İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeniler Osmanlı tapularını sandıktan çıkarıyor / Armenians dig out their Ottoman land deeds

Yazar: Tülay Çetingüleç

Ermenilere yönelik soykırım iddialarının 100. yıldönümüne 5 ay kaldı. Bir asır önce Osmanlı İmparatorluğu tarafından Ermenilerin göçe zorlanması sırasında yaşanan büyük acı ve kayıplar Ermenistan ve Ermeni diasporası tarafından “soykırım” olarak nitelendirilirken, Türkiye “tehcir” kelimesini kullanıyor. Ancak Ermenilerin iddiası paralelinde 20 ülkedenkarar çıkmış durumda. Konunun en fazla gündeme geldiği Amerika Birleşik Devletlerinde 51 eyalet soykırım iddialarını kabul etti. Ancak Başkan Barack Obama her yıl merakla beklenen 24 Nisan konuşmasında “genocide” yani “soykırım” değil, Ermenice “büyük felaket” anlamına gelen “meds yeghern” ifadesini kullanmakta.

Obama’nın ikinci dönem Başkanlığını yürütmesi ve siyasi beklentisinin olmaması nedeniyle önümüzdeki Nisan ayında yine geleneksel açıklamasını yapması ihtimal dâhilinde. Ara seçimlerde çoğunluğu ele geçiren Cumhuriyetçiler ise Ermeni meselesinde “İsrail ile ilişkilerin düzeltilmesi” koşuluyla Türkiye’ye daha yakın görünüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz nisan ayında Türkiye tarihinde bir ilke imza atmış, Ermenilerin acılarını anladığını belirten mesaj yayınlayarak “hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz” demişti. Bu mesajın hemen ardından Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, 100. Yıl anma etkinliklerine Türkiye Cumhurbaşkanını davet ettiğini açıkladı. Aslında bu gerçek bir davet değildi. Çünkü Sarkisyan “Ermeni soykırımının çarpıcı kanıtlarıyla yüzleşmesi için Türkiye Cumhurbaşkanını davet ediyorum” demişti.
AKP davete yanıt vermedi. Ancak bu arada Genelkurmay’ın ilginç bir tasarrufu oldu. Genelkurmay Başkanlığının internet sitesinde yer alan “1914-1918 Ermeni faaliyetleri” başlıklı arşiv belgeleri geçen hafta yayından kaldırıldı. O belgelerde Ermeni çeteleri tarafından katledilen Türklerin fotoğrafları yer alıyordu.
Genelkurmay’ın Hükümet tavsiyesiyle yıllardır sitede duran belgeleri yayından kaldırdığını öne süren CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk, bir soru önergesiyle konuyu Meclis’e taşıdı. CHP Milletvekilinin iddiası doğru mu, henüz bilinmiyor. Ancak Genelkurmay’ın bu tasarrufu Türkiye’nin ılımlı bir havayla 100. yıldönümüne girmek istediğini gösteriyor.
Ermenistan Cumhurbaşkanı Serkisyan’ın “gelsinler soykırımı görsünler” yaklaşımına karşılık Türkiye konunun tarihçilere bırakılmasını istiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan geçen nisanda, o zamanki Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile birlikte kaleme aldığı mesajda, tarihi meselelerin hukuki boyutuyla birlikte ele alınması gerektiğini belirterek şu öneriyi dile getirmişti: “Biz Türkiye olarak 1915 olaylarının bilimsel bir şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulmasından yanayız. Türk, Ermeni ve uluslararası tarihçilerin yapacağı çalışma, olayların aydınlatılmasında ve tarihin doğru anlaşılmasında önemli bir rol oynayacaktır. Bu çerçevede arşivlerimizi bütün araştırmacıların kullanımına açtık.”
