İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Yezidiler kimdir Yezidi Nedir Ezidiler dini ve İnançları nedir ?

Yezidîlik, doğru adıyla Ezdîlik’in menşei hakkında açık bir bilgi yoktur. Dine adını veren Ezd (İzed, Yezdan), Eski Farsçada Tanrı’nın ismidir. Ezdî, tanrıya inananlar demektir. Emevî halifesi Yezîd ile bir alâkası bulunmamaktadır. Kürtçe Ezda (Yaratan) kelimesi veya İran’ın Yezd şehri ile de alâka kuranlar vardır. Bazıları, Ezdîliği, Kürtlerin ananevî dini ve Zerdüştlüğün orijinal hâline en yakın inanç olarak kabul ederek yüceltir; bunların zorla Müslümanlaştırıldığını söyler. Halbuki Ezdîlik, Mitra dinine yakındır; ama Zerdüştlük ile arasında esaslı zıtlıklar vardır. Ataları, ME 6. asırda Pers zulmünden kaçarak Asurlular tarafından Doğu Anadolu’ya yerleştirilmiş eski İran kabileleri olduğundan, Kürtler, antik İran dinlerinde idiler. (Geçen asırda Mardin’de Yezidiler…)

***
Özellikle Irak’ta Şengal bölgesinde Işid tarafından katledilen Yezidi Kürtleri il ilgili olarak son derece üzücü haberleri her gün sizlere veriyorduk.. Bu konuda sizlere Yezidiler kimdir neye taparlar dini inancı hakkındaki bilgileri vereceğiz.
Buna dair ilk haberimizde,Yardıma muhtaç insanların durumu, 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü vesilesiyle bir kez daha uluslararası kamuoyunun gündeminde. 91 ülkede yaklaşık 1,5 milyar insan yoksulluk içinde.
Yardıma muhtaç insanların durumu, 19 Ağustos Dünya İnsani Yardım Günü vesilesiyle bir kez daha uluslararası kamuoyunun gündemine geldi. Gelişmekte olan 91 ülkede devam eden çatışmalar ve ekonomik sıkıntılar nedeniyle yaklaşık 1,5 milyar insan yoksulluk içinde yaşıyor. Uluslararası kuruluşlar ve ülkeler, beslenme, sağlık, ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bu insanlara yardım ulaştırırken Türkiye de son yıllarda bu süreçte önemli rol üstlenmeye başladı.
Acil insani yardımlarda dünya dördüncüsü olan Türkiye, son aylarda Gazze ve Irak’a yaptığı acil insani yardımlarla ihtiyaç sahiplerine destek vermeye devam ediyor. Somali’den Bosna Hersek’e, Irak’tan Kırım’a, Gazze’den Suriye’ye kadar 150’den fazla ülkede sürdürdüğü insani yardım çalışmalarıyla ön plana çıkan Türkiye, son aylarda yardım çalışmalarını Gazze ve Irak’ta yoğunlaştırdı.
Sadece yabancı ülkelerde değil kendi sınırları içinde de insani yardım faaliyetlerini artıran Türkiye, Kızılay aracılığıyla 2014’ün ilk 7 ayında  2 milyon 870 bin 633 ihtiyaç sahibine ulaştı. Türkiye, ilk kez 2016’da düzenlenecek Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne de ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor.
Türkiye’den insani yardım atağı
İnsani yardımlarla 150’den fazla ülkeye ulaşan ve geçtiğimiz yıl yayınlanan Küresel İnsani Yardım Raporu’na göre acil insani yardımlarda dünya dördüncüsü olan Türkiye, özellikle son aylarda Irak’a ve İsrail saldırısı altındaki Gazze’ye yönelik yardımlarıyla ön plana çıkıyor.
İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarının ardından bölgeye yardımlarını hızlandıran Türkiye, son iki ayda Gazze’ye 8 milyon dolarlık insani yardımda bulundu. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) ve Kızılay aracılığıyla bölgeye ulaşan Türkiye, elektrikten gaza, ilaçtan temel gıda malzemelerine, battaniyeden çocuk mamasına kadar birçok farklı kalemde yardımlarını Gazze’ye gönderdi. İnsani yardıma ek olarak son bir haftada Gazze ile kurulan hava köprüsü sayesinde özellikle ağır yaralılar olmak üzere çok sayıda Gazzeli, Sağlık Bakanlığı ekipleri tarafından Türkiye’ye getirilerek tedavi altına alındı.
Türkiye, Gazze’de yaşanan zor durumla eş zamanlı olarak Irak’ta artan çatışmalardan etkilenen binlerce insana da yardım ulaştırdı. Irak’a son iki ayda 102 tır insani yardım malzemesi gönderen Türkiye, bu süreçte özellikle göç etmek zorunda kalan Türkmenlere yönelik ciddi insani yardımlarda bulundu.
Türkiye, 8 milyon dolar yardımda bulunduğu Türkmenlerin yanı sıra IŞİD tehdidi karşısında dağlara kaçmak zorunda kalan Yezidilere de yardım ulaştırdı.
Suriye’deki iç savaştan kaçan ve sayıları yıl sonuna kadar 1 milyona ulaşması beklenen Suriyeli mülteciler, Türkiye’nin çeşitli şehirlerde kurduğu kamplarda misafir ediliyor.
Türkiye’deki yardımlar da artıyor
Türkiye, 150’den fazla ülkeye insani yardım gönderirken kendi sınırları içindeki ihtiyaç sahiplerine de Kızılay aracılığıyla ulaşıyor.
2014’ün ilk yedi ayında Türkiye’de 2 milyon 870 bin 633 ihtiyaç sahibine ulaşan Kızılay, eğitim, sağlık, beslenme gibi birçok alanda ihtiyaç sahiplerine insani yardımda bulundu.
Hem yurt dışı hem de yurt içinde yoğun olarak insani yardım faaliyetlerinde bulunan Kızılay, 2014’ün ilk 7 ayında Türkiye’de  62 afet müdahale çalışmasında bulunarak, 18 bin 154 afetzedeye insani yardım gönderdi.
3 huzurevinde 996 yaşlıya güvenli bir yaşam alanı sağlayan Kızılay, bünyesindeki 6 öğrenci yurdunda 2 bin 524 öğrenciyi misafir ederek eğitimlerine devam etmelerine yardımcı oldu. Türkiye genelindeki 11 aşevinde 1 milyon 593 bin 119 muhtaç kişinin beslenme ihtiyacını karşılayan Kızılay, 359 bin 631 kişiye ayni yardımda bulundu, 767 bin 280 ihtiyaç sahibine ise et dağıtımı yaptı.
Kızılay,  aynı zamanda 100 bin 623 kişiye gıda yardımı, 5 bin 343 kişiye zekat yardımı, 105 engelliye tekerlekli sandalye yardımı, 24 bin 750 kişiye adak kurbanı yardımı, 13 bin 29 kişiye giysi yardımı, bin 607 kişiye Kızılay Kart yardımı, bin 500 ihtiyaç sahibine de engelli rehabilitasyonu yardımında bulundu.
İnsani Gelişme Raporu
BM Kalkınma Programı tarafından hazırlanan İnsani Gelişme Raporu’na göre, gelişmekte olan 91 ülkede  yaklaşık 1,5 milyar insan yoksulluk içinde yaşıyor.
Rapora göre 1,5 milyar insan, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk çekerken dünyadaki yoksullara sağlanan temel sosyal güvenlik yardımları, küresel Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYİH) yüzde 2’sinden daha azına denk düşüyor.
Yoksulluğu gidermek için küresel işbirliği çağrısı yapılan raporda, yoksulluğu ve yoksulluk riskini azaltmanın 2015 sonrası kalkınma gündeminin temel hedeflerinden biri olması gerektiği vurgulandı.
