İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Suriye’de örülen Ermeni çorabı Amerika’da satışta!

Ömür Çelikdönmez
Suriye’de öldürülen Ermeniler olayında Türkiye’nin dahli olmadığını bilakis Türkiye’nin bu katliamı engellemeye çalıştığını belirtmiştim. Benim dikkat çekmeye çalıştığım husus, Ermenistan başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın bu menfur olayın faturasını Türkiye’ye çıkarmak isteyebileceklerini gündeme getirmekti. Kanada, Avustralya, Rusya, İngiltere, Fransa ve muhtelif ülkelerde Suriye Ermenilerinin Türkler tarafından öldürüldüğü iddiasıyla protesto eylemleri düzenlendi. Bunda yanılmadığım da ortaya çıktı. Nitekim birkaç gün önce; ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat New Jersey Senatörü Robert Menendez ve Cumhuriyetçi Illinois Senatörü Mark Kirk, ABD Başkanı’nı Türkiye’nin sözde “Ermeni soykırımını” kabul etmesi yoluyla Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesi için mücadele etmeye çağıran karar tasarısını ABD Kongresi’ne sundu. 

***

Ne kadar doğru bilmiyorum? Ama sizlerle paylaşmaktan vaz geçmeyeceğim anlamlı bulduğum bir anekdot var. Hüseyin Üzmez, Sabetayist gazeteci Ahmet Emin Yalman’ı Malatya’da vurduktan sonra Necip Fazıl ve Osman Yüksel Serdengeçti azmettirici olarak tutuklanır ve Malatya’ya getirilir. Necip Fazıl ilk kez gördüğü Hüseyin Üzmez’e sorar; -Oğlum neden vurdun adamı, Hüseyin Üzmez saygıyla boynunu büker; -sen öyle istersin diye düşündüm üstadım diye cevap verir.
Meşhur tiki harekete geçen Necip fazıl, Osman Yüksele döner; -görüyor musun Osman, ayağa kalk Sakarya dedim, beni bir kişi anladı lakin o da yanlış anladı amuda kalktı der. Ne kadar benziyor bilemiyorum fakat Suriye’de Ermenilerin öldürülmesiyle ilgili yazdıklarım bana bu anekdotu çağrıştırdı. Ben El Kaide içinde yuvalanmış Amerikan, İngiliz ve Suudi ajanlarından söz ediyorum, bu casusların Türkiye’nin çıkarlarına zarar veren eylemlerinden söz ediyorum, hemen bunun karşılığında Ermeni aşkıyla itham ediliyorum. Amuda kalkıyorlar yani…
Eğer unutmadıysanız, 17 Aralık operasyonundan yalnızca 3 gün sonra gazetecilere demeç veren ABD Büyükelçisi Francis Ricciardone “Uyarılarımız dikkate alınmadı, şimdi bir imparatorluğun çöküşünü izleyeceksiniz” diyerek cemaat ve muhalefetin de karıştığı kirli ittifakın yurt dışından beslendiğini adeta itiraf etmişti. Bu tip diplomatların Türkiye’ye yönelik düşüncelerinden vazgeçmeleri mümkün değil çünkü misyonlarının gereği bu. Beni düşündüren İslami Hareket adına ahkâm kesen ve kendilerini cihad ordularının sözcüsü gören bazı şahısların, Türkiye’nin çıkarlarını düşünmeden ulu orta yazmaları çizmeleri.
Timetürk’te yayımlanan bir habere göre; Dünyaca saygın gazeteci Seymour M. Hersh, London Review of Books sitesinde yayınlanan ‘The Red Line and the Rat Line’ başlıklı makalesinde bu kez Türkiye’yi sarsacak bir iddia ortaya atmış. Hersh, bu son derece kapsamlı makalesinde, bir ABD’li istihbaratçıya dayanarak Guta’daki kimyasal saldırının ardında Erdoğan hükümetinin olabileceğini ileri sürüyormuş. Gördünüz mü? Neymiş efendim, öyle mücahid cihad falan derken bin düşünüp bir yazmak gerekiyormuş.
