İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Sarkisyan (BM): Azerbaycan’a karşı gerekli hukuki ve askeri-politik adımları atarız

ABD, Rusya ve Fransa cumhurbaşkanlarının ortak 5 bildirisi ve AGİT Minsk Grubu çabalarıyla tamamıyla uyumsuz Azerbaycan’ın benzeri agresif politikasının devam etmesi durumunda Ermenistan’a başka alternatif kalmamakta: Biz Ermenistan Cumhuriyeti ve Dağlık Karabağ Cumhuriyetinin güvenlik ve barışçıl gelişimini temin yönünde gerekli hukuki ve askeri-politik adımları atarız. Beyanat cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın BM Genel Kurulu 70. Oturum Döneminde yaptığı konuşmayla geldi.

Cumhurbaşkanı konuşmasında şunları kaydetti:
¦Saygıdeğer başkan Lykketoft,

Sizi, Birleşmiş Milletler örgütü Genel Kurulu 70. Oturum Dönemi başkanlığı onurlu görevine seçilmeniz vesilesiyle kutluyorum. Yönetiminizde bu jübile oturum döneminin tüm beklentileri karşılayacağına eminim.
Saygıdeğer delegeler!
Bayanlar, baylar!
Biz hepimizi de  BM örgütünün70. yıldönümü vesilesiyle kutluyorum. Bu örgütün tesisi, insanlığın en büyük kazanımlarından biri olup  halkları ortak arzu ve ilkeler etrafında biraraya getirerek yekvücut hale dönüştürmüştür. Geçen 70 yıl sömürgücülüğe, ırk ayrımcılığına ve Apartheid’e son vererek çok mühim gelişmelerde ifadesini buldu. Dünya halklarına kaderlerini tayin etme, devletlerini inşa etme, BM üyelerinin sayısını 51’den 193’e yükselterek kendilerince yaratılan devletlerin akıbetine hükmetme olanağı sağlandı.
Bütün bu kazanımlara karşın, şu anda dünya terörizm, ekstremizm, toleranssızlık, ekonomik krizler, iklim değişiklikleri, uyuşturucu, silah, insan ve insan organlarının ticareti, göç krizi vb. olmak üzere yeni tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Bu tehditler dizisi uzundur. İşte tam da bunlara karşı mücadele gerekliliği bizi bu Örgüt misyonu ve onun Tüzüğüne olan ortak yükümlülüğümüzü kararlı bir şekilde yeniden teyidle görevlendirmektedir.
Bayanlar, baylar!
Geçtiğimiz yıl Ermeni Soykırımının 100. Yıldönümü arifesinde, ben bu kürsüden tüm uluslararası topluma tanıma ve kınama aracılığıyla soykırımların tekrarına karşı mücadeleye yeni bir ivme kazandırma çağrısında bulunarak, Ermeni Soykırımını tanıyan ülkelere isim isim teşekkür ettim.
Bugün yine aynı kürsüden Papa Francisco’ya ve onun tarafından icra edilen tarihi ayini anıyorum, Avrupa Parlamentosuna ve kabul ettiği tasarıya işaret ediyorum, Almanya cumhurbaşkanına O’nun bilinen konuşmasının bundan böyle halkımızın tarih sayfasında yer alacağını temin ederim, Avusturya, Bolivya, Brezilya, Lüksemburg, Hollanda, Şili yasama organlarına, birçok ülke eyalet ve kent meclisleri yanısıra onlarca ve yüzlerce toplumsal-siyasi kuruma teşekkürümü ifade ediyorum.
Rusya, Fransa, Kıbrıs, Sırbistan cumhurbaşkanları yanısıra birçok ülke delegasyonlarına 24 Nisan’da Erivan’da Soykırım kurbanlarını anma törenine katılım için teşekkürümü ifade ediyorum.
