İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erciyes’in gölgesinde dinlenen şehir

Kayseri Kalesi… Yapının, Roma İmparatoru III. Gordian zamanına (M.S. 238-244) yapıldığı tahmin ediliyor, iç kale ve onu çevreleyen surların meydana getirdiği dış kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İç kale Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından 1124’te büyük bir onarımdan geçirilmiş. Karamanoğlu ve Osmanlı zamanında da kullanılmış.  Kentin sahip olduğu dini eser zenginliği arasında bir Ermeni kilisesi öne çıkıyor. Anadolu’da Ermeni cemaatine ait kiliseler içinde en eskisi olduğu bilinen Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi, Kayseri’de ziyarete açık. 1191 yılında ilk temelleri atılan kilise, günümüze kadar ayakta kalmayı başaran ender dini yapılardan.

***
Yaklaşık altı bin yıllık tarihiyle hemen her medeniyete ev sahipliği yapan Kayseri, ziyaretçilerini Erciyes Dağı’na yaraşır bir görkemle karşılıyor. Kış mevsiminin ayrı güzellikte yaşandığı kentin sokakları da bu medeniyetlere ait zenginlikleri barındırıyor. Kalesiyle, Gesi’siyle, mantısıyla, toga çorbasıyla işte Kayseri rehberi.
Belki eskisinden daha sık seyahat ediyoruz. Daha çok kente gidiyoruz. Peki gerçekten yolculuk etmenin keyfine varıyor muyuz, o kentte gördüğümüz güzellikler karşısında heyecanlanıyor muyuz? Gelin bu soruların cevaplarını Kayseri üzerinde konuşurken arayalım…
Bir kentin sizi nasıl karşıladığı, yolcunun ona bakışına bağlıdır… Aradığını bilen, bilen ama bulamayan, hiçbir şey aramayan, bakan ve gören için farklı farklı yüzleri vardır kentlerin… Kayseri’nin tüm yüzleri ise bir dağın yamacında gizli belki de… Kentin sokaklarında dolaşırken başınızı hafifçe kaldırdığınızda biraz daha yukarı bakma ihtiyacı hissetmenize yol açan Erciyes Dağı’nda… Yılın bu mevsiminde karlarla kaplı zirvesi, sıkışmışlık hissini alıp yerine sonsuz özgürlük ve güç duygusu veren görüntüsü ile Erciyes, kayak tutkunlarının da buluşma yeri. Erciyes Kayak Merkezi’nde eğlence ve kar keyfini ailece yaşamak mümkün.
Erciyes size kayak keyfinin yanı sıra teleskiye binme fırsatı da sunuyor. Kayseri’ye yukarıdan bakmak isterseniz teleskiye binebilirsiniz. Manzara hakikaten güzel.
KALE YÜZYILLARA MEYDAN OKUYOR
Yok eğer kayak yapmak yerine kenti, sokaklarında dolaşarak kimi zaman kaybolarak gezmeyi tercih ediyorsanız, o zaman gelin 6 bin yıllık tarihiyle farklı kültürlerin izlerini sürelim. Hititler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılara ev sahipliği yapan kentteki önemli eserlerden biri Kayseri Kalesi… Yapının, Roma İmparatoru III. Gordian zamanına (M.S. 238-244) yapıldığı tahmin ediliyor, iç kale ve onu çevreleyen surların meydana getirdiği dış kale olmak üzere iki bölümden oluşuyor. İç kale Selçuklu Sultanı I. Alaeddin Keykubad tarafından 1124’te  büyük bir onarımdan geçirilmiş. Karamanoğlu ve Osmanlı zamanında da kullanılmış.  Kentin sahip olduğu dini eser zenginliği arasında bir Ermeni kilisesi öne çıkıyor. Anadolu’da Ermeni cemaatine ait kiliseler içinde en eskisi olduğu bilinen Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi, Kayseri’de ziyarete açık. 1191 yılında ilk temelleri atılan kilise, günümüze kadar ayakta kalmayı başaran ender dini yapılardan.
“Bu kadar gezmek yeter! Biraz da alışveriş yapalım, burayı anımsatacak hatıralar alalım” diyenlerle Kapalıçarşı’da buluşalım. Meşhur Bünyan ve Yahyalı halılarından el dokuması kilimlere, baharattan sucuğa aradığınız her şeyi bulabileceğiniz çarşı, birçok kez yanmış ve yenilenmiş. Kapalıçarşılar arasında büyüklük bakımından İstanbul’dakinden sonra ikinci sırada.
GESİ BAĞLARINDA DOLANIYORUM
Kayseri’nin türkülere konu olmuş doğal güzelliği Gesi, kent merkezine 18 km uzaklıkta. Bölgenin tarihinin neolitik döneme kadar uzandığı belirtiliyor. Kapadokya’da olduğu gibi kaya yerleşim yerlerinin kalıntıları da bulunan Gesi, temiz havası, suları ve göz alıcı yeşilliği ile Erciyes Dağı’nın eteklerinde yaşamanın ne büyük mutluluk olduğunu hissettiriyor.
EN LEZİZİ HANGİSİ?
Kayseri, tarihi eserleri ile olduğu kadar Türk mutfağına kattığı eşsiz lezzetlerle kültürümüzü zenginleştiriyor. Hem bu lezzetleri anlatalım, hem de tadına bakmış kadar olalım…
Mantı deyince Kayseri, Kayseri deyince mantı… Akla gelen ilk kelimeler bunlar. Türkiye’nin hemen her yerinde yapılsa da buradaki mantı çeşitleri farklı. Elde açılan, içerisine kıymalı harç konan ve küçüklüğüyle övünülen Kayseri mantısını yemeden gelmeyin!
Sıra elbette pastırmada… Eski bir Türk yiyeceği olan pastırma için “Pastırma Erciyes’in ayazını, rüzgarını almazsa pastırma olmaz” diyorlarmış. Bu konuda o kadar iddialılar. Kenti gezerken irili ufaklı birçok dükkan göreceksiniz. Girin birine, hem tadına bakın hem de istediğiniz kadar alın. Merak etmeyin kurutulmuş bir yiyecek olduğu için saklama koşulları da çok zorlu değil…
Biraz yayla çorbası gibi görünse de Kayserililerin özel günlerde yaptığı toga çorbası, ayrı bir ilgiyi hak ediyor. Nohut, buğday, yoğurt ve yumurta ile yapılan çorba, doyurucu ve lezzetli. Tadı da naneden geliyor.
Sıra geldi tatlıya… Nevzine, şekerpareye benziyor. Ama hamuruna tahin de karıştırılıyor. Cevizli, tahinli hamur fırında pişiriliyor. Üzerine şerbet dökülüyor.

Yorumlar kapatıldı.