İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Müslümanlar, neden Hıristiyan ülkelerine göç ediyor?

M.Tanzer Ünal / tanzer_unal@hotmail.com
Suriyeli, Iraklı, Pakistanlı, Afganistanlı, Libyalı, Bangladeşli on binlerce Müslüman; dini Müslüman olmayan ülkelere göç ediyor… Kendileri de Müslüman, ama Müslümanların zulmünden, şiddetinden, tecavüzünden kurtulmak için Hıristiyan ülkelerine göç ediyorlar… Hıristiyanların, pek hoşlanmasalar da kendilerine kucak açacaklarından eminler. En azından “öldürülme korkuları” olmayacak. İş bulacaklar, karınlarını doyuracaklar. Çocukları iyi bir eğitim alacak. Gelecekleri güven içinde olacak. Vatanlarına hasret duyacaklar, ama gittikleri ülkelerde de huzur içinde yaşayacaklar. Demokrasinin, özgürlüğün ne olduğunu anlayacaklar. İnsanca yaşamanın tadına varacaklar…

***
Sevgili okurlarım, son günlerde her haber bülteninde içimiz burkularak izliyoruz…
Suriyeli, Iraklı, Pakistanlı, Afganistanlı, Libyalı, Bangladeşli on binlerce Müslüman; dini Müslüman olmayan ülkelere göç ediyor.
Hıristiyan Batı ülkelerine…
Yunanistan’a, Macaristan’a, Avusturya’ya, Almanya’ya, Fransa ve diğer Avrupa ülkelerine…
Ölmemek için ölümü göze alıyorlar.
Başka çareleri yok!
Kendi vatanları, artık “yaşanır” olmaktan çıkmış.
Her taraf kan gölü!
İş yok, ekmek yok!
Fakirlikten, açlıktan, işsizlikten kaçıyorlar.
Savaş, herkesi perişan etmiş.
Canlarını ve ırzlarını korumak için kaçıyorlar.
Baskıdan, işkenceden, kafa kesen zorbalardan kaçıyorlar…
Kendileri de Müslüman, ama Müslümanların zulmünden, şiddetinden, tecavüzünden kurtulmak için Hıristiyan ülkelerine göç ediyorlar.
Hıristiyanların, pek hoşlanmasalar da kendilerine kucak açacaklarından eminler.
En azından “öldürülme korkuları” olmayacak.
İş bulacaklar, karınlarını doyuracaklar.
Çocukları iyi bir eğitim alacak.
Gelecekleri güven içinde olacak.
Vatanlarına hasret duyacaklar, ama gittikleri ülkelerde de huzur içinde yaşayacaklar.
Demokrasinin, özgürlüğün ne olduğunu anlayacaklar.
İnsanca yaşamanın tadına varacaklar.
Ne yaman bir çelişkidir bu!
Şu yaşadığımız olaylar, içinde bulunduğumuz İslam dünyasının kendisini sorgulaması için iyi bir fırsat.
*Neden dünyanın en fakir ülkeleri, Müslüman ülkeler?
*Neden dinimizce günah olmasına rağmen bir Müslüman diğer Müslüman’ı öldürüyor?
*Neden Müslüman ülkelerde tecavüz, hırsızlık, cinayet gibi suçlarda büyük artış var?
*Neden Müslüman ülkelerin halkı eğitimsiz?
*Neden Müslüman ülkelerin vatandaşları genellikle mesleksiz, tembel, aç, sefil?
*Neden Müslüman ülkelerde insanların canları, malları, ırzları güvence altında değil?
*Neden Müslüman ülkeler bu duruma geldi?
*Neden Müslüman ülkelerin vatandaşları, Müslümanların tecavüzünden korunmak için Hıristiyan ülkelerine göç ediyorlar?
*Neden günümüzde sadece “Müslüman coğrafyası” nda savaş var?
*Neden Müslüman, Müslüman’la savaşıyor?
*Neden Müslüman ülkeler, özellikle 2.Dünya Savaşı’ndan sonra Hıristiyan ülkelerin oyuncağı haline geldi?
