İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

‘Dersim İçin Dersim Özerkliği!’

Erdal Dogan

Dünyanın hiçbir yerinde geçmişinde bu kadar çok katliam ve soykırımlara imza atmış bir parti sözkonusu iken o partiye yüzleşme çağrılarına bu denli vurdumduymaz  ve inkarcı tutum sergilendiği görülmemiştir sanırım. En trajiği de bu partinin, tüm bu inkar ve vurdumduymazlık politikasını sürdürürken partinin başına bir soykırım kurbanı Dersimliyi parti başkanı yapmış olmasıdır! Gerçekler, resmi belgeler, tanıklıklar her daim kamuoyuna yansıdığında CHP’nin bu suskunluğu, inkarcılığı yada dönemi savunan tavrı utanç verici olmaktan öte dediğimiz gibi kan dondurucu bir haldir. Öyle ki Dersimli CHP’li Kılıçdaroğlu, bu tartışmalar her defasında karşısına soru olarak çıktığında “o tarihte doğmamış olduğunu” ileri sürecek kadar pervasızca sözler sarf ederek acısı halen en ağır biçimde süren kıyım ve geride kalan mağdurlarla adeta alay edebilmektedir.

***
Dersim kültürel çeşitliliği, tarihi birikimi, usanmadan üzerinde oynanan oyunlara karşı varolabilmeyi başarabilmiş yeryüzündeki ender coğrafyalardan biridir.O yüzdendir ki tekçi ve ırkçı devlet ideolojisi, Dersim’i kendi kulvarına sokmaya çabalamaktan ve  üzerinde hesaplar yapmaktan hiçbir zaman vazgeçmemiştir.Onlar için herzaman çok stratejik bir yere tekabbül etmiştir.Çünkü Dersim düşse Yakın Doğu ya da Anatolia bugün kü söylemle Anadolu büyük oranda düşecektir.Yani yüzyıllardır süren savaş en kirli halleri ile Dersim’de sürdürülmeye devam edilmektedir.
Tüm saldırılara, kıyım ve soykırımlara rağmen küllerinden doğmaya başarabilmiş Dersim’in, bu özelliğini büyük oranda doğa merkezli inanç kültü Kızılbaşlığına borçlu olduğunu söylersek abartmış olmayız.Bugün sayıları soykırımlardan dolayı çok az sayıya düşmüş kadim Ermeni halkının Hıristiyan inancının doğuş toprakları da yine eski Dersim coğrafyasındaki bu doğa inanç kültürüdür.Soykırımlara kadar yoğun biçimde iç içe yaşamış bu halklar için Dersim hep bir kutsalliyet taşımıştır.Halen de öyledir.
 Tarihin sandukasını halen içinde barındıran Dersim’de, bugün Kızılbaş inancıyla yaşamaya direnen Kırmançlar ve Kurmançlara yönelik düşmanlık ve asimilasyonun halen tüm şiddeti ile sürmesi o nedenledir.Çünkü insanlık tarihinin o canlı varlığı eskiden olduğu üzere bugün de o tekçi politikaların temsilcisi ve devamcısı İttihatçı/Kemalist yönetimler için en büyük tehdittir!
 Kızılbaşlık ve onun doğuş kaynakları olan Dersim ormanları,ırmakları,dağları,vadileri aynen Kürt ve ve Ermeni varlığı ile birlikte ilk yok edilmesi gereken hedefler arasındadır.Bu imha ve düşmanlaştırma araç ve söylemleri en usturuplu halleri ve en görünmez biçimleri ile bölgeye çeşitli biçim ve içerikleri sürekli boca edilmektedir.
 Dersim’in psikolojik harp unsurlarının en ince tatktiklerinin uygulandığı faaliyet sahalarından biri olarak belirtirsek abartılmış  olmayız.Neredeyse mevcut nüfusuna yakın asker, polis ve istihbarat elemanın Dersim’e onlarca yıldır konuşlandırılıyor oluşu bu gerçeği açık ve somut biçimde görünür kılmıyor mu?Dersim onlarca yıldır devletçe hem içerden hem de coğrafı bakımından çepe çevre kuşatılmıştır.Bugün kent merkezi olarak kullanılan yerin bir açık toplama kampı gibi çepe çevre karakol gözetleme kuleleriyle kuşatılması sanırım bu tabloyu bir başka pencereden de olsa bu görünür kılmıyor mu?
Tüm bunlara rağmen inatçı Dersimliler Dersim’i Dersim olarak yaşatmaya kararlılar.
