İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Terteleden Arevik’e!

Haydar Işık, Arevik’te, kurgu ile belgeselin iç içe geçtiği edebiyatın altından kalkmayı başarmış. Belki de sözün mana ve ehemmiyet arzeden kelamını en başında telaffuz etmekte yarar var. Haydar Işık kelimenin tam anlamıyla bir Dersim bilge şahsiyeti. Haydar Işık’ı yıllar evvel Belge Yayıncılık’tan çıkan Dêrsimli Memik Ağa kitabıyla tanımıştım. Yakın zamanda Ahmet Kahraman üstadın adlandırmasıyla yaşadığı serencam itibariyle neredeyse bütün Kürdistan coğrafyasının simge Memik Ağa’sını bir kez daha okuma fırsatım oldu. Bu okumadan sonra yeniden ikna oldum ki, aslında Haydar Işık bir kitabıyla kendisini okuruna bağlayan bir edebiyatçı.



Bu kalem edipliği üzerinden okur bağlılığını pekiştiren, yakın günlerde yayımlanan ve hemen okuma fırsatını yarattığım yazarın yeni romanı Arevik oldu. Arevik filmografik bir Dêrsim romanı. Kurgusallıkla belgeselliğin nerede başlayıp nerede bittiğinin anlaşılmasının hayli zor olduğu bir edebiyatı başarmış Haydar Işık Arevik’te.

İntikam duygusu
Kemalist Cumhuriyet’in 1925 Şeyh Saîd kıyamı sonrası Takriri Sükûn Kanunu’yla adeta ipi kopmuş (aslında koparılmış demek gerek) tespihin taneleri gibi darmadağın edilerek Türkiye’nin batı illerine aile bağları da koparılarak sürülen Kürtlerin yersiz yurtsuzluğu. Sonra (Mecburi) İskân Kanunları’na dayanılarak yeniden yerleştirme ve iskân politikaları.

Ve elbette 1925’ten 1937’ye kadar on iki yıl süreyle ince bir politikayla sürdürülen iskân politikalarının aslında isyan olmayıp, isyan gibi gösterilme gerekçesine dayandırılarak ve tümüyle intikam duygusuyla kadim Dêrsim coğrafyasının tenkil ve tedip politikalarıyla katliam, soykırım ve insansızlaştırmayı devlet politikası haline dönüştürme meselesinin edebiyatı Arevik.

Kitabın bir hak teslimiyeti vurgusu da, Haydar Işık’ın Arevik’i üzerinden 1915 Ermeni Soykırımı’na belirgin gönderme yapmayı gerekli kılıyor. 1915 büyük felaketinden Dersim dağlarına ve merhamet sahibi Dêrsîm Kürt’üne sığınarak kurtulan hayli Ermeni’nin olduğu biliniyor.

İşte o kılıçtan kurtulan Ermenilerin neredeyse yirmi yıl sonra bu kez sonradan ve mecburiyetten kazanılmış Alevi ve Kürt kimlikleri infazlarına gerekçe oluyor. Öyle bir resmi devlet politikasının yargılı-yargısız infazı ki merhamet saikıyla kılıçtan kurtulanları bu kez Cumhuriyet’in kurşunu arayıp buluyor. Üstelik Ermeni kimliklerini gizledikleri hatta kimileri camide beş vakit namaza durdukları halde!

Agopyan, Xıdır, Sarkis, Sofi, Arevik, Xamo, Süreyya, Apê Ehmed, Dikran Efendi, Bedros, Miralay Kâzım, Mamed, Temur, Şakir, Mesut Axa ve diğerleri; faillerle mağdurlar bir arada! Korta Boli, Kızılkilise, Kalesan Deresi, Koyê Ser, Durmanuk, Zopîyan, Girê Mîr, Xuş-Hasköy, Xarput gibi yerleşim yerleri.

İsimler, mekânlar…
Kişiliğini, kimliğini talan ve inkârın yarattığı yeni zenginliğin vahşetine pazarlayan, katliam ve vahşet ortağı palazlanmış bir yeni türedi zengin kuşakla, onurunu ve şahsiyetini direnerek her şeye rağmen korumaya gayret eden bir başka kuşak. İsimler, mekânlar ve insanın mücadelesinin ayakları üzerinde durarak kendini var etme çabasının edebiyatı.

Büyük bir destanın insanı sahiden hırpalayan, darmadağın eden, yersiz yurtsuzluğun aslında bir yerleri olup da yerinden yurdundan hatta ailesinden ve malından, mülkünden, canından, bedeninden, ruhundan benliğinden koparılmanın Arevik adındaki çocukluktan genç kızlığa henüz geçen bir bedendeki tezahürünün romanı Haydar Işık’ın edebiyatı.

Üzerinde konuşulmaya ve tartışmaya aday bir edebiyat Haydar Işık ve Arevik: Dersîm Tertelesinde Bir Ermeni Kızı…

AREVİK
Haydar Işık
Satırarası Yayınları
2013, 372 sayfa, 20 TL.


http://kitap.radikal.com.tr/Preview/361693-yazdir

Yorumlar kapatıldı.