur’ demelerinin verdiği üzüntüyle geceleri yatağımda ağladığımı hiç unutmam. Şimdi ise kimliğimizi saklamadan yaşayabiliyoruz. O dönemde yerel yönetimlerin karşısında konuşamazken, şimdi Sivas Belediyesi ve Sivas Valiliği yetkililerini Noel ve Paskalya bayramlarında evimizde ağırlamanın hazzını yaşıyoruz” dedi.
‘HALEN BİR İBADET YERİMİZ YOK’
Sivas’ta yaşayan Ermenilerin, en önemli sorunun ibadet yerinin olmaması olduğunu belirten Koçak, bu konu da bir çok adımın atıldığını ama halen somut bir yapının olmadığını söyleyerek, “Güzel atılımlar gerçekleştirildi ve olumlu yanıt alacağımız yönünde umutlu gelişmeler var. Mesela Sivas’ta Ermeni bir vatandaş vefat ettiğinde, cenaze merasimi evde yapılıyor ve bu çok zor oluyor. İstiyoruz ki, en azından bayram, cenaze gibi özel günlerimizde gidebileceğimiz bir kilisemiz olsun” dedi.
‘İNSAN OLMAK AYRI BİR MEZİYET’
Koçak, kitabını ‘Sarı  Dayı’ lakabıyla tanınan dedesinin ismini var etmek ve birlik, beraberlik duygusuna bu aralar çokça ihtiyaç duyulduğundan yazdığını ifade ederek, ” Kaynak olarak sadece yüreğimi kullandım. Her hangi kullandığım somut bir varlık yok. Konuyu oluşturan ögeler ise ata, dede sevgisi, birlik ve beraberliktir. Kitapta, ulaştırmak istediğim mesaj ise; İnsan ol be kardeşim, her şeyden evvel yüreğini var. Sev ve sevil sadece insan ol,  yediğin ekmeğe, giydiğin kıyafete, gittiğin tatile bakma. Teni siyah, benim tenim beyaz ,ayrıyız diye ötekileştirme yüreklerde ki iman duygusunu bilemeden yargılama, kucak aç. Benimse, her kim olursa olsun sev be kardeşim sev ki sevilesin, sevki insan olabilesin ,sev ki yüreğini görüp gösterebilesin, bir kuru ekmek ile hamdolsun diyenlerden ol ki değer bilesin. İnsan olmak ayrı bir meziyet en zor meslek en zor hikmet.”

Yorumlar kapatıldı.