İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni cemaati devletten çözüm bekliyor İstanbul

Çiğdem Pala
 Azınlık Vakıfları Temsilcisi  Toros Alcan:
– “Biz istiyoruz ki, dava etmeyelim. AİHM’e ülkemizi şikayet etmeyelim. Devlet mekanizması daha güzel bir çözüm bulabilir. Bürokratik yapı bizden daha akıl dolu bu konularda. Sonuçta buranın tahsis edilmesini istiyoruz. Tapu yine devlette kalabilir”
– “Seçim öncesi, bu kadar provokasyona açık bir zamanda, böyle sembolik bir binayı yıkmak akla uygun değil”
– “Kendi malımızı bir daha niye satın alalım? Çok komik bir şey. Bu hukuksal süreç yakından takip edilecek”

İSTANBUL – ÇİĞDEM PALA – Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, yıkımı tartışmalı hale gelen Tuzla’daki Ermeni Çocuk Kampı’nın (Kamp Armen) bulunduğu arazi kamulaştırılarak, Ermeni cemaatine tahsis edilmesini istedi.
Alcan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Ermeni Çocuk Kampı’nın 1974’te Yargıtay içtihatı doğrultusunda Ermeni cemaatinden alınarak, hiç bir ücret ödenmeden ilk sahibine verildiğini hatırlattı.
Bu kampın vakıf malı olması sebebiyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’nü ilgilendirdiğini ifade eden Alcan, 2011’de yapılan cemaat vakıflarının iadesine ilişkin kanuni düzenleme kapsamında, sadece kamunun elindeki malları iade ettiklerini, özel mülkün iadesinin mümkün olmadığını söyledi.
Kamp Armen’in ilk sahibi yaşadığı için devletin araziyi bu kişiye hediye ettiğini anlatan Alcan, şunları kaydetti:
“Parasını verip aldığımız malı, adam bize tek kuruş vermeden tekrar geri aldı. Bu onursuz bir durum. Onu geri alan için de onursuz bir durum. İnsan en azından parasını geri verir. Buna neden olan o üçüncü kişi değil, devletin, Yargıtay’ın kendisi ve bunu uygulayan kurumlar. Bunun da 2011’de haksız olduğu kabul edildiğine göre, tazmin edilmesi lazım. Şimdi bu yerin 6. sahibi var Fatih Ulusoy. Onunla ve tapuda adı geçen Erhan Aydınlar ile konuştum. Onlar diyorlar ki; ‘Biz buranın yetimhane olduğunu bilmiyorduk. Satın aldık.’ Bunların inandırıcılık karinesi zayıf. Bu kadar sembol olmuş bir yer için ‘Ben bilmiyordum’ denilmesini, yeterli inandırıcılıktan uzak görüyorum. Bu soruna neden olan kim? Devlet. Devlet diyor ki; ‘Bunu iptal ettim, ilk sahibine geri verdim.’ Aslında bizden gasbediliyor, ilk sahibine hediye ediliyor. Çözümü devletten bekliyoruz.”
Araziye ait tapuda adı görünen Erhan Aydınlar’ın, “Bende olsaydı iade ederdim, para önemli değil” dediğini belirten Alcan, “İnsan buna da inanmak istiyor ama inandırıcılığı zayıf” dedi.
Alcan, Erhan Aydınlar’ın, araziyi devralan ve bütün haklarına sahip olduğunu söyleyen Fatih Ulusoy’a, “Yetimlerin malıymış madem, Müslümanlık’ta da yetim malı yemek günahtır, o zaman iade edeyim” sözlerini ilettiğini anlatarak, Ulusoy’dan “Bekara hanım boşamak kolaydır. Parayla aldım burayı, bundan niye mağdur olayım. Tabii ki ben de istemezdim böyle bir yetimhane arazisini almak ama iade etmem de teknik olarak mümkün değil. Ben ticari bir arsa olarak aldım burayı” yanıtını aldığını söyledi.
Burası yetimhane olduğu için plan tadilatının kolay olmadığını ifade eden Alcan, buranın tapuda da yetimhane olarak göründüğünü, daha sonra ticari alana çevrilip çevrilmediğini bilmediklerini aktardı.
