İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

ATAA ve Türk Amerikan Toplumundan TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi’ne Kınama

Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından 11 Kasım’da tertiplenecek Dış Politika Forumu çerçevesinde “1915 Trajedisinin 100. Yılını Tartışmak: Anlam, Hafıza ve Siyaset” konulu toplantıya tüm talep ve ısrara rağmen sadece Ermeni uzmanların davet edilmesini protesto etti. 11 Kasım’da yapılacak toplantı öncesinde hem TÜSİAD hem de Boğaziçi Üniversitesi yetkililerine ulaşan ATAA Başkanı Mehmet Toy, defaatle hiçbir Türk uzmanın davet edilmediği toplantıya sadece 1915 olaylarını yalnız Ermeni bakış açısından gören ve soykırım iddialarını savunan konuşmacılar olan Bentley Üniversitesi Öğretim Üyesi Tarihçi Asbed Kotchikian, Sciences-Po Üniversitesi Öğretim Üyesi Michel Marian ve Erivan’daki Küreselleşme ve Bölgesel İşbirliği Analitik Merkezi Direktörü Stepan Grigoryan’ın davet edilmesinin ABD’de yaşayan Türk toplumu tarafından büyük bir şaşkınlık ve üzüntü ile karşılandığını ifade etti.

ATAA’nın 1979 yılında ABD’de Türklerin Ermeni teröristlerin saldırılarına maruz kaldığı ve her an tehlike içinde yaşadığı bir dönemde ABD’deki Türk toplumunu bir araya getirmek ve bu saldırılarla mücadele için kurulmuş bir çatı örgütü olduğunu vurgulayan ATAA Başkanı Toy, Türk Amerikan toplumunun son 35 yıldır Ermeni diasporasının Türkiye alehyinde yürüttüğü sözde “soykırım” propagandasına karşılık vermek ve Türk tarihini doğru bir şekilde yansıtabilmek için büyük emek verdiğine dikkat çekti.
Özellikle AİHM’nin 1915 hadiselerinin tarihi araştırmalara ve tartışmaya açık olduğuna dair aldığı karardan sonra TÜSİAD ve Boğaziçi Üniversitesi tarafından düzenlenen Dış Politika Forumu’nda tek taraflı bir toplantı tertipleyerek sadece soykırım iddialarını destekleyen Ermeni uzmanlara söz hakkı verilmesini şiddetle kınadıklarını ifade eden Toy, TÜSİAD ve Boğaziçi yetkililerine gönderdiği mektuplarda bu olayın derhal düzeltilmesini talep ederek toplantıya David Saltzman, Ed Erickson, Guenther Lewy ve Chris Günn gibi farklı bir görüş açısını müdafaa eden bilgin ve uzmanlara da yer verilmesini talep etti.
Bu teklifi Boğaziçi Üniversitesi’nin cevapsız bırakması, TÜSİAD’ın ise “toplantının 100 yıl sonra Ermenilerin Türkiye’den ne istediğini ve taleplerinin ne olduğunu anlamak amacıyla düzenlendiğini” ifade ederek olumsuz cevap vermesi sonrasında organizatörleri bir kez daha uyarma yoluna giden Toy, ABD’deki Ermenilerin taleplerinin çok iyi bilindiğine ve düzenlenecek toplantının tek neticesinin Ermenilerin bilinen taleplerini daha sesli bir şekilde dünyaya duyurmaları olacağına dikkat çekti. İkinci mektubunda bir kez daha en azından Amerikalı Uzman David Saltzman’ın toplantıya davet edilerek konunun beynelmilel hukuk çerçevesinde irdelenmesine müsaade edilmesini talep eden ATAA Başkanı, hem Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Hakan Yılmaz hem de TÜSİAD Genel Sekreteri Zafer Ali Yavan’a yapılan uyarılara rağmen toplantıya Türk tezlerini de anlatacak yabancı uzmanlara yer verilmemesini yayınladığı bir açıklamayla protesto etti.

