İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Bahçeli: Kime sordunun?

Bahçeli, “Hocalı, 23 yıldır kanamaktadır. Peki nerededir Ermeni olmakla övünenler, sokak sokak pankart taşıyıp ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ gürültüsü çıkaranlar hangi deliktedir? İzmir’de şehit edilen gencecik ülküdaşımıza ses çıkarmayan, tepki göstermeyen çevreler, bu evladımızın ismi ‘yan’lı ‘yun’lu bitseydi emin olun kıyameti koparırlar, hazırlanmış dövizleriyle cadde cadde gezerlerdi” ” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl Ermeni diasporasına özür mektubu yazdığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti: “Bu yılki Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarını 24 Nisan’a alarak tarihimizi sözde soykırım iddialarının yedeğine düşüren, suyu bulandıran ve şehitlerimizin ruhunu sızlatan da aynı kişidir. Erdoğan, Ermenistan Devlet Başkanı’nı ülkemize 24 Nisan’da davet etmesine rağmen reddedilmiş, bunu da suya sabuna dokunmayan birkaç açıklamayla geçiştirmiştir. Erdoğan ve zihniyeti, Türk tarihine kör, Türkiye’ye tamamen şaşı bakmakta, diaspora hedefleriyle de ortak noktalar, kucaklaşacak zeminler aramaktadır. (Başka ne beklenir ki. HYETERT)

