İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

PKK’nın Ermenistan’da Yeni Kandil Yaratma Çabası

PKK’nın geride bıraktığımız bir ay boyunca eylem sahasını ağırlıklı olarak Van, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Erzurum’un içerisinde bulunduğu alan itibarıyla seçmesi örgütün “özerkliğe” atıf yaparak çıktığı yoldaki stratejisini ele veriyor. Anlaşılan o ki, PKK bu alanlara doğru kaymaya, tutunmaya, burada merkezlenerek “devrimci halk savaşı” dediği modele olanak sağlayacak imkânlar bulmaya çalışıyor. Dahası Kandil’de merkezlenmiş olan iskeletini Ermenistan’a doğru kaydırarak hedef çoğaltmanın arayışı içinde de olabilir. Uzun süredir Ermenistan’ın PKK’ya verdiği destek bilinen bir gerçektir. Hatta geçmiş dönemlerde örgütün Ermenistan’da da kamplarının bulunduğu da ifade edilmekteydi. Şimdi Ermenistan’da örgüte ait yeni alanlar oluşturma çabası zor olsa da Türkiye’nin elini zayıflatmak yada onu kendi hesaplarına mecbur bırakmak isteyenlerin yapabileceği mümkün bir hamledir. (Neresini düzeltmeli bu hezeyanın? Ermenistan kendi derdinde, hangi güçle PKK’ya destekleyecek? Ne diyelim Ermenistan kadar başınıza taş düşsün. HYETERT)