Soykırım tartışmalarının alevlenmesi dışında, önümüzdeki yıl gündeme getirilecek “sansasyonel” bir konu da Osmanlı tapuları. Zorunlu göçe tabi tutulan Ermenilerin geride bıraktıkları evlere, bağlara, bahçelere, arazilere ait tapular. Ermenilerin 100 yıldır sandıklarda sakladıkları Osmanlı tapuları ile 2015 yılında Türkiye’de ve yurt dışında çok sayıda dava açması bekleniyor.
Bu işe kafa yoran tarihçi akademisyenlerden biri de Akdeniz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsrafil Kurtcephe.
Al-Monitor’a konuşan Prof. Kurtcephe “Bir zamanlar onlar da bizim vatandaşımızdı” diyerek şu bilgiyi verdi: “Adana’nın Kozan ilçesinde dava açıldı ve davayı açan lehine karar verildi. Bundan sonraki süreç içerisinde elinde tapusu olan doğrudan bizim mahkemelerimize dava açabilir. … Ermeniler Çukurova bölgesi ve Karadeniz’de yer alan birçok vilayetimizi ‘işgal altındaki Ermenistan’ diye tanımlıyor. Türkiye bu sorunu köklü bir şekilde çözmek için kurumsal yapılar oluşturmalıydı. İşi son anda ele alma yöntemini terk edip, dünya kamuoyu vicdanında bizi haksız yere mahkûm ettirme gayretlerini sürdüren Ermeni lobilerine karşı bizim de bilimsel kuruluşlarımız olmalıydı. Milyarlarca dolar harcıyor lobiler. Biz de en kısa sürede kendimizi savunma psikolojisini bırakmalı ve aynı şekilde benzer bütçeler ayırmalıyız. İki halkın dostluğu için çalışmalıyız.”
Her ne kadar uluslararası sözleşmelerin geriye yürümeyeceği ve bu nedenle Türkiye’den toprak ya da tazminat talebinde bulunulmayacağı görüşleri ileri sürülse de Prof. Dr. Kurtcephe, Ermenistan’da gelinlere hediye olarak Osmanlı tapuları takıldığına dikkat çekti: “Bazı Hıristiyan toplumlarda babaların kızlarına Drahoma vermesi prensibi var. Ayrıca bazıları bu bilinci, yani soykırım bilincini canlı tutmak amacıyla düğün törenlerinde gelinlere bu tapuları takıyor. Tapuyu takarken ‘Trabzon’daki şu dükkân’ veya ‘Adana’nın şu bölgesindeki ev’ ya da ‘Sivas’taki şu kadar dönüm arazimi kızıma veriyorum’ diyor. Bunları Ermeni televizyonlarından izleyebilirsiniz. Zaman zaman bu düğün törenlerini canlı yayında ekrana getiriyor ve kamuoyuna mesaj veriyorlar.”
Prof. İsrafil Kurtcephe’nin dikkat çektiği Osmanlı tapuları ile ilgili davaların iki ülke ilişkisinde yumuşamaya mı, yoksa yeni gerilimlere mi yol açacağı 2015 yılında açıkça görülecek.
Ancak iki ülke, ilişkileri normalleştirme konusunda şimdiye kadar çok önemli fırsatlar kaçırdı. Türkiye ve Ermenistan arasında 2008 yılında ABD’nin de desteklediği yakınlaşma süreci başlatılmış ve “futbol diplomasisi” diye tanımlanan yeni bir girişim devreye sokulmuştu. Dönemin Cumhurbaşkanları Gül ve Sarkisyan, Ermenistan ve Türkiye’de iki ülke milli takımları arasında yapılan futbol maçlarını izlemişlerdi.
Futbol diplomasisinin yumuşattığı ilişkilerin devamında Türkiye-Ermenistan arasındaki Alican sınır kapısının açılacak, Ermenistan da Dağlık Karabağ’da 1993 yılından beri işgal altında tuttuğu Azerbaycan’a ait 7 bölgenin bir kısmından çekilecekti. Ancak iki ülke arasındaki yakınlaşmaya hem Azerbaycan, hem de Ermeni diasporası sert tepki gösterdi. Böylece futbol diplomasisi ile yakalanan fırsat kaçmış oldu.
Şimdi Türkiye’nin dış politikasındaki mevcut sıkıntılar yetmiyormuş gibi, Ermenistan’la çözümü ertelenen sorunların da önümüzdeki yıl yeni krizlere yol açması bekleniyor.

