İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Türkiye Medyasının Ermeni Soykırımıyla İlk Tanışıklığı

Elif Akgül
Gazeteciler Serdar Korucu ve Aris Nalcı’nın soykırımın 50. yılında Türkiye medyasında yer alan haberleri mercek altına aldıkları kitap, Ermeni Kültür Yayınları’ndan çıktı. Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümünden bir yıl önce, anmaların dünya çapında ilk başladığı 1965 yılında yaşananların Türkiye’ye yansıması “1965” kitabında toplandı.

Gazeteciler Serdar Korucu ve Aris Nalcı’nın soykırımın 50. yılında Türkiye medyasında yer alan haberleri mercek altına aldıkları kitap, Ermeni Kültür Yayınları’ndan çıktı.

Ermeni diasporasının 1965’te dünyanın dört bir yanında düzenledikleri anma etkinliklerini aktaran kitap, 50 yıl önceki 24 Nisan’da neler yaşandığını, hangi dinamiklerin etken olduğunu, dünya kamuoyunda soykırımın nasıl yankılandığını bugüne taşıyor.
Kitap, Lübnan’da bir grup Ermeni’nin öncülüğünde tüm dünyaya yayılarak ‘diaspora siyaseti’nin temellerinin atıldığı 1965’te Ankara’nın tutumunu, kamuoyundaki yankısını ve Türkiye Ermenilerinin yaşadıklarını medyanın gözüyle ele alıyor.
Türkçe yayımlanan Akşam, Cumhuriyet, Dünya, Haber, Hürriyet, Milliyet, Ulus, Tercüman, Yeni İstanbul, Yeni Gazete ve Zafer gazeteleri ile Akbaba ve Yön dergilerinden ayrıca Ermenice yayımlanan Jamanak ve Marmara gazetelerinden 1965’te yayımladığı makale ve haberlerden derlenen kitapta neler yok ki…
Cumhuriyet’ten Sadık Atak’ın “Ermenilerin Huzursuzluğu” başlıklı yazısında ilk defa “Sözde” sıfatı kullanıma sokuluyor:
“Türkiye’de –sözde- Ermeni katliamı’nın 50. yıldönümünü anmak için, Beyrut’ta büyük bir gösteri tertip edilmiştir. Bu gösteri 24 Nisan 1965 günü yapılacaktır. Lübnan Hükümeti: Beyrut’taki Türkiye Büyükelçiliğinin de uyarısını ve sokaklarda yapılacak gösterileri engelleyeceğini açıklamıştır…”

Sadık’ın öncülüğü “sözde Ermeni Soykırımı” ifadesini medyamıza kazandırmasıyla da bitmiyor. Yazarların da kitapta vurguladığı üzere “dış güçlerin kışkırtıcılığı” tezi de bu yazıyla ortaya atılıyor. “Kışkırtıcı dış güçler”in nasibini ise Rumlar alıyor.
Nalcı, kitabın tanıtım toplantısında Türkiye medyasının 1915 hakkında bir kavram birliğine sahip olmadığını hatırlatıyor.
“İlk zamanlar jenosid sözcüğü ön plandaydı. Haberler çeviri haber olduğu için bu sözcük kullanılıyordu ancak belli ki ne anlama geldiği bilinmiyordu. Keza ‘cenosid’ yazan da vardı ‘jenosid’ yazan da. Daha sonra mesele ortaya çıktıkça ‘Ermeni gösterileri’ denmeye başladı.”
Kitapta dönemin Türkiye medyasına yansıyan Ermenilerin demeçleri de yer alıyor. En ilgili çekici örneklerden biri 24 Nisan 1965 günü Taksim Cumhuriyet Anıtı’nda çelenk koyan Ermeniler.
Dünya Gazetesi Taksim’de Ermeniler adına demeç veren Yetvart Bezaz’ın şu sözlerine yer veriyor:
“Türkiye’ye bağlı olduğumuzu, bir kere daha belirtmek amacıyla burada toplandık. Biz Türk’üz ve Atatürk’ün çocuklarıyız. Müslüman kardeşlerimizle daima beraberiz.”
Kitap ayrıca bugün farklı şekilde hatırlanan siyasetçi ve düşünürlerin o dönemki yazılarına da yer veriyor. İleride Başbakan olacak olan Bülent Ecevit 1965’teki yazısında “Ermenilerin Türk sevgisinden” bahsedip yazısını “Şu sevgiden başka ‘Ne varsa yalan’ dünyadai bizi hala birbirimize düşürmeğe çalışanlar utansın*” sözleriyle bitiriyor.
Bir diğer örnekse Aziz Nesin’den.

Kitabı Ermeni Kültür Yayınları’ndan ve kitapçılardan edinebilirsiniz. (EA)
http://www.bianet.org/biamag/diger/155577-turkiye-medyasinin-ermeni-soykirimiyla-ilk-tanisikligi?bia_source=rss

Yorumlar kapatıldı.