İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tarihi eserler tarih olmasın!

HDP Van Milletvekili Özdal Üçer, Kültür Turizm Bakanı Ömer Çelik’e sunduğu iki farklı önerge ile Van’ın tarihi mekanlarının turizme kazandırılması noktasında gelinin durumu  sordu… Üçer özelikle Meryem Ana kilesesinin kaderine terkedildiğine vurgu yaparak, Van’daki kiliseler ile ilgili şu sözlere yer verdi; “Van ili merkezine 10 km. uzaklıktaki Yukarı Bakraçlı Köyü’nde, Erek (Varag) Dağı eteklerinde bulunan ve yörenin en zengin manastırı olan Varagavank Manastırı (Yedi Kilise Manastırı); yedi ayrı kiliseden (Azize Sophia Kilisesi, Aziz Yahya Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Aziz Kevork Jamatunu, Kutsal Seal Şapeli, Kutsal Haç Kilisesi, Aziz Sion Kilisesi) meydana gelmiştir. Bu yapılar değişik zamanlarda manastıra eklenmiştir. Manastırı Vaspurakan Kralı Senekerim-Hovhannes (1003–1022) yaptırmıştır. Varagavank Manastırı’nın en eski kilisesi St. Sophia Kilisesi’dir. Güneyde bulunan bu kiliseyi Senekerim’in eşi Khoşuş 981 yılında yaptırmıştır. Daha sonra St. Sophia Kilisesi’nin kuzey duvarına ikinci kilise olarak Aziz Yuhanna Kilisesi eklenmiştir.
***
HDP Van Milletvekili Özdal Üçer, Kültür Turizm Bakanı Ömer Çelik’e sunduğu iki farklı önerge ile Van’ın tarihi mekanlarının turizme kazandırılması noktasında gelinin durumu sordu. Ayanıs Kalesi ve kentte bulunan tarihi kiliselerin durumu hakkında önce Bakan Çelik’e bilgi veren Üçer ardından da bu noktada yapılan çalışmaların ne aşamada olduğunu sordu.
İlk olarak Ayanıs Kalesi ile ilgili bazı bilgiler paylaşan Üçer ardından da bu Kale’de yapılan çalışmaların ne aşamada olduğunu öğrenmek için Bakan Çelik’e şu soruları yöneltti; “Van Gölü’ne hakim bir tepe üzerinde yaptırılan ve süslemeleriyle dikkati çeken Ayanis Kalesi’ndeki kazı çalışmalarında 25 yıl geride kalmıştır. Dünya üzerindeki en önemli ve özel Urartu tapınaklarından biri olan Haldi tapınağının bulunduğu Ayanis Kalesi’nde, Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Altan Çilingiroğlu’nun emekliye ayrılmasının ardından görevi Erzurum Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Işıklı başkanlığındaki kazı ekibi devralmıştır. Yaklaşık 25 yıldır devam eden kazı çalışmalarından daha önce kale ile ilgili başka kazı çalışması yapılmış mıdır? Yapılmışsa bu çalışmanın sonuçları nelerdir? Kale Sit Alanı kapsamına alınmış mıdır? Alınmışsa; alınma tarihi nedir ve kaçıncı derece Sit Alanı kapsamındadır? Kazı çalışmalarının bu kadar gecikmesinin nedeni nedir? Tarihsel ve kültürel miraslara karşı ilgisizliğin kanıtı olan ve Kale’nin tarih sahnesinden neredeyse silinmesine yol açan bu ihmal yüzünden; Kale’nin tarihsel eser niteliğindeki materyallerinde ne tür kayıpların yaşanmasına neden olunmuştur? Kazı çalışmalarıyla birlikte yürütülen restorasyon çalışmaları dahilinde; bu gecikmeden dolayı Kale’nin geri döndürülemez bir şekilde tahrip olan ve restorasyonu mümkün olmayan bölümleri hangileridir? Daha önce kaçak kazı nedeniyle çalındığı saptanan tarihi esere rastlanılmış mıdır? Varsa bunlar nelerdir ve şu anki akıbetleri ne durumdadır? Devam eden kazı çalışmaları ne durumdadır? Kale’nin; çalışmaların bitirildiği bölümleri var mıdır? Varsa ne tür bulgulara rastlanılmıştır? Kalenin şu ana kadar restore edilen bölümleri hangileridir? Bu bölümlerde nasıl bir restorasyon çalışması yapılmıştır? Kazılarda bulunan eşyalar nelerdir? Eşyalar üzerinde ne tür konservasyon çalışmaları yapılmıştır ve ne tür bilgilere ulaşılmıştır? Bu eşyalar nerede korunmakta/sergilenmektedir?”
