İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Senin de Mahmut’tan farkın yok birader!

Ahmet Kekeç / akekec@stargazete.com
Paylan cevabı yapıştırıyor: “Çünkü Markar Esayan’ın son dönem performansına baktığımızda bir Mehmet Metiner’den çok farkı yok. Yalnızca Ermeni kimlikli olması benim için çok da bir şey ifade etmiyor.” Demek ki, makbul insan, makbul vatandaş, makbul Ermeni, makbul Kürt, makbul Ezidi sayılabilmeniz için, AK Partili olmamanız gerekiyor. Ben röportajı yapan şahsın yerinde olsam, “Mehmet Metiner’in nesi var ki?” diye sorardım. Peşinden de şunu eklerdim: Markar Esayan’ın Mehmet Metiner’den farkı yok… Tamam, anladık da. Son dönem performansına baktığımızda senin de Mahmut Tanal’dan farkın yok birader. Fethullah Gülen’den farkın yok. Gezi yiğidi Sırrı Süreyya Önder’den farkın yok. Hasan Cemal’den farkın yok. “Tayyip Erdoğan, siyaset dışı yollarla mutlaka indirilmelidir” diyen Ömer Laçiner’den farkın yok… Ötekine bakışta ise Emin Çölaşan’dan, Bekir Coşkun’dan, Yılmaz Özdil’den farkın yok!

****
Garo Paylan, bir Ermeni yurttaşımız. HDP listesinden milletvekili seçildi. Hayırlı olsun… CHP’den de, AK Parti’den de, MHP’den de seçilse aynını söyleyecektik, “Hayırlı olsun” diyecektik.
Nitekim Selina Doğan CHP listesinden, Markar Esayan AK Parti listesinden Meclis’e girdiler.
Hayırlı olsun…
Şimdi kripto paralel Sözcü gazetesi, “Bu, Cumhuriyetimizin bir kazanımıdır, kıymetini bilin” diyecektir.
Buna benzer bir yayın yaptılar yanlış hatırlamıyorsam…
Meclis’e giren Ermeni, Kürt, Roman ve Ezidi milletvekillerinin fotoğraflarını yayınlayarak, “Bu, Cumhuriyetimizin bir kazanımıdır… Kıymetini bilin…” şeklinde bir başlık attılar.
Biraz daha ileri gitseler (gidebilseler), “Nankörler” diye ekleyecekler ama “iz” bırakmak (!) istemediler herhalde.
Farklı etnik/dini kimliklerin Meclis’te temsil edilmesi Cumhuriyetimizin bir kazanımı mıdır?
Burası tartışmalı işte…
Daha doğrusu, sanmıyorum.
Bana, Cumhuriyetimizden çok, “Tayyip’in kazanımı”ymış gibi
geliyor.
Eskiden de Meclis’e girerlerdi (Mıgırdıç Sellefyan ve Jak Kamhi örneğinde olduğu gibi. Bunlar, daha çok Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğruyol Partisi gibi “devrimci” olmayan faşist partiler tarafından Meclis’e taşınırlardı) ama yaygın bir uygulama değildi.
Cumhuriyetimiz (ve elbette ilerici solcu partilerimiz) iyi gözle bakmazdı farklılıklara. “Ermeni milletvekili, Rum milletvekili, Kürt milletvekili, Ezidi milletvekili” iç-savaş sebebiydi.
Çünkü, “Bu topraklarda Türk olmayanın hakkı, köle olmaktı, hizmetçi olmaktı…” Cumhuriyetimizin bürokratları, aydınları, siyasetçileri, hukukçuları meseleye böyle bakardı.
Büyük Türk hukukçusu ve aynı zamanda Cumhuriyetimizin azgın savunucusu Mahmut Esat Bozkurt şöyle diyordu: “Türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. Dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler!” (İlginçtir, ilerici sosyalist devrimcilerimiz bu adamı çok sevdiler… İsimin anfilere verdiler: “Mahmut Esat Bozkurt Anfisi.” Hatırasını yaşatmak için ödüller ihdas ettiler: “Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü.” Bu ödül devrimci ve solcu İstanbul Barosu tarafından düzenlenmektedir ve Yekta Güngör Özden, Ömer Faruk Eminağaoğlu, Erdoğan Teziç gibi değerli hukukçular arasında paylaştırılmaktadır.)
Demek ki neymiş?
Ezidilerin, Ermenilerin, Kürtlerin, Romanların açık kimlikleriyle parlamentoda yer almaları Cumhuriyetimizin kazanımı değilmiş… Tayyip’in kazanımıymış…
Sözü nereye getireceğim?
Dün bir gazetemiz, HDP’nin Ermeni kökenli milletvekili Garo Paylan’la bir röportaj yapmış.
Paylan, “Artık Ermeni olmanın ilginçliği ortadan kalktı. Bundan sonra Ermeni olmamız değil, neyi savunduğumuz ve ne söyleyeceğimiz önemli olacak”diyor ve ekliyor: “Elbette üç Ermeni milletvekili seçilmesi önemli ama ben partimdeki Kürtleri ve Türkleri, mesela AKP’den seçilen Markar Esayan’a tercih edebilirim.”
Röportajı yapan şahıs “Neden?” diye soruyor:
Paylan cevabı yapıştırıyor: “Çünkü Markar Esayan’ın son dönem performansına baktığımızda bir Mehmet Metiner’den çok farkı yok. Yalnızca Ermeni kimlikli olması benim için çok da bir şey ifade etmiyor.”
Demek ki, makbul insan, makbul vatandaş, makbul Ermeni, makbul Kürt, makbul Ezidi sayılabilmeniz için, AK Partili olmamanız gerekiyor.
Ben röportajı yapan şahsın yerinde olsam, “Mehmet Metiner’in nesi var ki?” diye sorardım.
Peşinden de şunu eklerdim:
Markar Esayan’ın Mehmet Metiner’den farkı yok…
Tamam, anladık da.
Son dönem performansına baktığımızda senin de Mahmut Tanal’dan farkın yok birader.
Fethullah Gülen’den farkın yok. Gezi yiğidi Sırrı Süreyya Önder’den farkın yok. Hasan Cemal’den farkın yok. “Tayyip Erdoğan, siyaset dışı yollarla mutlaka indirilmelidir” diyen Ömer Laçiner’den farkın yok…
Ötekine bakışta ise Emin Çölaşan’dan, Bekir Coşkun’dan, Yılmaz Özdil’den farkın yok!

Yorumlar kapatıldı.