İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Etnik müzikte yeni ve genç bir imza: Sibil Pektorosoğlu

Pembe Koç
Sibil Pektorosoğlu: ‘Hayalimi gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum’. Pazar Sohbetleri’nde şimdi de Etnik müzik zamanı! İstanbul’da, dünyadaki fantastik ve etnik müzik yapan birçok müzisyeni asla aratmayacak bir sanatçı yaşıyor ve o güzel eserlerini burada, yanıbaşımızda seslendiriyor. Para pul kaygısı olmadan sadece şarkılarını söylemek isteyen bir genç sanatçı; Sibil Pektorosoğlu. Şık, zarif, hem sesi hem de kendisi güzel bir hanım Sibil ve nezaketiyle filmlerde gördüğümüz, romanlarda okuduğumuz o eski zaman İstanbul Hanımefendilerini andırıyor.

 Çok küçük yaşlardan beri melodilere aşina Sibil ile sohbet ederken insanın bir şeyi yapmak istemesiyle o şeyi yapması arasında kalın duvarların olmadığını görmek mümkün. Bir sabah kalkıp ‘Albüm yapmak istiyorum’ dedikten sonra harekete geçmiş ve her ne kadar etnik müzikle popüler olmak kolay olmasa da ayağını gazdan hiç çekmeden azimle çalışmalarını sürdürmüş. Sibil Pektorosoğlu ile ilginç olduğu kadar başarı, kararlılık, sevgi ve sanat dolu bir sohbet bu hafta Pazar Sohbetleri’nde sizlerle.
ŞARKI SÖYLEMEYE NASIL BAŞLADIN?
Şarkı söylemeye çocukluk yıllarımda, kilise korosunda başladım.Çocukluk yıllarımda genelde her Pazar babamla birlikte kiliseye giderdim. Bu sebepten dolayı bu melodilere aşinaydım. İlerleyen senelerde de şarkı söylemeyi çok sevdiğim için koroda korist ve solist olarak şarkı söylemeye başladım. Ancak popüler müziğe karşı da büyük bir ilgim vardı. Gittiğim konserlerde çoğu zaman “keşke bir gün o sahnede ben de olsam” diye hayal kurardım. Ama bu istek hep bir hayal olarak kalırdı bende. Çünkü Ermeni müziğinin icra alanı kısıtlı olduğu için bunun o kadar da kolay olmayacağını düşünüyordum. Her şeye rağmen hayalimin peşini bırakmadım ve şu anda da bunu gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
PROFESYONEL ANLAMDA BİR ALBÜM YAPMAYA NASIL KARAR VERDİN?
Bir sabah uyandığımda albüm çıkartma konusunda kendimi her zamankinden daha kararlı hissettim. Tabi bu süreçte finans sektörü üzerine bir işte çalışıyordum ve ikinci plana atamayacağım sorumluluklarım da vardı. Hakan Eren’in yapımcılığında ilk albümüm çıktı. Ancak albüm ortaya çıkarken o kadar güzel şeyler oldu ki; mesela Göksel Baktagir, Mercan Dede ve Petro gibi kıymetli isimlerle çalışma imkanım oldu. Cenk Taşkan (Majak Toşikyan) ile zaten çok yakın bir dostluğumuz vardı , onun desteği ve yardımı ile albümüm çıktı. Bana adeta gerçek bir ağabey gibi yaklaştı, yardımlarını hiç esirgemedi, konserler düzenledik, derken bu günlere kadar geldik.
İkinci albümüm Ermenice’de Sevgi anlamına gelen ‘SER’ i Şubat ayında çıkarttım. Birbirinden değerli isimler bu albüm için kalplerini ortaya koydular. Bestelerin büyük bir çoğunluğu yine Majak Toşikyan’a ait. Albümde, dünyaca ünlü duduk ustası Jivan Gasparyan, ünlü besteci Ara Gevorkyan, Ermenistan’ın en popüler ses sanatçılarından biri olan ve Eurovision Şarkı Yarışması’nda Ermenistan’ı temsil eden Andre, Ermenistan’ın ünlü çocuk korosu Armen Divanyan’s Arevner, Ermenistan’ın birbirinden ünlü 15 pop sanatçısı , popüler müziğin genç yeteneklerinden Petro, albüme sesleri, besteleri ve enstümanları ile destek verdiler. Ayrıca ilk albümümdeki gibi desteğini benden esirgemeyen çok sevgili dostum Mercan Dede ‘nin değerli katkıları da var. Doğrusu benim için birbirinden değerli sanatçıları bir albümde toplamak gurur verici.