*İslam’da en çok vurgulanan “merhamet” sözcüğü, İslam’ın simgesi olan Suudi Arabistan gibi ülkelerde neden bir anlam ifade etmiyor?
*Neden ülkelerinde sıkıntı çeken Müslümanlar İslam’ın merkezi sayılan Suudi Arabistan’a değil de, Hıristiyanlığın önde gelen ülkelerine göç ediyorlar?
*Neden Suudi Arabistan kapılarını sıkı sıkıya kapatıp bir tek Suriyeli Müslüman’ı, bir tek Iraklı Müslüman’ı kabul etmedi? Madem din kardeşiyiz, neden?
*Neden Suudi Arabistan ve Katar, Müslüman ülkelerdeki savaşları finanse ediyor? Bu nasıl Müslümanlık?
Neden? Neden? Neden?
Oturup kendi kendimizi, her Müslüman ülke kendini sorgulamalı!
Beş şartı (namaz kılmak, oruç tutmak, zekât vermek, şahadet getirmek, hacca gitmek)yerine getirip, “Elhamdülillah Müslüman’ım” demekle iş bitiyor mu?
Bu halimizle; aklı, mantığı, sevgiyi, saygıyı bir tarafa bırakıp sadece ibadet yaparak “Allah’ı tavlama” durumuna düşmüyor muyuz?
İslam’ın, Müslümanlara sunduğu yaşam bu mu?
Fakirlik, açlık, işsizlik…
Yakma, yıkma, öldürme…
Kurtuluşu, kendi değerlerini yaşadığı vatanını terk edip Hıristiyan dünyasında arama…
Böyle bir çerçeve, böyle bir algı ile daha kendi kendimizi ne kadar kandıracağız?
Bu görüntümüzle “Müslümanlık” algımızı, “İslam ülkeleri” algısını yerle bir ettik.
Dünya artık; tembellik, işsizlik, fakirlik, açlık, kargaşa, savaş, ölüm gibi kavramları “Müslümanlık” la eşdeğerde tutuyor.
En tehlikelisi de bu!
Hani bütün ülkeleri “Dâr-ül İslam”a dönüştürmek farzdı!
“Dâr”, biliyorsunuz ev, yurt demek.
Dâr-ül İslam, İslam yurdu…
İslam’a göre bu dünya ikiye ayrılıyor.
Bir tarafta; halim selim sakin insanların yaşadığı, işin aşın bol olduğu, sokakları güvenli, barışın ve huzurun hüküm sürdüğü topraklar…
Bu topraklar “İslam Yurdu” olarak tarif ediliyor…
Diğer tarafta; yağma, yıkma, öldürme, tecavüz, açlık, sefalet, düşmanlık ve çatışmanın hüküm sürdüğü, sokaklarında güvenle dolaşılamayan diyarlar…
Buralar da “Dâr-ül Harp” diye ifade ediliyor.
Yani İslam ülkeleri dışındaki ülkeler…
Ağırlıklı olarak Hıristiyan dünyası…
Yaşanması mümkün olmayan yerler…
Müslümanlara farz kılınmış, denmiş ki, “Sadece kendi yaşadığınız topraklarda huzuru, barışı ve selameti egemen kılmakla yetinmeyin, Dâr-ül Harp bölgelerini de Dâr-ül İslam haline getirin!”
Yani…
Bütün dünyada İslam’ı yayın!
Bunun için de “cihat” edin!
Müslümanlara farz kılınmış kılınmasına da, Müslümanlar günümüzde ne durumda?
“Dâr-ül İslam” diye ifade edilen topraklar ne durumda?
Nerede barış, huzur, selamet?
Fırsatını bulan, kapağı Hıristiyan ülkelerine atıyor.
Kurtuluşu, Hıristiyan dininin hüküm sürdüğü ülkelerde arıyor.
Biz onları “kendi dünyamıza” yani İslam dünyasına katacağımıza, onlar bizi Hıristiyan dünyasının içine alıyorlar.
Çünkü barış orada, huzur orada, iş -aş orada!
Tersine döndü bu işler.
“Dâr-ül İslam”, oldu “Dâr-ül Harp”!
Şimdi, Müslümanlar akın akın Batı’daki Hıristiyan ülkelerine gidiyorlar.
Cihat için değil, karınlarını doyurmak, barış içinde, huzur içinde adam gibi yaşamak için!  
İşte İslam’ın düşürüldüğü durum bu!

Yorumlar kapatıldı.