İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Ermenilerle helalleşmek

Recep Güvelioğlu – Çukurova Ünv. İlahiyat Fak.
Soykırımı kabul etmeden yapılacak bazı girişimler, kalıcı ve sürekli olmaları kaydıyla Türkiye hakkında en azından bir iyi niyet yaratabilir. Bunları iki kategoride görmek mümkün… Türkiye hakkında en azından bir iyi niyet yaratabilir. Bunları iki kategoride görmek mümkün. Birincisi, Ermenistan’dan Türkiye’ye kaçak girişlere göz yumulması ve böylece oradaki sefaletten kaçıp çalışarak bir şeyler yapmak isteyen Ermenilere imkan sağlanmasıdır. Bunları bazı aklı evvellerin öne sürdüğü gibi yakalayıp iade etme tehdidinde bulunmak en azından ayıptır… Ermeni vatandaşlarımızın konumundan söz dahi etmiyorum. Ben neysem, Cumhurbaşkanı neyse, onlar da aynı bu memleketin vatandaşıdır. İkinci öneri ise biraz farklı. Ani, Ermeniler için kutsal bir mekandır. Alparslan’ın Anadolu’ya girdiği kent de Ani’dir. Bizler için de önemlidir. Ayrıca Mecusi altarları bile durur. Yıllardır sadece yağmalanmış hiçbir şey korunamamıştır. Tam Ermenistan sınırındadır. Türkiye’nin, Akdamar’da yaptığı güzel faaliyeti en kısa zamanda uluslararası danışmanlar ve yabancı restorasyon firmaları tarafından Ani’de de yapmasını, binaların canlandırılmasını ve sonra bu kentin Ermenilere de açılmasını, pasaport değil de nüfus kağıdıyla gelip kendilerince kutsal mekanları ziyaret etmelerinin sağlanmasını önermekteyim.