Toros Alcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu arazinin kamu yararına hızla kamulaştırılmasını ve bedelinin de bugünkü sahibine ödenmesini istiyoruz. Arazinin bu ülkedeki Ermeni çocuklarının yazlık kampı olarak tekrar tahsis edilmesini istiyoruz. Orasının bizim için sembolik anlamda önemi var. Oranın fiyatı bizi ilgilendirmiyor, biz orayı malımız olarak görüyoruz. Biz orayı eski amacına uygun, çocuklarımız için yaz kampı olarak ihya etmek istiyoruz. Bunun da iadesini istiyoruz. Biz sonuna kadar bu işin peşindeyiz. 30 yıldır orası zaten metruk duruyor. Çürüttüler binayı. Bu dava böyle bitmez.”
– “Böyle sembolik bir binayı yıkmak akla uygun değil”
Fatih Ulusoy’a, “Burayı hangi akla hizmet ederek yıktınız” dediğini anlatan Alcan, şu görüşleri dile getirdi:
“Seçim öncesi, bu kadar provokasyona açık bir zamanda, böyle sembolik bir binayı yıkmak akla uygun değil. Onun için de kınıyoruz. ‘Gelin parasını verin alın’ demeyi samimiyetsiz ve çirkin buluyoruz. ‘Satmıyorum’ da diyebilirsin. Satıyor olmayı bir iyi niyet göstergesi kabul ediyoruz ama kendi malımızı bir daha niye satın alalım? Çok komik bir şey. Bu hukuksal süreç yakından takip edilecek. Biz istiyoruz ki, dava etmeyelim. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) kendi ülkemizi şikayet etmeyelim. Ama bu ayrı bir hukuksal fecaattir bizce. Devlet mekanizması daha güzel bir çözüm bulabilir. Bürokratik yapı bizden daha akıl dolu bu konularda. Sonuçta buranın tahsis edilmesini istiyoruz. Tapu yine devlette kalabilir. Orasının tapusunu istemekteki hakkımızdan feragat etmiyoruz, bunu sürdüreceğiz.”
Kamp Armen’deki hareketliliği cemaat olarak kontrol etmelerinin mümkün olmadığını dile getiren Alcan, “Oraya bir sürü gruplar gelecek. Bu hem hükümetimiz için çok zararlı hem de seçim öncesindeki huzur için zararlı. Zaten herkes bir provokasyon peşinde. Binanın yıkılması bu zamanda çok manidar geldi” ifadelerini kullandı.
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem ile konuyu görüştüğünü ve yıkımın durdurulmasını talep ettiğini anlatan Alcan, seçime kadar yıkımın durdurulduğunu, Fatih Ulusoy’un da bu anlamda uyumlu davrandığını söyledi.
Bu konuyu pazartesi günü Vakıflar Genel Meclisi’nde gündeme getireceğini belirten Alcan, bir sonraki üst makamın Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, sonra da Başbakan Ahmet Davutoğlu olduğunu kaydetti.
Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan, bu arazi sorununu sulh içinde çözmekte yarar olduğunu, şu anki sahibinin de mağdur edilmemesi gerektiğini anlatarak, “En azından kamulaştırma bedeli neyse bu bedel vatandaşa ödenir, arsa devlete geçer. Bize göre doğrusu bu arazinin vakıflara tescil edilmesi. Çünkü Ermeni vakfından alınan bir arazi. Vakıflar Genel Müdürü Ertem de çözüm odaklı biri. Akıl dolu bir yönetim işliyor. Bu anlamda bunu Vakıflar Meclisi’nde çözeriz” diye konuştu.
Buranın sembol bir bina olduğunu ve bir şey yapılmasının teknik olarak mümkün olmadığını ifade eden Alcan, buraya herhangi bir şey yapılmasının Ermeni toplumunu yaralayacağını aktardı.
Alcan “Yetim, öksüz olmasının ötesinde bizim için kutsallardan biri orası. İadesinden başka kabul edilebilir bir çözüm olabileceğini düşünmüyorum. Bu araziye villa inşa edilmesi insanların yüreklerinde onarılmaz yaralar açar. Bu sonuca neden olan mekanizmanın bunu çözmesi lazım. Vakıflar Meclisi, bu konuda çok iyi niyetli. Zaten vakıf arazisi olsaydı, iade edilmiş olacaktı. Başbakandan bu konuda özel ilgi bekliyoruz. Başka türlü çözülmeyecek gibi görünüyor bu aşamada. Ya da Fatih Bey, bize iade edecek. Bu büyük bir onur olur kendisi ve ailesi için de” ifadelerini kullandı.(AA)

Yorumlar kapatıldı.