İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

7 madde ile ‘Devlet nasıl özür diler?” kanun teklifi

HDP, Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi hazırlayarak, insanlık suçlarına ilişkin devlet adına nasıl özür dilenmesi gerektiğini 7 madde ile açıkladı. Halkların Demokratik Partisi (HDP), İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel imzasıyla 7 maddelik ‘Devlet Özür Dileme Kanun Teklifi’ hazırladı. Teklifte, özrün bir törenle yapılması ve kamuya bağlı görsel yayınlardan canlı olarak sunulması, olayın yaşandığı günün Ulusal Yas olarak ilan edilmesi, özür dilemenin kapsamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şartlı cümleler koyulmadan net bir şekilde belirtilmesi gibi maddeler yer alıyor.

‘Barış savaşın olmaması değildir’
Teklifin gerekçe bölümünde, Benedictus Spinoza tarafından yapılan, “Barış savaşın olmaması değildir. Barış bir erdemdir, iyiliğe, güvene ve adalete doğru bir meyil, bir zihinsel tutumdur” şeklindeki barış tanımını hatırlatan Tuncel kanun teklifinin gerekçesinde şunları ifade etti:
“Barışın gerçekleşmesi, ahlaki bir tutum olarak tarih ve toplumlar önünde durmaktadır. Teritoriye bağlı, Anayasal sözleşme ile bağlanmış toplumlar, bu ahlaki ve erdem içeren nosyona sahip oldukları ölçüde devlet-toplum barışını ve toplumsal barışı gerçekleştirebilir.
“Ulus devlet, bir ‘yanlış devlet’ biçimi olarak erk-toplum barışını ve toplumsal barışı kadük bırakmak üzere kurgulandı. Barış karşıtı bu biçim, sadece savaşların olması üzerinden değil; ‘örtük savaş’ların olması üzerinden de kendisini yeniden üretiyor. Devlet erki kendini yenilerken; toplumlar kimlik, cinsiyet, sınıf ve ekoloji üzerinden sömürü ilişkiler durumunu biçim değiştirerek sürdürüyor.
“Barış ‘hem erkin hem de toplumun içerisinde bulunması gereken tarihsel ve evrensel bir süreçtir. Bu sürecin gerçekleşmesinin bir ayağı toplumsal kesimler ve toplumsal temsilleri sürece katmak iken, diğer ayağı da geçmişle yüzleşme ve hakikatlerin açığa çıkarılmasıdır.
“Belirli bir teritoride ulus devlet formu ile kurulan, edimsel kuruluşu 1923 olsa da Türkiye modernleşmesinin momenti olan 1908 yılı itibariyle kurulmaya başlandığı gerçekliğinde ele alınması gereken Türkiye Cumhuriyeti’nde ulus tahayyülü, demokrasi inşasındaki yanlış ve eksiklikler post-nasyonel çağda esaslı bir yüzleşme ihtiyacı ile karşı karşıyadır.
“Devlet-toplum, toplum-toplum, devlet-doğa, doğa-toplum barışmasının gerçekleşmesi için belirli bir yasal çerçevenin olmaması barış ve yüzleşme ihtiyacının karşılanmasında hukuki bir eksikliktir.
“Türkiye’de toplumsal barışın sağlanması ve devlet ile toplumun yeni bir toplumsal sözleşme ile bir gelecek tahayyülü sunmasının önünde, son zamanlarda gündeme gelen 38 Dersim Katliamı yanı sıra insanlığa karşı işlenen pek çok suç bulunuyor.
“Özellikle Türkiye’de etnik kimliği ve inancından dolayı belli kimliklerin sistematik olarak baskı ve zor altında tutulduğu gerçeği göz önünde tutulduğunda devletin resmi olarak özür dilemesi tüm bu gerçeklerle yüzleşmenin önemli bir adımı olacaktır.
“Yaşanan insanlık suçlarına karşı uzunca süredir toplumsal muhalefet devletin yüzleşmesi yönünde mücadelesini yürütmektedir. Geçmişiyle yüzleşmeyen bir devlette Hrant Dink’in öldürülmesi gibi hedef gösterilmiş toplumsal kesime yönelik cinayetler devam edebilmektedir. Bu anlamda özür dileme ve yüzleşme bir yandan da ‘bir daha asla’ demektir.”
Örnekler
“Dünyada pek çok ülke, savaş zamanı yaptığı insan hakları ihlalleri, azınlıklara ve kendi halklarına yönelik yapmış olduğu asimilasyon ve toplu katliamlarla ilgili özür diledi. 2008 yılında Avustralya Başbakan’ı Avustralya Parlamentosunda çıkarılan önergenin oylanması ile tüm ülkede canlı yayınla verilerek ‘Aborjinler’den özür dilemiştir. Kanada 2008 yılında parlamentosunda hazırlanan önergeyi geçirerek, Kızılderililere yönelik geçmişte yapılan asimilasyon politikalarından dolayı özür diledi. Yine Hollanda hükümeti 2000 yılında, 2. Dünya Savaşında Yahudilere, Çingenelere ve Endonezyalılara karşı yapılan haksızlıklardan dolayı özür dilediğini açıkladı ve tazminat ödemesi yapıldı. ABD’de 2002 yılında başlayarak eyaletler geçmişte yapılan siyahlara yönelik köle ticaretiyle ilgili özür yasayı çıkardı ve bazı eyaletler tazminat ödemesi yaptı. 1993 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti katliamlardan sorumlu ‘Apartheid’ rejiminden dolayı özür diledi.
