İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Osmanlı “Memleket” gazetesine göre, Yozgat Ermenilerinin tehciri ve katliamlarının yargılanmaları (1919)*

Meline Anumyan /Tarih bilimleri doktoru
Bu makale, 1919 yılının Şubat-Nisan aylarında İstanbul Divan-ı Harp mahkemesinde görülen ve İstanbul’da, Osmanlıca olarak yayınlanan “Memleket” gazetesinin yazılarına istinaden, Yozgat Ermenilerinin tehciri ve katliamları yargılamalarının oturumları esnasında ele alınan bazı temel konuların incelenmesine ithaf edilmiştir.

5 Şubat 1919’dan 7 Nisan’a kadar görülen ve on sekiz duruşmadan oluşan Yozgat davası, 1919-1921 yıllarında İstanbul’da görülen Divan-ı Harp mahkemelerinde Ermenilerin tehciri ve katliamları suçlamasıyla açılan yaklaşık 63 dava içinden ilkiydi. Kaderin bir cilvesi gibi, Osmanlı meclisinin Abdülhamit huzurundaki açılışı da 10 yıl önce mahkemenin olduğu bu salonda gerçekleşmişti [i].
Sanıklar başlangıç aşamasında üç kişi olup, Yozgat mutasarrıfı vekili ve aynı zamanda Boğazlıyan kaymakamı olan Mehmet Kemal, Yozgat jandarma bölüğü komutanı Tevfik ve Yozgat vakıflar müdürlüğü eski görevlisi Feyyaz Ali’ydi. Bu sonuncusunun dosyası, daha sonra görülmek üzere, 17. duruşmada ayrılır, fakat salt kâğıt üzerinde kalır [ii]. Karar 8 Nisanda verilir, buna istinaden sanıklardan Mehmet Kemal ölüm cezasına [iii], Tevfik ise 15 yıl ağır sürgün cezasına [iv] çarptırılır.  
Yozgat davası oturumları esnasında ve özellikle de 22 Şubat 1919 duruşmasında, çok sayıda resmi belge ve şifreli telgrafın okunmuş olup, bu belgelerin geçerliliği tespit edildikten sonra askeri mahkemenin Mehmet Kemal’i ölüm cezasına çarptırmış olduğunu belirtmek gerekir [v].
15 Şubat 1919 tarihinde gerçekleştirilen 6. duruşmada şahit Stepan, önce Güller’e, ardından da Elekçiler’e tehcir edilen Ermenilerin, yerli köylüler tarafından baltalar, kazmalar ve oraklarla öldürülmüş olduğuna dair ifade verir [vi]. Şahidin belirttiğine göre, köyündeki tüm halkın katledilmiş olduğu bu katliamda sanıklar da hazır bulunmuşlardır [vii].
Birinci ve ikinci kervanlardan erkeklerin, üçüncüsünden kadınların ayrılmış, kalan diğer Ermenilerin ise katledilmiş olduğunu belirten Bayan Annik de, aynı oturumda Ermenilerin katledilmiş olduğunu tasdik eden ifadeler vermiştir [viii].
18 Şubat 1919 tarihindeki 7. oturumda dinlenen şahitlerden Ankara 15. Kolordu komutanı Albay Halil Recai, “Binbaşı Şahap Bey’in [ix] almış olduğu şifreli telgrafa istinaden Boğazlıyan’da 2-3 yüz Ermeni imha edilmiş” olduğunu teyit eder [x]. Bu konuda şöyle belirtilmektedir:
“Halil Recai -Ermeniler’in katline dâ’ir Boğazlıyan’dan telgraf aldınız mı diye bana Tedkîk-i Seyyi’ât Komisyonu’nda da sordular. Zann edersem, Şahâb Bey böyle bir telgraf almış, bu da iki, üç yüz Ermeni’nin imhâsına dâ’irmiş. Telgraf bende değildir. Kayseri’den Ankara’ya böyle bir telgraf çekilmiş olacak.
Müddeî-i ‘Umûmî –Şahâb Bey ma’iyyet-i ‘aliyyelerinde iken cihet-i ‘askeriyyenin böyle tehcîr mesâ’iliyle iştigâline sebeb nedir?
Halil Recai –Ben onu bilemem. Bana böyle bir telgraf geldi, ben de Başkumandanlık’a verdim. Şahâb Bey’den esbâbını sormadım. Çünkü bana sorulmamıştı. (…)
Müddeî-i ‘Umûmî –Şahâb Bey, ma’lûmâtı kimden almış?
Halil Recai –Boğazlıyan’dan almış” [xi].
