İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

82. Sasun ayaklanması. Batı Ermenilerine yönelik katliamlar

Osmanlı hükümetinin Ermeni karşıtı siyaseti
Batı Ermenilerinin sosyal-siyasi ve ekonomik durumu, XIX. yüzyılın son çeyreğinde giderek daha fazla ağırlaşır. Ermeni köylüsü, Müslümanlardan beş kat daha fazla vergi vermekteydi. Ağır ve aşındıran vergi siyaseti, Ermenilerin ekonomik gücünü zayıflatıp, onları geçim imkânlarından yoksun bırakarak, göç yolunu tutmayı zorunlu kılmayı amaçlamaktaydı. Osmanlı yöneticileri, Ermeni vilayetlerini Ermenilerden boşaltmaya yönelik adi planlarını gerçekleştirmek için bu vasıtayı da kullanır. Farklı ekonomik baskılar, milliyetçi siyaset, etnik baskı ve şiddet olaylarıyla birleşmekteydi. Yönetici Türk elit, Ermeni sorununun Ermenileri imha etme yoluyla “çözülmesi” gerektiği konusunda padişah Abdülhamit’i ikna etmişti.

Padişah, bu niyetle daha 1891 yılında, kendi adıyla anılan ve asıl amaçlarının Ermeniler ile diğer Hıristiyanların katledilmesi olan “Hamidiye” süvari alaylarını oluşturur. Hükümet 1890’lı yılların başında katliam planlarını en ince ayrıntısına kadar hazırlayıp, Ermeni katliamlarını resmi düzeye yükselterek, yerel yöneticilere gerekli emirleri yollar.

