İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Siyaset değil insaniyet tezi: Kervan 1915

Bülent İPEK
Ermeni tehcirinde çoğu kadın ve çocuktan oluşan 200 Ermeni’yi Giresun’dan Halep’e sağ salim taşıyan Katırcı Salim’in hikâyesini filme çeken yönetmen İsmail Güneş’ten insani çıkış: “Ermeni ya da Türk tezi değil insaniyet teziyle ilgiliyim”… İpek Tuzcuoğlu, filmde Hayganuş adında Ermeni bir kadını canlandırıyor…“Anladık dersek ayıp etmiş olurum. O acı bambaşka. Bizim yorulunca dinlendiğimiz klimalı bir karavanımız var” diye cevap verdi. Tuzcuoğlu’nun canlandırdığı Hayganuş, milliyetçi ve devlete çok öfkeli bir Ermeni. “Nasıl öfkeli olmasın. Toprağını çok seven biri olduğu için o topraklardan sökülüp atılmak çok kızdırıyor. O dönem birçok Ermeni kadın çocuğunu Müslüman komşularına bırakmış. Çok acıklı hikâye” diyor ve ekliyor: “İşin siyasi yönünü bilmem. O dönem herkes birbirine çok zulmetmiş. Geçmişin üstüne iyi bir şey inşa edemeyiz. Ben birbirimizi anlamaktan yanayım”.

***
Ermeni tehcirinde çoğu kadın ve çocuktan oluşan 200 Ermeni’yi Giresun’dan Halep’e sağ salim taşıyan Katırcı Salim’in hikâyesini filme çeken yönetmen İsmail Güneş’ten insani çıkış: “Ermeni ya da Türk tezi değil insaniyet teziyle ilgiliyim”
‘KERVAN 1915’ filminin Halep ve çöl sahnelerinin çekildiği Konya’daki setini yerinde izledim. Benim bir günlük ziyaretim, film ekibinin 85. çalışma gününe denk geldi. Gerçek bir çöl ortamından farksız platodaki herkeste hem zorlayıcı çalışma koşullarının yorgunluğu hem de sona yaklaşmış olmanın keyifli hali vardı. Yaklaşık 2 saatlik yolculuğun ardından Konya’dan Tuz Gölü yakınında kurulu platoya öğleye doğru vardım. Tepede yakıcı bir güneş, havada kuru bir sıcak vardı. Biraz da onlarca katırla, atın yaydığı hafif bir koku. Yönetmenin yanına varmak üzereyken bir anda üzerimizden geçen ‘dönerce’nin kaldırdığı, gözlerimi, burnumu yakan, toz ve tuz bulutunun içinde kaldık. Gözlerimi ovuşturarak açarken karşımda yönetmen İsmail Güneş vardı; gülerek “Halep’e hoşgeldin” dedi.
TOZLA toprakla kaplı düzlük daha da çöle benzemesi için dozerle tıraşlanarak iyice tozlu hale getirilmiş. Eksik olmayan sıcak rüzgârla sık sık minik kum fırtınaları yaşanıyor. Buraya kurulu Osmanlı idaresindeki 100 yıl öncesinin Halep’i ve devlet binası dekorunun arkasında onlarca otomobil, otobüs, karavan, hayvan sevk kamyonu, yük kamyonu, seyyar tuvalet ve mutfak vardı. Dekorun önünde küçük tuz gölüne kadar uzanan geniş alan, bu alanda kurulu 50 çadır, 100’e yakın at ve katır, bunların bakıcıları, 200 civarında figüran, 100’den fazla set çalışanı vardı. Kervanın Halep hükümet konağının önüne geldiği sahnelerin çekimleri yapılıyordu. Devasa platonun içinde insanı 100 yıl öncesine götüren, zamanda yolculuk hissi yaşatan ortamda merakla çekimi izlerken aralarda yönetmen ve oyuncularla konuştum.
KATIRCI SALİM’İN GERÇEK HİKAYESİ
ERMENİLERİN sözde soykırım iddiasını yayma çalışmaları tehcirin 100. yılında zirve yaptı. Türkiye’de Ermeni tehciri ile ilgili film yapmaya kimse cesaret edemedi. Yönetmen İsmail Güneş, yüzlerce tehcir hikâyesinden birini filme çekiyor. Filmde Katırcı Salim’in 200 Ermeni’yi, Giresun’dan Halep’e sağ salim ulaştırdığı zorlu yolculuk anlatılıyor.
Hikâyeyi Erzincan’ın Eğin İlçesi’nin bir almanağında gören yönetmen Güneş, çekimlere haziranda başladı. Giresun, Sakarya, Sivas’tan sonra Konya’da çalışan ekibin 85 günlük çalışmasının ardından Urfa’daki bazı sahnelerin çekilmesiyle film tamamlanacak ve 2016 yılının ilk aylarında vizyona girecek. Yönetmen İsmail Güneş, artık siyasileşmiş Ermeni meselesinde öne sürülen tezlerle ilgili “Ben bu Ermeni ya da Türk tezi meselesiyle ilgili değilim. Ben insaniyet teziyle ilgiliyim. Çekerken şunu düşündüm. Annem Karadenizli. “Toplanın hadi burada Halep’e gidiyorsunuz” deseler annem ne tepki verirse filmdeki kadın o tepkiyi veriyor. Nereden bakarsanız bakın acı bir hikâye” diye konuştu.
“KONYA’DA HUZURU BULDUK”
“BENİM en zor işimdi. Çok meşakkatli. Adeta askerlik gibiydi. 3 aya yaklaştı nerdeyse. Ama çok mutluyum, emek verilen bir işin içinde olduğum için” diyen usta oyuncu İpek Tuzcuoğlu, filmde Hayganuş adında Ermeni bir kadını canlandırıyor. Setin uzun zamandır gönül verdiği Mevlânâ’nın memleketi Konya’ya yakın olmasından ise çok mutlu: “Burası manevi huzur veriyor. Buradan önceki zor setlerde çalışırken arkadaşlarıma ‘Konya’ya hele bir gidelim, her şey daha huzurlu olacak’ diyordum öyle de oldu.” Oyuncu, benim “Zorlu koşullarda çekim yaparken 100 yıl önceki kervan mı?” şeklindeki soruma, “Anladık dersek ayıp etmiş olurum. O acı bambaşka. Bizim yorulunca dinlendiğimiz klimalı bir karavanımız var” diye cevap verdi. Tuzcuoğlu’nun canlandırdığı Hayganuş, milliyetçi ve devlete çok öfkeli bir Ermeni. “Nasıl öfkeli olmasın. Toprağını çok seven biri olduğu için o topraklardan sökülüp atılmak çok kızdırıyor. O dönem birçok Ermeni kadın çocuğunu Müslüman komşularına bırakmış. Çok acıklı hikâye” diyor ve ekliyor: “İşin siyasi yönünü bilmem. O dönem herkes birbirine çok zulmetmiş. Geçmişin üstüne iyi bir şey inşa edemeyiz. Ben birbirimizi anlamaktan yanayım”

