İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

İşte Ermeniler’den geriye kalan hazineler!

Vanlı Varduhi Hovhannissian’a ait. 1915’te Van’da yaşadığı Aygestan sokağından Ermenistan’a kaçmış. Anadolu’da ‘Ermeni hazinesi’ aramak bir dönem oldukça yaygındı. Çünkü yüzbinlerce Ermeninin öldüğü, sürüldüğü bir trajediden uzun süre geriye kalan tek şey, “giderlerken hazinelerini gömdüler” efsanesiydi. ABD’de yaşayan fotoğrafçı German Avagyan, Ermeni komşularımızdan geriye kalanları bir sergide topladı.

RADİKAL – Ermenilerden bahsedilirken sürekli gündeme gelen saklanan hazineler, gömüldüğü iddia edilen altınlar konuşulur ama Hrant Dink’in de dediği gibi asıl hazine toprağın üstündedir. Ermenilerin en büyük hazineleri, belleklerini kayıp anavatanlarına bağlayacak olan ailelerinden geride kalan tek elle tutulur eşyalarıdır.
Sinema oyuncusu Arsine Khandjian bir röportajımızda “soyadlarımızı bile aldılar” derken kurtulan çocukların başka ailelerin yanlarında büyüdükleri ve kendilerine geldikleri yere göre veya hatırladıkları baba mesleklerine göre yeni soyadlar verdiklerini söylüyordu.
Bu şekilde aslında kendi atalarını geriye doğru takip etmeleri imkansız hale geldi.
Kurtulanların ise kendilerine “ev”i hatırlatan en önemli varlıkları yanlarına alabildikleri iki parça eşya oldu.
Kimisi bir tas, kimisi İncil, kimisi bir şal, kimisi bir tabak alabildi yanına belki.
100 yıl önce yaşananlar Türkiye ‘de son yıllarda konuşulmaya başlanırken, unutulan koca bir hafızanın yeniden kazanılabilmesi için gerekli tanıklıklar ancak ikinci veya üçüncü kişiden dinlenebiliyor artık.
ABD’de yaşayan fotoğrafçı German Avagyan, Ermeni soykırımının 100. yılında hafızalarımızın başka bir bölümünü canlandırıyor.
Fotoğrafçı, soykırımdan kaçanların yanlarındas götürdükleri ve nesilden nesile aktardıkları o en değerli eşyalarının fotoğraflarını “Lost Homeland” (Kayıp vatan) serisinde topluyor. Online fotoğraf müzesi PhMuseum.com tarafından bu ayın sergilenmeye değer serisi olarak seçilen Kayıp vatanda Adıyaman’dan, Van’a birçok eser sergileniyor.
Sosyal medya üzerinden örgütlenen bu proje için ilk aşamada 30 nesneyi fotoğraflamış Avagyan. “Bu çekimlere birkaç ay önce başladım. Henüz tamamına ulaşmış değilim. Öncelikle facebooktaki 3000’den fazla arkadaşlarımla irtibata geçerek eşyaları buldum. Ancak gelen cevaplar azdı. Onlardan, benim doğaçlama hazırladığım stüdyoma gelip de çekimlere izin verenlere çok teşekkür ediyorum” diyor.
Avagyan fotoğrafın gücünü kanıtlamış bir sanatçı. Türkiye’de yaptığı bir sunum sırasında Karabağ savaşı sonrasında çektiği fotoğraflarla gerçek hayata ve siyasete nasıl müdahale ettiklerini şöyle anlatmıştı:
“Bazen bir fotoğraf projesi insanların hayatlarını değiştirebilir. Örneğin Dağlık Karabağ savaşı sonrasında bölgedeki mayınlardan ve arta kalan silahlardan yaralananları fotoğraflarım sayesinde artık mayından yaralanan çocuk yok bölgede. Bu proje kapsamında 1500 poster yapıp etrafa yaydıktan sonra sınır hattının temizlenmesi sağlanmıştı.”
Şimdi de aynı farkındalığı 100 yıl önce Ermeni halkının başına gelenler için yaratmak istiyor:
“Bu projeyi Ermeni soykırımının kurbanlarına adıyorum. Sadece Ermenistan’daki insanların değil tüm dünyanın 100 yıl önce yaşananlar üzerine düşünmesini istiyorum. Türkiye’de, geleceğe yürüyebilmek için olayları kavramaya, anlamaya çalışan arkadaşlarım var. Bu projeyi onlara da adıyorum. Daha önce Türkiye’de 2006’da Merhabarev projesi kapsamında birlikte çalıştığım tüm arkadaşlarıma. Özellikle beni o büyük insan Hrant Dink ile tanıştıran Özcan Yurdalan’a.”
İşte Avagyan’ın fotoğrafladığı o eşyalardan birkaçı:

