İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yüzyılın Ağıdı

Bu dağlar yüksek Ermeni Yaylası,
Eski haritaların Plateau Arménien’i,
Yüzyıllık acıyı resmetmek için,
Daha uygun bir fon düşünemezdim.
Bir yurt ki boydan boya kan kesmiş,
Üçbin yıllık halkına mezar edilmiş,
Onsuz bu acının tasviri köksüz,                                                     
Ve onsuz şiir de öksüz olurdu…

Peki bu el nedir derseniz,
O el Yeğişe Çarents’in eli,
Bizim Mayakovsky’miz yani,
Yergir Nairi’yi okuyor orda,
Tarihini anlatıyor bu diyarların,
Ve de insanlık değerlerini,
Olabilecek en insanlık dışı
Çözümü seçen Talat’lara karşı.
Çarents tabloda tam yerindedir,
Doğup büyüdüğü Kars’tadır başı,
Ardahan hizasında kırışık alnı,
Bu bir zamanların Rus-Türk sınırı,
Şairin profili onla çakıştı.
Kanlı hançere vede fermana
Meydan okuyor sonsuz zamanda,
Ölmedik öl-me-ye-ceğiz diye…
Halkımız masum, günahı yoktu,
İstediği reform ve özerklikti,
Beylik istiyor Ermeni dediler,
Ehl-i Müslim’e gazı verdiler,
Kırdılar bir kere Hamit zamanı,
Bu sonuncu fakat, savaş tufanı,
Puslu havada kurtlar uludu,
Kim duyar dediler feryad figanı…
Alın size Fırat’ın dibinde beylik!
Diye diye kırdılar, suya döktüler,
Ahmak sayıp bir de alay ettiler,
Aç-çıplak herkesi suça kattılar.
Çoklarının basireti bağlandı,
Kürdün müstakbel esareti sağlandı,
İnsanoğulları çıktıysa bile,
Kurtulan az oldu, hep numunelik!..
Ortada çarmıha gerili olan,
Kurbanlar şahsında Artur Mesciyan,
‘Ur eyir Asdvadz’ı okuyor o da,
Neredeydi Tanrı, hakkat nerede?..
Emsalsiz bir ülke viran olurken,
Diri diri bir halk boğazlanırken,
Çarmıhlara çivili milletimin,
Dudaklarında dua donarken, Amen!
Donup kalan yalnız dualar değil,
Dehşetten afallamış bütün tarihti;
Tanrıça Anahit saçını yoldu,
Antiochus küçük dilini yuttu,
İlkçağlardan beri görülmemişi
Görüp izlemekten dağlar kahroldu.
Gomidas Vartabed ki taş değildi,
Dahilik dolu aklından oldu.
Bu imha çok sinsi tezgahlanmıştı,
Fırsat verilmedi özsavunmaya,
Punduna getirip bitirmek için.
Gene de direnen yiğitler oldu,
‘Ölüm heryerde birdir’ dediler,
Van’dan Urfa’ya ve Musadağ’a,
Sasun’dan Şebin-Karahisar’a,
Anıtlaştı güzel silüetleri…
Bir tek Dersim’de toplu sığınma,
Biraz dışa kaçış, biraz yanaşma,
Sorulsa Der-Zor’a ulaşanlara,
Önden ölene ne mutlu derler.
Haremlere kapatılan kadınlar,
Ve muhtedi olan masum yetimler,
Birbirinden bedbaht kayıp nesiller,
Bunun nesi kurtuluş diyerek yaşar.
Şimdi yüzyıldır şu gökkubbede,
Yankılanıyor mazlumun ahı,
Küçük Hayastan üfler duduğu,
Bitti sanılan Ermeni sorunu,
Asuri-Süryani ve Pontus Rumu,
Üstüne yıkılıyor Türkiye’nin.
Sorgulanacak elbet kanlı gelenek,
Adalet yerini buluncaya dek!..
Hovsep Hayreni
Nisan 2015

Yorumlar kapatıldı.