‘HALKLARI BU TÜR FİLMLER YAKINLAŞTIRIR’
FİLMİN ana karakteri Eğinli Katırcı Salim’i ünlü oyuncu Murat Han canlandırıyor. En çok yorulanların başında geliyor, çünkü en çok sahnesi olan oyuncu o. “Çekimler üç aya yaklaştı. 45 derece sıcakları gördük. Ağaç gölgesi bile olmayan yerlerde çalıştık. Geceleri de 3 bin metrelik yaylalara çıktık. Sabaha karşı oradaki soğukları da hissettik” diye anlatıyor çekim macerasını.
Film ya da dizi film olmadığı zaman yaşamını ABD’de sürdürüyor. Ermeni diasporasını yakından tanıyor. Filmin buzların erimesine katkı yapacağına inanan Han, “Teklifi kabul etmemde en önemli nokta ‘Soykırım oldu / olmadı’ mesajları vermek yerine Eğinli Salim’in yol hikâyesini anlatmasıydı. Ortada durması çok daha iyi. Halkları bu tür filmler yakınlaştırır” diye konuşuyor.
“ABD’deki Ermeniler filme nasıl bakar sence?” diyorum, “Ermenilerin ‘Hadi oradan’ dediklerini duyar gibiyim. Destek çıkanlar da olacaktır. Yarayı deşmek yerine kapatmaya destek olunmalı” diye cevap veriyor.

“SETTE KOMANDO GİBİYİZ”
FİLMDE Suzan’a âşık Ahmet’i İbrahim Kendirci oynuyor. “Sıkıntı olmadan bir şey çıkmaz, Allah güç verdi bitiriyoruz” diye konuşan Kendirci, çekimin zorluğunu esprili bir dille şöyle anlatıyor: “Hocam Yıldız Kenter, ‘Oyuncu komando gibi hazır olmalı’ derdi. Burada komando gibiyiz. Gün boyu at biniyorum. Haftalık dinlenme gününde kimse odasından bile çıkmak istemiyor.”

“SORUMLULUĞUMUN BİLİNCİNDEYİM”
FİLMİN başrol oyuncularından biri de güzel Ermeni kızı Suzan’ı oynayan Ayşe Akın. Akın, Almanya’da büyümüş, yakın zamanda şarkıcı olarak tanınmış bir oyuncu. ‘Güllerin Savaşı’ dizisinden sonra rol aldığı projeyi “Sorumluluğumun ve zorluğun farkındayım ve bu bilinçle, gayretle çalışıyorum” sözleriyle anlatıyor.
SET AŞKI EVLİLİĞE GİDİYOR
Film seti gerçek bir aşkın doğuşuna da tanıklık etti. Murah Han ile Ayşe Akın’ın çekimlerin ikinci haftasında başlayan aşkları evliliğe gidiyor. Ayşe Akın’ın Almanya’daki ailesi set ziyaretine gelip Murat Han ile tanışmış.

FİLMDEN NOTLAR
Günde 2 ton su tüketiliyor.
Kene konusunda sette bir ambulansın içinde bulunan doktor ayrıntılı bir brifing verdi. n Setteki araç konvoyu 1.5 km’yi buluyor.
Kerpe ve Konya’daki platolar yaklaşık 5 ayda inşa edildi.
100 civarı at katır ve eşek dönüşümlü görev aldı.
Setin 800 çalışanı gördüğü çekimler oldu.
Binden fazla kostüm dikildi.
Çekimler 9 ilde yapıldı.
Kervan 100 yıl sonra aynı gün aynı yerden yola çıktı.

Yorumlar kapatıldı.