İnsan Hakları Konseyinde tarafımızdan periyodik aralıklarla önerilen tasarılar soykırımların önlenmesini uluslararası gündemde tutmaya yönelik kararlılığımızı ortaya koymaktadır, bunlardan sonuncusu bu yıl kabul edilmiştir. Bunun zemininde bu Genel Kurul birkaç gün önce 9 Aralık’ı  ʺSoykırım Suçu Kurbanlarının Hatırası ve Onurunu ve Bu Suçu Önleme Uluslararası Günüʺ ilan etti.
Saygıdeğer katılımcılar!
Dağlık Karabağ sorununun barışçı çözümü bölgemizdeki önemli sorunlardan biri olarak kalmaya devam etmektedir. Azerbaycan’ın yürüttüğü saldırgan politika sonucu bugün sorunun çözümü müzakere sürecinde esaslı ilerleme kaydedilmemekle kalmamış, aynı zamanda gerilim artışı eğilimi kaydedilmiştir. Petrol üzerine kurulmuş ekonominin sarsıldığı koşullarda  oluşan halk infialini boğmak için bu ülkenin diktatör rejimi rezil baskıları alet haline dönüştürmüştür, ancak şimdi bunu yetersiz bulmaktadır. Şimdi ona kendi kamuoyunun dikkatini saptıran temas hattından manzaralar gereklidir.  Azerbaycan’ın envai türde  provokatif işlemlerini ek olarak artık büyük çaplı topçu sistemleri kullanmaya başlamak suretiyle Ermenistan Cumhuriyetini olduğu gibi Dağlık Karabağ Cumhuriyeti sınır sivil yerleşim birimlerini ateş altında tuttuğu fiiliyatı hususunda Genel Kurul’un dikkatini çekmek isterim. Sadece birkaç gün önce Ermenistan sınır  bölgesinde evlerinde, bahçelerinde sakin şekilde çalışan Ermeni kadınlar Azerbaycan top atışının kurbanı oldular. Soru: Benzeri hunharlıkta herhangi bir sakatlanmamış mantık olabileceğini gösterebilecek, aklıselim bir varlık var mı? Azerbaycan yönetiminin sadece realite hissini değil aynı zamanda tüm insani normları onulmaz şekilde kaybetmiş olduğu bizim için artık barizdir.
ABD, Rusya ve Fransa cumhurbaşkanlarının ortak 5 bildirisi ve AGİT Minsk Grubu çabalarına tamamıyla uyumsuz Azerbaycan’ın benzeri agresif politikasının devam etmesi durumunda Ermenistan’a başka alternatif kalmamaktadır: Biz Ermenistan Cumhuriyeti ve Dağlık Karabağ Cumhuriyetinin güvenlik ve barışçıl gelişimini temin yönünde gerekli hukuki ve askeri-politik adımları atarız.
Gerçi ateşkes ihlalerini hangi tarafın tahrik ettiği herkes için de çoktandır barizdir, sadece birkaç delil belirteyim.
Azerbaycan’ın yıllardır ısrarla keskin nişancıların geri çekilmesi ve ateşkes ihlalleri mekanizması tesisine yönelik AGİT Minsk Grubu eşbaşkanlarının önerisini reddetmesi garip değil mi? Bir soru akla gelmekte: Azerbaycan neyden korkuyor?
Azerbaycan’da gerçekleştirilen Avrupa Oyunları esnasında kendilerine istikrar manzarası gerekli olduğundan sınırda hemen hiçbir ateş duyulmadı, ancak Oyunlardan hemen sonra bunların geniş şekilde tekrar başlaması garip değil mi? Herhangi bir tarafın iddialarına inanmanızı beklemiyorum, sadece mantığınıza dayanmanızı bekliyorum.
21. asırda komşumuzun her gün silahlarını süper istiflemesiyle  ve askeri bütçesini katlamasıyla, ısrarlı bir şekilde savaşa tekrar başlama tehditlerine devam etmesi, bu arada bunu devletin başkanı düzeyinde yapması garip değil mi?
