İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suyun ayırdığı Türk ve Ermeni köyleri

Burhan Ekinci
Kars’ın Halıkışla köyünün karşısı Ermeni köyü. Aradaki Arpaçay’ın suyunu ortak kullanıyorlar. Tarlada çalışırken selamlaşıyor, ancak birbirlerini tanımıyorlar. Al Jazeera Türk’ten Burhan Ekinci 24 Nisan vesilesiyle köylülerle konuştu. 90 yaşındaki Yahya Karadağ, evinin avlusuna attığı sandalyede oturup karşı taraftaki Ermeni topraklarını izliyor. [Fotoğraf: Burhan Ekinci / Al Jazeera Türk]

Kars’ın Digor ilçesine bağlı sessiz sakin, küçük bir köy Halıkışla. Köyün hemen yanından geçen suyun diğer tarafında Ermeni köyü Bagaryan var. Evler birbirine bakıyor. İki köyü ayıran, Aras Nehri’ne akan Arpaçayı.

Halıkışla’da görüştüğümüz köylüler, 1915 olaylarıyla ilgili konuşmak istemiyor. Soykırım iddiasının gündeme gelmesini doğru bulmuyorlar. Köylüler 10 dakika mesafedeki Bagaryan köyündeki Ermenilerle bir sorunları olmadığını, geçmişe değil bugüne bakılması gerektiğini söylüyorlar. Hemen hemen tüm köylülerden, dere kenarındaki tarlalarında çalışırken Ermenilerle kimi zaman el işaretleriyle, kimi zaman seslenerek anlaşmaya çalıştıklarını duyuyoruz. Her gün gördükleri, karşıdaki Ermeni köyünde yaşayanları merak ediyorlar ve “Sınır olmasaydı gidip gelirdik. Birlikte barış içinde yaşardık” diyorlar.
Sessiz, küçük bir köy
24 Nisan vesilesiyle Aras Nehri kenarındaki Halıkışla’ya gittiğimizde dikkatimizi çeken ilk şey köyün sessizliği oldu. Sokakta pek kimseye rastlamıyoruz. Gençler yok denecek kadar az. Çoğu Türkiye’nin batısında yaşıyor. Köyde kalanlar genellikle yaşlılar ve çocuklar. 700 nüfuslu köyde daha çok Azeriler yaşıyor. Az sayıda da Kürt var. Ama onlar da daha çok köye gelin olarak gelenler.
Her gün birbirlerini görüyorlar, Arpaçay’ın kenarında tarlaları var. Ama kimse çayın ortasını geçmiyor. [Fotoğraf: Burhan Ekinci / Al Jazeera Türk]
Her gün görüyorlar ama…
Ermeni köylüleri günün hemen her saati görüyorlar. Arpaçay’ın kenarında iki tarafın da tarlaları var. Suyu ortak kullanıyorlar. Ama hiçbiri çayın ortasını geçmiyor. Çünkü bu, sınır ihlâline giriyor. Sınırı bazen hayvanlar karşılıklı olarak ihlâl ediyor. Bu durumda ‘sınırı geçen’ hayvanlar askerler tarafından sahibine iade ediliyor.
Karşıdan karşıya selamlaşmalar
Köylüler Ermenilerle karşılıklı olarak tarlada çalıştıklarını, ancak dillerini bilmediklerinden sohbet edemediklerini anlatıyorlar. Köyün Halimcan Mahallesi’nde yaşayan 59 yaşındaki Fatma Uygun bu durumu şöyle anlatıyor:
“59 yıldır her gün her saat karşıda Ermeni köyünü görüyorum. Ama gidip gelemiyoruz. Arada sınır var. Keşke gidip gelebilseydik. Dere kenarında çalışırken onları görüyoruz. Bazen el kol işaretleriyle birbirimizle konuşmaya çalışıyoruz. Selamlaşıyoruz. Bize ‘Gelin’ diyorlar, biz de onlara ‘Siz gelin’ diyoruz. Böyle güzel şeyler yaşadığımız oluyor.”
“Birlikte yaşamak isterdim”
Emine Gördük iki çocuk annesi. Köye Iğdır’dan gelin gelmiş bir Kürt. O da Ermeni köyünü merak edenlerden:
“Çok merak ediyorum. Sınır olmasa, gidip gelebilseydik güzel olurdu. Bazen düşünüyorum, bizim köyde ezan okunduğunda onlar mutlaka duyuyorlardır. Acaba diyorum, ezanı dinlediklerinde ne hissediyorlar. Bir de okullarını merak ediyorum.”
“Şimdiye bakmak lazım”
Cafer Karadağ köyün muhtarı. Son seçimde köyün 25 yıllık muhtarı, dayısının oğlu Kıyas Karadağ’a karşı aday olmuş ve seçimi farkla kazanmış. 1915 olaylarıyla ilgili pek konuşmuyor. Soykırım iddiaları gündeme geldiğinde her iki tarafın birbirine soğuk davranmaya başladığını söylüyor. Ona göre geçmişte olanları unutmalı, şimdiye bakmalı. Aralarında bir sınır varsa da, komşu olarak barış içinde, hiçbir sorun olmadan yaşadıklarını söylüyor.
“Sınır olmasaydı birlikte yaşardık”
Tevekkül Uygun, köyün ihtiyarın heyetinden. Yasakların insanları ayırdığını dile getirerek, “Onlar kendi topraklarında, biz kendi topraklarımızda yaşıyoruz. Aramızda hiç sorun yok. Sorunu yaratan her zaman yasaklardır. Ben Ermenilerle birlikte yaşamak isterdim” diyor.
Kaynak: Al Jazeera

http://www.aljazeera.com.tr/al-jazeera-ozel/suyun-ayirdigi-turk-ve-ermeni-koyleri

Yorumlar kapatıldı.