İnsani yardım çalışanlarının zorlu görevi
İhtiyaç sahiplerine gerekli ihtiyaçların ulaştırılmasında en zorlu görev ise insani yardım çalışanlarına düşüyor. Irak, Suriye, Gazze, Orta Afrika Cumhuriyeti, Somali gibi iç savaşların ve çatışmaların yaşandığı bölgelerde ihtiyaç sahiplerine insani yardım ulaştırmak için canlarını ortaya koyan çalışanlar, bazen evlerine geri dönemiyor.
BM verilerine göre son 10 yılda 900’dan fazla insani yardım çalışanı, görev sırasında yaşamını yitirdi. Geçen yıl, saldırılarda öldürülen insani yardım çalışanlarının sayısı bir önceki yıla oranla yüzde 66 oranında artarak 155’e yükseldi.
Dünya İnsani Yardım Zirvesi
Türkiye, 2016’da ilk kez düzenlenecek Dünya İnsani Yardım Zirvesi’ne ev sahipliği yaparak bu alandaki öncü rolünü daha da pekiştirmeyi amaçlıyor.
Zirvede uluslararası insani hukuk, insani müdahale ve yardımlar alanında geleceğin gündeminin belirlenmesi, ayrıca bu alanda uluslararası hukuku ve uygulamayı güçlendirici norm oluşturulması hedefleniyor. Şu ana kadar 90 üye ülkenin yanı sıra sivil toplum, özel sektör ve BM temsilcileri zirve için desteklerini sundu.
İstanbul’un tarihsel özelliklerinin ve lojistik yeteneklerinin yanı sıra Türkiye’nin özellikle insani alanda uluslararası, bölgesel ve ulusal düzeylerde sağladığı önemli katkıları, zirvenin İstanbul’da düzenlenmesinde önemli rol oynadı.
İnsani Yardım ve Çalışanları Günü
19 Ağustos, BM Genel Kurulu’nda 2008’de alınan kararla Dünya İnsani Yardım Günü olarak kabul edildi.
19 Ağustos 2003’de Bağdat’taki BM merkezi yakınlarında bir aracın havaya uçurulması sonucu BM Genel Sekreteri’nin Irak Özel Temsilcisi Sergio Vieira de Mello’nun da aralarında bulunduğu 21 kişi yaşamını yitirmişti. BM, 19 Ağustos’u görevi başında yaşamını yitiren yardım görevlilerine adadı.
İçine kapalı bir topluluk olan Yezidîlerin farkına, Türk amme efkârı, 80’lerdeki anarşi devrinde siyasî sebeplerle toplu halde İsveç’e iltica etmeye başladıkları zaman vardı. Gazeteciler Mardin’deki Yezidî köylerine gidip, “Şeytana Tapınanlar Arasında” başlıklı sansasyonel ve biraz aşağılayıcı röportajlar yapardı. Yezidîler, şimdi de yanlış olarak “Sünnî” diye lanse edilen, IŞİD katliâmları ile gündeme geldi. Dünya, buna diğer halklardan daha fazla alâka gösterdi.
Şeytanın gözyaşları
Yezidîlik, doğru adıyla Ezdîlik’in menşei hakkında açık bir bilgi yoktur. Dine adını veren Ezd (İzed, Yezdan), Eski Farsçada Tanrı’nın ismidir. Ezdî, tanrıya inananlar demektir. Emevî halifesi Yezîd ile bir alâkası bulunmamaktadır. Kürtçe Ezda (Yaratan) kelimesi veya İran’ın Yezd şehri ile de alâka kuranlar vardır. Bazıları, Ezdîliği, Kürtlerin ananevî dini ve Zerdüştlüğün orijinal hâline en yakın inanç olarak kabul ederek yüceltir; bunların zorla Müslümanlaştırıldığını söyler. Halbuki Ezdîlik, Mitra dinine yakındır; ama Zerdüştlük ile arasında esaslı zıtlıklar vardır.
