İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Nuran Akkaya’nın objektifinden Ermenilerimiz

Nazım Alpman /  nazimalpman@birgun.net
Fotoğrafçı Nuran Akkaya 7 yıldır bu yönde bir çalışma yürütüyor. Akkaya uzun zamana yayılan belgesel fotoğraf çalışmasını Alef Yayınlarından albüm haline getirdi. “Anadolu coğrafyasında varlığını sürdürmekte olan Ermeni toplumunu konu alan kitapta her kesimden portreler yer alıyor. Ayrıca Kars, Sivas, Kayseri Van, Ahtamar, Hatay Vakıflıköy gibi yerleşimlerdeki Ermenilerin yaşam izleri bu albümde yer alıyor.” Kapsamlı projenin koordinatörü değerli fotoğrafçı Haluk Çobanoğlu, kitabın “son sözü”nde diyor ki: “Bu kitapta yer alan fotoğraflar ‘Bizim Memleket’te çekildi. Biz bu belgesel fotoğraf çalışmasının merkezine insanları koymaya gayret ettik: Ermenileri!”… Ermeni toplumu hakkında araştırmalarıyla tanınan Arsen Yarman kitapta yer alan kapsamlı yazısında sanatçının çalışması için şu saptamayı yapıyor: “Nuran Akkaya’nın çektiği fotoğraflar, Türkiye’deki Ermeni gerçekliğini çok farklı boyutlarda gözler önüne seriyor. Günümüze kadar dağılmış bir şekilde varlığını sürdürmüş Ermenileri gördükçe hem şaşırmakta hem de üzüntü duymaktayım. Bu fotoğraflar Ermeni kimliği ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında en güçlü aracı olan tarihi değere sahip bulunuyor. Nuran Akkaya bu çalışmasıyla hem geçmişle bağ kurmamızı sağlıyor hem de bugünkü durumun farkına varmamızı sağlıyor!”

 ***
İçinde bulunduğumuz 2015 yılı büyük bir acının 100. yıldönümü… Yaşayanların bir bölümü “Büyük Felaket” diye anıyorlar. Daha derinlikli tarihi analizler ise “Soykırım” kavramıyla örtüştüğünü ifade ediyorlar. Ne denilirse densin gerçek değişmiyor:
-1915’te Anadolu’da büyük bir nüfus kitlesiyle yaşayan Ermeniler artık o topraklarda yoklar! Peki, her şey onların bu topraklardan gönderilmesi-katledilmesiyle silinip gitti mi? Elbette hayır! Anadolu’nun yerli halklarından olan Ermeniler bugün hâlâ Anadolu’da yaşamaya devam ediyorlar.
Ama tıpkı “Akdeniz Orkidesi” gibi… Datça Yarımadasındaki varlığı 100 kökün altına düşmüş olan bu nadide çiçek artık sadece araştırmacıların özenli ilgisiyle takip edilebiliyorlar.
Bizim Anadolu Ermenilerimiz de benzer bir kaderi paylaşıyor. Araştırmacılar Anadolu’da yaşayan Ermeni aileleri arıyorlar. Varlıklarını öğrendiklerinde de seviniyor.
Fotoğrafçı Nuran Akkaya 7 yıldır bu yönde bir çalışma yürütüyor. Akkaya uzun zamana yayılan belgesel fotoğraf çalışmasını Alef Yayınlarından albüm haline getirdi.
“Anadolu coğrafyasında varlığını sürdürmekte olan Ermeni toplumunu konu alan kitapta her kesimden portreler yer alıyor. Ayrıca Kars, Sivas, Kayseri Van, Ahtamar, Hatay Vakıflıköy gibi yerleşimlerdeki Ermenilerin yaşam izleri bu albümde yer alıyor.”
Kapsamlı projenin koordinatörü değerli fotoğrafçı Haluk Çobanoğlu, kitabın “son sözü”nde diyor ki:
“Bu kitapta yer alan fotoğraflar ‘Bizim Memleket’te çekildi. Biz bu belgesel fotoğraf çalışmasının merkezine insanları koymaya gayret ettik: Ermenileri!”
Nuran Akkaya kitap hakkında bilgi verirken, “Ermenice, Türkçe, İngilizce ve Fransızca olarak dört dilde basılan bu hem bu topraklarda yaşayan bizlere hem de bu topraklardan çok uzaklarda ama burayı anlamaya çalışanlar için ulaşılabilir olmayı amaçlıyor” diyor.
Ermeni toplumu hakkında araştırmalarıyla tanınan Arsen Yarman kitapta yer alan kapsamlı yazısında sanatçının çalışması için şu saptamayı yapıyor:
“Nuran Akkaya’nın çektiği fotoğraflar, Türkiye’deki Ermeni gerçekliğini çok farklı boyutlarda gözler önüne seriyor. Günümüze kadar dağılmış bir şekilde varlığını sürdürmüş Ermenileri gördükçe hem şaşırmakta hem de üzüntü duymaktayım. Bu fotoğraflar Ermeni kimliği ve kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında en güçlü aracı olan tarihi değere sahip bulunuyor.
Nuran Akkaya bu çalışmasıyla hem geçmişle bağ kurmamızı sağlıyor hem de bugünkü durumun farkına varmamızı sağlıyor!”
Yarman, diplomatik nezakete sahip özenli diliyle anlatmak istediği “farkındalık” meselesi yıkık dökük Ermeni ibadethaneleri fotoğraflarında bütün çıplaklığıyla ortaya çıkıyor.
Akkaya bu çalışmasıyla sadece geride kalmış acılı tarih izlerini göstermiyor, fotoğrafın etki gücünü de sergiliyor.
Peki bu kadar güzel bir çalışmanın sergisi yok mu?
Nuran Akkaya’ya bunu sordum. Cevabı “aşırı normal” bir Türkiye klasiğini yansıtıyordu. Kitap bütçesi için bir hayli harcamayı kendisi yaptığı için sergilemeye gücü yetmemiş. Eğer bu konuda hayırlı dostlar, konu hakkında ilgili-bilgili kurumlar, ilgi gösterirlerse o da fotoğraflarını sergi salonlarına göre yeniden basılması için teslim edecek!
Kitabın kapağında adı “Ermeniler” olarak geçiyor. Ben biraz değiştirdim. Hiçbir acı tek ulusa ait değildir. Sevinçlerimiz gibi acılarımız da ortaktır. O yüzden dört harfi ben ekledim:
-Ermenilerimiz!

Yorumlar kapatıldı.