ATAA’nın asla Ermenilerle karşılıklı diyalogun aleyhinde olmadığını ve ABD’deki en etkin Ermeni kuruluşu olan Amerika Ermeni Ulusal Komitesi (ANCA) ve ATAA’nın getireceği tarihçilerle aynı masada konuşmalarını sağlamaya yönelik çalışmalar içerisinde olduklarını ifade eden Toy, “TÜSİAD ve Boğaziçi’nin konunun sadece Ermeni konuşmacılar tarafından tartışılmasını sağlaması Ermenilerin bilinen tezlerini daha iyi bir şekilde dünyaya duyurmalarını sağlayacaktır. Varlığı Türk halkının vergisinden alınan paraya dayalı olan Boğaziçi Üniversitesi ve varlığı büyük ölçüde Türk halkına bağlı olan TÜSİAD’ın bu denli yanlış bir adımı atmasına anlam veremiyoruz” diye yazdı.
Türkiye’nin 1914’ten 1922’ye kadar yarım milyon şehit verdiğini ve Ermeni çetelerinin 1915-1916 yılları arasında Van’da 120 Bin, Kars’ta 60 bin, Bitlis’te 50 bin ve Muş’ta 10 bin Türk’ü katlettiklerini, Ermeni terör örgütü ASALA’nın da dünyanın dört bir yanında çok sayıda Türk diplomatı şehit ettiğini hatırlatan Toy, hiç bir kurum ya da kuruluşun Türklere karşı soykırım yapıldığını dünyaya ilan etmeye çalışmamasına rağmen buna karşın Türk halkı suçluymuşçasına çok değerli iki Türk kuruluşunun Ermeni tezlerini kuvvetlendirmek adına Ermeni konuşmacıları Türkiye’ye çağırmasına isyan etti.
Toy, “Biz Ermenilerin ne istediğini çok iyi biliyoruz. Ermenistan, yedi düvele karşı savaşarak sınırlarını 1923’te Lozan’da çizmiş 77 milyonluk bir ulusun sınırlarını tanımamaktadır. Neyi konuşacağız? Buna rağmen ATAA olarak Ermeni STK’larla aynı masaya oturmaya ve haklı olduğumuz davamızı savunmaya her zmaan hazırız” diye yazdı.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki Öğretim Üyelerine Çağrı
Kendisinin de eski bir öğretim üyesi olduğunu vurgulayan Toy, “Boğaziçi’ndeki meslektaşlarımı bu planlanan toplantıyı protesto etmeye ve durdurmaya davet ediyorum. Türkiye’deki sivil toplum örgütlerini ulusal davamıza sahip çıkmaya, bu olayı protesto etmeye ve durdurmaya davet ediyorum” diye yazdı.
Ermenistan Türkiye’nin Çağrılarına Cevap Vermiyor
Türkiye’nin 1915 olaylarına ilişkin iddiaların araştırılması için Ermenistan’a yaptığı arşivlerin açılması ve iki tarafın belirleyeceği uluslararası tarihçi, hukukçu ve uzmanların konuyu araştırmaları için ortak bir komisyon kurulmasına yönelik çağrıları Ermenistan tarafından reddediliyor.
Hiçbir uluslararası mahkemenin 1915 olaylarını jenosit olarak tanımlayan bir kararı olmadığı halde Türkiye’yi uluslararası alanda “soykırım”la itham eden Ermeni diasporası ve Ermenistan, İslamofobi ve Türkiye karşıtlığının zemin sahibi olduğu Batı ülkelerinin parlamentolarında birkaç Türk karşıtı vekilin katıldığı geceyarısı oturumlarında alınan cılız kararlarla Türkiye’yi sıkıştırarak Soykırım iddialarını tanımaya, sözde soykırım nedeniyle tazminat elde etmeye ve Ermenistan’a ve Ermenilere toprak vermeye zorlama politikası izliyor.
Türk Toplumu Büyük Gayret Sarfediyor
Ermeni lobisinin etkili olduğu ülkelerin başında gelen ABD’de Türk Amerikan toplumu ve Türklere ait çok sayıda kuruluş, ABD Kongresi’ndeki taraflı Ermeni tasarılarının engellenmesi için seferber olurken bir yandan da Türk tezlerinin uluslararası topluma anlatılması için gayret sarfediyor.
Bu konuda aktif bir çatı kuruluş olarak öne çıkan Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi (ATAA), ABD’de Ermeni diasporasının Türkiye aleyhindeki hamlelerine karşı hem hukuki hem de siyasi sahada mücadele veriyor.
Ankara, Uzlaşı İçin Büyük Gayret Gösterdi 
Başbakanlığının ilk yıllarından itibaren Ermenistan’ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarından çekilmesi halinde diplomatik ilişkilerin tesis edileceğini ifade ederek Ermenistan’ı dev bölgesel projelerin dışında kalarak halkını yoksulluğa mahkum etmemeye davet eden Cumhurbakanı Erdoğan, iki ülke arasındaki tarihi husumetlerin halli için birçok defa tarihçiler komisyonu kurulmasını teklif etmiş, bu amaçla Ermenistan idarecilerine mektup da yazmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz yıl da 1915’te hayatını kaybeden Ermenilerle ilgili bir açıklama yayınlamış ve “1915’te ölen Ermenilerin torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz. Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşanan hadiseler hepimizin ortak acısıdır.” diye yazmıştı.
Açıklamasında Erdoğan, “Ermeni vatandaşlarımız ve dünyadaki tüm Ermeniler için özel bir anlam taşıyan 24 Nisan, tarihi bir meseleye ilişkin düşüncelerin özgürce paylaşılması için  değerli bir fırsat sunmaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarının hangi din ve etnik kökenden olursa olsun, Türk, Kürt, Arap, Ermeni ve diğer milyonlarca Osmanlı vatandaşı için acılarla dolu zor bir dönem olduğu yadsınamaz.
Adil bir insani ve vicdani duruş, din ve etnik köken gözetmeden bu dönemde yaşanmış tüm acıları anlamayı gerekli kılar.
Tabiatıyla ne bir acılar hiyerarşisi kurulması ne de acıların birbiriyle mukayese edilmesi ve yarıştırılması  acının öznesi için bir anlam ifade eder.