***
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Türkiye, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruzdan beri ilk kez geri çekilmiş, ilk defa vatan bildiği toprakları geride bırakmıştır. Göre göre, bile bile AKP vatanımızın bir parçasını koparıp atmıştır. Türk tarihinde böylesi bir zillet, böylesi zelil bir vaka pek az yaşanmıştır. AKP Hükümeti Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nu tehdit ve şantajlara boyun eğerek arkasına bakmadan terk etmiştir. Korkaklar kafilesi, ürkekler koalisyonu vatanın bağrına hançeri saplamıştır. Kimse meraklanmasın, biz bu hançeri mutlaka çıkaracağız” dedi.
Bahçeli, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, 23 yıl önce Hocalı’da tarihe kara bir leke gibi geçen soykırım yaşandığını belirterek Hocalı’da 106’sı kadın, 63’ü çocuk olmak üzere 613 soydaşın şehit edildiğini söyledi. Bahçeli, “Hocalı, 23 yıldır kanamaktadır. Peki nerededir Ermeni olmakla övünenler, sokak sokak pankart taşıyıp ‘Hepimiz Ermeni’yiz’ gürültüsü çıkaranlar hangi deliktedir? İzmir’de şehit edilen gencecik ülküdaşımıza ses çıkarmayan, tepki göstermeyen çevreler, bu evladımızın ismi ‘yan’lı ‘yun’lu bitseydi emin olun kıyameti koparırlar, hazırlanmış dövizleriyle cadde cadde gezerlerdi” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen yıl Ermeni diasporasına özür mektubu yazdığını ifade eden Bahçeli, şöyle devam etti:
“Bu yılki Çanakkale Deniz Zaferi kutlamalarını 24 Nisan’a alarak tarihimizi sözde soykırım iddialarının yedeğine düşüren, suyu bulandıran ve şehitlerimizin ruhunu sızlatan da aynı kişidir. Erdoğan, Ermenistan Devlet Başkanı’nı ülkemize 24 Nisan’da davet etmesine rağmen reddedilmiş, bunu da suya sabuna dokunmayan birkaç açıklamayla geçiştirmiştir. Erdoğan ve zihniyeti, Türk tarihine kör, Türkiye’ye tamamen şaşı bakmakta, diaspora hedefleriyle de ortak noktalar, kucaklaşacak zeminler aramaktadır. Henüz Hocalı’nın çığlık ve feryadı ortadayken, mazideki acılar hala dinmemişken, Ermenilerin topraklarımızla ilgili talep ve gayeleri belliyken Erdoğan ne yapmaya çalışmakta, neyin peşinden koşmaktadır? Amacı, Çanakkale destanını sorgulatmaksa, Seyit Onbaşı’nın ülkülerini temsil eden Milliyetçi Hareket Partisi buna izin vermez.”
-“Hiç kimse de sabrımızla daha fazla oynamayı aklından geçirmemelidir”
Bahçeli, geçen hafta Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih bölümü öğrencisi Fırat Yılmaz Çakıroğlu’nun saldırıya uğradığını ve hayatını kaybettiğini hatırlatarak “Emin olunuz, duygularımızı ifade etmek için kelimeler kifayetsiz, cümleler yetersizdir. Kaybettiğimiz gencecik, pırıl pırıl bir çocuğumuzdur. Düşünüyorum da ne çok ölüyor, ne çok üzülüyoruz? 46 yıldır tabutlar omuzlardan inmiyor, 46 yıldır şehitlerimizin, gözyaşlarının ardı arkası kesilmiyor” diye konuştu.
PKK’lıların Ege Üniversitesi’ne üst kurduğunu, aylardır süren gerilim ve gerginliğin üniversitede huzur bırakmadığını bildiren Bahçeli, üniversite yönetiminin sorunları ağırdan aldığını, il valisi ve emniyet güçlerinin güvenlikle ilgili şikayet ve beklentileri karşılayamadığını öne sürdü.
“Fakülte koridorları sanki Kandil’deki mağaralar gibidir” diyen Bahçeli, PKK’nın şehir uzantılarının milliyetçi ülkücü gençleri hiç durmadan tahrik ettiklerini savundu. Saldırının ardından yaklaşık 45 dakika ambulans gelmediğini ileri süren Bahçeli, şunları söyledi:
“Üniversitelerde karşıt görüşlü öğrencilerin değil, PKK’lıların saldırı ve provokasyonu vardır ve bunun sorumlusu da aciz Başbakan ve sünepe Hükümeti’dir. Teröristler ne zamandan beri görüş sahibi olmuştur? Katiller ne zamandır görüş ve fikir sahibi haline gelmiştir? Karşıt görüşlü uydurmasını hayasızca kamuoyuna servis edenler, Milliyetçi ülkücü hareketi ne zannetmektedir? Biz susarsak, biz durursak, biz alttan alırsak mesele kalmayacak, bu mu istenmektedir? Hadi biz sustuk diyelim, peki tarih susar mı, vicdan susar mı, millet durur mu? Milliyetçi ülkücü harekete hiç kimse istikamet çizemeyecektir. Ve hiç kimse de sabrımızla daha fazla oynamayı aklından geçirmemelidir. AKP’nin teröre verdiği tavizler, Kandil Dağı’nı, terör kamplarını, terörist inlerini yurdumuzun her yerine taşımıştır. İzmir’de sadece Fırat’a değil, topyekün Türk gençliğine saldırılmıştır. İzmir’de sadece Fırat değil, insanlık bıçaklanmış, insani değerler biçilmiştir.”
Milliyetçi Hareket’i sokağa çekmek için bir plan ve proje varsa bunu düşünenlerin hesabının tutmayacağını vurgulayan Bahçeli, “Milliyetçi ülkücü harekete sızarak, tepkileri ajite ederek, heyecanları kışkırtarak dava arkadaşlarımı provoke etme amacında olanların hiçbir şart altında oyununa gelinmeyecek, aleti olunmayacaktır” dedi.
-“Korkaklar kafilesi, ürkekler koalisyonu vatanın bağrına hançeri saplamıştır”
Bahçeli, Türk milletinin tarih boyunca nice acılara katlandığını, nice zorluklara göğüs gerdiğini belirterek engellere ve tuzaklara rağmen Bilge Kağan’ın sancağının inmeyeceğini söyledi. Süleyman Şah ve neslinin çağrı, ilke, hedef, öğüt ve emanetlerinin incitilmeyeceğini, itibarına leke sürdürülmeyeceğini ifade eden Bahçeli, şöyle konuştu:
“Maalesef ki Türkiye, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruzdan beri ilk kez geri çekilmiş, ilk defa vatan bildiği toprakları geride bırakmıştır. Göre göre, bile bile AKP vatanımızın bir parçasını koparıp atmıştır. Türk tarihinde böylesi bir zillet, böylesi zelil bir vaka pek az yaşanmıştır. AKP Hükümeti Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu’nu tehdit ve şantajlara boyun eğerek arkasına bakmadan terk etmiştir. Korkaklar kafilesi, ürkekler koalisyonu vatanın bağrına hançeri saplamıştır. Kimse meraklanmasın, biz bu hançeri mutlaka çıkaracağız.”
Bahçeli, 1921 tarihli Ankara Antlaşması’nın 9. maddesiyle vatan toprağı olarak teyit edilen, muhafız bulundurma ve bayrak çekme hakkını elde edilen Süleyman Şah Türbesi’nin 94 yıllık aradan sonra aniden yok sayıldığını öne sürerek şu değerlendirmeleri yaptı:
“Lozan’da vatanımızın bir parçası olarak sağlam esaslara bağlanan topraklardan gece yarısı apar topar kaçılmıştır. Cumhuriyet’i reklam arası olarak aşağılayan, yaftalayan sorumsuz ve güdük zihniyetler ne durumdasınız, nereye sıvıştınız? Hatırlatırım ki sizin filminiz buysa biz ömrü billah reklam izlemeye razıyız.”
Süleyman Şah Türbesi’nin, 1931 tarihinde Gazi Mustafa Kemal’in emriyle elden geçirildiğini ve aynı zamanda karakol haline getirildiğini hatırlatan Bahçeli, 1939’da eski türbenin tamiri imkansız hale gelince belirlenen yeni yerine taşındığını aktardı. Suriye’yle 1956’da imzalanan Halep Protokolü’nün, Süleyman Şah Türbesi’nin Türkiye’ye ait olduğu tekraren kayda aldığını ifade eden Bahçeli, Tabka Barajı’nın yapımıyla türbenin 1975’de Karakozak Köyü’ndeki 10 dönümlük bir araziye taşındığını anlattı. Bahçeli, “Bir kez daha söylüyorum, Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu vatan toprağıdır, Ankara’dan, Kayseri’den, Manisa’dan da hiçbir farkı yoktur” dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu ve Genelkurmay Başkanı Özel’in Süleyman Şah Türbesi ile ilgili bazı açıklamalarını anımsatan Bahçeli, şunları kaydetti:
“Madem Süleyman Şah Türbesi ve Saygı Karakolu Türk ana vatanının ayrılamaz bir parçasıdır, o halde ey Cumhurbaşkanı, ey Başbakan, ey Özel Paşa ne hakla, hangi yetkiyle, kime sorarak vatandan vazgeçtiniz? Bunu tarihe nasıl anlatacaksınız? Bunu millete nasıl izah edeceksiniz? ‘Ortadoğu’da bizden habersiz yaprak kımıldamaz’ diyerek atıp tutan Davutoğlu, vatan topraklarını korkakça bırakıp kaçtığınızı hala görmeyecek misiniz? Şam’daki Emevi Camiinde namaz kılacağız, Selahaddin Eyyubi’nin kabri başında Fatiha okuyacağız, Bilal Habeşi’nin Türbesi’nde dua edeceğiz diyen Erdoğan, ceddimizin kemiklerini nakliye araçlarına yükleyip vatanı yüz üstü bıraktınız, hala anlayamayacak, pişman olmayacak mısınız?”

Yorumlar kapatıldı.