***
Ermenilerle helalleşmekle, Ermenistan’ın Azerbaycan’daki Laçin Koridorunu boşaltmasını istemek farklı şeylerdir. Belki iki tarafla da iyi ilişki kurmuş bir Türkiye sorunun çözümüne daha fazla katkı yapar. Kim bilir?
Şimdiki gündemden sıkılanlar açısından önümüzdeki yılın gündemine bakmak bir değişiklik olacak. İçerde seçimler gündemin başına yerleşecek. Ama, gündemin en yıpratıcı konusu 24 Nisan 2015’de Ermeni soykırımı iddiasının 100’ncü yıldönümünde ortaya çıkacak.
Türkiye, bütün dünyanın “Soykırımı kabul et” baskısına uğrayacak.  Zaten birçok ülke soykırımı kabul etmiş durumda. Kabul etmeyene hapis cezası uygulayanlar bile var. Allahtan, Doğu Perinçek’in girişimiyle İsviçre, -o da görünürde- bu listeden çıktı.
ABD önümüzdeki yıl soykırımı resmen kabul edecek. Türkiye’nin su bile vermediği İsrail ortada oldukça, ABD Kongresindeki Yahudi lobisini kullanmasını beklemek mümkün değil. Hatta bu kez Yahudi lobisi de Ermeni diasporasıyla birlikte çalışacak. İstendiği gibi, 24 Nisan’ı posta pullarına girecek şekilde “Türklerin Ermenileri soykırıma uğratmasının yıldönümü” olarak kabul edecekler. Tarih kitapları öyle yazacak. Bu hemen hemen tüm dünyada  (KKTC, Azerbaycan ve Pakistan hariç) aynen tanınacak.
Gerçi, Türkiye kabul etmedikçe, soykırım meselesinin gerek diaspora, gerekse resmi Ermeni devleti tarafından istenilen sonuca ulaşması mümkün değil. Ama, şu da açık ki, Ankara, gerek maddi, gerekse manevi açıdan çok zorda kalacak, ekonomik yaptırıma bile uğrayabilir.
Hatalar, pişmanlıklar
Aslında bu konunun tarihi bir değerlendirmeye ihtiyaç duyduğunu, siyasetin bu işe karışmaması gerektiğini neredeyse kabul ettirmek üzereyken Kenan Evren döneminde “Biz Ermenileri kesmedik salgın hastalıktan öldüler” diye bir tez devlet görüşü olarak ortaya atıldı ve de tüm dünyayı eşek yerine koymaya kalktığı için de Türkiye rezil oldu. Oysa BM’nin soykırım tanımlamasındaki, açıklara yaslanılabilirdi. Yani vahşeti inkar etmeyip sadece BM’in kabul ettiği soykırım tanımına uymadığı söylenebilirdi. Çok akıllı (!) Evren ve takımı tüm bu oluşumu yıktı.
Yine de bir şeyler yapılabilirdi. Örneğin La Haye Adalet Divanına gidebilirdi. Adalet Divanı’nın 2007’de Sırbistan ve Karadağ’ın Boşnaklara soykırım yaptığına ilişkin kararı, Türk tezi açısından umut verici sayılabilirdi.
Aslında özellikle Birleşmiş Milletler kurulduktan ve soykırım tanımı ortaya konduktan sonra Ermeni diasporası, ucunda iyi de para olan bir girişimle devletlerin biri vasıtasıyla Divan’a gidebilirdi. Ama yapmadılar. Yapamadılar. Çeşitli sebeplerin yanı sıra Türkiye’nin saygınlığı ve Batı’dan gördüğü destek vardı. 
Bugün özellikle Divan açısından Türkiye’nin etkinliğinden söz edemeyiz. O zamanki Musevi desteğinden bahsetmek ise ünlü “one minute”den itibaren artık imkansız.
2015’e çok az kaldı
Ermeni tarafı, en azından gerek ölen ermeni sayısını bir buçuk milyon diye sundukları, gerek katliamlar dönemini 1915’de sınırlı tutmayıp 23’e kadar getirdikleri için doğru davranmıyor. Van olayları gibi olayları görmezden geliyorlar. Türkiye ise Osmanlı Birinci Şube, İkinci Şube ve Emniyeti Umumiye Evrakları Arşivini, katalog çıkarmadan “araştırmacılara açtık” dedi. Oysa açık dediği arşivde tehcir sevk merkezlerinin cevap defterleri yok. İşin teknik detayı çok uzun artık ayrıntılara girmenin de bir anlamı yok.
Ani’ye vizesiz ziyaret
Peki hiçbir şey yapılamaz mı? Çok az da zaman kaldı.
Soykırımı kabul etmeden yapılacak bazı girişimler, kalıcı ve sürekli olmaları kaydıyla Türkiye hakkında en azından bir iyi niyet yaratabilir. Bunları iki kategoride görmek mümkün.
Birincisi, Ermenistan’dan Türkiye’ye kaçak girişlere göz yumulması ve böylece oradaki sefaletten kaçıp çalışarak bir şeyler yapmak isteyen Ermenilere imkan sağlanmasıdır. Bunları bazı aklı evvellerin öne sürdüğü gibi yakalayıp iade etme tehdidinde bulunmak en azından ayıptır. Milyonla Suriyeliyi, zamanında yüzbinlerce Iraklı Kürdü alan Türkiye, çalışmak isteyen Ermeniyi neden almasın ki?  Ermeni vatandaşlarımızın konumundan söz dahi etmiyorum. Ben neysem, Cumhurbaşkanı neyse, onlar da aynı bu memleketin vatandaşıdır.
İkinci öneri ise biraz farklı. Ani, Ermeniler için kutsal bir mekandır. Alparslan’ın Anadolu’ya girdiği kent de Ani’dir. Bizler için de önemlidir. Ayrıca Mecusi altarları bile durur. Yıllardır sadece yağmalanmış hiçbir şey korunamamıştır. Tam Ermenistan sınırındadır.
Türkiye’nin, Akdamar’da yaptığı güzel faaliyeti en kısa zamanda uluslararası danışmanlar ve yabancı restorasyon firmaları tarafından Ani’de de yapmasını, binaların canlandırılmasını ve sonra bu kentin Ermenilere de açılmasını, pasaport değil de nüfus kağıdıyla gelip kendilerince kutsal mekanları ziyaret etmelerinin sağlanmasını önermekteyim. Bu hem ciddi bir iyi niyet gösterisi olur, hem de bizim turizmimize kazanç sağlar. Elbette ki birkaç aya sığmayacak mesele bu. Ama ciddi bir başlangıç bile iyi niyet yaratabilir.
Ermenistan’ın anayasasında Türkler aleyhindeki girişi değiştirmesi, Gümrü Anlaşmasını kabul etmesi elbette ki iyi olacaktır. Ama etmezlerse de biz üzerimize düşeni yapalım. Yunanistan’la öyle olmadı mı?  Tarih kitaplarını bile değiştirmediler ama ticaret için Edirne’ye vizesiz geliyorlar ve biz gayet mutluyuz.
Ermenilerle helalleşmekle, Ermenistan’ın Azerbaycan’daki Laçin Koridorunu boşaltmasını istemek farklı şeylerdir. Belki iki tarafla da iyi ilişki kurmuş bir Türkiye sorunun çözümüne daha fazla katkı koyar. Kim bilir? 

http://haber.stargazete.com/acikgorus/ermenilerle-helallesmek/haber-953571

Yorumlar kapatıldı.