İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye’nin Lüksemburg Büyükelçisi Geri Çağrıldı

Türkiye, Lüksemburg’un sözde Ermeni soykırımına ilişkin karar tasarısını kabul etmesi üzerine büyükelçiyi geri çağırdı. Lüksemburg Parlamentosu’nun yayınladığı deklarasyonda Osmanlı topraklarında yaşayan Ermenilere 1915 yılından sonra yapılan “trajik olayların” bir “soykırım” oluşturduğu vurgulanmış, Lüksemburg sözde Ermeni soykırımını tanıyan 22.ülke olmuştu. Bu gelişmeler üzerine Türkiye, Lüksemburg büyükelçisini geri çağırdı.

Türkiye, Lüksemburg parlamentosunun 1915 olaylarıyla ilgili kararı üzerine Lüksemburg büyükelçisini Ankara’ya çağırdı.
Türkiye, Lüksemburg parlamentosu’nun 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına destek veren karar tasarısını kabul etmesi üzerine Lüksemburg büyükelçisini Ankara’ya çağırdı.
Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada “Lüksemburg Parlamentosunun tarihi gerçekleri ve hukuku çarpıtarak almış olduğu haksız kararı kınıyor ve şiddetle reddediyoruz” denildi.
Türkiye’nin Lüksemburg Büyükelçisi Levent Şahinkaya’nın istişareler için Ankara’ya çağrıldığı vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi:
“Kararın, Lüksemburg Parlamentosunun, atıfta bulunduğu 1948 tarihli BM Sözleşmesi’ni anlamaktan çok uzak olduğunu ve örnek aldığı bazı parlamentoların düştüğü yanlışa ortak olduğunu göstermektedir. Parlamentolar, kendilerini uluslararası mahkemelerin yerine koyup, soykırım gibi çok ciddi bir suç hakkında hüküm vermeye kalkarlarsa, tarihi ve hukuku istismar etmiş olurlar. Türkiye, Ermenilerle ortak tarihinin acılı sayfalarını onurlu bir şekilde ve karşılıklı saygı içinde anmaya devam edecektir. Konuya ilişkin görüşlerimiz Bakanlığa çağrılan Ankara’daki Lüksemburg Büyükelçisine iletilmiştir.”
Lüksemburg parlamentosu, Hristiyan Demokratların (CSV) gündeme getirdiği ve 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanımlayan tasarıyı diğer siyasi gruplardan da desteğiyle kabul etmişti.
Lüksemburg Dışişleri Bakanı Jean Asselborn, amaçlarının Türkiye ve Ermenistan’ı barışma yolunda yeni adımlar atmaya teşvik etmek olduğunu, 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanımanın Türkiye’ye karşı düşmanca bir eylem olmadığını savundu.
DAHA ÖNCEKİ KARARLAR
Türkiye, 1915 olaylarının 100. yılı olan 24 Nisan öncesi birçok ülkeden gelen benzer kararlarla karşı karşıya kaldı. Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis’in Ermenistan Cumhurbaşkanı’nın da katıldığı ayinde 1915 olayları için ‘soykırım’ ifadesini kullanmasıyla başlayan süreç, Avrupa Parlamentosu’nun AB üyelerine 1915 olaylarını soykırım olarak tanımaları yönündeki tavsiye kararı ile devam etti. Türkiye Papa’yı kınayan açıklamalar yaparken, Vatikan büyükelçisini geri çağırdı. Avrupa Parlamentosu’nun kararının da yok hükmünde olduğunu belirterek, Ankara’ya gönderilen metni aynen iade etti.
22 Nisan’da Avusturya parlamentosunda yer alan altı parti ortak bir deklarasyona imza atarak 1915 olaylarını ‘soykırım’ olarak tanımladı. Türkiye kararı kınadı, Viyana büyükelçisini istişare için geri çağırdı.