“Birinci Dünya savaşında Almanya genelkurmayının programladığı ve Osmanlı erkânıharbiyesine uygulamasını tavsiye ettiği Ermeni nüfusun tehciri nedeniyle zaten başımız belada. Avrupa ve Amerika’da konuşlu Ermeni lobileri, zaman zaman yaşadıkları ülkelerin yönetimlerini etkileyerek soykırımı tanıma girişimlerinde bulunuyor. Türkiye ise geçmişe değil geleceğe bakalım, bu konu siyasileşmeden çözülebilir havasında. Son günlerde Suriye sınırımıza yakın Ermeni yerleşimlerinde ortaya çıkan tedhiş hareketlerinin faturasının Türkiye’ye çıkarılmak istenilmesi, Türkiye’nin başına yeni bir çorap örüleceği hazırlıklarını deşifre ediyor.” Bu ifadeleri; 02.04.2014 tarihli “Suriye Ermenilerini kim neden öldürüyor?” başlıklı yazımda okumuştunuz.
Suriye’de öldürülen Ermeniler olayında Türkiye’nin dahli olmadığını bilakis Türkiye’nin bu katliamı engellemeye çalıştığını belirtmiştim. Benim dikkat çekmeye çalıştığım husus, Ermenistan başta olmak üzere bazı Avrupa ülkeleri ve Amerika’nın bu menfur olayın faturasını Türkiye’ye çıkarmak isteyebileceklerini gündeme getirmekti. Kanada, Avustralya, Rusya, İngiltere, Fransa ve muhtelif ülkelerde Suriye Ermenilerinin Türkler tarafından öldürüldüğü iddiasıyla protesto eylemleri düzenlendi. Bunda yanılmadığım da ortaya çıktı.
Nitekim birkaç gün önce; ABD Senatosu Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat New Jersey Senatörü Robert Menendez ve Cumhuriyetçi Illinois Senatörü Mark Kirk, ABD Başkanı’nı Türkiye’nin sözde “Ermeni soykırımını” kabul etmesi yoluyla Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesi için mücadele etmeye çağıran karar tasarısını ABD Kongresi’ne sundu. ABD Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat senatör Robert Menendez ve Cumhuriyetçi Parti Illinois senatörü Mark Kirk tarafından sunulan tasarı, ABD Başkanı’na 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıması çağrısında bulunuyor.
ABD’de, 1915 olaylarının yıldönümü olarak kabul edilen 24 Nisan yaklaşırken, Kongre’ye kritik bir ‘soykırım’ tasarısı sunuldu. Önümüzdeki üç haftalık süre zarfında Türk-Amerikan ilişkilerinde yine büyük sarsıntıya neden olabilecek tasarı, bu kez Kongre’nin üst kanadı Senato’da gündeme geldi. Hazırlayıcılarından biri ise ülkenin en etkili siyasetçilerinden Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Robert Menendez. Durumu kritik hale getiren başka bir ayrıntı, Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği koltuğu geçiş dönemi nedeniyle boş olması.
Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) yaptığı açıklamaya göre karar tasarısına senatörler Barbara Boxer ve Ed Markey de katıldı. ANCA İcra Direktörü Aram Ambaryan, “ANCA, adil ve yapıcı Ermeni-Türk ilişkilerinin kurulması için çağrıda bulunan senatörler Menendez ve Kirk’e teşekkür ediyor” dedi. Ermeni lobisinin güçlü destekçilerinden Senato Dış İlişkiler Komitesi Başkanı Demokrat senatör Robert Menendez ve Cumhuriyetçi Parti Illinois senatörü Mark Kirk tarafından sunulan tasarı, ABD Başkanı’na 1915 olaylarını “soykırım” olarak tanıması çağrısında bulunuyor. Demokrat senatörler Barbara Boxer ve Ed Markey’nin de imzacıları arasında yer aldığı tasarının, önce Senato Dış İlişkiler Komitesi’nde görüşülmesi ve oylamaya sunulması gerekiyor. Tasarı, komitede onaylanması halinde, Senato’daki Demokrat Çoğunluk Lideri Harry Reid’in takdiriyle, Senato Genel Kurulu’nun gündemine getirilebilir. Ancak karar tasarısının, kabul edilse bile bağlayıcı özelliği bulunmuyor.