***
Suruç’ta patlayan bomba ve PKK’nın 2 polisi şehit etmesiyle başlayan terör örgütü eylemleri devam ediyor.
Suruç’ta meydana gelen saldırıdan bir hafta önce (15 Temmuz 2015) KCK’lı Bese Hozat’ın, örgütün Avrupa’dan yayın yapan gazetesine yazdığı “Yeni Süreç Devrimci Halk Savaşı Sürecidir” başlıklı yazısında aynen şunları söylemişti: “Kürt halkı ve demokratik Türkiye toplumu devrimci halk savaşını geliştirerek 2015 yılını Kürt halkının ve Türkiye toplumunun özgürleşeceği bir yıl yapacaktır… Devrimci demokratik güçler içinden geçtiğimiz bu devrimsel süreci iyi ve doğru değerlendiremez, mücadelelerini radikalleştirerek yürütemezse çok büyük kaybederler. Stratejik kalıcı demokratik gelişmeler ancak apo’nun özgürlüğüyle, kürdistanda ve Türkiye’de demokratik ulus projesine dayalı demokratik özerkliği kurmakla ve savunmakla mümkündür.”
Yani PKK 2015 yılını ve tam da içerisinde bulunduğumuz dönemi, açık ki önceden planlayarak harekete geçmiştir.
Uzun yıllardır 1915’in 100. Yıl dönümüne işaret eden ve bu bağlamda 2015 yılının kendilerine de önemli fırsatlar yaratabileceğini düşünenlerden bir tanesi de PKK idi.
Bunu örgütün tepe noktalarındaki isimlerin yaptıkları açıklamalardan görebilmek son derece mümkündür.
Ancak şüphesiz ki Ortadoğu merkezli yaşanan hadiseler, AKP ile ortak bir şekilde girişilen sözde çözüm süreci ve IŞİD’in ortaya çıkmaya başlamasıyla beraber, örgütün geçmiş yıllara göre militan, silah, zemin bulma ve meşruiyet kazanma çabaları anlamında güçlenmesine olanak sağlamıştır.
* * *
Kurulduğu günden bu yana “dört parçalı sözde devlet kurma” fikrinden asla vazgeçmeyen ve vazgeçmeyeceğini pratikte ortaya koyan PKK için, Irak ve Suriye’nin kuzeylerinin neredeyse hallolmuş görüntüsü vermesi, kendilerince kalan iki parçaya yönelik eylemleri yükseltme sonucunu doğurmuşa benziyor.
Buraya kadar gelişen hadiselerle birlikte, Temmuz ayının başından bu yana örgütün eylemlerine ağırlık verdiği yerler ise bize ilginç bazı sonuçları çıkarıyor.
PKK’nın geride bıraktığımız bir ay boyunca eylem sahasını ağırlıklı olarak Van, Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan, Erzurum’un içerisinde bulunduğu alan itibarıyla seçmesi örgütün “özerkliğe” atıf yaparak çıktığı yoldaki stratejisini ele veriyor.
Anlaşılan o ki, PKK bu alanlara doğru kaymaya, tutunmaya, burada merkezlenerek “devrimci halk savaşı” dediği modele olanak sağlayacak imkânlar bulmaya çalışıyor.
Dahası Kandil’de merkezlenmiş olan iskeletini Ermenistan’a doğru kaydırarak hedef çoğaltmanın arayışı içinde de olabilir.
Uzun süredir Ermenistan’ın PKK’ya verdiği destek bilinen bir gerçektir. Hatta geçmiş dönemlerde örgütün Ermenistan’da da kamplarının bulunduğu da ifade edilmekteydi.
Şimdi Ermenistan’da örgüte ait yeni alanlar oluşturma çabası zor olsa da Türkiye’nin elini zayıflatmak yada onu kendi hesaplarına mecbur bırakmak isteyenlerin yapabileceği mümkün bir hamledir.
Özellikle de enerji savaşları bu derecede kızışmışken!
PKK adına bu alan yerleşmek kolay olmayacaktır. Fakat ona bu yolun açılmak istendiği de bellidir.
* * *
Kerkük-Ceyhan Petrol Boru hattına düzenlediği saldırılardan sonra Barzani’nin PKK’nın Irak’ın kuzeyini artık terk etmesi gerektiğini söyleyerek, kendi ifadeleriyle PKK’nın varlığının artık “Güneye” zarar verdiğini belirtmesi ve yine Barzani’ye bağlı medya kuruluşlarında konu ile ilgili yorumlarda bulunanların “Ankara artık Kandil’den sarsılmıyor, bu nedenle Irak’ın kuzeyini (enerji kartı sebebiyle) bize bırakın” çağrılarının yükselmeye başlaması “üst akıl” olarak tabir edilen yapının taşları birer birer yerine oturtmaya gayret ettiğinin göstergesidir.
Irak ve Suriye’nin kuzey hattından Türkiye sınırına paralel bir alan yaratma çabası, şimdi Türkiye için son dere önemli olan bir başka önemli enerji nakil hattının bulunduğu alana doğru çekilmeye çalışılıyor.
Meselenin enerjipolitik ayağı kadar tarihi ve siyasi ayağı da önemli.
Zira böylesi bir planın hayata geçirilmeye niyetlenilmesi bizlere hiçte yabancı gelmeyen tarihi meseleleri hatırlatıyor.
Görünen o ki yaklaşık olarak 100 yıl önce planlanarak tedavüle sokulmak istenilen ancak Türk Milleti’nin kesin reddi ile hayata geçmesi mümkün olmayarak mağlup edilen Sevr planı, bu yüzyılda bir kez daha denenmeye çalışıyor.
Hattı zatında Türk Milleti, Şark Meselesi’nin ne olduğunun ve neyin amaçlandığının da bilincindedir.
Bize düşen bin yıldır bu toprakların ganimetine değil, mahsuldarlarına talip olun vatan tutmaya karar verdiğimiz kuvvetli duruşumuzu ve bunun üzerine bina ettiğimiz milli bağımızın koparılmasına engel olmaktır.
Tarihi bilip, ders alana geleceği inşa edecek imkânlar ve siyasi hamle üstünlükleri çok kolay ulaşılabilecek kaynaklardır.
Türk tarihi ile hesaplaşma niyetini açıkça ifade eden AKP ise bu dönemde Türkiye üzerinde hesap yapanların veli nimeti konumundadır.

Yorumlar kapatıldı.