PEKİ, ŞARKILARINDAKİ O AĞIR HÜZÜN NEDEN?
Şarkılarımla ilgili bu yorumları hep duyuyorum. Hatta babam bile şarkıları her dinleyişinde duygulanıp ağlayabiliyor. Şarkıların bu kadar hüzünlü olması benimle doğrudan alakalı değil, aksine çok da neşeli biriyim. Bu durum Ermeni müziğiyle alakalı. Bizim şarkılarımızda hüzün hep ön planda. Aslında doğrusu ben de duygusal parçaları sevmiyor değilim ama ikinci albümümde neşeli şarkılara da yer verdim.
‘SİBİL FANTASTİK MÜZİK YAPIYOR’ DİYEBİLİR MİYİZ?
Tarzımı genelde Sarah Brightman’a benzetenler var. Hatta bazen bloklarda ya da sosyal medyada beni Celine Dion’a benzetenlere de rastlıyorum. Açıkçası bunlar beni çok mutlu ediyor. Ama benim tarzım Ballad tarzıdır aslında. Ben popçu olmadığım gibi klasikçi de değilim. Senfonik şarkılarım da var. Yaptığım müziği en yakın anlamda özetleyecek olan Ballad tarzı sanırım.
TÜRKÇE ŞARKILAR DA SÖYLEYECEK MİSİN?
Türkçe şarkılar söylemem konusunda çok istek aldım. Ülkemizde zaten bir sürü Türkçe albüm var. Biraz daha farklı çalışmalar yapmak istiyorum. Aramice şarkı söylemem de bu sebepten. Aramice kullanılmaması neticesinde ölmek üzere olan bir dil ve söylerken beni çok zorladı. Bilmediğim bu dilde şarkı söyleyebilmek için gece gündüz şarkı sözleri üzerinde çalıştım.
Ben hep yıllardır radyolarda, televizyonlarda niye hiç Ermenice şarkılar duyamıyoruz diye hayıflanırdım. Çünkü bu da ayrı bir kültürel zenginlikti. Ama şimdi ben Ermenice albüm çıkartabildiğim için mutluyum. Albümlerim, müzik marketlerde, kitapçılarda, sıkça çalıyor. Duyunca çok mutlu oluyorum. Hatta İstanbul’a gezmeye gelen bir Ermeni grup, İstiklal caddesinde Türkiye çapında marka bilinirliği olan bir kitapçıya girmişler ve orada benim albümümün çalındığına şahit olmuşlar. Tabii çok sevinmişler, bana ulaşıp sevinçlerini paylaştılar.
ERMENİCE ŞARKI SÖYLEMEK ÇOK ZORDUR DERLER, BU DOĞRU MU?
Evet, Ermenice şarkı söylemek birçok dile kıyasla daha zor. Şarkıları söylerken ben de zaman zaman zorlandığımı hissettim. Ermenice konuşurken zorlanmıyorum belki ama öylesine zor kelimeler de var ki insan bazen zorlanıyor doğrusu… Bir de İstanbul Ermenicesi diye bir kavram var, çünkü doğu ve batı diye iki tarz var bu dilde. Aynı İstanbul Türkçesi ile doğuda kullanılan Türkçe arasındaki ses farklılıkları gibi bazı farklılıklar söz konusu. Bir İstanbullu olarak ben de çoğunlukla batı tarzında söyledim şarkıları.
POPÜLER OLMAK GİBİ BİR DERDİN DE YOK SANIRIM, DOĞRU MU?
Yaptığım işlerin bilinmesi ve takdir edilmesi beni mutlu eder elbette ama popüler olmak gibi bir kaygı taşımıyorum. Ermenistan’da ve Dünya’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Ermeniler tarafından tanınıyorum. Hatta ödüller ve dünyanın farklı ülkelerinden çeşitli konser davetleri de aldım. Ancak ülkemizde etnik müziğe kıyasla popüler ve başka türlerdeki müzikler çok daha ön planda. Buna rağmen tanınma yönünde çok güzel gelişmeler yaşadım, bu yolda daha ne kadar ilerleyebileceğimi de zaman gösterecek.
PENBE KOÇ

http://www.iha.com.tr/etnik-muzikte-yeni-ve-genc-bir-imza-sibil-pektorosoglu-magazin-347936

Yorumlar kapatıldı.