“Tüm dünya örneklerine bakıldığında “geçmişle yüzleşme”nin devleti temsil eden Cumhurbaşkanı ya da Başbakanın Meclis’te bir önerge ya da yasa ile özür dileme prosedürü gerçekleştirdi, tazminat gibi onarıcı önlemler alındı. Ancak gerçek bir yüzleşmenin Güney Afrika’nın özür dilemesinden sonra oluşturulan Hakikatleri Araştırma Komisyonlarıyla gerçekleştiği, bu komisyonlarla tüm devlet arşivleri açılarak yaşananların ortaya çıkarıldığı bilinmektedir.
“Bu süreçte, faili meçhul olan cinayetler, toplu katliamlara dair belge ve bilgiler toplanarak bir yandan da gecikmeli olarak da olsa adaletin de sağlanması için bir çabanın sağlanması söz konusudur. Dolayısıyla ‘geçmişle yüzleşmenin’ sadece küçük bir adımını oluşturulan özür dilemeden ziyade, hükümetin ortaya siyasi bir irade koyarak uzun süreli, bilimsel, gerekirse uluslararası heyetlerin desteğini alarak bunu sağlaması esas olandır.
“Yasa teklifi, Türkiye’de belirli durumlarda Ulusal Yas ilan edilmesi yoluyla, ulus tahayyülünün daha kapsayıcı yani devlet toplum ilişkisinin daha yüksek bağlılık düzeyinde olmasını; aynı zamanda ulus içerisinde farklı kimliklerin birliktelik duygusunun gelişmesini öngörüyor.
Devlet nasıl özür diler?
Teklifin uygulamaya ilişkin kapsamı şöyle:
“Devlet adına Cumhurbaşkanı resmi olarak özür dileyeceği yaşanan insanlık suçu, katliam ya da sistematik ihlallerle ilgili özür dilerken aşağıdaki çerçeveye göre bir metni kamuoyu ile paylaşır.
“Özür dilenen olayın, tarihi, yeri, olayın içeriği ve mağdurları metin içerisinde net bir şekilde belirtilir. Yaşanan insanlık suçu ya da hak ihlalleri özellikle etnik kimliği, inanç kimliği ya da cinsiyete dayalı bir ayrımcılıktan hareketle işlenmiş ise, özür bireyleri de içerecek şekilde halk ya da gruba yönelik dilenir.
“Özür dilemenin kapsamının Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, şartlı cümleler koyulmadan net bir şekilde belirtilir.
“İçeriğinde devletin yaşanan olaydan dolayı sorumluluğu üstlendiği açık bir şekilde belirtilirken, özür dileme özellikle yaşanan olaydaki mağdurları ve yakınları tarafından kabul edilebilir makul bir dille yapılır,
“Özür dileme töreni kamuya bağlı tüm görsel yayın organlarından canlı yayınlanır.
“Özür dileme metni TBMM’de Cumhurbaşkanı tarafından, tüm siyasi parti grup başkanlarının ve gruplarının olduğu kamuoyuna açık bir oturumda okunur. Metnin Genel Kurul’da okunmasından hemen sonraki iş günü, olayın yaşandığı yerde Cumhurbaşkanı devlet temsilcisi olarak aynı özür metnini okumak üzere özür diler.
“Özür dileme resmi olarak yapıldıktan sonra en fazla 1 yıl içerisinde, konuya özgü TBMM’de yasa ile Hakikatleri Araştırma Komisyonu kurularak, devletin elindeki tüm arşivlerin açılması sağlanır. Komisyonun kurulması ayrı bir yasa ile düzenlenirken; insan hakları örgütlerinin, olayı yaşayanlar ya da yakınlarının komisyonda temsili sağlanır. Komisyon üyelerinde cinsiyet açısından eşit temsil ilkesi benimsenir. Özür dileme sonrasında mağdurların ve yakınlarının maddi ve manevi tazminatları sağlanır.
“Devlet, özür dilemenin bir yüzleşmeye dönüşmesi için kamuoyunu bilgilendirmede, sürecin şeffaf bir şekilde yürütülmesinde ve sivil toplumun dahil edilmesinde yükümlülük taşır.
“Özrün konusu olan sorunla yüzleşmenin ve hesaplaşmanın yaşanabilmesi için geçmişle yüzleşme ve hesaplaşma, cezasızlık, insanlık suçları, soykırım gibi konularda ilgili uluslararası sözleşmelere ve protokollere uygun olarak gerekli yasal düzenlemeler yapılır.
“Olayın yaşandığı gün Ulusal Yas olarak ilan edilir.

Yorumlar kapatıldı.