İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Mahçupyan’dan Kürtlere flaş mesaj

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “A Takımı”na sürpriz bir şekilde dahil olan, kamuoyunun paralel yapıya karşı tavrı ile de yakından tanıdığı Ermeni yazar Etyen Mahçupyan, Al Jazeera’den Gonca Şenay’a verdiği röportajda “Kürtler için de başkaları için de bundan daha iyi bir Hükümet bulma ihtimali yok” dedi. Özellikle Ermeni aydınlar ve yazarlar tarafından oldukça eleştirilen Mahçupyan’a Başbakanlık Başdanışmanlığı teklifi bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. (Eleştiren Ermeniler Mahçupyan’ın palyaço ve parazit dediği Ermeniler ile pejoratif solun parçası olan Ermeniler. Bu da doğal. HYETERT)

***
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun danışmanlık teklifini kabul eden Ermeni yazar Etyen Mahçupyan’a göre, “Kürtler için de başkaları için de bundan daha iyi bir Hükümet bulma imkanı yok.”
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, “A Takımı”na sürpriz bir şekilde dahil olan, kamuoyunun paralel yapıya karşı tavrı ile de yakından tanıdığı Ermeni yazar Etyen Mahçupyan, Al Jazeera’den Gonca Şenay’a verdiği röportajda “Kürtler için de başkaları için de bundan daha iyi bir Hükümet bulma ihtimali yok” dedi.
Özellikle Ermeni aydınlar ve yazarlar tarafından oldukça eleştirilen Mahçupyan’a Başbakanlık Başdanışmanlığı teklifi bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu’ndan geldi. Akil İnsanlardan biri olan Mahçupyan, Akiller toplantısının ardından Başbakan Davutoğlu’ndan Başdanışmanlığı görevi teklifini almıştı.
DAVUTOĞLU MAHÇUPYAN’I NEDEN SEÇTİ?
Davutoğlu’nun kararında Mahçupyan’ın Türkiye’nin demokratikleşmesi, sivilleşmesi, devlet ve toplum konularındaki duruşu ile akademik katkılarının etkili olduğu öğrenildi.
Hrant Dink’in öldürülmesinin ardından Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmenliği’ni de yaptı.
Mahçupyan’ın Başbakanlık’taki ilgi alanları arasında çözüm süreci, Ermeni meselesi ve “hükümete mesafeli kesimlere yönelik çalışma yürütmek” olarak sıralanıyor.
İşte o röportajdan önemli satırlar:
“ÇÖZÜM SÜRECİNDE BİR TIKANMA YAŞANIYOR”
Bir tıkanma yaşanıyor ve bu tıkanma aynı zamanda bir psikolojik arka plana da sahip. Son dönemde taraflar fazlasıyla konuşuyordu, hatta konuşulmayan hiçbir şey kalmadı noktasına gelinmişti. Tüm bunlara rağmen 6-8 Ekim olaylarının yaşanması, psikolojik bir kırılma yarattı. Hem Hükümet içinde, hem Ak Parti içinde hem de islami-muhafazakar kesimin içinde bu yaşanıyor şu anda. Bir aldatılmışlık hissi var. Bununla beraber olaya devam etme arzusu ve enerjisi eskisi gibi güçlü değil. Yani “Gerçekten birlikte yürünecek bir partner var mı?” sorusu yeniden soruluyor. Burada tamir edilmesi gereken bir durum var ve tamir edecek olan da Kürt siyasi hareketi olacak. Bu olay yeniden restore olana kadar bu psikolojik kırılmayı aşmak zor. Öte yandan bu psikolojik kırılma var diye, hükümetin atalete düşmesi de büyük sorunlar yaratır.