1894 Sasun ayaklanması
Osmanlı yönetimi, öncelikle Ermeni kurtuluş mücadelesinin başlıca ocaklarından biri olan Sasun’la hesap görmeye karar verir. Sasun, Batı Ermenistan’ın dağlık bölgelerinden olup, idari açıdan Bitlis Vilayeti’nde bulunmaktaydı ve yaklaşık 35.000 Ermeni nüfusa sahipti. Hürriyetperver ve eğilmez Sasunluları baskı altında tutmak için, padişahın emriyle Osmanlı güçleri tarafından Sasun’un Ermeni köylerine sık-sık saldırılar düzenlenir. Tatrag’a saldırıp halkı kılıçtan geçirmek isteyen Türk-Kürt güçleri, 1891-1892 yıllarında Sasunlular tarafından yenilgiye uğratılır. Hınçak Partisi’nden Mihran Damatyan ile Büyük Murat (Hambardzum Boyacıyan), yerel önderlerden Hırayr, Gevorg Çavuş ve diğerleriyle birlikte halkı isyana çağırır. Dağlılar, vergi vermeyi reddeder. Hükümet, bu şekilde Ermeni-Kürt ilişkilerinin daha da gerginleşeceğini hesap ederek, önce Kürt aşiret reisleri vasıtasıyla Sasunluları dize getirmeyi dener. Lakin dağlılar baş eğmez. Grigor Moseyan liderliğindeki Sasunlular, 1893 yılında Bitlis valisi tarafından yollanan birlikleri bozguna uğratır. Lakin padişah, aralarında M. Damatyan, Taron dini önderi episkopos Nerses ve daha başka asi Sasunluların bulunduğu 25 kişiyi tutuklatmayı başarır, fakat Sasunlular ümitlerini kaybetmez. Büyük Murat, Hırayr ve silah arkadaşları mücadelenin yönetimini ellerine alıp halkı silahlı direnişe hazırlar. Özellikle genç hayduk Gevorg Çavuş hayli büyük işler gerçekleştirir.
Kuduran padişah, 4. ordu komutanı Zeki Paşa’yı Sasunluların üzerine yollar. Onlara Kürt birlikleri ve Türk başıbozuklar da katılır. Zeki Paşa, geçen 7 yılın vergilerini talep eder, fakat Sasunlular reddeder.
Ağustos başında 40.000’in üzerindeki Osmanlı ordusu ve karışık güruh saldırıya geçer. Sasunlular, cesaret ve fedakârlık mucizeleri sergileyerek, kendilerini kahramanca savunur. Kadın ve çocuklar da erkeklerle birlikte omuz-omuza cesaretle dövüşür. Düşman, cesur dağlıları yenemeyeceğini anlayınca, hainliğe başvurur, Sasunlulara bir heyet gönderir ve teslim olmaları halinde padişah adına af sözü verir. Sasunlular tarafından görüşmeler için yollanan 148 kişi düşman tarafından kuşatılıp katledilir. Çatışmalar yeni bir ivmeyle başlar. Kat-kat sayı üstünlüğüne sahip rakip kısa sürede, aralarında savunmanın merkezi olan Gelieguzan Köyü de olmak üzere, bazı yerleşim yerlerini ele geçirir. Sadece 2.000 eli silah tutan kişiye sahip Sasunlular, geri çekilip dağlarda mevzilenir ve ani karşı ataklar düzenleyerek, düşmana hissedilir derecede kayıplar verir. Bu eşit olmayan mücadele yaklaşık 15 gün sürer. Ağustos sonlarına doğru Osmanlı birlikleri nihayet galip gelir ve yaklaşık 7.000 kişiyi kılıçtan geçirir. Kadınların bir kısmı, namuslarına el sürdürmemek için intihar eder. Köyün reisi Grigor’un güzel gelini Şake, kendisini kayalardan atıp hayatını kaybeder ve birçoğu onu takip eder.
Ayaklanmanın liderlerinden bir kısmı (G. Moseyan, A. Nikayan ve diğerleri) şehit düşer, diğerleri ise (Büyük Murat, Gevorg Çavuş vd.) tutuklanır. Murat, 11 yıl hapse mahküm olur ve Tripoli’ye (Lübnan) sürgün edilir.
1894 Sasun ayaklanması, Berlin kongresinden sonra Batı Ermenilerinin Osmanlı baskısına karşı ilk silahlı isyanıdır. Sasunlular, büyük devletlerin kendileri lehine aracılık yapacakları ümidini beslemekteydi. Lakin ümitleri gerçekleşmez. Büyük devletler, ancak Abdülhamit tarafından ayaklanma bastırılıp, binlerce masum Ermeni kılıçtan geçirildikten sonra Sasun olaylarıyla ilgilenmeye başlar.
Mayıs ayındaki reform planı
Sasun katliamları birçok ülkede protesto ve hiddet uyandırır. Uluslar arası ilerici toplum, Abdülhamit tarafından Sasun’da gerçekleştirilen caniliklere karşı sesini yükseltir. İngiliz, Fransız ve Rus hükümetleri, toplumun talebi üzerine Sasun olaylarına eğilmeye başlar. Sasun katliamlarını incelemek amacıyla, 1894 Kasımında özel bir komisyon düzenlenir. Bu komisyon birkaç ay çalıştıktan sonra, Sasun halkının cinsiyet ve yaş gözetmeksizin ve Osmanlı yönetimi tarafından sebepsiz yere katledilmiş olduğu sonucuna ulaşır. Ermeni sorunu yeniden ortaya konar. 11 Mayıs 1895 tarihinde Büyük Britanya, Fransa ve Rusya elçileri tarafından Osmanlı hükümetine, Mayıs planı olarak anılan bir reform paketi sunar. Buna göre Van, Erzurum, Bitlis, Kharbert (Harput-çev. notu), Diyarbekir ve Sebastia (Sivas-çev .notu) vilayetlerinde reformlar gerçekleştirilecek, valiler, dini ayrıcalık yapılmadan, 5 yıl süreyle seçilecekti. Valinin Hıristiyan olması durumunda yardımcısı Müslüman olacaktı ve tersi. “Hamidiye” birlikleri, barış döneminde silah ve üniforma giyme hakkından men edilmekteydi. Cebri el koymalar kaldırılacak, vergiler düzenlenecek, toprak ve adli konular çözüme ulaşacaktı.
Padişah, bu belgeyi memnuniyetle kabul ettiğini ikiyüzlülükle bildirdikten sonra, ülkenin sadece bir kısmında reformlar uygulamayı haksız olarak kabul ettiğini ekler. Diğer vilayetlerde de reformlar gerçekleştirilmesi gerekliliğini elçilere bildirir. Reform planının padişah tarafından 1895’te kabul edilmiş olmasına rağmen, bu planın gerçekleştirilmesi için hiçbir adım atmaz.
Hınçaklar, Avrupalı büyük devletlerin dikkatini çekmek ve onların desteğiyle reform planını hayata geçirebilmek için Eylül 1895’te Konstantinopel’de barışçıl bir gösteri düzenler. Gösteriyi düzenleyenler, mitingin barışçıl olacağı konusunda elçileri önceden bilgilendirmişti. Yaklaşık 4.000 barışçıl gösterici Babıâli’ye, hükümet konağına doğru yürür. Lakin polisler yarı yolda göstericileri durdurup, dilekçeyi hükümete vermelerini engeller, ardında da askerler göstericilere saldırıp üzerlerine ateş etmeye başlar. Aynı gün tüm Konstantinopel’e yayılan katliamlarda 2.000 Ermeni hayatını kaybeder.