MÜCEVHER KUTUSU
Akn köyünden. Arakel Semerdjian ailesine ait bu kutu uzun bir yol kate ederek Etiopya’ya, Sudan’a kadar gitmiş. 1946’da da Sovyet Ermenistan’ına göç eden aile ile birlikte gelmiş.


BEBEK BATTANİYESİ
Adıyaman’dan Manushian ailesine ait bir bebek battaniyesi. 1915’te ailesi Der Zor çöllerine gönderilmiş. 83 kişilik geniş aileden sadece 3 kişi hayatta kalabilmiş. Sürgünden birkaç gün önce ailenin yeni doğan bebeği Hıripsime bu battaniyeye sarılı olarak Zaza komşulara teslim edilmiş. Komşular onu yetiştirmişler. Manushian ailesinin soykırımdan kurtulan 3 üyesi Suriye’de 10 yıl saklandıktan sonra 1924’te köylerine dönerler. Evleri türkler tarafından alınmıştır. Topraklarını ise Süryaniler sürmektedir. Manushianlar Zaza aileyi bulup artık 11 yaşındaki Hıripsime’yi geri alırlar. Bugün bu battaniyeyi Hıripsime’nin Yerevan’daki torunu Sargis Atsapnian saklamaktadır.

YENİ AHİT
Ermenice harfli Türkçe din kitabı. Azizlerin yaşamını betimleyen bu kitap, 1915’te ailesiyle birlikte Adana’dan Lübnan’a kaçan Ağavni Hanım’a aitti. Kitabı kızı Eugene Abudurian’a miras etti, o da kızı Sırpuhi Abudurian’a. Kitap Sırpuhi Abudurian 82 yaşındayken 2002’de Ermenistan’a geldi. Büyük anne ve babası Ermenice harfleri öğrenmişlerdi ancak türkçe konuşuyorlardı. Kitap Ermenice harfleri bilen ancak türkçe konuşan Ermeniler için basılmıştı.

ÇAKMAK
Soykırım sırasında bu çakmağın sahibi Kirakos Pogosian, Osmanlı İmparatorluğundan , Halep’e oradan da Beyrut’a kaçmış. 1946’da Sovyet Ermenistan’ına göç etmiş. Kirakos’un ölümünden sonra eşi Ovsanna bu çakmağı torunu Sahak Poghosian’a vermiş.

TARAK
Musa Dağı köylülerinden Mısır’a kaçan Azaduhi Ter Petrosian bu tarağı kendisi için yapmış. 1946’da Sovyet Ermenistan’ına göç etmiş.

TUZLUK
Bu tuzluk Armenak ve Varduhi Hovhannisian’a ait. Hovhannisian ailesi soykırım sırasında 1915’te Van’dan Ermenistan’a göç etmiş. Bugün bu tuzluğu Armenak ve Varduhi’nin torunu Hasmik saklıyor.

NAKIŞ
Zarmina Vasilian’a ait. 1915’te ailesi Kırıkhan’dan Halep’te göç etmişler. 1946’da Ermenistan’a taşınmışlar. Şimdi Zarmina’nın torunu Armine Dnkikian saklamakta.
German’ın diğer fotoğrafları ve projeye destek vermek için:
http://www.hermanavakian.com/
http://www.phmuseum.com/germanavagyan

Yorumlar kapatıldı.