İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Başbakan Haksız mı?

Ümit Kurt /  umit105@gmail.com
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV’de “Adaylar Konuşuyor” programına konuk oldu ve ağzından şöyle bir laf çıktı: “Benim için Gürcü diyen oldu, affedersin çok daha çirkin şekilde Ermeni diyen oldu.” Şimdi benim için neresinden tutarsam tutayım elimde kalacak olan cümleler bunlar. Ancak bu söylemler, bu topraklar ve bu ülkenin siyasi dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda önemli sosyal ve siyasal gerçekliklere tekabül eden de cümleler. Dolayısıyla bir siyasetçi için mebzul miktarda alıcısı/müşterisi olan söylemler. Acaba, Devlet Bahçeli’ye mikrofon uzatılsa ve Erdoğan’ın bu cümleleri sorulsa, tepkisi ne olurdu? Sanırım, başbakanın açık bir biçimde ırkçılık kokan bu söylemini iştiyakla benimserdi.

***
Az buçuk yazılarımı takip edenler bilirler doğma büyüme Antepliyim. Bizim ailede babaannem ne derse o olurdu. Tabir-i caizse “Hanım Ağa”ydı vesselam. Yiğit, dediğim dedik ve dost meclislerinde sözü dinlenen bir kadındı. Öyle meseller anlatırdı ki küçük yaşımda dünyanın sırrını çözdüğünü düşünürdüm babaannemin. Ne yapalım kimse kolumuzdan tutup da “Küçük Prens”i okutmadı. Zira, babaannem vardı. Tam bir Anadolulu. Onun öğretileri hayatımı biçimlendiren referansların temelinde olmuştu hep.
Şimdi bu girizgâh neden diye soracaksınız haliyle. Şundan aslında: babaannem bir vakit benim üşengeçliğime ve tembelliğime takmıştı. Esasında her durum ve olay için bir özdeyiş/mesel yakıştırmasını çok iyi bilirdi. Böyle üşengeç olduğum zamanlarda diline pelesenk ettiği özdeyiş şu idi “Sen de yavrum, erindiğinden [üşendiğinden] Ermeni’ye dayı diyorsun”. Galiba çocukluğumdan kalma Ermeni kırıntıları bunlar. Ha bir de tabi o zaman fark etmediğim ve babaannemin kullandığı Ermenice birkaç kelime… Belki bunun üzerine de hassaten müstakil bir yazı yazarım. Ama şimdi değil.
Gelelim bu girizgâh vesilesiyle kıssadan hissenin konusuna: Bana göre modern Türk siyasi tarihinin gelmiş geçmiş “en iyi” siyaset adamı [bittabi bu “iyi”nin parametrelerini  Türkiye siyasi arenasını şekillendiren unsurlar belirliyor] açık ara bu ülkenin hegemonik siyasi lideri cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, NTV’de “Adaylar Konuşuyor” programına konuk oldu ve ağzından şöyle bir laf çıktı: “Benim için Gürcü diyen oldu, affedersin çok daha çirkin şekilde Ermeni diyen oldu.”
Şimdi benim için neresinden tutarsam tutayım elimde kalacak olan cümleler bunlar. Ancak bu söylemler, bu topraklar ve bu ülkenin siyasi dinamikleri göz önünde bulundurulduğunda önemli sosyal ve siyasal gerçekliklere tekabül eden de cümleler. Dolayısıyla bir siyasetçi için mebzul miktarda alıcısı/müşterisi olan söylemler. Acaba, Devlet Bahçeli’ye mikrofon uzatılsa ve Erdoğan’ın bu cümleleri sorulsa, tepkisi ne olurdu? Sanırım, başbakanın açık bir biçimde ırkçılık kokan bu söylemini iştiyakla benimserdi.
Lütfen dürüst olalım: Bu ülkede Abdullah Gül bırakın cumhurbaşkanı olabilmeyi, bu makama aday olabilmek için bile Ermeni olmadığını cemi cümlemize “ispat etmek” durumunda kaldı. Erdoğan iliklerine kadar kendini siyasete ve iktidara vakfetmiş biri olarak bu ülkedeki birçok kişinin hislerine tercüman olmuştur. Zira, başbakan ve kuvvetle muhtemel Cumhur Reisi olacak olan Erdoğan kendi inşa ettiği “aziz milleti”nin ve “milli irade”nin üzerinde, tıpkı babaannemin benim üzerimdeki kudretine sahiptir.
Dolayısıyla başbakanın bu cümleleri Ermeni meselesinin çözümü noktasında tarihi bir dönüm olarak gördüğüm “Taziye mesajı”nın varlığına rağmen serdetmesi hiç şaşırtıcı değildir. Siyasetin kalbi ve nabzı 23 Nisan 2014’te atıyordu, şimdi de atıyor. Ancak buradan o solumsu tatlı su solcularına birkaç lafım var: Hiçbiriniz kendi gizil ve banal ırkçı zihniyetlerinizin vebalini başbakana ihale ederek, arındığınızı sanmayın! İlk taşı en masumunuz, en günahsızınız atsın, başka da kelam etmem.