Aynı duruşmada, şahitlerden Rum asıllı Hristaki Andreyadis, şu ifadeyi vermiştir: “331 (1915-M.A.) Temmuz 24 Cum’a Sabahı emir geldi. Cemâl Bey tehcîre başladı. İlk partisi ertesi gün Sivas’a sevk olundu. İkincisi de Sivas’a gönderildi. Üçüncü parti Kayseri’ye sevk edildi. O esnâda İttihâd ve Terakki Murahhası, Ermeni imhâsı için şifâhî emirler verdi. Cemâl Bey buna râzı olmadı. Çorum’a gitti. İşittik ki ‘azl edilmiş, yerine Kemâl Bey geldi. yalnız Boğazlıyan Ermenileri’nin imhâ edildiğini duyduk. (…) Halkı ikişer ikişer, Bağlıca ve Bezlihân civârına götürmüşler. Etrâfı bataklıklı bir ağıla doldurmuşlar ve oradan çıkarıp üçer, beşer imhâ etmişler. Kaçıp saklananları meydâna çıkarmak için İslâm olanlar kurtulacak dedikleri halde, çıkınca onları da öldürmüşler” [xii].
Hristaki Andreadis, aynı oturumda, tehcirden önce Yozgat’ta 2.000 hane Ermeni bulunduğunu, ardından ise sadece 200’ünün kaldığını belirtmiştir [xiii].
Yine aynı duruşmada dinlenen şahitlerden Simon Efendi,  Selim Efendi’nin [xiv], tehcir esnasında imhaya katılmamış olduğundan dolayı görevinden alındığını belirtmiştir.
Bu oturumda, yukarıda belirtilen şahitten sonra dinlenen şahit Geğam Efendi, Yozgat jandarmalarının da Ermenilerin imhasına katılmış olduklarını belirtmiştir.
Davanın, 22 Şubat 1919 tarihinde görülen 9. duruşmasında, mahkeme reisi Hayret Paşa, mahkeme katibinden, bazı şifreli telgrafları okumasını rica etmiştir. Bu telgraflardan birinde tümen komutanı tarafından kolordu komutanlığına, Boğazlıyanlı 1.500 Ermeni’nin katledilmiş, 207 No’lu diğer telgrafta ise, Boğazlıyan ve çevre yerleşim yerlerinde 360 Ermeni’nin imha edilmiş olduğunu bildirmektedir [xv].
Aynı oturumda, mahkeme reisinin talimatıyla, Ermenilerin, jandarma çavuşu Hüseyin tarafından öldürülmüş olduğunun belirtildiği 17 Temmuz 1915 tarihli telgraf ve Yozgat Sancağı’nda hiçbir Ermeni’nin kalmaması gerektiğinin belirtilmiş olduğu, 11 Ağustos tarihli ve 263 No’lu telgraf da okunmuştur [xvi]. Aynı duruşmada ve yine mahkeme reisinin talimatıyla, Boğazlıyan’da 130 Ermeni’nin imha edilmesiyle ilgili bir telgraf daha takdim edilmiştir [xvii].
Bu dava sürecinin 10. oturumunda, 5 Mart 1919’da, Ermenilerin katledilmesi olgusunun herkes tarafından bilindiği, şahitlerden Tokat mutasarrıfı tarafından doğrulanır [xviii].
Bu duruşmada dinlenen şahitlerden Yozgat eski mutasarrıfı Cemal, Yozgat Ermenilerinin “ayaklanmaya” hazırlanmış olduğuyla ilgili herhangi bir işaretin var olup olmadığı sorusuna menfi cevap verir [xix].
Aynı oturumda, idari müfettiş Nedim Bey de şahit olarak dinlenir ve kendisine ulaşan verilere göre tehcir edilen 140 kişilik Ermeni kervanının geceleyin bir ağılda sopalarla imha edilmiş olduğunu belirtir.
Şahidin belirttiğine göre, Ermeniler bazı köylerden tehcir edilmiş ve yolda çetelerin saldırılarına maruz kalmışlardır [xx].
Bu oturumda da, Şahap Bey’in, Boğazlıyan tehciri esnasında gerçekleştirilen cinayetler ve yolsuzluklarla ilgili ifadesi okunur. Daha sonra verilen iki ifadenin ilkinde, 36 Ermeni’den 11’inin çeteler tarafından, kalanların da daha sonra öldürülmüş olduğunun jandarma tarafından bildirilmiş olduğu belirtilir. Üzerinde “gizli” ibaresi bulunan ikinci belge ise Boğazlıyan tehciriyle ilgilidir [xxi].
