İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kulağımızda sulh treninin çufçufu…

Haber: Derya Bengi / Arşivi
22. İstanbul Caz Festivali, henüz 19 yaşındayken caz devi Herbie Hancock’u kendisine hayran bırakan genç piyanist Tigran Hamasyan’ın Aya İrini’de Erivan Devlet Oda Müziği Korosu eşliğinde geleneksel Ermeni müziğini yorumlayacağı ‘Luys i Luso’ başlıklı özel konserle başlıyor. Hamasyan’ın ruhundaki modern caz, heavy metal, elektronika canavarı ise 1 Temmuz’da CRR’deki konserinde canlanacak!

Genç Tigran, piyanosunun başında ter döküyor, kalbi parmak uçlarında atıyor, akranlarıyla ama en çok da kendiyle yarışıyor, iki caz standardını, Miles Davis’in “Solar”ını ve Ray Noble’ın “Cherokee”sini yorumlayarak jürinin gözüne girmeye çalışıyor. Hâlbuki korkacak bir şey yok, Herbie Hancock, Andrew Hill, Danilo Perez, Randy Weston gibi piyano kahramanlarından oluşan jüri çoktan mest olmuş, 19 yaşındaki bu Ermeni çocuk isterse sabaha kadar çalsın, kıpırdamadan dinleyecekler ve sonunda birincilik ödülünü helal edecekler. Söz konusu yarışma, Thelonious Monk Caz Enstitüsü’nün her yıl başka bir enstrümana adanan yarışması. 2006 piyano yılı. Tigran kendiyle yaşıt bu uluslararası yarışmanın 19 yıllık mazisinde, o güne kadar, Amerikalı olmadığı halde final yüzü gören birkaç müzisyenden biri ve kazanan ilk doğulu olacak. Tıpkı Joshua Redman, Jacky Terrarson gibi bu yarışmada aldığı ödül sayesinde beynelmilel bir caz yıldızı kimliği elde ederek, art arda albümler yayımlayacak.

Tigran Hamasyan 1987’de, Ermenistan’ın Gümrü şehrinde doğdu. Ermenistan henüz Sovyetler Birliği’nde bir sosyalist cumhuriyetken, Gümrü’nün adı Leninakan’ken, Gorbaçov’un Glasnost’u hızla yayılırken, çocukluğunu evdeki piyanoyu kurcalayarak müzikle iç içe geçirdi. “Müzisyen olsun olmasın, Ermenistan’da herkesin evinde piyano vardır, her harekete müzik eşlik eder, herkes şarkı söyler” diyecekti Agos gazetesine verdiği söyleşide. Kuyumcu babasının Black Sabbath, Led Zeppelin, Queen plaklarını keşfe daldığında caz eğitimine de başladı. Sovyetler’in dağılması, Ermenistan’ın bağımsızlığı, Dağlık Karabağ savaşı ve Gümrü’nün yarıdan fazlasını yıkan 1988 depreminin peş peşe yarattığı kaos ve acı, ebeveynlerinden işittiği soykırım öykülerinin matemiyle birleşince, bebop tahsil eden Tigran, İbn Haldun’un “Coğrafya kaderdir” deyişini doğrularcasına Ermeni müziğine yöneldi. Jarrett’tan Zawinul’a, Monk’tan Hancock’a uzanan hayranlığının yanıbaşına, Anadolu topraklarında Alevi-Bektaşi âşık geleneğine koşut gelişen Ermeni aşuğ folklorunun ve Anadolu köylerinden Gomitas Vartabed’in derlediği ezgilerin büyüsünü ekledi.