Ataları, ME 6. asırda Pers zulmünden kaçarak Asurlular tarafından Doğu Anadolu’ya yerleştirilmiş eski İran kabileleri olduğundan, Kürtler, antik İran dinlerinde idiler. Zamanla coğrafya itibariyle Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlık tesirine girdiler. Hazret-i Ali ve Muaviye’ye karşı çıkan Hâricî mezhebine mensup Yezîd bin Enîse, Kürdistan mıntıkasında yerleşip mücadelesini burada sürdürmüştü. Bazı İslâm kaynakları, Ezdîliği buna bağlar. Tarih içinde Ezdîlerin, bu ismin de tesiriyle Halife Yezid’e sahip çıkmaları, iddiayı doğrular mahiyettedir.
Şeyh Abdülkâdir Geylânî’den ders alan ve Adeviye tarikatının kurucusu bir Sünnî evliyası olan Şeyh Adiy bin Müsâfir ile soyunu Ezdîlerin mukaddes bilmeleri, meseleyi iyice giriftleştirmiştir. Emevî soyundan gelen Şeyh Adiy’nin (v.1162) Musul’da Laleş vadisindeki kabri, Ezdîlerin mukaddes hac mekânıdır. Bazılarına göre, Ezdîlik, Şeyh Adiy’nin müridlerinin, zamanla Sünnîlikten uzaklaşarak büründüğü farklı bir inanç sistemidir. Görüldüğü kadarıyla Ezdîlik, Mitra, Manike ve Zerdüşt gibi antik İran dinleri ile, Yahudilik, Hristiyanlık ve Müslümanlıktan ciddi tesir görmüş senkretik (bağdaştırıcı) bir dindir.
Tarih içinde mıntıkaya hâkim olan İslâm devletlerinin zimmî (gayrımüslim vatandaş) statüsünde kabul ettiği Ezdîlerin büyük kısmı zaman içinde Müslüman olmuştur. XX. asır başlarında bile Müslümanlığa giren Kürt toplulukları vardır. Meşhur Kürt politikacı Ahmed Türk’ün dedesi Hasen Kanco, ihtida etmiş bir Ezdîdir. Kürtlerin bir kısmı, Arap fetihleri sırasında Müslüman olmuştu. Hamidiye alaylarında Yezidîler vardı. İttihatçılar zamanında, bilhassa Cumhuriyetin ilk yıllarında sıkıntı ve zulme uğramışlar; büyük kısmı Avrupa’ya iltica etmek zorunda kalmıştır. Nüfus kâğıtlarında din hanesi boş bırakılan Ezdîlerin sayısı Cumhuriyetin ilk yıllarında 18 bin iken, şimdi 500’e düşmüştür. İçine kapanık, farklı bir topluluk oluşları, hem alâka uyandırmış; hem de aşağılanmalarına yol açmıştır.
Az bilen rahat eder!
Ezdî inanç esaslarının ipuçlarına el-Cilve ve Mushaf-ı Reş adlı kitaplarda rastlanır. Yeri göğü yaratan mutlak kudret sahibi Hâdî isimli tanrının yardımcısı yedi melek vardır. En büyükleri, bütün varlıkların öncüsü olan ve tavuskuşu şeklinde sembolize edilen Azâzil (şeytan), varlıkları irşad etmiş; Tanrı’ya sadakatinden Âdem’e secde etmemiştir. Gözyaşları cehennemi söndürmüş; Tanrı bu samimiyeti sebebiyle Cennete çekilip, dünyanın idaresini kendisine vermiştir. Diğerleri İsrâfil, Mikâil, Cebrâil, Samuil ve Nureil’dir. Bu 7 melek, sonradan Ezdîlerin 7 imamı (Şeyh Adî, Hasen, Şemseddin, Ebû Bekir, Sâceddin, Sadreddin ve Fahreddin) şeklinde bedene girmiştir. Tavus resmi, Ezdîlerin mukaddes bir tasviridir. Kitabü’l-Cilve, Şeyh Fahreddin’e; Mushaf-ı Reş ise Şeyh Hasen’e nisbet edilir.