Davanın, 7 Mart 1919 tarihli 12. oturumunda, mahkeme sekreteri tarafından okunan Kayseri jandarma çavuşunun raporuna göre 26 Ermeni, jandarma koruması altında tehcir edilirken, jandarmaların saldırısına uğrayıp, öldürülmüştür [xxii].
24 Mart 1919 tarihinde görülen 13. oturumda, savcı, Bakkal Köyü’nden bakırcı Mahmut’a yollanan, (Ermeni-M.A.) kadınların, erkeklerin ve çocukların elbiseleri ile mallarının korunmasıyla ilgili yazılı emri hatırlatır. Savcının belirttiğine göre, “Bakırcı Mahmûd’a Bakkâl Karyesi’nden sâ’at ve dakikası ta’yîn edilmek üzere memhûr bir emir verilmiş. Onu Bakkâl Karyesi’nde açıyorlar. İçinden çıkan emir, Bakkâl Köyü’nden sonra kadınlar, erkekler, çocuklar jandarma tarafından muhâfaza edilecek ve eşyâlar bir tekyede hıfz edilecek tarzındadır. Burada mevzû’-i bahs olan eşyâ hiç şübhesiz elbiseleridir. Şu halde bu emir katl ondan başka bir şey olmadığı şüphesizdir efendim” [xxiii].
Yozgat yargılamasının 15. oturumunda (27 Mart 1919) mahkemeye ifade veren İngiliz vatandaşı Albay Mehmet Bey, Karakuş Vadisi’nde Ermenilerin balta ve kamalarla katledilişini şahsen gördüğünü bildirir [xxiv].
Bu oturumda, sanık Tevfik’in imzasını taşıyan ve içinde geçen “Ermenilerin kökünü kurutmak” cümlesiyle ilginç olan tamim de okunur [xxv].
Davanın, 29 Mart 1919 tarihinde görülen 16. oturumunda savcı, mahkeme sürecinde dinlenen şahitlerin ifadelerinin, sanık Mehmet Kemal’in suçluluğunu onaylayan inkâr edilemez kanıtlarla dolu olduğunu kaydeder: “Kemâl Bey, Ermeniler’in garazen müdde’ayâtta bulunduklarını iddi’â ediyor. Ben bunu hâtırıma bile getirmem. ‘Aleyhindeki en büyük şâhid Boğazlıyan Müftîsi ile Rü’esâ-yı ‘Askeriyye’dir. Bunlara zamîmeten, Ermeniler’in şahâdeti var. Binâ’en ‘aleyh Kemâl Bey’in mevki’i müşkil ve titretecek bir mevki’dir. Müdâfa’a şâhidleri, cürm hakkında dinlenebilir, fakat cürm ortada olduğu için müdâfa’a şahidleri istedikleri kadar bu adam iyidir desinler, bu mahkeme-i ‘aliyyenizce lüzûmsuzdur zann ederim” [xxvi] .
Lakin tüm bu kesin ifadeler ve kanıtlara rağmen, Kemalist yönetim, Yozgat davası sanığı ve mahkûmu Mehmet Kemal’i ölümünden sonra sadece aklamakla kalmayıp, aynı zamanda kahramanlaştırmıştır da. Mehmet Kemal, 10 Nisan 1919 tarihinde, İstanbul’un Beyazıt meydanında asılır. Öncelikle, idam cezasının normal prosedüre göre gerçekleştirilmemiş olduğunu belirtelim. Genel kurala göre idam cezasına çarptırılmış olan kişi güneş doğmadan darağacına çıkartılıp, mahkûmun bedeni 5-6 saat daha meydanda kaldıktan sonra törensiz bir şekilde defnedilmesi gerekirken,  Mehmet Kemal’in idamı akşam, saat yediyi yirmi geçe [xxvii], önemli görevlilerin içlerinde bulunduğu kalabalık bir kitlenin karşısında gerçekleştirilmiştir.
Mehmet Kemal’in cesedi idamdan sonra, idam cezası durumunda kabul edilemez bir şekilde, Beyazıt camiinin gusülhanesine götürülmüştür [xxviii].
Ertesi gün ise cenazesi büyük bir törenle gömülmüş ve cenazesine on binin üzerinde gösterici katılmıştır.
Cani, “milli kahraman” ilan edilmiş, dul eşi ve çocuklarına ise maaş başlanmıştır.
Aram Andonyan’ın belirtmiş olduğu gibi, “sadece boğazını sıktıklarında bağış için kesesini açan Türk halkı, kendiliğinden, 5-10 gün içinde 20 bin Osmanlı altını para toplayarak, Kemal Bey’in dul eşine teslim eder” [xxix].