Atalarımızın dediği gibi ‘ateş düştüğü yeri yakar’.
Osmanlı İmparatorluğu vatandaşı herkes gibi Ermenilerin de o dönemde yaşadıkları acıların hatıralarını anmalarını anlamak ve paylaşmak bir insanlık vazifesidir.
1915 olaylarına ilişkin farklı görüş ve düşüncelerin serbestçe ifade edilmesi; çoğulcu bir bakış açısının, demokrasi kültürünün ve çağdaşlığın gereğidir.
Türkiye’deki bu özgür ortamı, suçlayıcı, incitici, hatta bazen kışkırtıcı söylem ve iddiaları seslendirmek için vesile olarak görenler de bulunabilir.
Ne var ki, tarihi meseleleri hukuki boyutlarıyla birlikte daha iyi anlamamız, kırgınlıkları yeniden dostluklara dönüştürmemiz mümkün olacaksa, farklı söylemlerin empati ve hoşgörüyle karşılanması ve bütün taraflardan benzer bir anlayışın beklenmesi tabiidir.
Türkiye Cumhuriyeti hukukun evrensel değerleriyle uyumlu her düşünceye olgunlukla yaklaşmaya devam edecektir.
Fakat 1915 olaylarının Türkiye karşıtlığı için bir bahane olarak kullanılması ve siyasi çatışma konusu haline getirilmesi de kabul edilemez.
Birinci Dünya Savaşı esnasında yaşanan hadiseler, hepimizin ortak acısıdır. Bu acılı tarihe adil hafıza perspektifinden bakılması, insani ve ilmi bir sorumluluktur.
Her din ve milletten milyonlarca insanın hayatını kaybettiği I. Dünya Savaşı esnasında, tehcir gibi gayr-ı insani sonuçlar doğuran hadiselerin yaşanmış olması, Türkler ile Ermeniler arasında duygudaşlık kurulmasına ve karşılıklı insani tutum ve davranışlar sergilenmesine engel olmamalıdır.
Bugünün dünyasında tarihten husumet çıkarmak ve yeni kavgalar üretmek kabul edilebilir olmadığı gibi ortak geleceğimizin inşası bakımından hiçbir şekilde yararlı da değildir.
Zamanın ruhu, anlaşmazlıklara rağmen konuşabilmeyi; karşıdakini dinleyerek anlamaya çalışmayı;  uzlaşı yolları arayışlarını değerlendirmeyi; nefreti ayıplayıp saygı ve hoşgörüyü yüceltmeyi gerektirmektedir.
Bu anlayışla biz Türkiye Cumhuriyeti olarak 1915 olaylarının bilimsel bir şekilde incelenmesi için ortak tarih komisyonu kurulması çağrısında bulunduk. Bu çağrı geçerliliğini korumaktadır. Türk, Ermeni ve uluslararası tarihçilerin yapacağı çalışma, 1915 olaylarının aydınlatılmasında ve tarihin doğru anlaşılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
Bu çerçevede arşivlerimizi bütün araştırmacıların kullanımına açtık. Bugün arşivlerimizde bulunan yüzbinlerce belge, bütün tarihçilerin hizmetine sunulmaktadır.
Türkiye, geleceğe güvenle bakan bir ülke olarak tarihin de doğru anlaşılması için  ilmi ve kapsamlı çalışmaları her zaman desteklemiştir. Etnik ve dini kökeni ne olursa olsun yüzlerce yıl bir arada yaşamış, sanattan diplomasiye, devlet idaresinden ticarete kadar her alanda ortak değerler üretmiş Anadolu insanları, yeni bir gelecek inşa edebilecek imkân ve kabiliyetlere bugün de sahiptir.
Kadim ve eşsiz bir coğrafyanın benzer gelenek ve göreneklere sahip halklarının, geçmişlerini olgunlukla konuşabileceklerine, kayıplarını kendilerine yakışır yöntemlerle ve birlikte anacaklarına dair umut ve inançla, 20. yüzyılın başındaki koşullarda hayatlarını kaybeden Ermenilerin huzur içinde yatmalarını diliyor, torunlarına taziyelerimizi iletiyoruz.
URL http://www.youtube.com/watch?v=OyxWcu_4gkE
Aynı dönemde benzer koşullarda yaşamını yitiren, etnik ve dini kökeni ne olursa olsun tüm Osmanlı vatandaşlarını da rahmetle ve saygıyla anıyoruz.” diye yazmıştı.

Yorumlar kapatıldı.