Ancak geçtiğimiz yıl; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Ermeni soykırımı iddialarını inkâr etmenin de ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna hükmetti. AİHM, hassas ve tartışmalı konularda da fikir beyan etmenin ifade özgürlüğünün temel unsurlarından olduğuna dikkat çekti. Hoşgörülü, çoğulcu ve demokratik toplumu; totaliter yönetimler ye da diktatörlük rejimlerinden ayıranın da bu olduğunu belirtti. Yasal olarak tanımlanmış ‘Soykırım’ mefhumunu kanıtlamanın da kolay bir şey olmadığını belirten mahkeme, mezkur olayla ilgili tarihi araştırmaların da tartışmaya açık olduğunu belirtti ve bunun üzerinde konsensüs sağlamanın mümkün olamayabileceğine dikkat çekti. Ermeni soykırımı iddialarını resmen tanıyan diğer ülkelerin de bunu inkâr eden şahıslara yaptırım uygulayacak yasalar çıkarmadığını belirten AİHM, bunun temel hedefinin de ifade özgürlüğüne saygı ve henüz açıklığa kavuşturulmamış konularda farklı düşünenlerin korunarak yapıcı tartışma ortamına katkı sağlanması olduğunu vurguladı.
Ünlü gazeteci Robert Fisk 2012’de Ermeni Soykırımı döneminde çekilen ve Alman subaylarının yer aldığı bir fotoğrafı ortaya çıkardı. Fotoğrafta öldürülen Ermenilerin kemiklerinin arkasında üç Türk subayı ile poz veren iki Alman subayı görülüyor. Almanların Ermeni soykırımındaki rolü konusundaki tartışmalar uzun senelerden bu yana devam ediyor. Ermeni tarihçi Peter Balakyan’a göre Ermeni tehciri için inşa edilen demiryolunun Almanlar tarafından finanse edilmesi protestanlar tarafından protesto edildi. Bu sırada Ermeni Soykırımının gerçekleştiği bölgelerde Osmanlı ordusu içinde Alman subaylar da yer alıyordu.
Azerbaycan’dan Suriye’ye cihada koşan Müslüman kardeşlerden Allah razı olsun. Yazılarımla ilgili gönderilen bazı maillerde Suriye Ermenileri ve Azeri Mücahitlerle ilgili yazdıklarımdan dolayı incindiklerini beyan eden ifadeler yer alıyor. Allah şahidim ki amacım, dünya Müslümanların hamisi Türkiye’nin zarar görmemesidir. Dünyanın en güçlü istihbarat örgütlerinin cirit attığı Suriye’de çok dikkatli olunması gerektiği hepimizin malumu.
Allah korusun, kaş yaparken göz çıkarmak diye işte buna derler. Suriye’de öldürülen her insanın vebalini üsteniyoruz. İslam ülkeleri arasında Türkiye’den başka mazlum ve mustezafların yardımına koşturan başka hangi ülke var? O nedenle Türkiye’nin başına iş alacak ifade ve beyanlardan uzak durmanın yanı sıra, Türkiye’nin devlet olarak çıkarlarını göz önünde bulundurarak yapılacak haber ve yorumlarında daha sağlıklı ve isabetli olacağı akıllardan çıkarılmamalı. Yoksa küresel kraliyetçiler Türkiye’yi de Afganistan gibi, Irak gibi Suriye gibi füze manyağı yaparda haberimiz olmaz.
Twitter:@oc320c39
omurcelikdonmez@hotmail.com

http://www.timeturk.com/tr/makale/omur-celikdonmez/suriye-de-orulen-ermeni-corabi-amerika-da-satista.html#.U0Kz1_l_vms

Yorumlar kapatıldı.