Üçer’in diğer bir önergesi ise harabe haline gelen kiliseler oldu. Üçer özelikle Meryem Ana kilesesinin kaderine terkedildiğine vurgu yaparak, Van’daki kiliseler ile ilgili şu sözlere yer verdi; “Van ili merkezine 10 km. uzaklıktaki Yukarı Bakraçlı Köyü’nde, Erek (Varag) Dağı eteklerinde bulunan ve yörenin en zengin manastırı olan Varagavank Manastırı (Yedi Kilise Manastırı); yedi ayrı kiliseden (Azize Sophia Kilisesi, Aziz Yahya Kilisesi, Meryem Ana Kilisesi, Aziz Kevork Jamatunu, Kutsal Seal Şapeli, Kutsal Haç Kilisesi, Aziz Sion Kilisesi) meydana gelmiştir. Bu yapılar değişik zamanlarda manastıra eklenmiştir. Manastırı Vaspurakan Kralı Senekerim-Hovhannes (1003–1022) yaptırmıştır. Varagavank Manastırı’nın en eski kilisesi St. Sophia Kilisesi’dir. Güneyde bulunan bu kiliseyi Senekerim’in eşi Khoşuş 981 yılında yaptırmıştır. Daha sonra St. Sophia Kilisesi’nin kuzey duvarına ikinci kilise olarak Aziz Yuhanna Kilisesi eklenmiştir. Manastırın ikinci grubunda bulunan kiliselerden ana kiliseyi, Kutsal Meryem adına 1003–1021 yılları arasında yapılan kilise oluşturmaktadır. Bu kilisenin Senekerim tarafından yaptırıldığı sanılmakta olup, 1648 depreminde zarar görmüştür. Ermeni mimarisinde Azize Hripsime Tipi olarak isimlendirilen bu kilise kaba moloz taştan yapılmıştır. Batı cephesinin ortasında girişi olan bölüm daha sonra yapılan büyük bir hol (jamatun) ile kapatılmıştır. Jamatunun kapısı üzerindeki bir kitabeden bu bölümün Mimar Tiratur tarafından 1648 yılında yapıldığı öğrenilmektedir. Yine Manastırın ikinci grubu yapılarından olan St. Seal Şapeli Kutsal Meryem Ana Kilisesi’nin kuzeybatısında ve ona bitişik olarak yapılmıştır. Meryem Ana Kilisesi’nden bir koridorla bu kiliseye geçilmektedir.”
KADERİNE Mİ TERKEDİLDİ?
“Her yıl (yerli/yabancı) her yıl on binlerce turistin ziyaret ettiği bu muazzam tarihi yapı artık bir harabeyi andırmaktadır. Yıllardır ilgisizlik ve bakımsızlık nedeniyle kendi haline bırakılmış olan manastırın çatısı kuşlar için yuva olurken, içi ise bir çamur deryasını andırmaktadır. Yine 2011 yılındaki depremlerde kubbeleri çöken ve giriş kısmı yıkılan Manastırın Cumhuriyet tarihinden beri restorasyon ve onarımına ilişkin henüz bir çalışma yapılmış değildir. Bu ise Ermeni halkı üzerinde Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan ırkçı ve asimilasyoncu politikaların Cumhuriyet döneminin başından itibaren aynı şekilde sürdürüldüğünü ve bu anlayıştan hala vazgeçilmediğini göstermektedir. Oysa bu tarihsel mirasın restorasyon yoluyla korunması ve yaşatılması hem vicdani hem de sosyo-kültürel sorumluluğun bir gereğidir. Üstelik böyle bir yola başvurularak manastırın koruma altına alınması, kültür turizminin gelişmesine de çok önemli katkılar sunacaktır.