Her seçim döneminde merkezi devletin simge kale partisi olagelen CHP’nin en hararetli biçimde Dersim’de haklı olarak yine tartışma konusu olması şaşırtıcı değildir.Nasıl olsun ki?
Şu geçtiğimiz son 6-7 yıl içinde 1925,1930 ve 1937-38’de olan biten herşey daha somut görünür biçim kamuoyunda yer alırken ve dönemin yönetici tek partisi CHP ve dönemin kadrolarının hemen hemen tümünün rolü ortaya açıkca çıkmışken, tüm bu olup bitenler karşısındaki CHP’nin dehşetvari sorumsuz tutumu insanların kanını dondurur haldedir.
Dünyanın hiçbir yerinde geçmişinde bu kadar çok katliam ve soykırımlara imza atmış bir parti sözkonusu iken o partiye yüzleşme çağrılarına bu denli vurdumduymaz  ve inkarcı tutum sergilendiği görülmemiştir sanırım. En trajiği de bu partinin, tüm bu inkar ve vurdumduymazlık politikasını sürdürürken partinin başına bir soykırım kurbanı Dersimliyi parti başkanı yapmış olmasıdır!
Gerçekler, resmi belgeler,tanıklıklar her daim kamuoyuna yansıdığında CHP’nin bu suskunluğu,inkarcılığı yada dönemi savunan tavrı utanç verici olmaktan öte dediğimiz gibi kan dondurucu bir haldir.
Öyle ki Dersimli CHP’li Kılıçdaroğlu, bu tartışmalar her defasında karşısına soru olarak çıktığında “o tarihte doğmamış olduğunu” ileri sürecek kadar pervasızca sözler sarf ederek acısı halen en ağır biçimde süren kıyım ve geride kalan mağdurlarla adeta alay edebilmektedir.Bu cevap bile sorumluluk ve vicdandan yoksun Kılıçdaroğlu devletinin ne kadar başarılı olduğunu göstermesi bakımından ibret vericidir.
Kılıçdaroğlu yalnız bu cevapla mı bu ibretliği bizlere gösterdi?
Elbette hayır! Kılıçdaroğlu buna benzer tutumunu çoğu kez açık açık sergilemekten hiç çekinmedi. Hatta 22 Kasım 2011’de 1937-38  Dersim soykırımı konusunda samimi olmasa da özür dileyen Erdoğan’a “devletin altına dinamit koyduğunu ve aynı Ermeni Diasporası gibi konuştuğunu”  söyleyecek kadar yalnız soykırım inkarcısı olmadığını aynı zamanda Ermeni düşmanlığını temel almış o katil jitem devlet dilini kullanmış olması da belleklerimizde tazeliğini korumaktadır.
Daha çok kanın akmasını ve daha çok bedenin toprağa düşmesini isteyen o kaos ve savaş çığırtkanları ile beraber Kılıçdaroğlu’nun barış sürecindeki engelleyici tutumu unutulur gibi midir?
Kılıçdaroğlu, aslında her daim kendi misyonunu sergilemekten hiç çekinmedi.Çoğu zaman oldukça dürüst davrandı. Ama o dürüst davrandıkça O’nu anlamamak için direnildi! Belki bu kadar dürüstlüğüne rağmen onun Dersimlilerin kafasını karıştıran yine O’nun Dersimlilere “ben sizdenim ya da sizin Kemalinizm” deyişi olmasın?
Bunlara rağmen O  yine de kendini unutturmamayı ve misyonunu gösterecek başarılı bir çalışmaya imza atmaktan geri durmadı. Kılıçdaroğlu  bu başarısını Ankara seçim turunda (19/03/2014) göstermişti.Bozkurt işaretleri ile Ankara sokaklarında MHP’dan devşirdiği aday ile kameralar karşısında poz verirken oldukça rahat ve kendinden emindi.İlk anda sandık ki hani bu ülkede son zamanlarda yayınlanan her somut ses ve görüntüye montaj yada kumpas denildiği gibi bu görüntülere de aynısı denilecekti.Hayır denilmedi.Kılıçdaroğlu hiçbir düzeltme yapmayacak kadar davranışından ve yaptığı işten emindi.Nasıl emin olmasın ki yıllar önce kendisini Soner Yalçın’a Türkoğlu Türk olarak inandırma çabasının belki de bu ülkücü eylemi olarak devamıydı.
