İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Ermenilerin cesetlerinden Fırat akamaz hale gelmişti’

İbrahim Polat
Urfa (DİHA) – Halklar mozaiğinden halklar mezarlığına dönüştürülen Urfa’da yaşanan Ermeni’nin katliamının tanıklıklarını hatırlamasalar da kendilerine anlatılanlar üzerinden katliamı hafızalarında canlı tutan tanıkların anlatımlarına göre, sıraya dizilip uçurumdan Fırat’a atılan insan cesetlerinden Fırat nehrinin akamaz hale geldiğini aktardılar. Ayrıca katliamdan sonra Urfa’daki en az 17 kilise ya camiye çevrildi ya da yıkıldı. Urfa merkezde 5, Birecik, Siverek, Suruç, Hilvan, Harran, Bozova, Halfeti ilçelerinde 12 olmak üzere toplamda 17 kilisesi camiye çevrilen ya da tahrip edilip yıkılan Urfa’da, 1945 yılındaki demografik yapıda nüfusun yüzde 55’i gayri müslüm olarak şekillenirken, günümüzde bu rakam neredeyse sıfır noktasına geldi. 

Bir Ermeni, Kürt kenti olarak bir çok dini inancı bünyesinde barındıran Urfa, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde etnik unsurlara karşı düzenlenen soykırımın izlerini taşıyor. Merkez Karaköprü ve Hilvan (Curnê Reş) ilçelerine bağlı Zehdelî, Titrîş, Mîrcan, Lîdar, Ağwêran, Xirabê Gavurcê, Xirbik, Helûn, Kiliç ve Hoşîn köylerinin de bulunduğu yirmiyi aşkın Ermeni Köyü, bölgede katledilen Ermenilerin izini taşıyor. Bölgeye yerleşen Kürt köylüleri, Ermenilerin Gornîk Köyü sınırları içinde bulunan ve derin bir uçuruma sahip olan “Zinarê Gorniyê” kayalıklarında katledildiğini anlatırken, merkez köy olan Ağwêran köyündeki Ermeni kilisesi de camiye çevrilmiş durumda.
‘Cesetler kuyudan taşıyordu’
Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) sulama göletinin büyük bir bölümünü sular altında bıraktığı Hoşîn ve Fırat Nehri arasında bulunan “Zinarê Gorniyê”de, birçok Ermeni’nin uçurumdan aşağıya atıldığını babası ve dedesinden duyduğunu belirten 84 Yaşındaki Mustafa Bürdür, bölgedeki köylerin yarısının Ermenilere ait olduğunu ifade etti. Katliamdan önce askerlerin Ermeni köylerine gelerek tüm silahları topladığının anlatıldığını aktaran Bürdür, “Silah toplama işleminin ardından da köylerdeki erkekleri toplamışlar. Nereye götürüldükleri sorulduğunda ise yakın şehirlerden birine götürüp ifadelerini alacaklarını, daha sonra salıvereceklerini söylemişler. Kimse geriye dönememiş” dedi. Öte yandan bu katliamdan bir şekilde kurtulan bir kaç aile ve kişinin uzunca bir süre Hilvan’da yaşamaya devam ettiğini söyleyen Büdür, “Xirabê Gavurcê Köyü’nde bulunan bir aile, – bu aile Kürkçî lakabıyla tanınırdı- Bizden yaşlı olan insanların anlatımıyla Bêl denilen bölgedeki sarınçlara cesetler atılıyormuş. Yağmurların çok yağdığı dönemlerde kemiklerin suyla birlikte dışarıya taştığı oluyormuş. İsmi Zel olan anamızın arkadaşı, komşumuz bir kadın vardı. Kafasını boydan boya çizgi halinde ortadan ikiye ayıran bir yara izi vardı. Hala o yaranın olduğu bölgede saçları yoktu. Çocuktuk bize göstermişti bu yarayı” diye dinlediklerini anlattı.
Binlerce Ermeni katledildi
Büdür, yaşlı kadının yaşadıklarını kendilerine “Zinarê Gorniyê adıyla anılan bir yer var burada Fırat’ın bu yakasında yer alıyor. Bu kayalıktan binlerce Ermeni aşağıya atıldı. Bunlardan aşağıya düşenlerin cesetleri Fırat’ın akıntılarına kapılarak sürükleniyordu. Öte yandan uçurumun içinde kayalıkların bazı yerlerinde merdiven basamağı gibi yerler vardı. Burada üst üste yığılan cesetler vardı” şeklinde anlattığını ifade etti. O zaman küçük bir çocuk olduğunu anlatan yaşlı kadının da atıldığı uçurumdan yuvarlanarak o cesetlere takılıp kaldığı için Fırat’a düşmediğini anlattığını aktaran Büdür, “Bunların hepsini büyüklerimiz anlatmıştı bize. Anamızın yaşında çok kadın vardı burada yaşayan. Katliam esnasında kurtulan ve buradaki halk tarafından himayelerine alınarak beslenen Ermeni çocuklardı bunlar. Ermeniler katledildikten, sürgün edildikten sonra evlerine, tarlalarına, hayvanlarına, hatta kiliselerine el konuldu” dedi.
‘Cesetlerden tepe oluştu’
Kutbettin Zerdan isimli yurttaş, büyük annesinin Xecoka Zer isimli bir Ermeni olduğunu ve ninesinin torun sahibi olduktan sonra katliamdan kurtulup Rojava’nın Serêkaniyê kentine göç ederek kardeşini bulduğunu anlattı. Ninesi ile 3 kız kardeşinin katliam günlerinde birbirinden koptuğunu belirten Zerdan, aradan geçen uzun yıllar sonrasında iki kız kardeşin birbirini bulduğunu aktardı. Zerdan, ninesinin Axwêran Köyü’nde bulunan Caminin aslında bir Ermeni kilisesi olduğunu, bölgedeki bir çok örneği gibi camiye dönüştürüldüğünü söylediğini aktardı. Ninesinin de bölgede bulunan Zinarê Gorniyê uçurumundan sıkça söz ettiğini ifade eden Zerdan, ninesinin katliam günlerine ilişkin şu aktarımlarını anlattı: “Tüm Ermeniler Zinarê Gorniyê adıyla bilinen çok derin bir uçurumu olan bölgede toplatılırdı. Kadın, çocuk, erkek, yaşlı her kesim ve yaştan Ermeniler bu uçurumun eşiğinde sıraya dizilir, toprak damların tavanında bulunan ve ‘mertek’ olarak bilinen ağaçlarla Fırat’a itilirdi. Bu sayı o kadar çoğaldı ki Fırat’ın içinde cesetler sürüklenmez bir hale geldi ve cesetlerden tepeler oluşmaya başladı.” Zerdan, ninesinin bu cesetler sayesinde hayatta kaldığını ve bir aile tarafından büyütüldüğünü söyledi.
(mç/kk)

http://www.newstinto.com/haber/125908/-ermenilerin-cesetlerinden-firat-akamaz-hale-gelmisti-&dil=tr

Yorumlar kapatıldı.