Türkiye, liderler düzeyinde de Rusya Devlet Başkanı Putin, Almanya Cumhurbaşkanı Gauck ve Fransa Cumhurbaşkanı Hollande’a 1915 olaylarına ilişkin açıklamalarında kullandığı ‘soykırım’ ifadeleri nedeniyle tepki gösterdi. ABD Başkanı Obama, 24 Nisan’daki konuşmasında ‘soykırım’ demese de, Ankara Obama’nın değerlendirmelerinin ‘adil olmadığını’ belirtti.
1915 OLAYLARI
Ermeniler, 1914’te başlayan 1. Dünya Savaşı’nda bağımsız Ermenistan devleti kurma gayesi ile Rusların yanında saf tuttu. Rus ordusu, Doğu Anadolu’yu işgal ettiğinde gönüllü Osmanlı ve Rus Ermenilerinden büyük destek gördü. Osmanlı ordusunda görev yapan bazı Ermeniler de Rus ordusuna katıldı. Ermenilerin oluşturduğu birlikler ordunun lojistik kanallarını tahrip ederek Osmanlı ordularının ilerlemesini yavaşlatırken, Ermeni çeteleri de işgal ettikleri yerlerde sivillere yönelik saldırılara girişti.
Osmanlı Hükümeti’nin diyalog girişimleri sonuçsuz kalınca, 24 Nisan 1915’te Ermeni devrimci komitelerin kapatılması ve bazı Ermeni ileri gelenlerin tutuklanmalarına ve sürgün edilmelerine karar verildi. Ermenistan, tehcir sırasında ve saldırılarda ölümlerin sistematik olduğunu iddia ediyor ve Türkiye’nin bunu ‘soykırım’ olarak tanımasını ve tazminat önemesini istiyor.
“Soykırım” kavramı, 1948 Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde ulusal, ırksal, etnik veya dinsel bir grubu kısmen veya tamamen yok etme eylemi olarak tanımlanıyor.
Söz konusu olayların soykırım olarak tanımlanamayacağına dikkati çeken Türkiye, 1915 olaylarını her iki taraf açısından da bir “trajedi” olarak niteliyor. Türkiye, konunun siyasi çatışmalardan uzak, tarihe tek taraflı bakmadan, tarafların birbirlerinin neler yaşadığını anlama ve birbirlerinin hafızalarına saygı duyma şeklinde özetlenen “adil bir hafıza” perspektifinden çözülmesi gerektiğini vurguluyor.
Türkiye, tarafların arşivlerinin yanı sıra üçüncü ülkelerdeki arşivlerde de 1915 olayları konusunda araştırma yapılmasını, Türk ve Ermeni tarihçilerle diğer uluslararası uzmanlardan oluşan bir ortak tarih komisyonu kurulmasını teklif ediyor.
2009 PROTOLOLÜ HAYATA GEÇİRİLEMEDİ
İki ülke ilişkilerin normalleştirilmesi için en önemli gelişme Ekim 2009’da yaşandı. Taraftlar, İsviçre’nin Zürih kentinde diplomatik ilişkilerin yeniden tesisi ve ikili ilişkilerin geliştirilmesine yönelik iki ayrı protokol imzaladı.
Protokollerde karşılıklı güven tesisi ve mevcut sorunların çözülebilmesi için tarihsel kaynak ve arşivlerin tarafsız, bilimsel incelenmesi konusuna yer verilirken, sınırların da karşılıklı olarak tanınması ve ortak sınırların açılması öngörülüyordu.
Türk hükümeti protokolü onaylanmak üzere doğrudan TBMM’ye gönderdi. Ermenistan hükümeti ise metinleri Anayasa Mahkemesi’nin incelemesine sundu. Mahkeme, protokollerin Anayasa’nın lafzına ve ruhuna uymadığına hükmetti.
Ermenistan Hükümeti protokollerin onay sürecini dondurduğunu Ocak 2010’da açıkladı. Bundan 5 yıl sonra da, Ermeni hükümeti tarafından geçen Şubat ayında geri çekildi.

Yorumlar kapatıldı.