İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

“Bir Ermeni için sokağa çıkan Türkler olabileceğini gördük”

Güliz Arslan guliz.arslan@milliyet.com.tr
Hrant Dink’in sekizinci ölüm yıldönümü… Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çanakkale Savaşı’nın 23-24 Nisan’daki anma törenlerine Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’ı daveti… Sarkisyan’ın cevabı… Türkiye-Ermenistan ilişkilerindeki gündemi Türkiye’de yaşayan Ermeni gençlere sorduk.

Geçen pazartesi Hrant Dink’in sekizinci ölüm yıldönümüydü. Silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni Hrant Dink’i anmak için binlerce kişi bu yıl da Taksim’den Agos’a yürüdü. Türkiye-Ermenistan ilişkileri açısından bir başka önemli gelişmede siyasetçiler cephesinde yaşandı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Çanakkale Savaşı’nın 100’üncü yıldönümü nedeniyle
23-24 Nisan tarihlerinde düzenlenecek anma törenlerine davet ettiği liderler arasında Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan da vardı. Sarkisyan cevap mektubunda Erdoğan’ı daha önce
24 Nisan 2015’te düzenlenecek “100’üncü yılında soykırımı anma” törenleri için Erivan’a davet ettiğini belirterek “Bizde davete yanıt almadan davet edilenin evine misafir olmak âdetten değildir” dedi. Gelişmeleri çeşitli vesilelerle bir süredir Türkiye’de yaşayan Ermeni gençlere sorduk.
Ne kadar zamandır Türkiye’de yaşıyorsunuz?
Ne vesileyle geldiniz?
Astghik Igityan:Ben Türkoloğum. Yüksek lisans tezim Türk edebiyatı ve Türk köy romanı üzerineydi. Okuldan sonra Ermeni haber ajansları için Ermenistan-Türkiye ilişkileri hakkında haberler yapmaya başladım. Hrant Dink Vakfı’nın değişim programı kapsamında 18 bursiyerden biri olarak dört aylığına Türkiye’ye geldim. Üçüncü aydayım.
CNN Türk’te çalışıyorum.
Tatevik Sargsyan:Ben de Türkoloğum. Yüksek lisans tezim İstanbul Ermeni toplumu hakkındaydı. Tezi hazırlarken İstanbul’a çok gidip geldim. Bir yandan da gazetecilik yapıyordum. Daha sonra doktora bursu için Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’na başvurdum. Şimdi İstanbul Üniversitesi Tarih Bölümü’nde Cumhuriyet tarihi üzerine doktora yapıyorum. Eylülde geldim. Dört seneliğine buradayım.
  Türkoloji, Ermenistan’da ilgi gören bir bölüm. Oysa Türkiye’de Ermenistan üzerine eğitim almak pek popüler değil…
Astghik I.:Çünkü burada Ermeni sorunu, sorunlardan sadece biri. Ermenistan’da ise en önemli mesele.
Tatevik S.: Bizde Türkoloji çok güçlü bir bölüm. Bitirince çok iyi Türkçe bilmekle kalmıyorsun, her şeyiyle bir Türkiye uzmanı oluyorsun.
Astghik I.:İlginç bir şey söyleyeyim; burada şimdi Osmanlıcanın öğretilmesi konuşuluyor. Bizde üç-dört sene önce Erivan Devlet Üniversitesi’nde Osmanlıca bölümü açıldı bile. Biliyorsunuz, arşivler Osmanlıca…
“Ermeniyim deyince ‘Olsun’ diyorlar”
  Neden bu bölümü okumak istediniz? Türkiye zaten Ermenistan’da hep de tatsız biçimde anılıyor. Ben olsam bambaşka bir alanda eğitim görüp daha fazla bu tatsız konuların içinde olmak istemezdim belki…
Astghik I.:Belki gelecek hakkında çok düşünüyoruz biz. Geçmişi de çok düşünüyoruz. O yüzden de önemli şeylerle uğraşmayı tercih ediyoruz.
Tatevik S.: Zor işlerden kaçmıyoruz.