Dahası, Ankara Meclisi, 9 Aralık 1920 tarihinde almış olduğu bir kararla Mehmet Kemal’in ailesine aylık bağlar[xxx]. Günümüzde de Boğazlıyan’da, tanınmış Ermeni katili, kahraman ilan edilmiş Mehmet Kemal’in heykelini görmek mümkündür.
Böylelikle, Yozgat davası esnasında okunan birçok telgraf ve önemli kişilerin görgü tanıklıkları, yerel Ermenilerin, merkezi hükümetten talimat alan yerel Osmanlı yönetimi, jandarma ve halk tarafından imha edilmiş olduklarını kanıtlamıştır.
Bu dava esnasında, XX. yüzyıl sonlarından günümüze kadar, Ermeni Soykırımı’nı çarpıtan tarih sahtekârları tarafından defalarca kullanılan, Osmanlı Ermenilerinin ayaklanma hazırlığı içinde oldukları varsayımı da Yozgat eski yöneticisinin ifadesine istinaden çürütülmüştür. Buna göre, Yozgat davasının kayıtları, farklı boyutlarda, güncelliğini tamamen korumaktadır.
[i] Piliposyan N., Kestekyan A. (Kapents A.), Hushartsan yozğattsineru (Yozkat), Frezno, 1955, s.405.
[ii] Feyyaz Ali, başka bir bölgede bulunan mahkemeye teslim olması için, hapishaneden serbest bırakılır, fakat kendisi Ankara’ya gidip, yeni kurulan meclise vekil seçilir. bk. Dadrian V., Akçam T., “Tehcir ve Taktil”, Divan-ı Harb-i Örfî Zabıtları, İttihad ve Terakki’nin Yargılanması 1919-1922, İstanbul, 2008, s. 194.
[iii] Kemal’in, sadece hükümetten kendisine verilen talimatları titizlikle uyguladığını söyleyerek, suçunu kısmen kabul etmiş olduğunu belirtmek gerekir, bk. Tehcir ve Taktil Muhakemesi, “Alemdar”, 28 Mart 1919. İdam sehpasına çıkmadan önce de aynı şekilde kendisini temize çıkarmaya çalışmıştır, bk. Griker, Yozğati hayaspanutyan vaveragrakan patmutyunı, New York, 1980, s.1.
[iv] Takvîm-i Vekayi, No 3617, 7 Ağustos 1919 ss. 1-2.
[v] Griker, Yozğati hayaspanutyan vaveragrakan patmutyunı, New York, 1980, s.66.
[vi] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 16 Şubat 1919.
[vii] A.g.e.
[viii] A.g.e.
[ix] Şahap Bey, Kayseri 15. Kolordu komutanı olmuştur.
[x] Tarihî Muhakeme, “Alemdar”, 19 Şubat 1919.
[xi] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 19 Şubat 1919.
[xii] A.g.e.
[xiii] A.g.e.
[xiv] Yozgat mutasarrıfı.
[xv] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 23 Şubat 1919.
[xvi] A.g.e.
[xvii] A.g.e.
[xviii] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 6 Mart 1919.
[xix] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 7 Mart 1919.
[xx] A.g.e.
[xxi] A.g.e.
[xxii] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 8 Mart 1919.
[xxiii] Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 25 Mart 1919.
[xxiv] Tehcîr ve Taktil Muhakemesi, “Alemdar”, 28 Mart 1919; Katl ve Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 28 Mart 1919.
[xxv] “Sanıklardan Tevfik, “Ermenilerin kökünü kurutmak gerekir” demiştir”, ‘Çakatamart’ Gazetesi (Ermenice), 28 Mart 1919, N 115 (1936).
[xxvi] Yozgat Tehcîr Da’vâsı, “Memleket”, 30 Mart 1919.
[xxvii] Kemal Bey İdam Olundu, “Alemdar”, 11 Nisan 1919.
[xxviii] Griker, Yozğati hayaspanutyan vaveragrakan patmutyunı, s. 330.
[xxix] Aram Andonyan, Mets vocirı, Boston, 1921, s. 272.
[xxx] Akçam T., İnsan Hakları ve Ermeni Sorunu, İttihat ve Terakki’den Kurtuluş Savaşı’na, 2. Baskı, İstanbul, 2002. s. 556.
* Osmanlı “Memleket” gazetesinin sayılarını bize veren sayın Prof. Dr. Taner Akçam’a teşekkür ederiz.
Türkçeye çeviren: Diran Lokmagözyan
Akunq.net

Yorumlar kapatıldı.