Yine mülkiyeti ile ilgili ifade edilenler: bu manastırın Van ilinde devletle derin ilişkileri olan kişilere adeta hediye edildiği; Ermeni halkının ve Ermeni cemaatinin doğal hakkı olan manastırın, (diğer bütün alanlarda olduğu gibi) rejimin ittifaklarına peşkeş çekildiği konusundaki gerçekleri kanıtlar niteliktedir.”
TARİHİ MEKANLAR NE DURUMDA?
Üçer bu bilgilerin ardından tarihi mekanlarla ilgili olarak Bakan Çelik’e şu soruları yöneltti; “Şimdiye kadar hangi gerekçelerle restorasyon çalışması yapılmamıştır? Varagavank Manastırı’nın (Yedi Kilise Manastırı) durumunun tespiti için şimdiye kadar herhangi bir çalıma yapılmış mıdır? Yapılmışsa; hangi kurum tarafından ve ne zaman yapılmıştır? Bu çalışmanın sonuçları nelerdir? Manastır Sit Alanı kapsamına alınmış mıdır? Alınmışsa; alınma tarihi nedir ve kaçıncı derece Sit Alanı kapsamındadır? Kamu idareleri tarafından kamusal faaliyet adı altında yürütülen faaliyetler esnasında manastırın tahrip edilen bölümleri mevcut mudur? Bunlar hangi bölümlerdir? Şu ana kadar tespit edilen (kamu araçları kullanımıyla gerçekleşen kaçak kazılar da dahil olmak üzere) kaçak kazılar var mıdır? Bu kişiler hakkında nasıl bir hukuki süreç işletilmiştir? Cezai soruşturma ya da kavuşturmaya uğrayan kimse var mıdır? Sonradan ele geçirilen ve Manastırdan kaçak kazı neticesinde çıkarıldığı anlaşılan tarihi eser var mıdır? Varsa nelerdir ve nerede muhafaza edilmektedir? Manastır halihazırda kimin/hangi kurumun mülkiyeti altındadır? Tapu kayıtlarında (mesken/tarihi eser veya başka bir gayrı menkul cinsi olarak) ne olarak gözükmektedir? Özel mülkiyette gözükmekteyse; kimin üzerinedir? Tapu kaydındaki kişi yaşamıyorsa; mirasçıları kim ya da kimlerdir? Yine özel mülkiyet dahilindeyse; Manastır hangi tarihte bu kişi üzerine kaydedilmiştir? Tapu kayıtlarına göre söz konusu kişiden önceki mülkiyet sahipliği kimin üzerinedir? Bu kişiye geçmesinin hukuki dayanağı (satım işlemi/el koyma/miras/mahkeme kararı/olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı ve ya diğer nedenlerden herhangi biri olmak üzere) nedir? Bu manastır bu kişiye miras yolu ile kalmışsa; aynı şekilde söz konusu muris, mülkiyetliği hangi şekilde kazanmıştır? Manastırın Ermeni Vakıflarından birine ya da Patrikhaneye devredilmesi düşünülmekte midir? Başvuruda bulunan herhangi bir vakıf var mıdır? Patrikhane’nin böyle bir talebi olmuş mudur?’

http://www.sehrivangazetesi.com/mobil.asp?islem=haberdetay&id=10810

Yorumlar kapatıldı.