Kılıçdaroğlu bu çabayı takdir edici biçimde çoğu kez zaten sergilemişti.Bu bakımdan tutarlığına diyecek hiçbirşey yok.Fakat demek ki geçmişteki yapı ettikleri yetmemişti O’na.
Öyle ki Kılıçdaroğlu kurumsal olarak CHP’nin gerçek yüzünü göstermekte de hiç  çekinmedi.1990 lı yıllarda yüzlerce Dersim köyünü yakıp yıkan onbinlerce kişiyi yine yerinden yurdundan eden, yüzlerce Dersimliyi katledenlerin bir kısmının adının sanık olarak yer aldığı Ergenekon kovuşturması sürerken kendisi CHP lideri olarak “söyleyin, nerede şu Ergenekon gideyim üye olayım” demiş yine bu da yetmemiş kendisini Ergenekonun avukatı ilan etmiş.Tüm bunları yaparken bir an için tereddüt dahi duymadığı gözlemlenmiştir.
Kılıçdaroğlu tüm yapıp etmeleri pekale kendi adına yapabilir.Ama O bunu yaparken O Chp’nin lideri olarak yapmış olması ve Dersim’li kimliğini kullanıyor  olmasıdır mesele.Ve O tüm bunları yapıp ederken Dersimlilerden ben sizdenim ve sizin Kemalinizm demiş olmasıdır.Ve o tüm bunları yapıp ederken 1937-38 Dersim soykırımını gerçekleştiren partinin lideri olarak yapıyor olmasıdır.Ve O bunları yapıp ederken partisi adına geçmişte yapılanlardan dolayı ne sahici ne de yalan da olsa bir özür bile dememiş olması ve hatta inkardan öte o dönemi savunuyor olmasıdır. Ve O bunları yapıyor ederken Kızılbaşlığın doğal kaynakları ile beraber katledilmeye ve asimile edilmeye devam ediliyor olmasıdır. Ve O bunları yapıp ederken Diyanetin varlığına hiç ses çıkarmayarak yapıyor olmasıdır.Ve O bunları yapıyor ederken zorunlu din derslerine karşı hiç sesini çıkarmayarak yapıyor olmasıdır.Ve O bunları yapıyor ederken Kırmançki ve Kurmançki’de anadilde eğitime karşı çıkarak yapıyor olmasıdır.Ve O bunları yapıyor ederken Anadolu’nun ve haliyle Dersim’inde soykırımdan kurtulmuş çocuklarının hayatta kalmayı başarabilmiş çocukları diaspora Ermenilerini düşmanlaştırarak yapıyor olmasıdır. Yani O yapıyor da yapıyor.
 Tüm bu hallerden vazgeçmeyen bir CHP ve Dersimli lideri Dersim’de yine politik olarak varlık göstermek istiyor! Halbuki tüm bu hallerden bir adım geri adım atmayan bir CHP’nin Dersim’de varlığı bile travmatik acıları depreştirmeye  yetiyor ve artıyor.
Dersim’deki CHP’nin varlığı, CHP adına aday olanlardan kendilerinde bağımsız olarak durumu budur.CHP’li Dersim adayların büyük çoğunluğu da kuvvetle muhtemel bu gerçeklerin de farkındadırlar.Belki de tüm bu olup bitenler karşısında iyiniyetliliklerini koruyarak birşeylerin değişeceklerini yada değiştireceklerini düşünüyorlardır.Öyleyse üzgünüz ama çok büyük bir yanılgı içindedirler.Çünkü tüm bu olup bitenlerden de gördüğümüz üzere CHP’nin vazgeçmeyi düşünmediği tek politik düstur;1937-38 den bir adım geri atmamaktır ve Ankara’dan bozkurt işareti ile merkeze bağlılığı en görünür ve somut biçimde tescillemektir.
Bu nedenle yereldeki iyiniyetli hiçbir CHP’li adayın yada seçmenin; yüzleşmeyi ret eden, inkarı, imhayı,Türkleştirmeyi,asimilasyonu savunan bu çelik kararlılıktaki CHP genel merkezine sözü ve anlayışı geç(e)mez.
Dersim’in daha fazla zaman ve enerji kaybına ve yanılgıya düşme lüksü yoktur.
Çünkü sürdürülen bu yanılgı Dersim’de hergeçen gün dilden,inançtan ve doğadan birşeyler alıp götürüyor.
Dersim için acil olan:Dersim için Dersimin Özerkliğidir!
« ‘Pülümür’de 100 yıllık CHP iktidarına son verilecek’          
Dersim Kazanacak / Ergin DOĞRU »
http://www.newededersim.com/index.php/category-table/item/318-dersim-icin-dersim-oezerkligi-erdal-dogan

Yorumlar kapatıldı.