İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye, Ermeniler ve 1915 Katliamları – 9

“Sırf Müslümanlarda kadına bakmak haram diye başımızı örtüyorduk. Korkumuzdan değil, saygımızdan. Sonra onlar bizi anadan doğma çırılçıplak ettiler, bizi kirlettiler, o halimizle köpek gibi muamele ettiler. Oysa biz köpeklere bile bunu yapmazdık, ama onlar bizi köpekten de beter ettiler…” Her şey olmuştu bu dönemde en çok acıyı kadınlar tatmış, ölmek isteseler bile bebekleri hatırına yaşmayı göze almışlardır. Olur da sonları kabirleri belli olmayan, babaları gibi olmasın diye..,  Anadolu’da yaşanan olaylar, modern katliamların ilkidir desek yeridir.1915 katliamları tek Ermeniler üzerine yapılmamış, bu olaylarda binlerce Süryani ve Nasturi de katliamlardan payına düşeni almıştır. Osmanlı kaynaklarına göre, Suriye’ye gönderilen Ermeniler, Suriye çölünde ki Deyrizor’da kurulan toplama kampına gönderilmiştir. 

Kafilelere katılan çoğu Ermeni yolda öldü veya öldürüldü o bilinmez ama Suriye’de nerdeyse hiç denecek kadar az Ermeni’nin olması Osmanlı’nın “Ermenileri Suriye’ye gönderdik” iddiasını da çürütmektedir. Yusuf Halaçoğlu Osmanlı arşivlerine dayanan rakamlara göre, bu tehcirde toplam 56.610 BİN Ermeni’nin hastalıklar ve çeteler tarafından öldürüldüğünü iddia etmektedir. Düşünün siz bir devlet koruması altında göçe zorlanıyor ve o devlet korumaları altında öldürülüyorsunuz? Hastalık derken Halaçoğlu, herhalde yolda ölenlerin açlık ve susuzluktan öldüğünü söylemekten çekinmiştir.
                                     
Osmanlı devleti, her ne kadar bu olayları Ağustos ayında düzeltmeye çalışsa da, artık olayların düzelmesi için Anadolu’da yaşayan Ermeni kalmadığı için bu da anlamsız kalmıştır. Osmanlı devleti, tamamen kendi içinde Türk Jönlerin etkisi altında, Anadolu’da tamamen bir Türk ırkı yaratma ütopyası için tüm katliamlara ve tehcirlere ortak olmuştur. Bu konuyla ilgili Dünya devletleri bir çok araştırma yapmıştır.1.Dünya savaşından sonra 18 Ocak 1918 tarihinde Amiral Calthorbe, Malta adasına götürülmüş, 120 kişinin yargılandığı bu mahkemede delilerin eksik olması nedeniyle, 1921 yılında İngiliz Başsavcısı tüm hepsine beraat kararı vermiştir. Hatta bu mahkeme sırasında ABD elinde hiç bir delil olmadığını kaydetmişidir. (ABD o dönemde bölgede sadece gözlemcileri olduğunu belirtmiştir.)
                                    
Teşkilat-ı Mahsusa ve İttihat ve Terakki arşivlerine göre Ekim ve Kasım 1918’de Osmanlı’nın savaşta yenildiği tarihlerde, Talat Paşa hükümetinin düştüğü günlerde tüm belgelerin yakılarak imha edildiği söylenmektedir. Bu konu hakkında Şevket Süreyya Aydemir, Talat Paşa’nın 7 Kasım 1918’de yurt dışına kaçmadan önce bir dostunun yalısına bavullar dolusu evrak getirip, yalının alt katında ki ocakta yaktığını belirtmektedir. Teşkilat-ı Mahsusa şefi, Hüsamettin Ertürk’e göre, 14 Ekim 1918’de Ahmet İzzet Paşa, kurumdaki  çalışmaların durdurulması ve arşivlerin yok edilmesi emrini vermiştir. Mithat Şükrü(Bleda) ve Ziya Gökalp’a göre, belgeler Dr.Nazım bey tarafından alınıp götürülmüştür. Ankara İstiklal Mahkemesi’nde, İzmir suikastı sanıklarından Ali İhsan Bey, Ermeni kırımları ile ilgili tüm belgeleri yaktığını belirtmiştir. Yani durum şu ki belgelerin varlığı ve o dönem Osmanlı arşivlerinde Ermeni kırım ve tehcirleri ile ilgili çok fazla kaynak bulunmamaktadır. Ermeni kaynaklarına göre ise, Andonyan belgeleri olmasına rağmen, bu belgelerin varlığı kabullenmemektedir. Alman kaynaklarına göre ise bu olayların gerçekçiliğini savunan az da olsa kaynaklar vardır. Ama Dünya savaşında yan yana olan bu iki devlet kaynaklarının çoğu Osmanlı’nın bekası için yok edilmiştir.
                            
