İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Alevi ve Ermenilerin cumhurbaşkanı adayı olamaz mıydı?

Yıllardan beri kendi inançlarını gizli yapmak zorunda bırakılan, inançları ve gelenekleri nedeniyle katliamlara, sürgünlere, mecburi iskânlara ve asimilasyonlara mecbur kalan bu iki toplum yapısının ortak kaderleri aynı; yani İnanç. Birbirlerine benzer yaşam tarzları ve özgürlüğüne düşkün anlayışlarının yanında, başına gelen katliamlar da birbirine benzer durumda. Peki bu iki medeniyet bir araya gelip yeni bir anlayış sentezleyemez miydi? Yaptığım küçük bir araştırmaya göre, Türkiye’de Ermeni ve Alevi nüfus toplamı ortalama 20 milyona yakın bir sayıya denk geliyor.

Aslında herkes farklı bir bakış açısıyla bu rakamın az ya da çok fazla olduğunu düşünebilir ama araştırmam doğrultusunda kaynaklar şöyle:

“Türkiye’de Yaşayan Alevil’er”
1927 yılında yapılan nüfus sayımına göre, 14 milyona yakın bir sayısı çıkan Türkiye’nin, 3/1’nin Alevi, Bektaşi, Şii ve Tahtacılar’dan olduğu belirtilmiştir. Yani o dönem ki nüfus sayımına göre yaklaşık olarak 4,5 milyon Alevi olduğu söylenebilir. Ama şaşırtıcı olan taraf şu ki; Fethullah Gülen Vakfı, araştırma analizlerine göre, Abant platformunda bu sayının günümüzde bile 4,5 milyon olduğu söylenmiştir. Şimdi merak ettiğim konu şu; Aleviler 1927 yılından beri, hiç üremeden sadece öldüler mi? Evet, haklısınız; üremediler,  hep katledildiler Dersim’de, Maraş’ta, Malatya’da, Çorum’da… Ama inancın ölümlerle yok edilemeyeceğini anlayamadınız. Bir de şu konuya bir açıklık getirmek istiyorum; Alevilik bir ırk değil, bir inanç ve ibadet biçimidir. Aslında Alevilik ile ilgili Sosyolog Dr. İsmail Beşikçi, “Aleviliğin, İslam’la, İslamiyet’le hiçbir ilişkisi yoktur. İslamiyet’ten çok önceleri oluşmuş, Mezopotamya kökenli, Zerdüşt kökenli bir inançtır. İslamiyet’le, Müslümanlıkla, Dördüncü Halife Ali’yle, 12 İmamlarla hiçbir ilişkisi, hiçbir bağı yoktur. Alevilerin, 12 İmamlar adına, Ali adına yalvarış-yakarış içinde olması, dualar etmesi, kendisi olmamasının, kendisine empoze edilmiş bir ritüeli yaşıyor olmasının dikkate değer bir görüntüsüdür. Şiilik elbette İslamcılık içindedir. Şiilik, İslamiyet’teki iki önemli mezhepten biridir. Dördüncü Halife Ali, 12 İmamlar, Şiiliğin temel sembollerindendir. Alevi inancının ise, Şiilikle bir ilişkisi, bir bağı yoktur. Aleviliğin Orta Asya kavimlerinin, bu arada Türklerin de İslamiyet’ten önceki dini olan Şamanizmle de bir ilgisi, ilişkisi yoktur. Bu bakımdan, İslamiyet’le ilişki kuran veya Şamanizmle ilişki kurmaya, bağ kurmaya çalışan bugünkü Alevi düşüncesinin eleştirisi gerekmektedir. Bu eleştiri devamlı ve dinamik olmalıdır.” (Yazının tamamı: “http://www.saradistribution.com/ismail-besikci-alevilik-uzerine.htm”) Bu açıklamaların araştırılıp, Alevilik konusu üzerinde çok iyi araştırmalar yapılması gerekir. Aslında Osmanlı arşivlerinde bu konuların tamamı olmasına rağmen bir türlü gün yüzüne çıkarılmamıştır. Aslında asimilasyon ve İslami misyonerlik çalışmaları Alevi inancını, neredeyse tamamıyla değiştirmiş ve farklılaştırmıştır. ABD’nin Türkiye’de yaptığı araştırmalara göre, 10-20 milyon arasında Alevi olduğu dile getiriliyor. Alevi araştırmacılara göre ise bu sayı 22 milyon olarak dile getirilmektedir.
