İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermeniler ve liberaller

Hadi Uluengin  –  Taraf
Başta Etyen Mahçupyan ve Markar Esayan olmak üzere Hay aidiyetten bazı aydınlar iktidara hâlâ prim vermeye devam eden diğer özgürlükçü kesim içinde yer alıyorlar. Üstelik Mahçupyan kendisine önerilen başbakanlık danışmanlığını da kabul etti…Burada konuya pragmatik bakmak zorunda olduğum için de, bana göre çok iyi yaptı…Tamam da, bu çelişki bazılarının yaptığı gibi “adama bak, Ermeni olmasına rağmen hükümeti ve Erdoğan’ı destekliyor” türünden bir suçlamaya asla ve asla hak kazandırmaz. Başka bir deyişle, AKP’ye yakın duran Hay kökenli entelektüelleri şimdi de sözüm ona “siyaseten doğrucu” ve zahiren “pro-Ermeni” bir yaklaşımla; yani o kökeni referans alarak kınamaya kalkışmak ucuz ve basit demagojinin dik âlâsı olmaktan öteye gitmez ve gidemez. Gidemez, çünkü kendisine muhalif Kürtleri hain anlamındaki “çaş” kelimesiyle tanımlayan bir PKK’yı hatırlatacak biçimde, yukarıdaki aydınların da “Ermeniliğe ihanet ettiği” çağrışımını yaratmak ne liberallikle, ne özgürlükçülükle, ne de demokratlıkla bağdaşır. (İzin verin de hiç olmazsa hainlerimize  -hamiliğimizi bırakıp vasiliğimize soyunan-  sosyalist, liberal akademisyen ve yazarlar değil Ermeni halkı karar versin. HYETERT)

***
Dünkü  “liberal kırılma” konusuna bugün de Ermeni meselesi açısından bakacağım.
Çünkü başta Etyen Mahçupyan ve Markar Esayan olmak üzere Hay aidiyetten bazı aydınlar iktidara hâlâ prim vermeye devam eden diğer özgürlükçü kesim içinde yer alıyorlar.
Üstelik Mahçupyan kendisine önerilen başbakanlık danışmanlığını da kabul etti.
Burada konuya pragmatik bakmak zorunda olduğum için de, bana göre çok iyi yaptı.
***
ÇOK iyi yaptı ama aynı “liberal kırılmanın” nedenlerine ilişkin olarak yine dün açıkladığım gibi, ben genel olarak Etyen’in benimsediği çizginin karşısında yer alıyorum.
Tamam da, bu çelişki bazılarının yaptığı gibi “adama bak, Ermeni olmasına rağmen hükümeti ve Erdoğan’ı destekliyor” türünden bir suçlamaya asla ve asla hak kazandırmaz.
Başka bir deyişle, AKP’ye yakın duran Hay kökenli entelektüelleri şimdi de sözümona “siyaseten doğrucu” ve zahiren “pro-Ermeni” bir yaklaşımla; yani o kökeni referans alarak kınamaya kalkışmak ucuz ve basit demagojinin dik âlâsı olmaktan öteye gitmez ve gidemez.
***
GİDEMEZ, çünkü kendisine muhalif Kürtleri hain anlamındaki “çaş”kelimesiyle tanımlayan bir PKK’yı hatırlatacak biçimde, yukarıdaki aydınların da “Ermeniliğe ihanet ettiği” çağrışımını yaratmak ne liberallikle, ne özgürlükçülükle, ne de demokratlıkla bağdaşır.
Zira sözkonusu aydınlar fıtri aidiyetlerini tabii ki korumakla birlikte kavmî dürtüleri çoktan aşmış ve Türkiyelilik kavramını benimsemiş birey yurttaş kimliğini taşıyorlar.
Buradan itibaren herhangi bir Agop’la herhangi bir Ali arasında asla fark yoktur.
O Agop fikirlerinden dolayı ancak o Ali kadar eleştirilebilir veya övülebilir ki, bizzat Ermeniler dâhil “Ermenilik dersi” vermek hakkı kimseye bahşedilmemiştir.
***
ÖTE yandan şu kesin bir gerçek ki, AKP iktidarı başta Ermeniler olmak üzere gayr-ı Müslim azınlıklara karşı Cumhuriyet tarihinin en özgürlükçü ve en adil politikasını uyguladı.
Sezar’ın hakkı Sezar’a, bunun aksini iddia etmek iftiracılık ve nankörlük olur!
Nitekim gasp edilmiş vakıf mülklerinin geri verilmesi; ibadet mekânlarının onarılması; dışişleri kariyeri dâhil memuriyet başvurularının ekâlliyet mensuplarına açılması; Daron Acemoğlu’na büyükelçilik önerilmesi; yurtdışındaki Rum, Ermeni, Süryani, Yahudi vs. azınlıklara yeniden vatandaşlık hakkının tanınması ve nihayet 24 Nisan 1915 Büyük Felâketi için taziyet bildirilmesi, hiçbir şekilde tevil götürmeyen somut gelişmeleri oluşturuyor.
Daha önce tahayyül dahi edilemeyecek yukarıdaki açılımların hepsi Erdoğan- Davutoğlu hükümetlerinin imzasını taşıyor ki, hiç şüphesiz bu, onların onurudur!
***
FAKAT tabii “AB’ye uyum yasaları zorladı” türü argümanlarla iktidarın samimiyeti sorgulanabilir. Bunda belki kısmen doğruluk payı vardır ama ben tam o kanaatte değilim.
Olumluluğun daha ziyade, yarı İslami- yarı emperyal bir yaklaşımdan dolayı AKP hükümetlerinin geleneksel zimmi korumacılığını tekrar öne geçirmesinden; artı, zaten hiçbir şekilde sorumlu olmadığı eski suçlardan arınmak iradesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Her halükârda da şöyle veya böyle nesnel olgular ortada duruyor ve öz değişmiyor.
Dolayısıyla sırf kimlik aidiyetinden yola çıkacak “sıradan bir Ermeni”nin iktidara muhtemelen şükran duyuyor olması, Mahçupyan veya Esayan’a yöneltilen “Ermeniliğine rağmen hükümeti destekliyor” türü “siyaseten doğrucu” suçlamalardan çok daha doğal, çok daha normal ve bilhassa da çok daha insani bir duygudur.
Oysa tabii ki onların fikirlerini eleştireceğim!
Fakat asla “Ermeniliğe ihanet ettikleri” (!) hezeyanıyla değil!
Kendi hesabıma “liberal kırılmanın” karşı safında yer aldığım için…

Yorumlar kapatıldı.