Read more: http://www.al-monitor.com/pulse/tr/originals/2014/11/armenians-dig-out-ottoman-title-deeds.html#ixzz3IyI5F3o8



Activists hold pictures of Armenian victims during a demonstration to commemorate the 1915 mass killing of Armenians in the Ottoman Empire, in Istanbul, April 24, 2014. (photo by REUTERS/ Osman Orsal)

Armenians dig out their Ottoman land deeds

Author Tulay Cetingulec Posted November 12, 2014
Translator(s)Sibel Utku Bila
The great suffering and losses that accompanied the forced displacement of Armenians in 1915 under the Ottoman Empire are called a “genocide” by Armenians and “deportation” by Turkey. The parliaments of 20 countrieshave recognized the Armenian version of events. The centenary of the Armenian genocide is only five months away.

In the United States, where the Armenian issue is most prominent, 42 states have recognized the events as genocide. Yet, in his eagerly anticipated statements every April 24, President Barack Obama has used the expression “meds yeghern,” which means “great calamity” in Armenian, rather than the word “genocide.” Serving his second term free from the pressures of re-election, Obama is unlikely to alter his usual language in 2015. The Republicans, who took control of the Senate in midterm elections Nov. 4, appear to stand closer to Turkey on the Armenian issue, provided Turkey mends fences with Israel.
In a taboo-breaking move, in April Recep Tayyip Erdogan, who was then prime minister, issued a message of condolence to the Armenians. “We wish that the Armenians who lost their lives in the context of the early 20th century rest in peace, and we convey our condolences to their grandchildren,” he said. Following Erdogan’s message, Armenian President Serzh Sarkisian invited his future Turkish counterpart to attend the centennial genocide commemorations in Yerevan in 2015. Sarkisian said he was inviting the Turkish leader so he could “face up to telling testimonies of the history of the Armenian genocide.”
The leadership of the ruling Justice and Development Party (AKP) has not responded to the invitation. The General Staff, however, made an interesting move the first week in November, removing from its website archival documents under the heading “Armenian activities in 1914-1918,” which included photographs of Turks massacred by Armenian rebels. Ali Ihsan Kokturk, a lawmaker from the main opposition Republican People’s Party, said the military had removed the files in line with a government recommendation and had submitted a parliamentary question on the issue. It is not clear whether Kokturk’s claim is true, but the military’s move underscores Turkey’s desire for the centenary to pass in a calm atmosphere.
While Sarkisian wants Turkish leaders to “face up” to the genocide, the Turkish leadership has argued that the issue should be left to historians. In his anniversary message last year, penned jointly with Foreign Minister Ahmet Davutoglu (then foreign minister, and now prime minister), Erdogan stressed that historical issues should be considered along with their legal foundations. “We, as the Turkish Republic, have called for the establishment of a joint historical commission in order to study the events of 1915 in a scholarly manner. This call remains valid. Scholarly research to be carried out by Turkish, Armenian and international historians would play a significant role in shedding light on the events of 1915 and an accurate understanding of history. It is with this understanding that we have opened our archives to all researchers,” the statement read.
Another controversial matter expected to be brought up in 2015 is the issue of Ottoman title deeds on houses and land, including orchards and farmland the Armenians left behind. Having held on to the documents for 100 years, scores of Armenians are expected to use them next year to bring lawsuits in Turkey and abroad.
The historian Israfil Kurtcephe, also president of Akdeniz University, is among the academics closely following the issue. Stressing that Armenians “were once our citizens,” Kurtcephe told Al-Monitor: “A court case [involving an Ottoman-era title deed] was opened in Adana’s Kozan district, and the court ruled in favor of the plaintiff. From now on, those who have title deeds could bring lawsuits directly in our courts. … Armenians describe a series of provinces in Turkey’s Cukurova and Black Sea regions as ‘occupied Armenia.’ Turkey should have created institutional mechanisms for a fundamental solution of the problem. Instead of taking action at the 11th hour, we should have set up scientific bodies to counter Armenian lobbies maintaining efforts to have us condemned in the international community’s conscience. Those lobbies are spending billions of dollars. We should shrug off our defensive psychology and create similar budgets in the shortest possible time. We should work for amity between the two peoples.”
Though some argue that territorial and compensatory claims cannot be raised against Turkey because international agreements cannot be retroactive, Kurtcephe noted that brides in Armenia still receive Ottoman title deeds as wedding gifts. “In line with the tradition in some Christian communities, fathers give dowries to their daughters. Others give title deeds as wedding gifts to brides in order to keep the genocide awareness alive. When presenting the title deeds, the person says he is giving his daughter a shop in Trabzon or a house in the Adana region or land of so many acres in Sivas. You can watch all this on Armenian television. Sometimes they broadcast these wedding ceremonies live to convey a message to the public,” explained Kurtcephec.
The coming year will bear witness to whether the court cases concerning the Ottoman title deeds will ease or strain bilateral Turkish-Armenian ties. The two countries have missed major opportunities to normalize relations. A US-backed rapprochement begun in 2008 was marked by an effort at “soccer diplomacy.” Sarkisian and then-President Abdullah Gul watched soccer games between their national teams together.
Building on the thawed climate, Turkey was to open the Alican crossing on the Armenian border, while Armenia was to withdraw from several of the seven Azerbaijani districts in Nagorno-Karabakh it has occupied since 1993. Both the Azerbaijani and Armenian diasporas, however, reacted harshly to the rapprochement process. As a result, the opportunity brought about by soccer diplomacy was squandered.
Now, on top of all the foreign policy troubles Turkey already faces, its long-postponed problems with Armenia are likely to spawn new crises in the coming year.

Yorumlar kapatıldı.