İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Soykırımı ve Arşiv Meselesi

Attila Tuygan
Ermeni/Süryani Soykırımı açısından Türk arşivlerinin açık ve erişilebilir olduğu iddiası doğru olmaktan çok uzaktır. Arşivler açıktır açık olmasına da, neredeyse sadece Türk devlet çıkarlarını gözeten araştırmacılara. Türk arşivlerine erişebilen birkaç kişiden biri, Ara Sarafian’dır. Ancak o da bu olanaktan çok sınırlı bir biçimde yararlandırılmıştır. Ayrıca o da, çok sayıda Ermeni muhacirin hayatta kaldığını teyit etmek üzere kullanılan rakamların kuşkulu olduğuna işaret etmektedir. Sarafian’ın araştırmaları bu istatistiklerin ermeni muhacirlerle ilgili değil, ilginçtir, 1915-16’da Rus cephesinden kaçan Müslüman mültecilerle ilgili olduğunu göstermiştir. Sarafyan bir makalesinde şöyle diyor: “Arşiv görevlileri tüm belgelere el koyma hakkını saklı tutuyor, sadece bazılarına erişim imkanı veriyorlar. belgelerin içeriği, araştırmacıya verilmeden önce okunuyor, arşiv yetkilileri materyalin teslim edilip edilmeyeceğine karar veriyorlar.

Araştırmacının talebi,
1) söz konusu belgenin araştırmacının beyan ettiği araştırma alanının dışında olduğu;
2) belgelerin bulunamadığı;
3) bulduklarının da çok ‘narin’ ya da ‘hassas’ olduğu ya da
4) materyalin (her ne demekse artık) özel muameleye tabi olduğu gibi fasa fiso gerekçelerle reddedilebiliyor.”
Zaten Sarafian Türkiye’den ayrıldıktan kısa süre sonra arşivler bağlamında ‘persona non grata’ ilan edildi; bir süre sonra da Türkiye vizesi iptal edildi. Aynı uygulama Hilmar Kaiser’e de yapılmıştır. Ayrıca, araştırmalar, savaşta yenilmeleri halinde başlarına geleceklerin hesabını yapan ittihadçıların, soykırımı, geride en ufacık bir iz bırakmamak için ulaklar kullanarak ve sözlü emirlerle yürüttüklerini göstermektedir. Bu durum, örneğin İsveç askerî ataşesi Einar af Wirsén’in anılarında yer verdiği raporlarla da kanıtlanmıştır. değerlendirilmesi gereken bir başka faktör de bugün bu arşivlerde konuyla ilgili kaç belge kalabildiğidir. Türk devletinin, bilim insanlarını ve araştırmacıları arşivlerden uzak tutup inkarcı politika izlerken Türkiye’nin çıkarlarına zarar verebilecek bütün kanıtları arayıp yok etmediğini düşünmek de pek yerinde olmaz.
Gelelim Ermenistan arşivlerine. Buna bakmadan önce sorulması gereken soru, Ermeni arşivlerinde, soykırım realitesini yalanlayan bir komşu devlet tarafından gerçekleştirilen bir soykırım hakkında ne bulunabileceğidir. Ancak, bunu soykırım inkârlarının dinamikleriyle birlikte düşünecek olursak, soykırım inkârının köşetaşları belirmeye başlar: fail, kendini temize çıkartmak için kurbanı suçlayarak, ilgisiz konulara zaman harcayarak filan tartışmayı saptırmak ister. Ayrıca, soykırım hakkında bilgi/belge barındıracak işlevsel bir devlet arşivi olmadığını bırakalım bir kenara, 1918 yılına kadar daha Ermeni devleti diye bir şey bile yoktu. Sonuçta bu argüman Türk devletinin izlediği ve geçtiğimiz 90 yılın şartlarına uymak için geliştirdiği inkâr stratejisinde varılan son noktadır.
Peki Türkiye’yi arşivlerine erişim imkânı vermediği için suçluyorsak eğer, o zaman soykırım hakkında bu kadar şeyi nasıl biliyoruz sorusunu sorabiliriz. Cevap şurda yatıyor: Türk arşivlerine dilediğimiz gibi erişemiyor olsak da, araştırmacılar, Almanya, Avusturya-Macaristan, Britanya, Fransa, ABDve diğer ülkelerdeki arşivlerde bol miktarda bulunan belgeleri bir araya getirmeyi başarmışlardır.
Birileri Fransız, İngiliz ve Amerikan verilerini savaş propagandası diyerek göz ardı etseler de (ki Türkiye’nin inkâr stratejisinin bir parçası da bu), Türkiye’nin müttefikleri Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan edinilen belge ve raporlarla ilgili olarak benzer iddialarda bulunmaları komik olur.
Belki de konunun en başta gelen uzmanı sosyolog ve tarihçi Dadrian bütün bunları hesaba katarak araştırmalarının büyük bölümünde Türk, Alman ve Avusturya-Macar kaynaklarını temel almış, yanlı oldukları iddia edilebilecek Ermeni ve İtilaf devletleri kaynaklarını dışlamıştır hep. Dadrian ayrıca, 1919-1921 arasında Türk askerî ve siyasî liderleri aleyhine savaş suçları ithamıyla görülen davaların zabıtlarını incelemiştir. Bu türkçe belgeler soykırımın nasıl planlanıp yürütüldüğünü ifşa etmektedir.
Bunlara ek olarak elimizde, İsveç gibi tarafsız ülkelerin arşivlerinden edinilmiş ve soykırımın tarihsel realitesini doğrulayan sayısız belge de vardır.

Yorumlar kapatıldı.