İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeni Karşıtlığı – Yahudi Aleyhtarlığı

tameryazar@yahoo.com
Türkiye’de olan bitene biraz yakından baktığınızda size garip gelen şeylerle karşılaşırsınız, hatta garipsediklerinizin normalleştirildiğini fark edersiniz, fark ettikçe de bildiklerinizin aslında kocaman bir bilinmeyen olduğu gerçeğinde kaybolursunuz, kayboldukça da içine düştüğünüz labirentin koridorlarında çıkış ararsınız, duvarlara çarpa çarpa ilerleyen korkularınızdan uzaklaşmak ve geride kalanlardan kopmak istersiniz… Ama yapamazsınız… Belki o yüzden, yaşadığınız ülke topraklarında korkarak nefes alırsınız…Siyasetin körüklediği NEFRET söylemlerinde hedef yapılırken, nefessiz kalırsınız…

Aynen, son dönem Kudüs’te, Mescidi Aksa’da yaşananlar yüzünden Türkiye’deki Musevi inancında olanların hedef yapılmak istenmesi gibi, ki AFFEDERSİN’in ülkesinde buna şaşırmak gerek mi, bilmiyorum…
Bildiğim tek şey, İstanbul’da bir Sinagog önüne kadar gelip, “İsrail, yaptıklarının yanına kâr kalacağını sanıyorsa yanılıyor” diyebilecek cesarete gelmiş olanlar ve böylesi bir tehdidi bu ülke vatandaşlarına ama hiçbir hukuki yaptırım olmadan savurabilenler ve kan kokan tehdidin ardından polis kontrolünde ÖZGÜRCE dağılabilenler…
Hayrını görün YENİ dediğiniz Türkiye’nin…
Dökülüp saçılan YENİ’den bu kadar korkarken hele ki…
1000 ODALI SARAYLAR
ADALETSİZ KALANLAR
Dün, Roboskî katliamının 1048. günüydü…
Ve…
Öldüğünde henüz 13’ündeydi Muhammet ENCU…
Öldüğünde henüz 13’ündeydi Erkan ENCU…
Öldüğünde henüz 16’sındaydı Salih ÜREK…
Öldüğünde henüz 16’sındaydı Yüksel ÜREK…
Öldüğünde henüz 15’indeydi Bedran ENCU…
Öldüğünde henüz 16’sındaydı Serhat ENCU…
Öldüklerinde çocuktu her biri…
Öldüklerinde umuttu…
Bugündü, yarındı…
Onlar…
Toplam 34 kişi…
Toplam 34 yaşam…
Toplam 34 yoksulluk…
Toplam 34 çaresizlik…
Toplam 34 parçalanmış beden…
Ve toplamda 34 adaletsizlik…
Evet…
1048 günde SUÇLU bulamayan bir Türkiye’deyiz…
SUÇLULARIN daha da güçlendiği bir Türkiye’deyiz…
Adaletin mahkeme salonlarından çıkamadığı bir Türkiye’deyiz…
EMİR komuta zincirinde VİCDANIN kaybolduğu bir Türkiye’deyiz…
Siyasetçinin ölümlerde SORUMLULUK üstlenmediği bir Türkiye’deyiz…
ÖLDÜRMENİN neredeyse YASAL STATÜ kazandırıldığı bir Türkiye’deyiz…
Suçluların adalet yerine DEVLET’in gölgesinde barındırıldığı bir Türkiye’deyiz…
Sahi, bu mudur hayalimiz?
Gelinen Türkiye gerçeğinde bu muyuz?
1000 odalı bir Ankara’dan çıkardığımız sonuç bu mudur?
YETMEZ AMA EVET derken omuzladığımız demokrasi bu mudur?
Bu değil…
Asla değil…
En azından benim değil…
Sahi zor muydu o acıları paylaşmak, Devlet olgusunda ÖZÜR dilemek ve yaşananların SUÇUNDA duranları tespit etmek, var olanları halının ALTINA süpürmemek, konuşmak, GİZLEMEMEK, Devlet’in derinliğine karışan paralele PARALEL bir Ankara yaratmamak, sahi zor muydu ölümlerin gerisinde kalanların ellerini tutup gözlerinin içine bakmak, akan gözyaşını silmek, ağıda karışanların çığlıklarına adalet eklemek, yaşanan yoksulluğun cezasına ekli kaçağın yaşamlarını anlamak, çocuk bedenlerin parçalanmış hallerine Devletin BABALIĞINI eklemek, OLDU BİR KERE’yi rafa kaldırmak ve tüm o RAFLARI yok etmek…
Sahi, zor muydu tüm bunlar?
Evet mi?
Sizin olsun HERŞEY o halde, ama İNSANLIK bize kalsın… !

Yorumlar kapatıldı.