Ezdî cemiyeti, arasında geçiş bulunmayan ve birbiriyle evlenemeyen iki sınıfa ayrılır: Müridler ve ruhaniler. Müridlerin okuma-yazma öğrenmesi ve bilhassa dinî bilgiye ulaşması yasaktır. Çeşitli kısımlara ayrılan ve hususi elbise ile serpuş giyen ruhanilerden şeyhler, Şeyh Adiy’nin; pîrler de, Şeyh Adiy’nin talebelerinin soyundandır. Meleklerin temsilcisi sayılan şeyhler, dinî prensipleri tesbit ve bayramları ilan eder. Mukaddes yerlerin muhafazası bunlardadır. Evleri mabed sayılır. Halk, sıkıntılı zamanlarda bunlara müracaat eder. Pîrler, bunların vekilidir.
Ezdî cemiyetinin en başında, Yezîd’in soyundan ve hayat boyu maddî-manevî bütün iktidarı elinde tutan şeyhân emîri bulunur. Kendisine karşı geleni aforoz edebilir. 1960’larda emîr Laleşli Emâvî, Irak ordusunda albay idi ve sık sık Türkiye’ye gelirdi. Çeşitli işlere bakan başka ruhaniler de vardır. En renkli olanı, Şeyh Adiy şenliklerinde musiki icra eden ve hacca gidemeyenlere sancağa asılı tavus resmi gezdirip öptüren kavvallerdir. Karabaşlıkları ve upuzun sakallarıyla, sigara ve içki dâhil, dünya nimetlerinden uzak duran ve yılda üç ayı oruçlu geçiren bir nevi keşiştirler. Ezdîlerin %6 kadarı ruhanîdir. Bu dinden olmak için, Ezdî bir anne-babadan doğmak gerekir. Semavi dinlerdeki peygamber kıssaları burada da anlatılır.
Ezdîler, köylerde yaşamayı tercih eder. Bugün İran ve Kafkasya’da, Irak’da Şengal (Sincar) dağlarında, Mardin’in Midyat, Urfa’nın Viranşehir, Siirt’in Kurtalan, Beşîrî ve Batman köyleri ve Hakkâri’de; ayrıca Hindistan ve Avrupa’da yaşayan Ezdîlerin bütün nüfusları 300 ile 750 bin arasında verilmektedir. Refik Hâlid’in Yezid’in Kızı adlı romanının kahramanı bir Yezidî kızıdır. 1939 zarihli romanda “Bütün dinlerin Rus salatası” diye vasıflandırılan Yezidîlik hakkında doğru bilgiler verilir.
Ezdîlerin inanç ve ibadetleri
Ezdîlikte, marul, bakla, lahana, balık, geyik ve horoz eti yemek; tavusun alâmeti koyu mavi giymek; bıyık kesmek yasaktır. Yılan, akrep, boğa gibi hayvanlar; beyaz, siyah, kırmızı, yeşil ve kahverengi mukaddestir. Şeytan, mel’un, lânet gibi kelimeler, Melek Tavus’u ima edebileceği için kullanılmaz. Melek Tavus, affedildiğinde, eliyle bir çember çizip, “işte benim halkım” dediği için, bir Yezidî’nin etrafına çember çizildiği zaman, içinden çıkamadığı hakkında bir rivayet vardır. Sünnetsiz birinin kestiği yenmez. Her Ezdî’nin bir âhiret kardeşi olmalıdır. Cenaze merasimi, bu kardeş bulunmadan yapılamaz. Her Ezdî, Laleş’de vaftiz olur; erkek çocuklar sünnet edilir. Her Ezdî boynunda toka şeklinde bir alâmet taşır.
