İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Erdoğan kendi halkını [özellikle Türk Yahudilerini] El Kaide teröründen korumak için gerekli güvenlik tedbirlerini almalı

Al Monitor’de yayımlanan yazısında Kadri Gürsel; “Ankara’nın artık düşürülemeyeceği çoktan belli olmuş Şam rejimini devirme saplantısını bir tarafa bırakıp, Batılı müttefikleri ile ortaklaşa çalışarak kendi halkını El Kaide teröründen korumak için gerekli güvenlik tedbirlerini almaya öncelik vermesi, bu yeni durumuna rasyonel bir cevap oluşturacak“, diye vurguluyor. Alıntılar: “[…] Yaşanmakta olan an ile ilgili yalın gerçek, Irak’taki Sünni kentlerini birer birer ele geçiren El Kaide’nin aynı zamanda Türkiye’nin Suriye ve Irak politikalarını da rehin almış olduğuydu. Bu rehine krizi devam ettiği sürece Türkiye, kendi sınırlarını her iki yönde de kullanarak Avrupa ve Suriye arasında gidip gelen uluslararası cihadistlere karşı Batılı müttefikleriyle birlikte çalışıp tedbirler almak söz konusu olduğunda iki kere düşünmek zorunda kalabilir. 


IŞİD’in rehin alma eylemi, Ankara’nın artık neden sonra, ülkesinin ve Batılı müttefiklerinin güvenliklerini gözeten gerçekçi politikalara dönüş sinyalleri vermeye başlamasının hemen ardından meydana geldi. […] Başkonsolosluk baskınından dört gün önce, Ankara’nın savaşmak için Türkiye üzerinden Suriye’ye geçen Avrupalı cihadistler hakkında Batılı müttefiklerinden gelen istihbaratı değerlendirerek birkaç haftadır sınırlarında tedbirler almaya başladığına dair haberler Türk medyasında yayımlandı.[…]

Böylece yanlış kurgulanıp uygulanmış o Suriye politikasının yol açtığı hasarın sabit kalmayıp büyüdüğüne, Irak’ı da baskı altına aldığına ve oradan bir bumerang etkisiyle dönüp Türkiye’yi vurduğuna tanık olduk. Evet, rehine krizinde söz konusu olan bir bumerang etkisidir çünkü Musul’un IŞİD tarafından ele geçirilmesine imkan veren şartların oluşmasında Türkiye’nin Suriye politikası büyük bir rol oynamıştır. AP04101101894-965x543Ankara, Suriye ile olan uzun kara sınırının iki yönde de vızır vızır işleyen bir “cihadist otoyolu”na dönmesine, Suriye politikası gereği sınır güvenliğini göz ardı ederek yol açmıştır. Binlerce uluslararası cihadistin Suriye’ye geçmek için kullandığı, bu “otoyol”du. El Kaideci örgütler belki Şam rejimini deviremediler… Ama Suriye’nin kuzeyini bu “otoyol” sayesinde bir “cihadist bonanza”ya çevirdiler ve oradan da Fırat vadisi boyunca ilerlemekte olan Irak’taki El Kaide ile buluştular. Sonunda, ABD’nin Irak’tan çekildiğinde geride bıraktığı boşluk ile ülkedeki mezhep çatışmalarından doğan özgül şartların da büyük katkısıyla Irak’taki Sünni nüfuslu büyük şehirleri kontrol altına alabilecek bir “sinerji” yaratabildiler. Şimdi Ankara 2011’den bu yana Suriye’de izlediği hatalı politikanın bazı çok boyutlu bedellerini Irak’taki rehine krizi nedeniyle ödemek durumunda kalabilir. Bunların neler olabileceğini bekleyip görmek gerekecek. […] “Çift yönlü bir cihadist otoyolu”dan bahsetmiştik… Bu otoyol Türkiye’ye de çok sayıda El Kaide unsurunu ulaştırmış olmalıdır.Sadece bu da değil… Çok sayıda Türkün diğer Avrupalı cihadistler gibi Suriye’ye bu El Kaideci örgütlerin saflarında savaşmaya gittiğine dair haberler alınıyor. Milliyet gazetesinde 13 Haziran’da “güvenlik birimlerinin değerlendirmeleri”ne atfen yayımlanan bir haberde IŞİD’in içinde 3 bin Türk’ün bulunduğu bahsediliyordu.[…]” Al Monitor – Kadri Gürsel

İstanbul, 15-20 Kasım tarihlerinde daha önce benzeri görülmemiş terör eylemlerine sahne oldu. Bomba yüklü 4 kamyonla gerçekleştirilen intihar saldırılarında 57 kişi öldü, 646 kişi de yaralandı. İstanbul’un Kartal ilçesinde bir camiyi üs tutarak geliştirilen bu terör yapılanmasının boyutları korkunçtu. Bir aile, dost-akraba örgütü olan El Kaide Turka, nerede, nasıl, hangi şirket, vakıf, tarikat ve örgütlerin desteğiyle kuruldu? Sinagoglar, HSBC Bank, ve İngiltere Başkonsolosluğu’na yönelik saldırıları gerçekleştiren intihar komandoları nerede eğitildi, nasıl ikna edildi? Mehmet Faraç’ın 2004′te çıkan ; “İkiz Kulelerden Galata’ya El Kaide Turka” kitabı konunun boyutlarını kavramaya ve geçmişi hatırlamaya yardımcı olması bakımından okunması gerek bir gazeteci araştırması.

http://kehaber.org/2014/06/16/10030/

Yorumlar kapatıldı.