Başbakan bu ülkenin Ermeni meselesindeki hal-i pür melalini temsil etmiştir. Zira bu topraklarda hâlâ millet-i hakime Türklük, diğer gayrı Türk unsurlar bu Türklüğün verili hâkimiyetini kabul ettikleri ölçüde onun tarafından sadece “katlanılması” gereken varlıklardır.
Sayın Başbakanım afferdisiniz bu Ermeniler var ya bu Ermeniler, Dahiliye Nezareti Vekili Talat Paşa’nın emri doğrultusunda, önce İstanbul’da başlayıp daha sonra ülkenin neredeyse bütününe yayılacak bir biçimde birçok aydını; yazar, sanatçı, avukat, doktor, mebus evlerinden alınıp götürülmüş ve çoğu bu ölüm yolculuğundan geri dönememiştir. İstanbul’da tutuklanıp Çankırı ve Ayaş’taki toplama merkezlerine gönderilen bu Ermeniler İttihat ve Terakki’nin onların için biçtiği kaderi yanlarında taşımış ve bu yolculuk sırasında insan hafzalasının alamayacağı gadre maruz kalmıştır.
Sayın Başbakanım affedersiniz bu Ermenilerin yaklaşık 1.2 milyonu sürülmüş ve köklerinden kopartılmıştır. Yine çok affedersiniz başbakanım bu Ermenilerin 1 milyona yakını bu sürgünlerde türlü şekillerde hayatını kaybetmiştir. Affederseniz ben muhtelif öldürme yöntemlerinden bir miktar bahsedeyim başbakanım: Mesela Trabzon, Samsun ve Ordu’da, Ermeniler kayıklara bindirilerek denize dökülmüşlerdir.
İkincisi, bazı bölgelerde Ermeniler sürgüne dahi tabi tutulmayarak bulundukları köylerde katledilmişlerdir. Hatta kiliselerde toplatılarak diri diri yakılmışlardır. 1916 yılı sonrası Üçüncü Ordu Komutanı olan Vehip Paşa, yazılı bir ifadesinde Bitlis ve Muş bölgesinde tanık olduğu bu şekildeki imhalara örnekler vermiştir.
Üçüncüsü, Teşkilat-ı Mahsusa birlikleri veya Kürt aşiretleri, özel olarak belirlenmiş yerlerde kafilelere saldırarak onları katletmiştir. Aynı katliamlar, Ermenilerin sürgün yeri olarak belirlenmiş olan Suriye ve Irak çöllerinde de vuku bulmuştur. Burada da Jandarma birlikleri, Arap Beduin aşiretleri Çerkez çeteleri önemli rol oynamışlardır.
Ha bu arada tabi Ermeni sürgünlerini taşıyan konvoylar, kasıtlı olarak uzun yollardan dolaştırılmış, dinlenme yerlerinde su ve yiyecek verilmemiş, hastalık durumunda her hangi bir tedbir alınmayarak zorla sürgüne devam ettirilmişlerdir.
Bir de çok affedersiniz Sayın Başbakanım bu sizin mensubu olmaktan hicap duyduğunuz ve neredeyse yüzünüzün bütün hatlarına bu duyguyu yansıttığınız Ermenilerden biri en sonra birkaç yıl önce işyerinin önünde hunharca katledildi.
Affedersiniz bu Ermeni düşünürken, yazarken, Ermenileri ve diasporayı diyaloga çağırırken, onları acımasızca ve cesurca eleştirirken, 301′in başına açtığı tüm garabete rağmen inadına hayata tutunurken, inadına ona benliğini ve tüm ruhunun dokusunu veren bu topraklardan kopmayı bir an bile aklının ucundan geçirmezken, Erhan Tuncel ve güruhu tarafından 17 kez hiçliği, ölümü tasdiklendi. Yaşamı, yaşarken hiçe sayıldı.
Peki bu kadar gadre uğrayan bir millete, dine, etnik unsura her ne derseniz deyin kim mensup olmak ister? Allah aşkına biriniz çıksın söylesin: Başbakan haksız mı!
http://serbestiyet.com/basbakan-haksiz-mi/
Karabağ Savunma Bakanlığı, Azerbaycan dezenformasyonunu ortaya çıkardı  20:37, 07.08.2014 Bölge: Ermenistan, ArtsakAzerbaijan Konu: Siyaset
Karabağ Savunma Bakanlığı (DKC), Azerbaycan dezenformasyonunu ortaya çıkardı.
DKC Savunma Bakanlığı Basın servisinden verilen bilgide şunlar kaydedilmekte
«7 Ağustos’ta Vesti.az elektronik haber portalında, güya 2-3 Ağustos gecesi gerçekleşen sabotaj sonucu öldürülen Ermeni askerlerin fotoğrafları yer aldı.
DKC Savunma Bakanlığı Basın servisi anılanın Azerbaycan propagandasının parlak hayal gücünün olağan bir sonucu olduğunu duyurur. Dahası, onlar bize fiilen 28 Temmuz’dan 3 Ağustos’a kadar Karabağ-Azerbaycan cephe hattında hasım tarafından gerçekleştirilen mütecaviz işleler sonucu Azerbaycan Ordusunun kayıplarının gerçek resmini ortaya çıkarmaya yardım ediyorlar.
Savunma Ordusu askeripersonelinin Fotoğraf 1’de yer alan askeri kamuflajı hiçbir zaman kullanmadığını ve bugün de kullanmadığını kaydedelim».
Ermenistandan haberler – NEWS.am

http://news.am/tur/news/222981.html

Yorumlar kapatıldı.