1894-1896 Batı Ermenilerinin toplu katliamları
Batı Ermenilerinin toplu katliamları
Padişah, büyük devletler arasında var olan anlaşmazlıklar sebebiyle Mayıs reform planının kâğıt üzerinde kalacağına emin olarak, Ermenilerin sesini görülmemiş katliamlarla boğmaya karar verir. Bu katliamlar 1894 yılında başlar ve 1896 sonlarına kadar sürer.
Hükümet, gerici Müslüman din adamlarına, Ermenilerin sözde ihtilal yapıp Müslümanları katletmek istediklerini yaymaları talimatını verir. Ayaklandırılan fanatik Türk güruh, Kürt aşiretler, polis güçleri ve düzenli ordu birlikleri, cinsiyet ve yaş farkı gözetmeksizin Ermeni katliamlarına başlar.
1895 yılı Eylül-Kasım aylarında Baberd (Bayburt-çev. notu), Yerzınka (Erzincan-çev. notu), Şabinkarahisar, Urfa, Van, Bayazet (Beyazıt, Doğubeyazıt-çev. notu), Bitlis ve daha başka yerlerde, Batı Ermenistan ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde katliamlar gerçekleştirilir.
14 Ağustos 1896 tarihinde bir grup Daşnaktsakan, olağanüstü bir yönteme başvurup, Osmanlı Bankası’na girerek, bankayı havaya uçurma tehdidiyle katliamlara son verilmesini talep eder. Bankayı ele geçirenler elçilerin müdahalesiyle kurtulur, fakat bu olay katliamların genişlemesi için fırsat teşkil eder. Üç gün süren katliamlar sonucunda, sadece Konstantinopel’de 10 bin Ermeni kılıçtan geçirilir. Çok sayıda Ermeni, katliamları takip eden sert kış şartlarında, açlık ve bulaşıcı hastalıklar sonucunda hayatını kaybeder.
Batı Ermenilerinin soykırımı, fiili olarak 1890’lı yılların katliamlarıyla başlar. 300 binin üzerinde Ermeni hayatını kaybeder, bir o kadarı ise tozlu ve dikenli göç yollarını tutar. Yaklaşık 100 bin Ermeni Rusya’ya, 150-200 bini Avrupa, Afrika ve Amerika’nın farklı ülkelerine göçer. Maalesef Batı Ermenilerinin belli bir kısmı da Müslümanlığı kabul ederek ihtida eder.
Katliamların sonuçları
1890’lı yılların katliamları, Batı Ermenistan ve tüm Ermeniler için son derece ağır sonuçlar doğurur. Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Ermenilerin sayısı 3 milyondan 2,5 milyona düşer. İmha edilen ve sürülen Ermenilerin yerleşim yerlerine, halklar arasındaki dengeleri Müslümanlar lehine değiştirmek amacıyla devlet tarafından Müslümanlar yerleştirilir. Bu nedenle, Batı Ermenistan’ın demografik görüntüsü Ermeniler aleyhine hissedilir derecede değişir.
Batı Ermenilere yönelik milli ve sosyal baskılar katliamlardan sonra daha çoğalır. Osmanlı devleti, hürriyetçi hareketleri hemen bastırmak amacıyla, Ermeni şehir ve köylerinde kışlalar kurar ve farklı çeteler oluşturur. Padişah tarafından himaye edilen ve Ermenilerin topraklarına el koyup, bu toprakların sahiplerini kendi kölelerine değiştiren  Kürt aşiret reisleri, daha serbest hareket etmeye başlar.
Batı Ermenistan ekonomisi düşüş gösterir. Sanayi kuruluşları yıkılır ve kapanır, göçebe aşiretler tarafından otlak olarak kullanılan ekin alanları azalır.
http://www.findarmenia.com/arm/history/24/468
Çeviren: Diran Lokmagözyan

Yorumlar kapatıldı.