“Hükümet karşı tarafa, “Eğer beraber yürüyeceksek aklını başına al, doğru dürüst davran” mesajı veriyor. Bunun operasyonu nasıl olacak diye bakınca bunun Öcalan üzerinden olacağını düşünüyorum. Öcalan bu mesajı başka bir söyleme bir şekilde tahvil edecek ve oradan yine kendisini güçlendiren bir hamle yapacak. Bence şu anda Hükümetin tutumu, Öcalan’ın da önünü açan bir tutum olabilir.
“ÖCALAN’IN SÖYLEMİ STRATEJİK”
Öcalan’ın söylemi de stratejik bir söylem. Hükümetin söylemi de şu anda aslında, “Bir şey bekliyorum, sana bir şey söylüyorum” mesajı. Kendi tabanını da teskin eden bir mesaj. Ben çözüm sürecinin duraklaması diye bir ihtimal görmüyorum. Hükümet kendi önündeki bu partnerden, HDP-PKK çizgisinden çok emin değilse, kendi başına kalmış gibi hissederse bu çözüm sürecini hızlandırabilir de.
“YOL HARİTASI ÖNEMLİ”
Üzerinde anlaşılan o yol haritası önemli. Hükümet ilk başta karar verilen birinci adımın gerçekleşmesini istiyor, silahlı grupların dışarı çıkmasını ve orada silah bırakmalarını. İşte o noktada soru işaretleri var. Ortadoğu böyle olduğu sürece, PKK nasıl tam olarak silah bırakacak? Belki bu gerçekçi değil ama en azından Türkiye’ye yönelik olarak bakışının değişmesi sağlanabilir ve Türkiye buna bir miktar göz yumabilir. O noktadan sonra bir geri dönüş programı var, o insanların sosyal hayata katılımı gündemde. Tüm bunların kendisini Anayasa’da bulacağı bir süreç olacak. 30 yıllık bir meselenin, 1-1.5 senede başka bir evreye taşınması mümkün. Ama tabii isteniyorsa.
“HÜKÜMETİN İSTEĞİ AÇIK, PKK’NINKİ İSE…”
Bence Hükümet’in isteği çok açık. PKK tarafının ise isteyip istemediği belli değil. Rojava olayı bunun çok kırılgan olduğunu gösterdi. O zaman da Hükümet şunu düşündü, “Rojava’da bir şey olunca çözüm süreci durabiliyorsa eğer, o zaman İran’da da Irak’ta da her an bir şey olabilir. Biz tüm bunların sorumluluğunu çözüm sürecinin üzerine yıkabilir miyiz? Hayır”
“ÇOK DAHA ÖNCEDEN PYD İLE TÜRKİYE’NİN BİRLİKTE YÜRÜMESİ GEREK”
Eğer Kürtler, PKK gerçekten de Ortadoğu coğrafyasındaki tüm Kürtlerin sorununu tek bir hamlede çözecek bir çözüm istiyorlarsa o zaman çok başka türlü davranmaları gerekiyor. Mesela çok daha önceden PYD’nin Türkiye ile birlikte yürümesi gerekirdi. Sıkıştığınız zaman Türkiye’yi yanınıza isteyecekseniz, sıkışmadan önce birlikte hareket etmeniz lazım. PKK-PYD bunu yapmadı, kendisine çok fazla güvendi, istediği gibi olmadı. Şimdi geri dönüp çözüm sürecini baltaladı.
“HÜKÜMET SONUNA KADAR GİTMEYE HAZIR”
Bence Hükümet, sonuna kadar gitmeye hazır. Kürtler ve başkaları için de bundan daha iyi bir Hükümet bulma ihtimali yok. Kürt meselesinin her boyutuyla çözülmesine hazır olan, yeter ki şartlar olgunlaşsın diyen bir Hükümet var. Birkaç sene önce valilerin seçimle gelmesinden söz ediliyordu. Nereye kadar gidebileceğini hayal edebiliriz meselenin. Yeter ki Türkiyelilik üzerinden, bir bütünlük içinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sınırları ve demokrasisi içinde çözümlere hazır olunsun. PKK’nın, anlaşılır nedenlerle, bu döneme yeteri kadar hazır olmaması durumu var.

Yorumlar kapatıldı.