  Türkiye’de yaşayan bir Ermeni olma tecrübesinden bahseder misiniz biraz?
Astghik I.: Ben Türkiye toplumunun entelektüel kesimiyle temasta bulunuyorum. Bir Türk arkadaşıma “Gerçek Türkiye bu mu?” dedim. O da “Sen gerçek Türkiye’yi göremezsin; Bebek’te yaşıyorsun, Beşiktaş’ta takılıyorsun, CNN Türk’te çalışıyorsun” dedi. Haklı, bu üç yer de beyaz Türklerin olduğu yerler. Ama eğitimli, geçmişi kabul eden, tartışmaya açık insanlar toplumun çoğu değil.
Tatevik S.:Benim durumum farklı. İstanbul Üniversitesi’nde Tarih Bölümü’ndeyim. Türkiye’nin farklı yerlerine gittim. Gerçek Türkiye ile temas ediyorum. Ermenistan’dakilerde “Baskı görmüyor musun?” diye çok soruyor. Görmüyorum. Eğer sen bir ülkedeki insanlara, kültüre saygı duyuyorsan sana kimse bir şey söyleyemez. Ben bunu gördüm.
  Başınıza ilginç şeyler geliyor mu?
Tatevik S.:“Nerelisin?” dediklerinde “Komşu ülkelerden birindenim, tahmin edin” diyorum. Bütün ülkeleri sayıyorlar, bir tek Ermenistan’ı saymıyorlar. Ermenistan’ın komşu olduğunu bilmeyenler bile var. “Ermeniyim” deyince “Olsun” ya da “Olabilir” diyorlar.
“Tanıştıktan 15 dakika sonra o konu açılıyor”
  Gün içinde laf ne sıklıkla
1915’e geliyor?
Tatevik S.: Bir Türkle tanıştıktan 15 dakika sonra o konu açılıyor.
Astghik I.:Konuyu açan taraf hep Türk tarafı oluyor.
Tatevik S.:Bizim soracak bir şeyimiz yok çünkü. Ama siz pek bilmiyorsunuz ve merak ediyorsunuz.
  Nasıl açıyorlar konuyu?
Tatevik S.:“Sence soykırım oldu mu, olmadı mı?” diyorlar. Bir Ermeniye nasıl böyle bir şey sorarsın? İçlerinde hep “Belki
bu Ermeni olmadı diyecek”
umudu var.
Astghik I.: Çünkü bazıları soykırımın ne kadar büyük bir suç olduğunu biliyor ve kendilerinin o suçu işlemiş olabileceğini düşünmek istemiyorlar.
“Erdoğan’ın daveti kötü bir diplomatik adımdı”
  Hrant Dink’i anma yürüyüşünde neler hissettiniz?
Astghik I.: Sekizinci yıl olduğu için bu kadar kalabalık beklemiyordum. Kalabalık azalmayacak bu dava bitmezse. Adalet daha yok. Her sene daha çok kızıyor insanlar.
Tatevik S.: Kalabalık geçen senelere göre azdı belki ama sayı önemli değil.
Bir kişi bile dursa bu dava bitmez. Çünkü bu sadece Hrant Dink davası değil. Türkiye’deki sonuca varmayan bütün davaları bir araya getiren bir şey.
  Cenazedeki kalabalığı görünce ne düşünmüştünüz?
Astghik I.: Hiç beklemiyorduk. Kim bu insanlar diye merak ettik. “Gizli Ermeniler mi var yoksa?” dedik. Sonra bir Ermeni öldürüldüğü için sokağa çıkan Türkler de olabileceğini gördük.
“Benim için 99 da önemliydi, 101 de önemli”
  Biz görebilecek miyiz Türkiye-Ermeni meselesinde bir şeylerin değiştiğini?
Astghik I.: Çocuklarım görse yeter bana. Ben göremeyebilirim.
Tatevik S.: Tarihi hiçbir sorun çözümsüz kalmamıştır. Ben ona dayanarak umuyorum; bir gün çözülür.