Sanıyorum şimdi herkes için de Ermenistan’ın niçin yıllardır sürekli ısrarlı şekilde uluslararası topluma ateşkes ihlallerine ilişkin adresi belli duyurularda bulunması tavsiyesinde bulunduğu çokları için aşikardır. Barış ve güvenliği tehdit eden emarelerin karartılması çabalarının yıkıcı sonuçları olabileceğini anlamalıyız.
Saygıdeğer çalışma arkadaşları!
Bugün Ortadoğu’da gerçekleşen insanlık dışı fecaatlere tanıklık etmekteyiz. Dini hoşgörüsüzlük, onulmaz sonuçlara ulaşmıştır. Biz vuku bulan canilikleri dolaylı olarak hissetmekteyiz, zira bunlar sonucunda sadece Ermeni manevi ve kültürel mirası örnekleri değil aynı zamanda Irak ve Suriye’de yaşayan birçok Ermeni katledilmekte ve mülteci durumuna düşmektedir. Suriye halkı için bu ağır zaman dilimindeki güçlükleri asırlardır bu topraklarda yaşayan Ermeniler de paylaşmaktadır. Bugün gücümüzün elverdiği ölçüde mütecilere yardım etmeye çalışıyoruz, Ermenistan bu güne dek Suriye’den 16 bini aşkın mülteci kabul etmiştir. Bunların kabul  edilme sayısıyla Ermenistan Avrupa’da ilk sıralarda yer almaktadır.
Ermeniler mültecinin yurtsuzlaştırılmış alın yazısını çok iyi bilmektedir. Eğer o zor dönemde dost ülkeler halkımızın yanında durmasalardı, Ermeni Soykırımı şehitlerinin sayısı kıyaslanamaz şekilde çok, kurtulanların akıbetiyse daha amansız olurdu. Bugün Almanya, İsveç ve diğer ülkelere gösterilen insancıllık için gereken vecibe yerine getirilmelidir. Onlar yüzbinlerce mülteciye sığınma olanağı sağlayarak, yardımın hem hukuki hem de insani açıdan zorunlu olduğunu yeniden teyid ettiler.
Saygıdeğer çalışma arkadaşları!
Bu yıl hepimiz nasıl birlikte ve eşdeğer işlemler sonucunda uluslararası önemde pürüzlü meselelerden birinin aşıldığına tanıklık ettik. Kapı komşumuz İran İslam Cumhuriyeti Nükleer programına yönelik tarihi önemde bir anlaşma sağlandı. Bu dönüşümsel mutabakat uluslararası düzeyde kriz durumlarının esaslı çözümüne ve karşılıklı güvenin pekişmesine katkıda bulunacağı söz götürmez, bu uzun süreli ve ısrarlı siyasi ve diplomatik çabalar sayesinde mümkün oldu.
Bütün bunlar, eşdeğer iradenin varlığı durumunda tezatların aşılması ve işbirliği ruhunun vurgulanması durumunda gerçekten en komplike sorunlar için çözümler bulmanın mümkün olduğuna tanıklık etmektedir. Bu kürsüden özellikle kapalı sınırların  istisna edilmesi amacıyla diplomatik çabalar uygulanmasının önemini bir kez daha vurgulamak isterim. Komşuları gayrimeşru abluka gerçekleştiren Ermenistan, 21. asırda kültürlerarası, insani temaslara zarar veren ve ticari bağlar için suni engeller yaratan dar görüşlü politikaları kabul edilemez bulmaktadır. Bu bağlamda denize çıkışı olmayan gelişen ülkelerin meselelerine ilişkin periyodik aralıklarla BM konferansları düzenlenmesine önem veriyoruz.
Sayın başkan!
Sözlerime son verirken karanlığa, vandalizme ve nefrete karşı yekvücut mücadele çağrısında bulunan konuşmacılara katılmak isterim. Bu mücadelede büyük ve küçük ülkeler yok, her biri kendi rolüne sahip. Ermenistan ortak mücadelemize katkısını göstermeye hazırdır.§.

Yorumlar kapatıldı.