Sabah ve akşam namazı, el ve yüz yıkanıp, kıbleye karşı, eller göğüs üzerinde çaprazvari tutulup, güneş duası okumaktan ibarettir. Öğle namazında Laleş’e dönülür. Aralık’ın ilk Salı, Çarşamba ve Perşembe günü Yezid orucu tutulur; sonra bayram yapılır. Ruhanilerin orucu yaz ve kış kırkar olmak üzere seksen gün sürer. Mürid, kazancının 1/10’unu şeyhlere, 1/20’sini pirlere, 1/40’ını da fakirlere zekât diye verir. Hac, her yıl 15-20 Eylül arası Şeyh Adiy’nin kabrini ziyarettir. Laleş’e girmeden (Yahudilikteki gibi) ayakkabılar çıkarılır.
Bayramları, Ezdîliğin diğer dinlerden uğradığı tesiri daha açık gösterir: Aralık başında İda Rosa; hemen sonra İda Sultan Ezd; 18 Şubatta İda Hızır-İlyas; Nisan’ın ilk çarşambası İda Serisale (Nevruz); Şeker bayramından bir gün sonra İda Ramazan; kurban bayramından bir gün evvel İda Heciya (Kurban);  üç yıl nisan’da, üç yıl yazın; üç yıl da Aralık’ta kutlanan İda Dehiya (ölüler) ve İda İsa (Paskalya). Nisan ayında evlenilmez; alışveriş ve toprak işi yapılmaz. Nisan’ın ilk çarşambası yılbaşıdır; (Yahudilerin sept günü gibi) banyo da dâhil, hiçbir iş yapılmaz.
Öte yandan Irak ve Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü tehdidi dolayısıyla Musul’un Sincar Dağı’na oradan da Batman’ın Beşiri ilçesine bağlı köylere sığınan Yezidi vatandaşların dramı devam ederken, DEDAŞ sığınmacıların elektrik sorunlarını çözmek için harekete geçti. DEDAŞ Batman İl Müdürü Murat Dursun ve Beşiri şefi Yasir Ekinci Yezidi köylerini ziyaret ederek çalışmaları yerinde inceledi.
DEDAŞ Batman İl Müdürü Murat Dursun, Yezidilerin gelişi sebebi ile köylerde yıkılan evlerin tekrardan tamir edilmesiyle beraber oluşabilecek elektrik sıkıntısını gidermek için faaliyet başlattıklarını belirtti . Beşiri ilçesinin Üçkuyular, Kışlacık, Oğuz, Onbaşı ve Kumgeçit köylerinde köy içi direk tamiri, kırık izalatörlerin değiştirilmesi, köye gelen OG hattında demir direklerin ilave edilmesi, köy içi aydınlatma, TMS yükseltilmesi gibi çalışmalarda bulunduklarını ifade eden Dursun, bu tür çalışmaların diğer köylerde de devam edeceğini açıkladı .
Dursun, Yezidilerin yaşadıkları köylerde yıllar evvel yaşanan göç dolayısıyla bir çok fazla evin yıkıldığına işaret ederek, “Irak’ta yaşanan olaylardan ötürü Beşiri ilçemize bağlı yezidi köylerine çok büyük bir insan atağı var. Köylerde incelemelerde bulunarak eksiklikleri tespit edip gidermeye çalışıyoruz. Köylerin OG hattını güçlendirdik. Kırık izalatörleri değiştirerek aydınlatma çalışmaları yaptık. Bu çalışmalarımız sadece yezidi yurtdaşlarmızın köyleriyle sınırlı kalmayacak. İmkanlar ölçüsünde kırsal kesimde yaşamını sürdüren tüm yurtdaşlarmızın elektrik sorunlarını en asgari seviyeye düşürmek ve tümünün gidermek için çalışıyoruz” diye belirtti .
DEDAŞ’ın çalışmalarından ötürü sevinçli olduklarını ifade eden Yezidiler ise Dursun ve Ekinci’ye teşekkür etti.
Irak’ta IŞİD saldırılarına maruz kalan on binlerce Yezidi’den yaklaşık olarak bin kişi, Beşiri ilçesinde yaşamını sürdüren yezidi köylerine sığınırken, göç dalgasının devam ettiği açıkladı .

Laleş Şeyh Adiy kabri…

Yorumlar kapatıldı.