  Ne olursa çözülmüş olur?
Astghik I.: Ben soykırım meselesini hukukçulara bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Mahkemede çözülmeli bu sorun. Bir suç işlenirse, bu suç mahkemede çözülür çünkü.
  100’üncü yıl size ne ifade ediyor?
Bu yıl 24 Nisan’da nerede olacaksınız?
Astghik I.: Benim için 99 da önemliydi, 101 de önemli. Ben Erivan’da olacağım. Anıta giderim.
Tatevik S.: Ben büyük ihtimalle burada olacağım.
  Erdoğan’ın davetini, Sarkisyan’ın cevabını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Astghik I.: Ben bir şey hissetmiyorum Erdoğan bir şey söyleyince artık. Dikkati soykırım etkinliklerinden Türkiye’ye çekmek için yaptı herhalde bunu.
Tatevik S.: Bizim cumhurbaşkanımız çok mantıklı bir cevap verdi. Dünya basını da çok eleştirdi Erdoğan’ı. Kötü bir diplomatik adım olduğunu herkes gördü. Daha akıllıca bir şey yapabilirdi.
Sargis Khandanyan: “Hrant Dink’i anma töreni çok duygusal bir tecrübeydi”
–  Londra Üniversitesi’nde dijital antropoloji okudum. Tezim, Gezi protestoları özelinde dijitalin gazetecilikteki rolü üzerineydi. Dört yıldır Erivan merkezli CivilNet isimli online kanalda çalışıyorum. Hrant Dink Vakfı’nın değişim programı vesilesiyle buraya, Change.org’a geldim.
Bir yandanda kanalım için İstanbul muhabirliği yapıyorum. Haziran gibi Ermanistan’a dönmeyi düşünüyorum.
–  Türkiye’de Ermeni olmak, Türkiye’de herhangi başka bir milletten olmaktan çok farklı değil. Kendi adıma burada çok rahat ettiğimi söyleyebilirim. Çünkü günlük hayat Ermenistan’dakine çok benziyor. Şimdiye dek rahatsız edici bir şey de yaşamadım.
–  Hrant Dink töreni açıkçası çok duygusal bir tecrübeydi benim için. Bir gazeteci olarak mesafemi korumaya çalıştım ama kolay olmadı. Bir yanda Türkiye’den insanların yanlış giden şeylere karşı çıkması… Öte yanda sorunu çok iyi kavrayan ve çözmeye çalışan parlak bir entelektüelimizin artık hayatta olmaması… Oldukça karmaşık duygular içindeydim.
–  Hrant Dink davasının politik nedenlerle kullanıldığını düşünüyorum. Düzgün bir soruşturma yürütülmesi
çok da zor olmasa gerek. Ama işin içine politik çıkarlar girince durum içinden çıkılmaz bir hal alıyor.
“24 Nisan tarihi açık bir sinir ucu”
–  2007’de cenazedeki kalabalığı gördüğümde şoke olmuştum. Türk toplumunun ne kadar çok katmanlı olduğunu öğrendim sonra. Pek çok insan için bardağı taşıran son damlaydı bu olay. Beni de endişelendirmiş, “Ermeni olmak hâlâ hedef olmak, korunmasız olmak
demek mi?” diye düşündürmüştü.
–  Bu yıl Ermeni soykırımının 100’üncü yılını anacağız evet ama 100’üncü yıl sembolik bir şey. Tarihe bakmak için bir vesile. Benim için 99, 100, 101 arasında
pek bir fark yok. Çünkü toplumsal hafızadaki acı hiç değişmez. Ben büyük ihtimalle 24 Nisan’da İstanbul’da olacağım. Bir gazeteci olarak etkinlikleri izleyeceğim.
–  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın davetini çok alaycı ve saldırgan buluyorum.
24 Nisan her Ermeni için çok duygusal
bir tarihtir. Açık bir sinir ucu gibi…
O yüzden dikkatsizce dokunulmamalı. Çünkü hâlâ acıyor.

Yorumlar kapatıldı.