Enver Paşa’nın amcası olan, Halil Paşa Ermeni katliamları ile ilgili bir ansında olaylardan şöyle bahsetmektedir.
                            
“Vatanın en korkunç ve acı günlerinde vatanımı düşmana esir olarak tarihten silmeye kalktıkları için son ferdine kadar yok etmeye çalıştığım Ermeni milleti, bugün Türk milletinin âlicenaplığına sığındığı için huzura ve rahata kavuşturmak istediğim Ermeni milleti. Eğer siz Türk vatanına sadık kalırsanız elimden gelen her şeyi yapacağım. Eğer yine şuursuz komitacılara takılarak Türk’e ve Türk vatanına ihanete kalkarsanız, bütün memleketinizi saran ordularıma emir verip Dünya üstünde nefes alacak Ermeni bırakmayacağım. Aklınızı başınıza alın…”
                              
Aynı zamanda Bursa milletvekili Hasan Fehmi Bey, TBMM 17 Ekim 1920, gizli oturumunda şöyle konuşmuştur
                          
“Tehcir meselesi, biliyorsunuz ki Dünya’yı velveleye veren ve hepimizi katil telakki ettiren bir vaka idi. Bu yapılandan evvel alem-i nasraniyetin bunu hazmetmeyeceği ve bunun bütün gayz ve kinini bize tavcih edeceklerini biliyorduk. Neden katillik unvanını nefsimize izafe ettik? Neden o kadar azim, müşkül bir dava içine girdik? Sırf canımızdan daha aziz ve daha mukaddes bildiğimiz vatanımızın istikbalini taht-ı emniyetini sağlamak için yaptığımız şeylerdir…”
                              
Aslında bu kaynakların varlığını bilip de katliamların olmadığını halen iddia etmek kendi kendimizi kandırmaktan öte bir şey değildir. Ahmet Refik 1919’da yayınlanan “İki Komite İki Kıtal” adlı eserinde İttihatçıların Ermenileri imha etmek ve suratte Vilayat-ı Sitte meselesini ortadan kaldırmak istediğini aktarmıştır.
                            
Aslında herkes o dönem içerisinde M.Kemal Atatürk’ün söylemlerini merak etmiştir. Atatürk ise “Ermeni sorunu denilen ve Ermeni milletinin gerçek olmayan isteklerinden çok, Dünya kapitalistlerinin ekonomik yararlarına göre çözümlemek istenilen sorun, Kars antlaşması ile en doğru şekilde çözüme ulaştırılmış oldu. Yüzyıllardan beri dostluk içinde yaşayan iki çalışkan halkın iyi ilişkileri memnuniyetle yeniden kuruldu…”
                        
Sözcükleri yorumlamak gerekirse “Evet bir katliam ve tehcir oldu ama bunun bedeli olarak Kars Antlaşması ile iki tarafında memnuniyeti sağlandı.”
                            
Yukarda paylaştığım resmin, hiç bir anlaşma ile düzeltilebileceğini düşünmüyorum. Elinize bir parça ekmek alacak ve bu ekmekle onlara farklı bir mahlukatmış gibi davranmak yetmiyormuş gibi katledip öldürecek, sonra da “biz bunun karşılığını Kars antlaşması ile verdik” diyeceksiniz.? Peki, neden bu kadar  çok insan katlettiniz?
                                 
Devam Edecek…

http://blog.radikal.com.tr/turkiye_gundemi/turkiye-ermeniler-ve-1915-katliamlari-9-70367

Yorumlar kapatıldı.