“Türkiye’de Yaşayan Ermeni’ler”
1915 yılından beri süre gelen bir soykırım gerçeği ile halen devam eden bu katliamların en sonuncusu tabii ki de Hrant Dink’dir. Geçmişte yapılan katliamlar ve baskılar, halkın mecburi iskana ve asimilasyonlara uğramasına sebeb olmuştur. Ermeni ve Rus kaynaklarına göre, 1915 yılında yapılan soykırımda 1,5 milyon insanın katledildiği ileri sürülmektedir. Dünya araştırma örgütlerinin ortaya çıkardığı rakamda da 1 milyon olduğunu dile getirmektedir. Aslında bunu Türk halkı etmese de, yüzde 50 ile iktidar olmuş ve Türk halkının seçtiği başbakanın Ermenilere taziye mesajı göndermesi, bunun bir kanıtı doğruluğundadır. Aslında bu taziye mesajı tamamen seçim sürecinde ki bir politik hamledir. Çünkü Hrant Dink katilleri halen serbest bir şekilde sokaklarda gezebilmektedir. Evet yıllardan beri asimilasyon ve mecburi iskana uğramış, inançları Müslümanlaştırılmış Ermeni’ler ve Alevilerin ortak noktası birdir. Türkiye’de yapılan araştırmalara göre yaklaşık minimum 3,5 milyon Ermeni vatandaşın olduğu söylenmektedir. Aslında bu sayının bu denli az olması, Leon Armanlı gibi kişilerin kendini bile bile asimile etmesinden kaynaklıdır.
Evet son olarak şunları belirtmek gerekir. Alevi ve Ermeni vatandaşların toplam nüfusu tam olarak belli olmasa da, ortalama 20 milyon diyelim. Sonuç olarak bu rakamla seçime gitmek ve kazanamamak içten bile değildir. Benim merak ettiğim konulardan biri de Türkiye’de 20-25 milyon arası Kürt olmasına rağmen, halen baraja takılan Kürtlerde mi problem, yoksa biz sizi destekliyoruz diyen Ermeni ve Alevilerde mi?
Aslında bir güven problemi vardır; geçmişten günümüze kadar süren bir sorun. Halen geçmişte yaşanan olayların korkusu var Ermenilerde. Bakın şu açıklamaya, “14 Temmuz Pazar günü Kınalıada Gazturman Gayan Kampı’nın açılışında Başpiskopos Aram Ateşyan “Keşke Başbakan gibi üç çocuk yapın diyebilsem” demesi bile geçmişin verdiği korkudan ötesi olmasa gerek. Aleviler için de bu durum geçerlidir. Çünkü halen 1970’lerde ki ayaklanmaların bir benzeri olur mu düşüncesindedirler.
Bence Alevi ve Ermeni vatandaşların kaderi birdir. İkisi de sokaklarda yalnızlığına terk edilmiştir. Bence bu iki halk kendi aralarında uzlaşabilirlerdi ve seçime ortak bir aday yoluyla giderek, kazanmasalar bile, Türkiye’de yeni bir siyasi yol yaratabilirlerdi. Ne CHP, ne de HDP Ermeni ve Alevi sorunlarını çözebilecek kadar bilinçli değil. Bence kendi açılarında ortak noktaları bir olan halklar çözümü en iyi düşünüp üretebilirler. Aynı bir zamanlar Yahudilerin kendi  küllerinde var olup, dünyaya gövde gösterisi yapmaya çalıştığı gibi…
Alevilik inancının farklı bölgelerde, farklı farklı ibadet halinden çıkmış olması, Ermenilerin kendi dillerini özgürce konuşabilmesi adına sözlerin lafta, gözlerin rafta olmaması için bir Ermeni  ve Alevi adayın olması iyi olurdu bence. Siyasi anlamda bize farklı bakış açıları ve bu zamana kadar fikirleri doğruyu gösterirken, bedenleri statüko kurbanı olmuş bu iki halk kazanamasa da, bu ülkenin parçası olduklarını göstermelilerdi bence. Yıllardır bir araya gelemeyen Kürtler’in yapamadığını belki yapabilirlerdi. Ama cesaret şart! Hrant Dink ve Seyid Rıza gibi bir kere doğup, bir kere ölmekten bıkmak gibi… Belki bir dahaki seçime!

Yorumlar kapatıldı.