Tigran Hamasyan, 30 Haziran Salı günkü ilk konserinde, yanına Harutyun Topikyan yönetimindeki Erivan Devlet Oda Müziği Korosu’nu alarak, 5. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan ilahiler ve geleneksel kompozisyonların varyasyonlarını seslendirecek. “Luys i Luso” başlıklı bu proje, şimdiye kadarki çalışmalarında doğrudan politik veya doğrudan dini bir bakışa hapsolmadan, daha ziyade Gürciyef’vari mistik bir arayışın izini süren sanatçının Ermeni medeniyetinin tarihine derinlemesine dalışını simgeliyor. Sonbaharda bir albüme ve bir belgesel filme de dönüşmesi planlanan, dünyanın pek çok şehrindeki kiliseleri mesken tutan bu turnede Aya İrini ilginç duraklardan biri olacak…
Zamanı durduran adam
1 Temmuz Çarşamba günü, CRR salonundaki ikinci konser, Tigran Hamasyan’ın bir caz rockçı olarak portresini sunacak. Bu yıl çıkan altıncı albümü Mockroot merkezli bir repertuvarı, basçı Sam Minaie ve davulcu Arthur Hnatek’le birlikte yorumlayacak. Bestekârlığının ve doğaçlamalarının yanı sıra yıllar içinde Serj Tankian, Dhafer Youssef, Brad Mehldau gibileriyle işbirliğine giren Hamasyan’ın ruhundaki modern caz, heavy metal, elektronika canavarı bu konserde canlanacak. Dedesini ninesini andığı “Song For Melan & Rafik” ve pastoral sözleriyle “Kars”, birer sürgün ve hasret şarkısı olarak heyecanı zirveye taşıyacak.

“Mockroot” albümünün kapağındaki sular seller içinde kurumuş ağaç fotoğrafı, belki bir doğal afeti, belki de insanın doğaya karşı verdiği egemenlik mücadelesinin pişmanlığını anımsatarak, doğayla uyum içindeki insani bir müziğin nimetlerini vurguluyor. Peki ya iç kapaktaki tren fotoğrafı bize ne söylüyor? Malum, Kars Gümrü’ye Erivan’dan daha yakın. Bir zamanlar Kars’tan Gümrü’ye tren işlermiş. Önceleri eyvah komünizm diye diye, sonraları Azerbaycan’a destek politikası bahanesiyle Türkiye ve Ermenistan halklarına kapanan Kızılçakçak sınır kapısından elini kolunu sallaya sallaya hiç değilse yorgun argın trenler geçermiş. Trenin tekrar raylarla buluşması, kültürel bir perspektifle, Tigran Hamasyan’ın İstanbul konserlerinin lokomotifliğinde gerçekleşecek. Piyanosunun tuşlarına her dokunuşunda, kulağımızda bu sulh treninin ıslığı, homurtusu, çufçufu yankılanacak. (Bu yazı 22. İstanbul Caz Festivali’nin kataloğundan alınmıştır.)
TIGRAN HAMASYAN & YEREVAN DEVLET ODA MÜZİĞİ KOROSU, “LUYS I LUSO”
30 Haziran Salı 21:00, Aya İrini Müzesi
TIGRAN HAMASYAN TRIO
1 Temmuz Çarşamba 19.00, CRR Konser Salonu
Caz’da kaçırırsanız üzüleceğiniz 12 konser!
22. İSTANBUL CAZ FESTİVALİ’NDE BUGÜN AYRICA…
AVRUPA CAZ KULÜBÜ: WeeD Feat. ERNST REIJSEGER
30 Haziran Salı 21:30, Salon İKSV
Çağdaş müziğin ikonik ismi John Cage ile Harvard Üniversitesi bünyesinde ve Amerika’nın çeşitli yerlerinde performanslar ve dünya prömiyerleri gerçekleştiren Şenol Küçükyıldırım, gitarda Çağlayan Yıldız ve Şevket Akıncı’nın ve bas gitarda Murat Çopur’un olduğu WeeD ile seslerin sınırlarında gezinerek keşfedilmemiş olanın izini sürüyor. WeeD’e bu konserde Hollandalı çellist Ernst Reijseger eşlik edecek. Ernst Reijseger, Werner Herzog’un film müziklerinden klasik ve çağdaş müziğe birçok alanda eser vermiş, çellosunu çok yaratıcı bir şekilde kullanabilen usta bir isim.

Biletler: 40 TL (oturmalı), 30 TL (ayakta) / Öğrenci: 25 TL

Yorumlar kapatıldı.